Fenerbahçe | Basketbol Transfer Dosyası

[Bogdan Bogdanovic]

Aslında mental farklılık sporcular arsında değil toplumlar arasında olur. Yani bu çocuklar Türk toplumunun mentalitesi başka türlü de kendileri ona ters bir şekilde davranıyor gibi bir algımız var sürekli. Bu çocuklar gökten zembille inmiyorlar; bu toplumun içinde doğuyorlar ve burada büyüyorlar dolayısıyla toplumun mentalitesi neyse onlarda onu görüp ona göre şekilleniyorlar. Bir laf edilecekse bu çocuklara değil toplumun geneline, sisteme, bu çocukları bu hale getirenlere edilmeli. Alt kategorilerde neredeyse her sene diğer ülke takımlarına üstünlük kuran ya da en azından onlar kadar varlık ve yetenek gösteren herkesin kaybolup gitmesi veya istenen seviyeye çıkmaması kişiye mal edilebilir mi? Bir şey sürekli oluyor aksi istisna ise o durum kişinin değil sistemin/yapının/kültürün ve dolayısıyla o sistemi/yapıyı/kültürü oluşturan toplumun sorunudur.

Türkler derken zaten genel bir eleştiri yapmış oluyorum. Kişiye yönelik değil, genele yönelik bir eleştiri var orada. Ancak bir toplumun geneli tembel, hırsız ve ahlaksız diye senin de genele ayak uydurman gerekmiyor. İnsan yeri geldiğinde kendini geliştirebilmeli ve sisteme karşı da direnişe geçmeli. Hiç sevmiyorum bu örneği vermeyi zira epey klişe ama ciddi anlamda o yaş grubunda eline bir kitap alma isteği olan yok. Sorsanız hepsi Nutuk'u okumuştur. İçeriğinden tek bir şey sorsanız öyle aval aval yüzünüze bakarlar.

Turgut Atakol Turnuvası'nda tribünde birkaç koç ve menajerle oturuyoruz. Türkiye-Sırbistan maçı var, Sırplar ikinci el kadrosuyla gelmiş ve bizimkiler ezip geçiyor. İkinci el de olsa Sırpları böyle ezmek umut verici tabii. Laf lafı açtı, Türkler ve Sırplar arasındaki temel fark orada da gündeme geldi. Bir koç, ''Bak bu Sırplar da gece barlara gidiyor ama bizimkiler gibi sabah ilk idmanı kaçırmıyor. 9'da salonda oluyorlar.'' dedi. Oluşan algıyı oluşturan bizler değiliz, oyuncuların kendileri yine. Sabah kalkmakta zorluk çekiyorsan eğer bazı haltları da yeme derler adama. Kimse kimsenin özeline karışma heveslisi de değil ama özelin işini etkiliyorsa o zaman etiketlenirsin.

Ayrıca bir oyuncu, Fenerbahçe'ye gelme ihtimali üzerine Euroleague'de nasıl süre alırımı değil de Ülker Arena'daki kızları düşünüyorsa, toplum böyle ya diyerek geçiştirmek onlara iyilik değil, kötülük olur.

[bahadircevlik]

Her toplumun ve her milletin kendine özgü özellikleri vardır. Bunlar onları bazı konularda başarılı kılarken bazı konularda başarısız yapar. Türk insanının duygusal hali onu disiplin ve süreklilik gerektiren işlerde maalesef başarısız yapar ama sırp toplumundan da bir Çanakkale destanı çıkmaz mesela. Bu bizi zayıf ya da kötü insan yapmaz Sadece bazı konulara uygun olup olmama meselesidir bu. Türk oyunculara haksızlık yapılıyor fikrine hiç katılmıyorum, rekabetin bukadar ince farklarla neticelendiği ortamlarda kimse kimseye haksızlık yapmaz. Kaptanımız Türk olduğu için mi yoksa 18 de 0 üçlük attığı için mi imajı böyle. Neyse bu konu çok fazla örneklenebilir ve konuyu saptırmaya gerek yok..
 CSKA nando serrod ve higginsi aynı anda kaybettiği için bu sene bence şampiyonluk yılları olamaz, barca çok iyi oyuncular aldı ama o kısa rotasyonu ve yeni yapılanma onları çok bozacak zannımca, geriye real ve biz kalıyoruz büyük favori olarak. Eğer ciddi bir uzun transferi daha yaparsak EL de şampiyon olduğumuz yıldan daha favori olacağız diye düşünüyorum. Ama f4 formatı gereği sürpriz herzaman mümkün tabi

[Bogdan Bogdanovic]

0 18 19 20 lerde 20 senedir Türkiye başarılı oluyor
Niye prof seviyede başarılı olamıyorlar.

Abi şöyle bir şey de var tabii o konuya girersek çıkamayız diye yazmamıştım ama laf lafı açtı. Mesela Sırplar, Fransızlar, Almanlar, Hırvatlar bu turnuvalara gelirken gerçekten yaşının oyuncusuyla geliyor. U16'da 18 yaşındaki adamı 16 yaşında diye oynatmıyorlar. Biz bu ülkede yaş küçültme işlerinden mahkemelik olan Tamer Oyguç'a Türk basketbolunu yorumlatıyoruz. Öyle de garip bir ülkeyiz.

[Semih]

Türkler derken zaten genel bir eleştiri yapmış oluyorum. Kişiye yönelik değil, genele yönelik bir eleştiri var orada. Ancak bir toplumun geneli tembel, hırsız ve ahlaksız diye senin de genele ayak uydurman gerekmiyor. İnsan yeri geldiğinde kendini geliştirebilmeli ve sisteme karşı da direnişe geçmeli. Hiç sevmiyorum bu örneği vermeyi zira epey klişe ama ciddi anlamda o yaş grubunda eline bir kitap alma isteği olan yok. Sorsanız hepsi Nutuk'u okumuştur. İçeriğinden tek bir şey sorsanız öyle aval aval yüzünüze bakarlar.

Turgut Atakol Turnuvası'nda tribünde birkaç koç ve menajerle oturuyoruz. Türkiye-Sırbistan maçı var, Sırplar ikinci el kadrosuyla gelmiş ve bizimkiler ezip geçiyor. İkinci el de olsa Sırpları böyle ezmek umut verici tabii. Laf lafı açtı, Türkler ve Sırplar arasındaki temel fark orada da gündeme geldi. Bir koç, ''Bak bu Sırplar da gece barlara gidiyor ama bizimkiler gibi sabah ilk idmanı kaçırmıyor. 9'da salonda oluyorlar.'' dedi. Oluşan algıyı oluşturan bizler değiliz, oyuncuların kendileri yine. Sabah kalkmakta zorluk çekiyorsan eğer bazı haltları da yeme derler adama. Kimse kimsenin özeline karışma heveslisi de değil ama özelin işini etkiliyorsa o zaman etiketlenirsin.

Ayrıca bir oyuncu, Fenerbahçe'ye gelme ihtimali üzerine Euroleague'de nasıl süre alırımı değil de Ülker Arena'daki kızları düşünüyorsa, toplum böyle ya diyerek geçiştirmek onlara iyilik değil, kötülük olur.

Kişiye yönelik değil diyorsunuz ama suçu bireylerde arıyorsunuz. Verdiğiniz örnekte de sanki Türkler genel olarak iş disiplinine sadık, iş ahlakları ve etik değerleri yüksek de bu sporcular aksine davranıyor gibi söylüyorsunuz. Yetenek, toplumsal olarak şekillendirilen değerlerle ve vizyonla karıştırılıyor ne yazık ki; yenetekli olmak vizyonlu olmayı getirmez. Vizyon da, değerler de toplumsal olarak öğrenilir ve inşa edilir. O vizyona ya da değerlere sahip olmak için onu birilerinden görmeniz ve öğrenmeniz gerekir; bu da ancak eğitimle olur; öğretmen, aile, antrenör vb. Her zaman bunların hepsi iyi olmak zorunda değil ama en azından biri sizi ileriye taşıyacak değerleri ve vizyonu size gösterebilmeli/öğretebilmeli. Bu sosyolojinin en temel bilgisidir; kültür örüntülenmiş bir süreçtir. Bu herkesin tornadan çıkmış gibi aynı olması anlamına gelmez tabi ki dolayısıyla her şeye rağmen başarılı kişiler her toplumdan çıkar ama işte bizim gibi külturel değerleri çalışarak yükselmek olmayan toplumlarda topluma rağmen çıkar o yüzden bizde başarı istisnayken tersi kültürel değerlere sahip toplumlarda neredeyse başarısızlık istisna olur. Burada bahsettiğim herkesin başrılı olması değil; yetenek ve yeteneğin hayata geçmesi anlamında bir şey söylüyorum, yani slovenya 10 doncic bulursa 9 unun potansiyelini gerçekleştirmesini sağlar, biz 10 kişiden birini yaşatabilrsek başarı sayarız. Kısacası siz sırf yetenekli diye kişiden yaşamı boyunca gördüğü şeye karşı bir bilinç geliştirmesini bekleyemzsiniz hele de bu kişi daha karakterini ve kişiliğini inşa sürecindeki 17-18 yaşindaki biriyse.

[Cem Ağrak]

Abi şöyle bir şey de var tabii o konuya girersek çıkamayız diye yazmamıştım ama laf lafı açtı. Mesela Sırplar, Fransızlar, Almanlar, Hırvatlar bu turnuvalara gelirken gerçekten yaşının oyuncusuyla geliyor. U16'da 18 yaşındaki adamı 16 yaşında diye oynatmıyorlar. Biz bu ülkede yaş küçültme işlerinden mahkemelik olan Tamer Oyguç'a Türk basketbolunu yorumlatıyoruz. Öyle de garip bir ülkeyiz.

E işte o yaş büyütme mevzusunu sebebi alt kategorideki turnuvaları kazanmak
Bizim altyapı zihniyetimizi değiştirmemiz lazım
Kazanmak mı oyuncu yetiştirmek mi

[bahadircevlik]

E işte o yaş büyütme mevzusunu sebebi alt kategorideki turnuvaları kazanmak
Bizim altyapı zihniyetimizi değiştirmemiz lazım
Kazanmak mı oyuncu yetiştirmek mi

Eski bir altyapı spor kulübü başkanı olarak söylüyorum ki eğer sporda alt yaş kategorilerinde sporcu yetiştirme odaklı değil de yarışmacı takım yapma hevesinde olunursa asla ama asla kalıcı bir başarı ve spor kültürü elde edilemez

[Bogdan Bogdanovic]

Kişiye yönelik değil diyorsunuz ama suçu bireylerde arıyorsunuz. Verdiğiniz örnekte de sanki Türkler genel olarak iş disiplinine sadık, iş ahlakları ve etik değerleri yüksek de bu sporcular aksine davranıyor gibi söylüyorsunuz.

Burası spor forumu olduğu için sporcular üzerinden örnek veriyor olabilir miyim acaba? Toplumu da en son bildiğim kadarıyla bireyler oluşturuyordu. Genele giderken özelden örnek vermek kadar doğal bir şey olduğunu da sanmıyorum. Olayı genel örnekler üzerinden değerlendirsem, bu örneklerin isimsiz kahramanları da sonuçta bireyler olacaktı.

Ayrıca tam olarak itirazınız neye ve neyi tartışıyoruz gerçekten anlamadım. Samimi bir şekilde soruyorum bunu.

Epeydir Zeljko Obradovic ve Fenerbahçe üzerinden tartışılan bir konu var. Asım arkadaşımız kendince haklı bir sitemde bulunmuş ve bence tartışmaya değer bir konu. Uzun yıllardır bu işlerin içindeyim ve kendimce yerli-yabancı arasında bir değerlendirme yapacak kadar birikime sahibim. Her şeyi topluma mal ederek işin içinden çıkmak bu çocuklara iyilik yapmak, onları korumak olmuyor. Bu bakış açısı onları boşvermişliğe itiyor zaten.

Cem Ağrak adlı yönetici, gecenin kaçında yatarsa yatsın sabahın köründe kalkıp, götü çıkana kadar çalışıyorsa, çoluğunu çocuğunu okutmak için kendini hırpalıyorsa, daha 20 yaşındayken Fenerbahçe'nin değerini bilmek yerine, ''ulan bu gece kime çaksam'' kafasındaki adamları da bir zahmet eleştirelim. Kime çakıyorsa da çaksın zaten bizi ilgilendirmez ama işini adam gibi yapıp yapmaması bizi ilgilendirir. Bogdan ya da Guduric rahip hayatı yaşamıyordu ama it gibi çalışıyordu.

[lancelot]

cenk akyoluda unutmayalım öyle böyle potansiyelli değildi ama bi cacık olamadı

[Semih]

Burası spor forumu olduğu için sporcular üzerinden örnek veriyor olabilir miyim acaba? Toplumu da en son bildiğim kadarıyla bireyler oluşturuyordu. Genele giderken özelden örnek vermek kadar doğal bir şey olduğunu da sanmıyorum. Olayı genel örnekler üzerinden değerlendirsem, bu örneklerin isimsiz kahramanları da sonuçta bireyler olacaktı.

Ayrıca tam olarak itirazınız neye ve neyi tartışıyoruz gerçekten anlamadım. Samimi bir şekilde soruyorum bunu.

Epeydir Zeljko Obradovic ve Fenerbahçe üzerinden tartışılan bir konu var. Asım arkadaşımız kendince haklı bir sitemde bulunmuş ve bence tartışmaya değer bir konu. Uzun yıllardır bu işlerin içindeyim ve kendimce yerli-yabancı arasında bir değerlendirme yapacak kadar birikime sahibim. Her şeyi topluma mal ederek işin içinden çıkmak bu çocuklara iyilik yapmak, onları korumak olmuyor. Bu bakış açısı onları boşvermişliğe itiyor zaten.

Cem Ağrak adlı yönetici, gecenin kaçında yatarsa yatsın sabahın köründe kalkıp, götü çıkana kadar çalışıyorsa, çoluğunu çocuğunu okutmak için kendini hırpalıyorsa, daha 20 yaşındayken Fenerbahçe'nin değerini bilmek yerine, ''ulan bu gece kime çaksam'' kafasındaki adamları da bir zahmet eleştirelim. Kime çakıyorsa da çaksın zaten bizi ilgilendirmez ama işini adam gibi yapıp yapmaması bizi ilgilendirir. Bogdan ya da Guduric rahip hayatı yaşamıyordu ama it gibi çalışıyordu.

Aslında benzer şeyleri söylüyoruz ama bir takım nüanslar var; ikimiz de çalışmak ve buna bağlı olarak da yükselmek üzerinden bir şey şöylüyoruz. Bizim sporcularda bunun eksik olduğunu vurguluyorsunuz ve burada hem fikiriz ama bu tek başına kişiye mal edilebilecek bir şey değil; öyle olsa zaten bunlar istisna olurdu diyorum ama gorüyoruz ki bizde başarı istisna, öyleyse bu çocukların hepsinin mi kişilikleri bozuk. Tabi ki değil sadece öyle yetişiyorlar (yani çalışmanın kutsandığı, ne kadar yetenekli olursan ol çalışmadan bir yere gelinemeyeceği bilincinin aşılandıgı bir kültürde yetişmiyorlar), dolayısıyla ben diyorum ki daha temele inip soruna başka türlü bakmak lazım, yoksa ben de 'sistem böyle çocuklar ne yapsın' demek istemiyorum tabi ki.

[donmezsefa]

Emiliano yazdı, Larkin Efes'te kaldı. 2 yıllık kontrat Nba çıkışı var.

[Bogdan Bogdanovic]

Aslında benzer şeyleri söylüyoruz ama bir takım nüanslar var; ikimiz de çalışmak ve buna bağlı olarak da yükselmek üzerinden bir şey şöylüyoruz. Bizim sporcularda bunun eksik olduğunu vurguluyorsunuz ve burada hem fikiriz ama bu tek başına kişiye mal edilebilecek bir şey değil; öyle olsa zaten bunlar istisna olurdu diyorum ama gorüyoruz ki bizde başarı istisna, öyleyse bu çocukların hepsinin mi kişilikleri bozuk. Tabi ki değil sadece öyle yetişiyorlar, dolayısıyla ben diyorum ki daha temele inip soruna başka türlü bakmak lazım, yoksa ben de 'sistem böyle çocuklar ne yapsın' demek istemiyorum tabi ki.

Sistem zaten %100 sorunlu o konuda katılıyorum. Sisteme dair daha geniş çaplı şeyleri de tartışalım başka bir konu altında ya da farklı bir konu açarız orada uzun uzun konuşuruz.

Benim konu üzerinde verdiğim ilk örneklerden biri 1997 doğumlu, 22 yaşındaki bir oyuncunun Fenerbahçe'ye transfer ihtimali karşısında verdiği tepkilerdi. Bu noktada sistemden ziyade kişinin (ki 22 yaş bence çok da çocukluk yaşı sayılmaz bazı konularda) kendini derleyip, toplaması lazım. Benim önüme böyle bir şans geliyor diyerek aynaya bakması ve kendini bazı şeylerden soyutlaması gerekir.

[Ertan Ürkmez]

Abi gerçekten Türk olarak doğuştan mental anlamda zayıf doğduğumuzu mu düşünüyorsunuz? Kendi kendimize yarattığımız bir algıyla kendi topuğumuza sıkıyoruz. Hata veya çözüm uzaklarda değil. Yabancı sınırı vs. olmasın zaten konu o da değil. Guduricle benzer turnuvalarda benzer performanslar hatta daha iyisini sergileyen bir oyuncu var ortada. Gudurici yermek için de söylemiyorum ama bonservisiyle aldık getirdik performansından bağımsız alacağı süreler güvence altındaydı kredisini sonuna kadar kullandı da demiyorum ama koçta ve taraftarda kredisi epey yüksekti bu farkedilebilir birşey. Ama Onuralp bonservisiyle değil bedevaya, 400k-500k maaşla değil 50k maaşla gelse bu çocuk sezon başında 2 maç Guduricin oynadığı oyunu oynasa benche çekilse kimse de çıkıp çocuk harcanıyor demez. Mental olarak zayıf, kafasız yerliler der geçilir.

Gerekiyorsa yabancı sınırı olmasın 11 yabancımız olsun, bütün organizasyonumuz ve diler oyuncu seçimlerimiz başarı odaklı olsun ve diğer kulüpler de ne halt yiyorsa yesin ama Fenerbahçe ülkedeki en yetenekli genç kimse onu getirip çok birşey istediğimi düşünmüyorum sadece 1 tane gence gerekiyorsa gereğinden fazla kredi tanıyarak sırpları senelerdir vitrine çıkardığımız gibi vitrine çıkartma misyonunu taşıyabilmeli..

Sorun genetik yapıda değil, sorun üzerinde yaşadığımız topraklarda hakim olan gelenek ve zihniyet dünyası ile ilgili. Futbol üzerinden örneklendirmeye çalışacağım. Mesut Özil bir Türk ama yetiştiği disiplin Alman geleneği. Milli takım seçimini de Almanya dan yana kullandı ve önü de açıldı. Alman disiplininde yetişip Türk milli takımını seçenler de buralarda Emre Belezoğlu gibi tiplerin takımın ağbileri biziz gibilerinden racon kesme ve benzeri saçma sapan abuk subuk işlerle uğraştılar. Mevzu sosyolojik, etnik değil. Çalışma disiplini ve özgüven gibi hususları da memleketteki mevcut gelenekler biçimlendiriyor ne yazık ki...

[fener_1907]

Yukarıdaki güzel tartışmadan ortak  görüş  gibi iki noktayı aşağıya kopyaladım:

" eğer sporda alt yaş kategorilerinde sporcu yetiştirme odaklı değil de yarışmacı takım yapma hevesinde olunursa asla ama asla kalıcı bir başarı ve spor kültürü elde edilemez"

"Alt yapıları çocukları kazanma odaklı yetiştiriyorlar ama üst sebiye hazırlığı yok hem mental hem de yetenek olarak."

Bunlara bir tane kendi fikrimi ekleyeyim:

Yabancı oyuncu sınırlamaları. Bu ithalat-gümrük duvarları, yerli oyuncuların fiyatlarını suni olarak şişiriyor.

Oyuncular yeterli çaba ve gelişmeyi göstermeden de tatmin edici ücretler kazanabiliyorlar. Bjelica ilk geldiği sene bir röpörtajda benzer konudan bahsetmişti.

Futbolda durum ortada, sınır kalkınca hemen kıpırdanma oldu.

[Cemalex]

Ülkenin genel sorunu zaten kolay yoldan köşeyi dönme sevdası, tembellik, ben oldumculuk gevşeklik vs. İstisnaları elbette olacaktır ama genel olarak durum böyle. Bu nedenle de Türk yerine Sırp yeteneklere yönelinmesini yanlış bulmuyorum. Burada bilgi paylaşan kişinin anlattıklarında bahsettiği kişi sanırım Berkan Durmaz 97 doğumlu ve bize transferi gerçekleşmek üzere olduğu bilgisinden yola çıkarak başka isim akla gelmiyor.

Bu Berkan'ın bize gelme ihtimali üzerine yaşadığı göt kalkıklığı aslında çok şahane bir örnek ve uzak durulması da iyi olmuş. Daha Tofaş'ta ana rotasyonun parçası olamamışsın, eurolig şampiyonluk adayı bir takıma gelem ihtimalin belirmiş, en acilinden eksiklerini tespit edip hoca vs ayarlamakla uğraşacağın yerde kendini salıp hareketlerin şımarıklaşıyorsa senden bir bok olmaz.

[friend-chip]

İşin aslı elbette öyle değil ama, Türk oyuncular ile Sırp oyuncuların kıyası gibi olmuş konu. Farklı bir boyut katabilir diye şöyle bir anekdot bırakayım.

Malumunuz, Sırp takımları olarak en çok bilinen iki takımları var Sırpların... Kızılyıldız, Partizan... Bir sırp oyuncunun, Ülke sınırları içerisinde en iyi kazanabileceği yıllık ücret ne olabilir ki? Net bir bilgim yok, tahminim Kızılyıldızın bütçesi olsa olsa 6 - 8 M / yıl dır. En baba oyuncusuna verebileceği yıllık ücret 600-800 K dan pek öteye geçemez. Sırplar, ülkeleri dışında iyi para kazanıyorlar.

Bu veriler ışığında empatik bir yaklaşımla, bugün diyelim ki ortalama maaşın 7.000 - 8.000 TL olduğu yerde 25.000-30.000 TL maaşla bir işe girseniz. O işi kaybetmemek için, canla başla çalışırsınız! Bu birinci motivasyon kaynağınız para demektir.

hadi para yok diyelim.

İkinci motivasyon kaynağınız; Hani mesela yani, Hidayet Türkoğlu NBA kariyerinden sonra antrenörlük kariyerine bomba gibi bir başlangıç yapsaydı, ya da İbrahim Kutluay Milli takımda harikalar yaratsaydı (Kişilere hiç takılmayın, en popüler adamlarımızdan olduğu için örneklendiriyorum), gençleri peşinden sürükleyecek rol modeller ülke basketbolunda olsa, yani bir tane fareli köyün kavalcısı olsa, ben de "bu" adam gibi olacağım denen çok adamımız yok. Kaç adam çıkarmışız ki... Sırplara bir bakın, şu forumdaki herkesin aklına en az 3-4 kişinin adı gelir... Sadece antrenör olarak da değil, NBA de Avrupa basketbolunda yönetici, menajer, basketbol adamları mevcut. Faal basketbolculardan bile tonla örnek de mevcut... Bizdeki örnekler, nispeten daha sınırlı. NBA de birkaç veteranımız var, işte o kadar...

Motivasyon önemli!