Vakıf Eczacı maçı da gösterdi ki her iki takımın da aklı Avrupa'da kalmış, çok belli. Diyeceksiniz ki profesyonel sporcu bunlar. Öte yandan şu tempoya can dayanır mı? Dayanır diyemiyorum. Şu tempoda bütün maçlara tam konsantrasyon ile çıkabilmek ne kadar mümkün? Onu da pek mümkün görmüyorum. Lig bitiyor, VNL, VNL bitiyor Olimpiyat, Olimpiyat bitiyor, Avrupa veya Dünya Şampiyonası, o bitiyor tekrar lig. Aynı sirkülasyon devamlı sürüp gidiyor. Tatilleri yok neredeyse... Avrupa Şampiyonu olan takıma özel uçak tahsis edilmiş, aileleri ile 1 gün daha fazla zaman geçirebilmek için kabul etmemişler. Robot değil bu insanlar. Maç oynanırken kızıyoruz ediyoruz ama sakin düşününce ben kızamıyorum. Hani önemli sınavların olur günlerce, haftalarca hatta aylarca çalıştığın, başarı ile geçersin, sonrasında ise hiç bir şey yapmak istemezsin. Ya da bitirirsin askerliği 1 ay yatak yapmazsın, bilakis düzgün tertipli olan yatağı da bozarsın inadına. Ben son maçtaki manşet rezilliğini buna yordum biraz. Öte yandan rakipteki Kanadılı oyuncu da günündeydi, denk geldi. Vakıfbank'a transfer olmuş diye duydum, seneye başa bela olacak belli... Bence kritik nokta şu ki telafisi olan maçlarda yenilmek. Bu bağlamda gerek Stuttgart ve gerekse THY mağlubiyetlerinin çok önemli olduğunu düşünmüyorum ben. Yeter ki kupada ya da olası play off eşleşmesinde yenilme THY'ye ya da Milano'ya yenilme yarı finalde, en azından 2 set alıp gel. Hep beraber göreceğiz olacakları. Sporcu şansı yanlarında olsun, vurdukları sayı olsun.