Yalnız benim algıladığım kadarıyla esas ciddi perçe Draymond Green. Onun üzerine titremeleri lazım.
Kesinlikle katılıyorum. Kötü oynadığı oluyor, ama faydasız oynadığı tek maç yok. Bir adam her şeyi yapmak için çaba gösterir mi? O ne bitip tükenmez bir ateştir.
Bu arada, Ezeli'yi de sezon başı olduğu gibi Bogut yerine ilk beşte düşünürsek... İlk beşin bütün oyuncuları Golden State tarafından draft edilerek takıma kazandırılmış ve Golden State dışında bir takımın formasını giymemiş isimler... Curry, Klay, Barnes, Green ve Ezeli. Kalan beş temel parça ise (Bogut, Igy, Liwingston, Speights ve Barbosa) sonradan takıma eklenmiş veteranlar... Yani bir nevi kendi öz çocuklarıyla oynuyor Warriors. Genç ve temel parçalar draft seçimi, yaşlı veteranlar dışarıdan... Bu da bir genel menajerlik başarısıdır. Ne kadar isabetli seçimlerle draftlardan çıkıldığı...
Stephen Curry: 2009 NBA draftında 7. sıradan seçildi. Onun önünde seçilen isimler arasında Hasheem Thabeet ve Jonny Flynn gibi bugün adını kimsenin hatırlamadığı kişilerin olması ayrıca ironik. Curry'nin önünde seçilen diğer isimler ise o sene yılın çaylağı seçilen Tyruke Evans, o sene sakatlık sebebiyle hiç forma giyemeyen Blake Griffin ve ayrıca Ricky Rubio var.
Mesela bu kadronun kilit ismi Draymond Green 2012 draftında 35. sıra seçimidir. Onu kolejdeyken Michigan State zamanlarında da kolej final-four'larında beğenerek izlerdim ama sanırım boyu pozisyonuna göre kısa diye draftta o sıralara kaldı. Son 16'dan ve özellikle son 8'den (bölgesel finallerden) itibaren kolej maçlarını olabildiğine izlemeye çalışırım ve Green o yıllarda bir kaç sezon dikkatimi çeken performanslar göstermesine rağmen, ne yalan söyliyeyim, bende daha üst sıralardan seçmezdim. Beğenmeme rağmen NBA için bir soru işaretiydi. Şu geldiği nokta bir efsanedir. Keza Klay ve Harrison Barnes draftına dair de söylenecek çok şey var. Barnes'da kolejdeyken dikkat çekici bir isimdi ama gerçekten bu kadar önemli rol üstlenebileceklerini tahmin etmiyordum.