Parkede Fener
Site Hakkında => Forum Arşivi => Konuyu başlatan: Cem Ağrak - 01 Ocak 2014, 19:47:11
-
Forumuza üye olan birçok dostumuzun kendilerine ait birbirinden değerli bloglari var. Kendi bloglarında çok değerli yazılar oluyor. Her yazılan amatör yazı içinde birçok emek barındırır. Bizde bu emeklere destek olalım
Yazılarını arzu ederler ise buraya koyabiliriz.
-
İlki benden olsun o zaman:) http://basketseven.blogspot.com/2014/01/kalashnikov.html (http://basketseven.blogspot.com/2014/01/kalashnikov.html)
KALASHNİKOV
(http://3.bp.blogspot.com/-X4owIdnT-l4/UsQwmTK2iVI/AAAAAAAAAB0/7F_vJGOurg4/s400/1229346787arvydasmacijauskasvljauiasipuikiaiirveriasiaikt..jpg)
Litvanya gibi yolda yürürken çevirdiğiniz 3 adamdan 2'sinin şutör geri kalanlarında orta halli bir basketbol potansiyeli olduğu bir ülkede, kulüp tarihinde alt yapıdan dişe dokunabilecek özellikte sadece Zukauskas biraderlerin Eurelijus olanını çıkaran bir kulüpseniz bayağı bir şeyi yanlış yapıyorsunuz demektir. Litvanya Ligi'nin vasat takımlarından olan Neptunas bazı şeylerin yanlış gittiğini ancak 1994'de anlayabildi. Bir önceki sezon oynadıkları 22 maçın sadece 5'ini kazanabilen takımda koç Stasy Kaupys kulüpte para olmadığını ve diğer takımlar gibi altyapıya daha çok önem vermeleri gerektiğini söylüyordu. Arvydas'ın 1997'de kulübe katılması da bu vasıtayla gerçekleşti. Kleipada-Universty takımında altyapılarda harikalar yaratırken bir anda kendini Neptunas da buldu.O dönem için bu transferden cok da memnun olmadığını basketbolu bıraktıktan sonra şu cümlelerle ifade ediyordu; ''Litvanya'da her basketbolcunun hayali Rytas veya Zalgris'dir.Benim yeteneklerime o dönem sadece Neptunas'ın inanması büyük bir hayal kırıklığıydı..''
1997-1999 yılları arasında 3 sezon oynadığı Neptunas'da 14.7 sayı 4.4 asist ortalamaları yakalamıştı üstelik tüm bunları %53 hücum yüzdesiyle gerçekleştiriyordu!!.19 yaşında elde ettiği tüm bu görkemli istatistiklere rağmen belki de tüm kariyerinin özeti olacak şekilde Litvanya basketbolunda hep Saras ve Siskauskas'ın gölgesi altındaydı. 1999 da hayallerinin takımı Rytas'a giderken çok da mutlu değildi. O patron olmak istiyordu ama gittiği yerin patronu maalesef Siskauskas'dı. İçindeki bu liderlik hırsıyla giydiği Rytas formasıyla 4 yıda 143 maça çıkıp %58 ile 20.1 sayı ortalaması tuttururken onun adı artık Kalashnikov'du.2 002 ve 2003 de Litvanya Ligi MVP'si seçildikten sonra tüm Avrupa'da spotlar onun için yanıyordu...
2003 de İsveç'te yapılan Avrupa Şampiyonasında Finalde İspanya'yı 93-84 yenip altın madalyaya ulaşan Litvanya milli takımının en skorer ismi olmasına rağmen MVP yine Saras'dı. Yıllarca milli takımda ter döken bu iki ismin asla dillendirilmese de aralarındaki nefret tohumlarını ve rekabeti bir kat daha arttıran bir turnuva olmuştu ve bu savaşı kaybeden yine Arvydas'dı. Yine de bu turnuva Avrupa'nın kapılarını ona sonuna kadar açmıştı ve o yaz Tau Ceramica'ya transfer oldu. İlk yıl Copa Del Rey'i kazandırdı takımına. 2.yıl ise onun adına rüya gibiydi. Hem İspanya Liginde hem Euroleague'de finaldeydiler ve o artık kazanan tarafta olmak istiyordu. Ama yine istediği olmadı. İspanya Ligi'ni finalde Real'e, Euroleague'i ise Saras'ın harikalar yaratıp MVP seçildiği F4'de Maccabi'ye kaptırdılar. Harika kariyeri gölgede kalmaya devam ediyordu ve Arvydas kızgındı.
(http://2.bp.blogspot.com/-MQbxJ-gfLRk/UsQ8v6282eI/AAAAAAAAACA/eLH4ik0p0C8/s400/boki_macas.jpg)
2005 yazında belki de hayatının en yanlış kararını verip NBA'e gitti. Hornets forması giydiği sezonun özeti 19 maç sadece 135 dakika attığı 44 sayıydı. İnanılmaz öfkeli ve hayal kırıklığı içerisindeydi. Sezon sonu Avrupa'ya dönmeye karar verdiğini şu agresif röportajla açıklıyordu: ''Bu yılı tamamen unutmak istiyorum. Malesef benim adıma herşey yanlış gitti. Çok kötü bir koçla ve berbat bir kulüple çalışmak zorunda kaldım. Gelecek sezon Hornets'e dönmeyeceğim çünkü NBA eğlenceli bir yer değil, kulüp ve takım arkadaşlarınızda size karşı asla dürüst davranmıyor''.
2006'da tekrar Avrupa'ya döndü.Olympiakos da Euroleague şampiyonluğu için adeta para sacan Angelopoulos biraderlerden 4 yıl için 9m euro'luk bi kontrat almıştı.Hala kanıtlayacağı şeyler olduğunu düşünüyordu ve ilk kez bir takımın esas oğlanıydı. Olympiakos formasını sadece 7 kez giymişken aşil tendonundan sakatlandı. Sezon onun için başlamadan sona eriyordu .Kariyerinin elinden kayıp gittiğini düşünüyordu. Ama içindeki kazanma hırsıyla ertesi sezon parkelere geri döndü.Euroleague de çeyrek finale kadar fırtınalar estirdi. 21.8 sayı ortalaması yakalamış ve %54 ile 3lük atıyordu.Çeyrek finalde rakipleri Messina'nın CSKA'sıydı. Ama onu esas ilgilendiren ne CSKA ne Messina'ydı onun rakibi Siskauskas'dı ve bu kez patronun kim oldugunu gösterecekti. Ne yazık ki kaybetmek bu adamın adeta kaderiydi ve sonuç yine değişmedi. Son zamanlarda Teodosic'in uzerine yapışan looser terimini belki de Avrupa'da en çok hak eden adam oydu.Ertesi sezonun hazırlık kampında bir kez daha aşil belası başına geldi ve kontratı feshedildi.Artık yolun sonuna gelmişti.Bu eşsiz yetenek henüz 30 yaşındayken kariyerini sonlandırmak zorunda kalıyordu...
Bu gözlerin izlediği Avrupa'nın en eşsiz şutörü ,sakatlıkların ve diğer esas oğlanların gölgesinde kalan bir kariyer
KALASHNİKOV ARVYDAS MACIJAUSKAS..
-
(http://i.hizliresim.com/xR2Xvo.jpg)
№ 5
Rus sporcu Berejnoy: Türkiye’nin yarısı Fenerbahçeli
19 Mart 2014, 18:03
1990’lı yıllarda Türkiye’de çeşitli takımlarda basket oynayan Rus sporcu Viktor Berejnoy, Türkiye’nin yarısının Fenerbahçeli olduğunu iddia etti.
Rus basınına Türkiye ile ilgili anılarını paylaşan Berejnoy, Türk basketbol sporunun çok geliştiğini ifade etti. Futbol ile ilgili konuları da değerlendiren Rus sporcu, "Türkiye’de sıradan maçlarda salonlar genelde yüzde 70 dolu. Bunun nedeni şu: Türkiye, 4 futbol takımı 'kampına' bölünmüş, yarısı Fenerbahçeli, gerisi Galatasaray, Beşiktaş ve az bir kısmı da Trabzonsporlu. Geriye kalan diğer takımları çok az bir kitle tutuyor." tespitinde bulundu.
"Türkler takımlarına sahip çıkıyor"
Türklerin takımlarına sahip çıkmasını öven Berejnoy, "En faal taraftar takım üyelik parasını yatırıyor, her türlü toplantıyı kaçırmıyor. Bu onların hayatının bir parçası gibi. Farketmez, futbol, basketbol veya voleybol takımı olsun. Kendi takımlarının maçlarına mutlaka gelirler." dedi.
Türkiye’de kaldığı yıllarda ailece genelde zorluklarla karşılaşmadıklarını anlatan Rus sporcu, maaşlarının zamanında ödendiğini de kaydetti. Kayseri basketbol takımı sırasında yaşananları halen unutamadığını anlatan Berejnoy, "Maçın ardından takımın sahibi elinde tabancayla sahaya girerek hakemlerin peşince koşmaya başladı. Ateş etmiyor, sadece onları kovarak korkutuyordu. Antrenörümüz hemen bizi soyunma odasına aldı." şeklinde konuştu. Ankara Koleji, Tofaş, Türk Telekom basketbol takımlarında oynayan Rus sporcuya Türk vatandaşlığı da verilmişti.
Fuad Seferov, Moskova, Cihan
haberrus.com
(http://i.hizliresim.com/KZmWaz.jpg)
http://www.sports.ru/tribuna/blogs/samararegionbasket/586974.html (http://www.sports.ru/tribuna/blogs/samararegionbasket/586974.html)
Doğ.Tarihi: 20.02.1961
Uyruk: Rusya
TBL Kariyeri
1996-1997 TED Kolejliler
1994-1995 PTT
1993-1994 PTT
1992-1993 Kolejliler
1991-1992 Kolejliler
-
Avrupa'ya Damga Vurmuş Amerikalılar
Avrupa basketbolu tarihi boyunca bir çok Amerikalı oyuncu Avrupa basketboluna damgasını vurdu..
Ülkemizde ve Avrupa basketbolunda oldukça etki yaratan Amerikalı oyuncular, yakaladıkları başarıların yanında bir noktadan sonra takımları için simge olmaya başladı.
HoopsHype'nın hazırladığı Avrupa'ya damgasını vurmuş en iyi 25 Amerikalı oyuncu listesini de bizde sizin için derledik.
İşte Avrupa'ya damgasını vurmuş en iyi 25 Amerikalı Basketbolcu;
1- Bob McAdoo (1986-1993 PF+C)
NBA'de MVP ödülünü kazanan ve 5 kere All-Star olan Bob McAdoo 80'lerin sonunda Avrupa'ya damgasını vurdu.
Bir NBA süper starı olarak Avrupa'ya gelen McAdoo, Milano ile 2 kere Avrupa şampiyonu oldu. 1988'te Final Four'da MVP olan McAdoo, 7 sene oynadığı İtalya'da 27.3 sayı-9.0 ribaunt-1.4 asist ortalama tutturdu.
2- Anthony Parker (2000-2006 SF)
Son dönemin en büyük oyuncularından birisi de Anthony Parker'di. Yıldız oyuncu 2000'lerin başında geldiği Maccabi ile Avrupa'ya resmen damgasını vurdu..
Avrupa'da 3 kere Euroleague, 1 kerede Suproleague şampiyonluğu yaşayan Parker, Euroleague'de 2 kere normal sezon (2005-06), 1 kere de Final Four MVP'si (2004) oldu. Yıldız oyuncu, Euroleague'de ise 16.9 sayı-5.4 ribaunt-3.0 asist-1.6 top çalma ortalama tutturdu.
3- JR Holden (1999-2011 PG)
Aslında Holden resmi olarak Amerikalı değil Rusya vatandaşı.. Avrupa'ya Letonya ile giriş yapan Holden CSKA Moskova'da ise efsane oldu.
9 sezon boyunca CSKA Moskova forması giyen Holden 2 kere Euroleague şampiyonu olurken, Rusya takımıyla 1 kere de Avrupa Şampiyonu oldu. Holden, LMT ile Letonya'da, Telindus Oostende ile Belçika'da, AEK ile Yunanistan'da ve CSKA Moskova ile Rusya'da lig şampiyonu oldu. Yıldız guard, Euroleague'de ise 11.7 sayı-2.1 ribaunt-2.9 asist ortalama tutturdu.
4- Nikos Galis (1979-1994 PG)
Yunanistan basketbolunun en önemli skoreri olan Galis ise NCAA'den yetişme bir oyuncu.. NBA'de draft olmasına rağmen sadece Avrupa'da oynayan Galis'ın Avrupa kariyeri Aris ile başlarken, Panathinaikos ile efsane oldu.
İnanılmaz bir skorer olan Galis, 4 kere Avrupa Şampiyonasının en skorer oyuncusu olurken, Galis 1986 Dünya Şampiyonasınında en skorer oyuncusu oldu. Galis bunun dışında 8 kere Euroleague'de, 11 kere de Yunanistan Ligin de en skorer oyuncu oldu. Galis, 1987'de Avrupa Şampiyonasının MVP'si olurken, 2 kere Avrupa'nın en iyi oyuncusu, 5 kere de Yunanisan Liginin MVP'si oldu. 8 kere Yunanistan'da şampiyonluk yaşayan Galis, Yunanistan tarihinin en skorer oyuncusu olurken, 15 sezon da 33.4 sayı ortalamasıyla oynadı.
5- Marcus Brown (1998-2011 SG)
Ülkemizde Efes forması giyen Marcus Brown ise Euroleague'ın gördüğü en büyük skorerlerinden biri..
Avrupa'da Fransa,İspanya, Rusya, Litvanya, İsrail ve İtalya liglerinde mücadele eden Brown, 2000'de Fransa liginde, 2002'de ise Türkiye Liginde MVP seçildi. 12 kere liglerde şampiyonluk yaşayan Brown, Euroleague'de ise 15.7-2.5 ribaunt-2.6 asist ortalama tutturdu.
6- Tyus Edney (1999-2010 PG)
NBA'de iki sezon yer aldıktan sonra Avrupa'ya Kaunas ile adım atan Edney'de skorer yönüyle dikkat çekti.
1999'da Benetton'ı Euroleague'de şampiyonluğa taşıyan ve Final Four'da MVP olan Edney, arkasından daha çok İtalya da olmak üzere bir çok takımda forma giydi. Euroleague'de 4 sezon oynayan Edney, 15.6 sayı-4.3 asist-2.9 ribaunt ortalama tutturdu.
7- Joe Arlauckas (1988-2000 PF)
Avrupa'ya Caserta ile giriş yapan Joe Arlauckas özellikle Madrid ile Avrupa'ya damga vurdu.
1995'de Madrid'te Euroleague şampiyonluğunu kazanan Joe Arlauckas, 1996'ta ise Euroleague'ın en skorer oyuncusu oldu. Litvanya asıllı oyuncu 10 sezon forma giydiği İspanya'da 20.7 sayı-7.2 ribaunt-1.6 asist ortalama tutturdu.
8- Dominique Wilkins (1995-1998 SF)
Dominique Wilkins, McAdoo ile beraber Avrupa'nın gördüğü en önemli oyunculardan birisiydi. NBA'nın süper starlarından biri olan efsane oyuncu. 1995'te kariyerinin sonunda Panathinaikos ile Yunanistan'da oynadı.
Pana'yı o sezon Euroleague şampiyonu yapan Wilkins, aynı zamanda Final Four'un MVP'si Oldu. Efsane oyuncu, 2 sezon oynadığı Avrupa'da 18.8 sayı-7.1 ribaunt ortalama tutturdu.
9- Mike Batiste (2000- ? PF+C)
Avrupa'ya Belçika'da Charlerio formasıyla adım atan Batiste, Panathiniakos ile efsane oldu.
Ülkemizde Fenerbahçe forması da giyen Batista, Pana ile 3 kere Euroleague şampiyonu olurken, 8 kere de Yunanistan'da Lig şampiyonu oldu. 11 sezon Euroleague'de forma giyen Batiste, 11.4 sayı-5.1 ribaunt ortalama tutturdu.
10- Trajan Langdon (2002-2011 SG)
Avrupa'ya Benetton formasıyla adım atan ve ülkemizde Efes forması giyen Langdon, ise CSKA ile efsane oldu.
CSKA ile 2 kere Euroleague Şampiyonu olan Langdon, 2. şampiyonlukta da Final Four'un MVP'si oldu. Euroleague'de 7 sezon forma giyen Langdon, 13.3 sayı-3.1 ribaunt-1.4 top çalmayla oynadı.
11- Bo McCaleb (2008-? PG)
Şuanda Fenerbahçe Ülker forması giyen Bo McCaleb, Avrupa'ya Mersin BŞB formasıyla adım attı. Arkasından Partizan ve Siena forması giyen McCalebb şuanda bir çok kişinin gözünde Avrupa'da aktif olarak oynayan en iyi Amerikalı oyuncu konumunda..
2 kere İtalya Ligi, 1 kere de Sırbıstan Liginde MVP olan Bo, 2012'de de Euroleague'ın en skorer oyuncu oldu. Bo Euroleague 13.7 sayı-2.5 ribaunt-2.7 asist-1.8 top çalmayla oynadı.
12- Alphonso Ford (1995-2004 SG)
Adına Euroleague'de en skorer oyuncu ödülüne verilen Alphonso Ford'ta Avrupa'nın gördüğü en büyük skorerlerden..
Avrupa'ya İspanya ile adım atan Ford, bir çok takımda forma giydikten sonra Olympiakos ve Siena'da coştu. 2 kere Euroleague'ın en skoreri olan Fordi 1 kere de Yunanistan Liginin MVP'si oldu. Yıldız skorer, Euroleague'de 2 sezonda 25.2 sayı-4.5 ribaunt-3.0 asist ortalama tutturdu.
13- Bob Morse (1972-1986 PF)
14 yıl boyunca İtalya'da forma giyen Bob Morse, Varese formasıyla efsane oldu.
Varese ile 3 kere Avrupa Şampiyonu olan Morse, İtalya Ligi'nde 26.5 sayı-7.8 ribaunt ortalama tutturdu.
14- Walter Szczerbiak (1974-1980 SF)
Wally Szczerbiak'ın babası Walter Szczerbiak'da bir Avrupa efsanesiydi.
Real Madrid ile 3 kere Avrupa şampiyonu olan Walter Szczerbiak, 4 kere de Ligi kazandı.
15- Audie Norris (1985-1994 C)
Avrupa'ya Benetton ile adım atan oyunculardan biri olan Audie Norris, Barcelona ile hafızalara kazındı.
Barcelona ile 3 kere İspanya Şampiyonu olan Audie Norris, 14.2 sayı-7.6 ribaunt-1.3 asist ortalama tutturdu.
16- Kevin Magee (1982-1994 PF)
Avrupa'da bir çok takımda oynayan Kevin Magee, Maccabi ile ise efsane oldu.
5 kere İsrail Şampiyonluğu yaşayan Kevin Magee, 25.7 sayı ortalamayla oynadı.
17- Pete Mickeal (2004-2014 SF)
Barcelona formasıyla tanıdığımız Pete Mickeal ise kısa sürede damga vurdu.
Barcelona'yla 2010'da Euroleague şampiyonu olan Pete Mickeal, 3 kere de lig şampiyonu olurken, 2013'te MVP seçildi. Yıldız oyuncu, Euroleague'de 10.2 sayı-4.8 ribaunt ortalama tutturdu.
18- Clifford Luyk (1962-1978)
Amerika asıllı İspanyol Luyk ise Real Madrid'ın efsanesi..
Madrid ile 6 kere Euroleague Şampiyonu olan Luyk, 14 kere de lig şampiyonu oldu. Luyk aynı takımda 6 kere Euroleague şampiyonluğu kazanan tek oyuncu..
19- Wayne Brabender (1968-1980)
Madrid ile efsane olan bir başka oyuncu da Wayne Brabender..
Madrid ile 4 kere Avrupa Şampiyonu olan Brabender, 13 kere de lig şampiyonu oldu.
20- Mike D'Antoni (1977-1990 PG)
Şimdilerde NBA'deki koçluk kariyeriyle tanıdığımız Mike D'Antoni bir zamanlar Avrupa'nın önemli oyuncularındandı.
13 sezon Milano forması giyen Antoni, 2 kere Euroleague şampiyonluğu, 5 kere de lig şampiyonluğu zaferini tattı. Antoni, 12.3 sayı-2.5 asist ortalama tutturdu.
21- Elmer Bennett (1997-2008 PG)
NBA'de bir çok takımda forma giyen Bennett, Tau Cerimaca ile geldiği İspanya'dan bir daha ayrılmadı.
11 sezon İspanyol takımlarında forma giyen Bennett, 2 kere İspanya Ligi şampiyonluğunu kazanırken, 2004'te Eurocup şampiyonluğunu da yaşadı. Bennett, Euroleague'de 11.8 sayı-5.0 asist ortalama tutturdu.
22- David Rivers (1993-2001 PG)
Ülkemizde 2 sezon Tofaş forması giyen Rivers, Avrupa'da bir çok başarı yaşadı.
1997'te Bologna ile Euroleague şampiyonluğu zaferini yaşayan Rivers, Final Four'un MVP'si de oldu. Rivers, Tofaş ile 2 kere de lig şampiyonu oldu.
23- Darryl Middleton (1988-2013 PF)
Kariyerine Çukurova Sanayi'de başlayan Darryl Middleton, 25 yıl boyunca Avrupa'da bir çok takımda forma giydi.
2002'te Panathinaikos ile Euroleague şampiyonu olan Middleton, 2007'de ise Madrid ile Eurocup şampiyonu oldu. 4 kere Yunanistan Ligi şampiyonluğu yaşayan Middleton ayrıca 2 kere de İspanya'da şampiyonluk yaşadı.
24- Michael Young (1987-1996 SF)
1993'te Fransız takımıyla Euroleague şampiyonu olan Michael Young, 2 kere de Fransa da şampiyon oldu.
4 sezon İtalya'da forma giyen Young, 27.4 sayı-5.8 ribaunt ortalama tutturdu.
25- Corny Thompson (1984-1996 PF)
12 yıl boyunca Avrupa'da forma giyen Thompson listede son sırada yer aldı.
1994'te Euroleague şampiyonluğu yaşayan Thompson, 1985'te de Koraç Kupası zaferini yaşadı. Yıldız oyuncu 6 sezon oynadığı italyan Liginde 22.3 sayı-9.7 ribaunt ortalama tutturdu.
Liste: HoopsHype
Düzenleyen: DerinNba
-
Keşke listeye Terrell Mcintyre ve booysy thornton girebilseymiş..
-
Middelton obradovic ile.badalonda da oynarken Euroleague kazanmıştı (o zamanki adi ilr neydi :) )
Eline sağlık utkan
-
Galis 13 sene Aris'de oynamış.Arisle efsane oldu daha çok.PAO kariyeri daha az. :)
Bildiğim kadarıyla Benetton'un,Euroleague şampiyonluğu yok. Anthony Parker'in da EL şampiyonluğunun daha az olması lazım.
Rivers'da, Oly ile EL şampiyonu oldu.
-
3 kere kazandı Anthony Parker. birisinde (Efes Final Four daydı.Asvel'i elemişlerdi) finalde Panayı geçti Maccabi. 2001 olabilir. diğerlerinde de tau ve s.bologna finalleri..
-
Çok istatistik yapmazdı ama listede Terrence Morris'te olsa olurmuş.Acayip faydalı bir oyuncuydu.4 sene El'de oynadı 1 şampiyonluk 2 finali var
-
Avrupa'nın Hayal Kırıklıkları
Avrupa'da bu sezon bir çok yıldız oyuncu hayal kırıklığı yaşattı.
Bu hayal kırıklığı yaşatan oyuncuların bazıları bu sezon takımlarına transfer olurken, bazıları ise daha önceki performansları rağmen bu sezon ki düşüşleriyle hayal kırıklığı yarattı.
Avrupa'nın önemli basketbol sitelerinden Eurohoops bugün yaptığı bir analizde bu oyuncuları sıralarken, liste de bir çok tanıdığımız oyuncu yer aldı..
Eurohoops'da Anadolu Efes'ın Türk yıldızı Semih Erden ve Zoran Planinic yer alırken, Fenerbahçe Ülker'den de Luka Zoric ve Linas Kleiza yer aldı.
İşte Eurohoops'un hazırladığı liste;
- Semih Erden (Anadolu Efes)
- Linas Kleiza (Fenerbahçe Ülker)
- Jeremy Pargo (CSKA Moskova)
- Mirza Begic (Olympiakos)
- Zoran Planinic (Anadolu Efes)
- Maciej Lampe (Barcelona)
- Nenad Krstic (CSKA Moskova)
- Marcus Williams (Lokomotif Kuban)
- Roko Ukic (Panathinaikos)
DerinNba
-
Avrupa'nın Hayal Kırıklıkları
Avrupa'da bu sezon bir çok yıldız oyuncu hayal kırıklığı yaşattı.
Bu hayal kırıklığı yaşatan oyuncuların bazıları bu sezon takımlarına transfer olurken, bazıları ise daha önceki performansları rağmen bu sezon ki düşüşleriyle hayal kırıklığı yarattı.
Avrupa'nın önemli basketbol sitelerinden Eurohoops bugün yaptığı bir analizde bu oyuncuları sıralarken, liste de bir çok tanıdığımız oyuncu yer aldı..
Eurohoops'da Anadolu Efes'ın Türk yıldızı Semih Erden ve Zoran Planinic yer alırken, Fenerbahçe Ülker'den de Luka Zoric ve Linas Kleiza'dan yer aldı.
İşte Eurohoops'un hazırladığı liste;
- Semih Erden (Anadolu Efes)
- Linas Kleiza (Fenerbahçe Ülker)
- Jeremy Pargo (CSKA Moskova)
- Mirza Begic (Olympiakos)
- Zoran Planinic (Anadolu Efes)
- Maciej Lampe (Barcelona)
- Nenad Krstic (CSKA Moskova)
- Marcus Williams (Lokomotif Kuban)
- Roko Ukic (Panathinaikos)
DerinNba
Pargoyu bırakmaz değilmi CSKA
-
Avrupa'nın Hayal Kırıklıkları
Avrupa'da bu sezon bir çok yıldız oyuncu hayal kırıklığı yaşattı.
Bu hayal kırıklığı yaşatan oyuncuların bazıları bu sezon takımlarına transfer olurken, bazıları ise daha önceki performansları rağmen bu sezon ki düşüşleriyle hayal kırıklığı yarattı.
Avrupa'nın önemli basketbol sitelerinden Eurohoops bugün yaptığı bir analizde bu oyuncuları sıralarken, liste de bir çok tanıdığımız oyuncu yer aldı..
Eurohoops'da Anadolu Efes'ın Türk yıldızı Semih Erden ve Zoran Planinic yer alırken, Fenerbahçe Ülker'den de Luka Zoric ve Linas Kleiza yer aldı.
İşte Eurohoops'un hazırladığı liste;
- Semih Erden (Anadolu Efes)
- Linas Kleiza (Fenerbahçe Ülker)
- Jeremy Pargo (CSKA Moskova)
- Mirza Begic (Olympiakos)
- Zoran Planinic (Anadolu Efes)
- Maciej Lampe (Barcelona)
- Nenad Krstic (CSKA Moskova)
- Marcus Williams (Lokomotif Kuban)
- Roko Ukic (Panathinaikos)
DerinNba
Adamın varlığı bir hayalkırıklığı zaten.
-
Adamın varlığı bir hayalkırıklığı zaten.
onun için mi büyük yazdın adını :)
-
Roko Ukic'in iyi oynaması benim için hayal kırıklığıdır zaten,o yüzden sorun yok :) Yalnız dikkat ediyor musunuz listedeki oyun kurucuların hepsi asist özelliği olmayan,doğru düzgün şutu olmayan oyuncular.Özellikle Jeremy Pargo'nun oyun kuruculuğunda izlediğim Cska işkence gibi takımdı,bir tane net pozisyon bulamıyorlardı.
Benim bildiğim Cska Pargo'yu direk şutlar.Bize uzak Allah'a da yakın olsun Pargo,aman öyle bir hataya düşmeyelim ki zaten Obradovic Pargo gibi adamları asla istemez,o açıdan rahatım.
-
dr tyler dan kendisi gibi bir mıuhteşem yazı daha...
http://basketseven.blogspot.com.tr/2014/06/profesor.html (http://basketseven.blogspot.com.tr/2014/06/profesor.html)
Profesör
17 Nisan 2000...Gazetecilerden tiksinme boyutunda uzak dururdu.Yıllarca hiç röportaj vermemişti kuzeninin sahip olduğu gazeteye bile.Ama o akşam Sports gazetesinden Zvonimir Matunovic'i kabul etmişti ve konuşmaya şöyle başlıyordu..''Yarınki gazetene ne yazacağın umrumda bile değil.10 veya 15 günüm kaldı belki o kadar bile yoktur kim bilebilirki.Konuşmaya başlamadan önce senden tek bir isteğim var, sana ne anlatırsam anlatayım hakkımda ne duymak istiyorlarsa onu yaz.Efsane,sihirli el yada profesor onlar bunu duymak istiyor ben bunlara inanmasamda.''
(http://4.bp.blogspot.com/-F1XMGWWsw5g/U5GqdHdcAvI/AAAAAAAAAC0/AmYgwxyLO7c/s1600/nikolic-aleksandar-profesor.jpg)
28 Ekim 1924 de şimdi Bosna-Hersek topraklarında bulunan Brcko da dünyaya geldi.Babası şehrin en zengin adamıydı ve sahip oldu tek çocuktu.''Babamın bir oteli ve sayısını bilmediğim kadar çok evi vardı.Güzel günler yaşadınmı diye sorarsanız kesinlikle evet derim ama mutlumuydum onu hiçbir zaman bilemeyeceğim''.16 yaşına geldiğinde basketbol ile tanıştı.Bır süre sonra hayatının nerdeyse tamamını basketbol ile dolduruyordu ve babası bu durumdan pek de memnun sayılmazdı.Onun aile işlerine ilgi gostermesini istedikçe o basketbola daha çok ilgi duyuyordu.Babası onu bu tutkudan alıkoymak için 1942 de askeri okula kaydettirdi.2.Dunya Savaşı sonrası ise yine babasının zoruyla Belgrad Universitesi Hukuk fakultesinin yolunu tutuyordu.
1945 yılı kendisi için ve belki de Yugoslav basketbolu için dönüm noktasıydı.Okuldan arkadaslarıyla basketbol oynarken o zamankı Partizan başkanı Ratko Crva onu izler ve hayran kalır.Kendisine Partizan da oynayıp oynayamayacagını sorar.''Benim için zor bir karardı. Basketbol hayalimdi ama üniversitede kariyer yapma fırsatımda vardı ve babamın istediği tek şey malesef buydu''.Tahmin edeceginiz uzere teklifi kabul eder,1950'ye kadar Partizan da oynar ve bu sure zarfında 2 Lig şampiyonluğu kazanır.Parlak bir kariyer başlangıcı olsada ilerde kazanacaklarının yanında hiçbirşeydir bu şampiyonluklar...
Baketbolu bıraktıktan sonra 1951-1965 yılları arasında Yugoslavya milli takımını çalıstırdı.1961 ve 1965 Avrupa şampiyonalarında ve 1963 Dunya Basketbol şampiyonasında gümüş madalya kazandırdı.Kazandırdığı madalyaların yanında dünyada yıllarca konuşulacak Yugoslav ekolünün temellerini atıyordu.Eşssiz bir basketbol zekası vardı ve oynattığı oyun o zamana kadar denenmemişlerden ibaretti.1965 de görevini bıraktığında eşssiz bir kariyere ve Belgrad Universitesinde profesorluk unvanına sahipti.1970 de İtalya'nın yolunu tuttu ve çaliştirdiği Varese'ye 3 italya 3 Avrupa şampiyonluğu kazandırdı. 1977 de tekrar döndüğü milli takıma bir dunya ve bir avrupa şampiyonluğu daha kazandırıyordu.Koçluğu bıraktığı 1985 senesine kadar kazanmadığı hiçbirşey kalmamıştı.O yugoslav basketbolunun tanrısıydı artık.Profesor unvanının ve lakabının hakkını veriyordu..
Şuan Avrupa basketbolunda efsane olarak görülen çoğu isim için babadan öte bir insandan bahsediyorum.1991 de Obradovic bir yayaya çarpıp ölümüne neden olduktan sonra gözaltındayken avukatından once gormek istediği ve o içeriye girmeden tek kelime etmediği efsaneden bahsediyorum.Yine 1992 de Zeljko Partizan ile ilk Avrupa şampiyonluğunu kazandığında maç sonrası onun hakkında sağlık sorunları nedenıyle burada olmasada kalbinin benle oldugunu biliyorum açıklamasını yaptiği kişiden.Bozidar Maljkovic yıllar once verdiği bir ropartajında;''Bugun bir Yugoslav ekolu ve kazanılan başarılar varsa bunun tek nedeni odur.Herkes iyi bir koç olduğumu düşünüyor bense iyi bir öğrenci oldugumu düşünüyorum çünkü yıllarca ondan ne öğrendiysem sadece onları yapıyorum''dediği kişiden.1985 Partizan takımın başına geçirmek için Durovic'in kapısında yatarken Başkan Corkovic'e Vujosevic'in adını soyleyen kişiden.Vujosevic Partizan ile ilk antremanına çıkmadan önce onu yanına çağırıp iyi bir koç olmaktansa öğretici bir koç ol çünkü bu takımın geleneklerinde bu var diyen bir efsaneden.Yugoslavya ile kazandığı Avrupa şampiyonluğu sonrası tribunleri coşkuyla savaş alanına benzeten bir gazeteciye soğukkanlılıkla '2. dünya savaşına katıldım emin ol kimse bir savaşı izlemek için para ödemiyor dostum' diyen adamdan bahsediyorum.Üniversitede maddi sıkıntı çeken öğrenciler için Partizan oyuncularından zorla bağış toplayan bir adamdan.Yaptığı yardımı yetersiz buluduğu Kresimir Cosic'in ertesi hafta son model bir araba alması nedenıyle takımdan kovan bir adamdan.Antrenorluk kariyerinde kazandıklarının çoğunu profesör olarak çalıştığı Belgrad Üniversitesine yapılacak yeni hukuk fakültesi ve kütüphane için bağışlayan bir adamdan..Aleksandar Nikolic'den bahsediyorum profesörden...
-
https://docs.google.com/spreadsheets/d/1OMNGwcE0JlQFdzs6VObdby0cW3G7-QrZeqE4whGdC1k/edit#gid=1706245429
Köşe yazısı değil ama muazzam bir çalışma. NBA , Euroleague , Eurocup vs de transfer hareketlerinin tamamı mevcut.
-
Euroleague Free-Agent (Top-5)
Euroleague sezonu hızla yaklaşırken, bazı yıldız oyuncular hala bir takımla anlaşmadı..
Eurooops'tan Aris Barkas, serbest durumda olan oyunculardan Top-5 yaparken, bizde sizler için bu değerlendirmeyi yorumlayarak çevirdik.
1-Bo McCaleb
2 yıllık Fenenerbahçe Ülker kariyeri sona eren Bo McCaleb, şu an serbest durumda olan oyuncuların arasındaki en değerli oyuncu..
Yaz boyunca ismi Avrupa'dan Laboral ve Kazan ile anılan McCaleb, bir türlü istediği kontratı alamazken, Çin'den gelen teklifleri ise reddetti. ABD'li yıldız NBA'den gelen garanti olmayan kontratları da redderken, bir Euroleague takımından teklif bekliyor.
Derin Avrupa'nın kaynaklarına göre 29 yaşındaki guard ile Kazak takımı Astana ve Partizan yakından ilgileniyor ancak Bo, Euroleague'de oynamak istiyor.
2- Mickael Gelabale
Fransa Milli Takımıyla oldukça iyi bir turnuva geçiren Gelabale'de kontrat bulamayan yıldız oyuncular arasında..
Yaz başında ismi Galatasaray Liv Hospital ile anılan Gelabale ile şimdilerde Barcelona'nın ilgilendiği iddia ediliyor..
Fransız yıldız, en kötü ihtimal ile bir Fransız takımıyla anlaşacaktır.
3- Pops Mensah Bonsu
Yaz başında Olympaikos ile anlaşan Bonsu, daha sonra sağlık testlerinden geçemediği için serbest oyuncu konumuna düştü..
ABD'li pivotun sakatlıklarını bilmeyen yok.. Sezon başında büyük takımların hiç biri böyle bir riski almak istemeyecektir.. Belki Top-16'da bir Euroleague takımından kontrat bulabilir.
4- Milan Macvan
Galatasaray LH'den ayrıldıktan sonra kontrat bulamayan oyunculardan birisi de Milan Macvan oldu.
Dünya Şampiyonasına gidemeyen Sırp power forvet ile yaz ortasında Cavs'ın ilgilendiği hakkında dedikodular çıksa da arkası gelmedi..
Şimdilerde Macvan ile Partizan'ın ilgilendiği konuşulsa da bu iddialarda yalanlandı..
5- Mike Bramos
Aldığı ücret yüzünden Panathinaikos'un yollarını ayırdı Mike Bramos'da daha bir takımla anlaşmadı..
Olympiakos ve Real ile görüşen ancak anlaşamayan Bramos, Las Vegas'taki yaz liginde sakatlandı..
Şimdilerde Kutxa'nın ilgilendiği iddia edilse de Bramos'un sahalara dönmesi için en az 3 ay gerektiği söyleniyor.
Ekstra Oyuncu: Jamont Gordon
DerinAvrupa-Utkan
-
Zoran Dragic, Malaga'dan ayrılıp, Phoenix Suns'a gitti.
Yaz başında Avrupa basketbolu hakkında şunları yazmıştım. Hala arkasındayım..
Uzun yıllardır Avrupa'da ve ülkemizde en çok konuşulan konulardan birisi de Avrupa basketbolunun NBA'le kıyaslanması olmuştur.
Özellikle Amerika'nın Rüya Takımlarıyla Olimpiyatlar'da yaptığı etkiyle yeni bir hava kazanan Avrupa basketbolu bundan beri sürekli NBA ile karşılaştırıldı.
Bazı basketbol severler Euroleague'ın sert savunması ve NBA'ın özellikle normal sezonda çok rahat geçen maçları yüzünden Avrupa basketbolunun daha iyi durumda olduğunu iddia ederken, NBA severler ise en iyi basketbol en iyi oyuncularla oynanır mantığıyla karşı görüşleri direk reddediyor.
Bu yazıda hangi tarafta daha iyi basketbol oynanıyor tartışmasını girmeyeceğim. Bir NBA sever olarak tabii ki NBA'de daha kaliteli basketbol olduğunu düşünüyorum. Ancak bunu tartışmaktan daha çok Avrupa basketbolunun, NBA için pazar olmaya başladığından beri iki taraf için de oluşan bir sıkıntıyı dile getirmek istiyorum.
Yugoslav kökenli oyuncuların NBA'de 80 lerin sonu ve 90 larda tutunmaya başlamasıyla (hatta yıldız olmasıyla birlikte) NBA gözünü Avrupa'ya çevirmeye başladı. Özellikle Spurs ile başlayan bu moda çığ topu gibi giderek büyümeye başladı. Her büyüyen şey gibi bunun iyi yanları olsa da bir yandan da kötü yanları ortaya çıktı.
Bu sıkıntıları her iki taraf için ayrı ayrı değerlendirmenin mantıklı olduğunu düşünüyorum. İlk olarak Avrupa basketbolu üzerinden gidelim.
Avrupa Basketbolunu Nasıl Bilirdiniz?
Hiç bir zaman nerede o eski efsane oyuncular, bir daha onun gibi oyuncu gelmez gibi bir düşünceye inanmadım. Efsanelere saygı duymak ve onları iyi bir şekilde anmak önemli. Ancak basketbol gelişen bir şey.. Her zaman yeni oyuncular gelecek.. Geliyor zaten ancak büyük farklılıklarla..
2000'lerin başıyla birlikte NBA kapısının Avrupalı oyunculara iyice açılmasıyla birlikte Avrupa basketbolu yavaş yavaş resmen NBA'ın sömürgesi haline gelmeye başladı. Avrupa'nın yetiştirdiği yeni yıldızların çoğu NBA'e akın etti. 2000 Draftından beri NBA takımları tam 153 Avrupalı ve Avrupa'da yetişmiş oyuncuyu draftta seçti. Ki bu 153 oyuncunun 64'ü ilk turda seçildi. Bunun yanında seçilmeyip te giden bir çok yıldız oyuncuyu da unutmamak lazım. Oyuncuların NBA'de tercih edilmesi belki Avrupa basketbolu için iyi bir şey gibi gözükse de giderek ortada oyuncu kalmamaya başladı.
Bugün Avrupa basketboluna baktığımızda Yunanlıların jenarasyonun yaşlanmasıyla birlikte ortada sadece İspanyolların NBA'ye gidip geri dönen yıldızları ve bir kaç Yugoslav kökenli yıldızın kaldığını görüyoruz. Alttan yetişen oyunculara hiç bakamıyoruz onlarda zaten ha bu yıl ha öbür yıl NBA'ye gidecek.
Beğenirsiniz beğenmezsiniz Avrupa basketbolunun önemli ülkelerinden biri olan Türkiye'de oynanan oyunculara baktığımız zaman bir tane elit yıldız kalmadığını görüyoruz.
Avrupalı oyuncuların NBA'ye kaçmasıyla birlikte sadece yıldız oyuncu eksikliği ortaya çıkmadı. Ortalık NBA'ın istemediği 3. sınıf ABD'lı oyuncularla doldu. Bu da hayliyle geçtiğimiz yıllarda izlediğimiz ve takip ettiğimiz Avrupa basketbolunda kaliteyi giderek düşürüyor. Daha doğrusu Avrupa basketbol kültürü giderek kayboluyor. Onun yerine ise giderek NBA'ın çakma haline gelmeye başlayan bir Euroleague alıyor.
Geride bıraktığımız 2013-14 sezonu sonrası Euroleague damgasını vurmuş genç oyunculara bakarsak;
Bogdan Bogdanovic: 2014 Draftının ilk turunda seçilmesi bekleniyor. Özellikle Spurs seçip hemen NBA'ye gelmesini istiyor.
Alessandro Gentile: 2014 Draftında seçilmesi bekleniyor. 1-2 yıl içinde NBA'ye gidecek.
Furkan Aldemir: Galatasaray ile sözleşme uzattı ancak Sixers ona kontrat teklif etti.
Nikola Mirotic: Bulls ile anlaştı.
Kostas Papanikolaou: Knicks istiyor.
Tibor Pleiss: NBA'ye gitmek istediğini söyledi.
Bojan Bogdanovic: Nets tekrar tekrar istiyor.
Dario Saric: Belki de şuan da yetenek açısından Avrupa'nın zirvesi olan Saric, bu sezon ilk 10 dan draft edilecek. En iyi ihtimal 2 yıl Avrupa'da kalacak.
Jusuf Nurkic: NBA'ye gitmek istiyor.
Bu oyuncular sadece bu senenin yıldızları... Bunlara son 5 yıldır giden oyuncuları da ekleyince ortaya büyük bir sorun çıkıyor. Bu oyuncuların belki hepsi NBA'de tutunmuyor. Ancak giden oyuncular tam yıldız adayından yıldıza doğru evrilecek iken NBA'de 2-3 yıl kenarda oturunca ileriye doğru gideceğine aksine geriye gidiyor. 18-23 yaşlarında gelişimi duran bir oyuncunun da potansiyeline ulaşma şansı imkansıza yakın oluyor.
Avrupalı oyuncuların NBA'ye akın etmesi dışında oyuncu yetiştirme konusunda sıkıntı çıkmaya başladı.
Fundemantala, savunmaya, sertliğe ve oyun aklına önem veren Avrupa basketbolu, eskiden oyuncularına bu tarzı uygun antrenmanlarda yetiştiriyordu. Son yıllara baktığımız da ise özellikle oyuncuların NBA rüyası sebebiyle bu özelliklerden uzaklaştığını görüyoruz. NBA'de tutunmak isteyen Avrupalı oyuncular, fundemantel antrenmanı yapacağına atletizm antrenmanı yapıyor. Bunun etkisiyle son yıllarda Avrupa'da daha atlletik Avrupalılar ortaya çıktı. Ancak bu ortaya çıkınca oyuncular kendi özelliklerini bir kenara bırakıp, yine bir NBA'ın çakması haline gelmeye başlıyor.
Bu noktada bizden bir örnek vermek gerekirse son yıllarda ülkemizde yetişen guardlara baktığımız zaman oyuncuların atletik olarak çok çok iyi bir durumda olduğunu ancak işin özellikle şut kısmında ise koca bir kara delik olduğunu görüyoruz.
Bu noktada Avrupa basketbolunun tam olarak dibe vurmamasının tek sebebi ise Avrupalı koçlar.. Belki de şuanda Avrupa'nın NBA'ye göre daha iyi olduğu tek konu koçlar... Duško Vujošević, Zeljko Obradovic, Ettore Messina, Duško Ivanović, Dusan Ivkovic, David Blatt, Svetislav Pešić ve bunlar gibi bir çok iyi koç sayesinde Avrupa basketbolu ayakta duruyor. Bunların ortaya koyduğu Avrupa basketbolu kültürü ve basketbol zekası sebebiyle vasat oyuncularla da olsa Avrupa basketbolu şuanda zor da olsa ayakta kalıyor. Ancak bu koçların yavaş yavaş NBA gitmesi ve yavaş yavaş emekli olmaya başlamasıyla birlikte Avrupa basketbolu için karanlık dönem başlayacak.
NBA İçin Standartlar Düşüyor
Son yıllara bakarsak NBA ekiplerinin özellikle draftın 2. turlarındaki haklarını Avrupa'nın potansiyelli oyuncularına sakladığını görüyoruz. Zaman zaman NBA ekiplerinin buralardan seçtikleri Avrupalı oyunculardan büyük katkı aldığını görüyoruz. Ancak bazen öyle seçimler yapıyorlar ki gülünç oluyorlar. Fenerbahçe Ülker'de bile yetersiz olan İzzet Türkyılmaz'ın, bunun yanında Adam Hanga gibi yetenek fakiri oyuncuların seçildiğini görüyoruz. Bu da otomatikman NBA'ın standartlarını düşürüyor.
Bunun yanında seçtikleri yetenekleri oyuncuları Avrupa'da pişmeden getirmeleri de onlara zarar veriyor. Evet bazı oyuncular hazır durumda iken gitmesi gerekiyor. Örnek olarak bana göre Dario Saric'ın NBA'ye gitmesi gerekiyor çünkü Avrupa'dan alacağı herhangi bir şey kalmad. Ancak Avrupa'da tam olarak her şeyi almayan oyuncuları erken getiren NBA ekipleri bu oyuncuları kullanamıyor. Kullanmayınca da belki de 2 yıl sonra gelse takıma büyük katkı verecek bir oyuncu kaybediyor. Bu oyuncuların erkenden NBA^ye gelmesinden dolayı oluşan kalitesizlikte NBA'yi etkiliyor.
Toparlarsak Avrupalı yeteneklerin akın akın NBA'ye gitmesi her iki organizasyon içinde büyük zararlar veriyor.
Burada ben kişisel olarak bir öneride bulunuyorum.. Euroleague, Avrupa basketbolunun giderek ölmesini istemiyorsa bir an önce NBA ile masaya oturup Avrupalı oyuncuların NBA'ye gelmesi konusunda görüşmeli. Ve aynı NCAA'den draftta katılan oyuncularda olduğu gibi Avrupalı oyuncular içinde NBA'ye gitmesi için belli bir süre Avrupa'da oynaması şart olmalı..
Yoksa Avrupa basketbolu ölüyor..
2000'den beri Draft edilen Avrupalı oyuncular;
2000 Draftında
11. Jérome Moïso
16. Hidayet Türkoğlu
24. Dalibor Bagarić
25. Iakovos "Jake" Tsakalidis
27. Primož Brezec
30. Marko Jaric
40. Hanno Möttölä
51. Igor Rakocevic
(5'i ilk tur olmak üzere 8 oyuncu seçildi)
2001 Draftında
3. Pau Gasol
12. Vladimir Radmanović
24. Raúl López
28. Tony Parker
37. Mehmet Okur
47. Antonis Fotsis
55. Robertas Javtokas
(4'ü ilk tur olmak üzere 7 oyuncu seçildi)
2002 Draftında
5. Nikoloz Tskitishvili
16. Jiří Welsch
24. Nenad Krstić
34. Dan Gadzuric - NCAA
36. Milos Vujanic
37. David Andersen
40. Juan Carlos Navarro
41. Mario Kasun
49. Peter Fehse
50. Darius Songaili
51. Federico Kammerichs
55. Mladen Sekularaca
56. Luis Scola
(3'ü ilk tur olmak üzere 13 oyuncu seçildi)
2003 Draftında
2. Darko Mikicic
11. Mickaël Piétrus
17. Žarko Čabarkapa
19. Sasha Pavlovic
21. Boris Diaw
22. Zoran Planinic
31. Maciej Lampe
34. Sofoklis Schortsanitis#
35. Szymon Szewczyk
39. Slavko Vraneš
42. Zaza Pachulia
46. Sani Becirovic
50. Paccelis Morlende
52. Remon van de Hare
54. Nedžad Sinanović
(6'si ilk tur olmak üzere 15 oyuncu seçildi.)
2004 Draftında
11. Andris Biedriņš
21. Pavel Podkolzin
22. Viktor Khryapa
23. Sergei Monia
27. Sasa Vujacic
28. Beno Udrih
40. Albert Miralles
43. Victor Sanikidze
50. Sergei Lishouk#
51. Vassilis Spanoulis
52. Christian Drejer
58. Sergei Kraulov
(6'si ilk tur olmak üzere 12 oyuncu seçildi)
2005 Draftında
11. Fran Vazquez
12. Yaroslav Korolev
25. Johan Petro
27. Lİnas Kleiza - NCAA
28. Ian Mahinmi
36. Ersan İlyasova
37. Ronny Turiaf - NCAA
41. Roko Ukic
43. Mile Ilic
44. Martynas Andriuškevičius
46. Erazem Lorbek
48. Mickaël Gelabale
52. Axel Hervelle
57. Marcin Gortat
59. Cenk Akyol
(5'i ilk tur olmak üzere 15 oyuncu seçildi.)
2006 Draftında
1. Andrea Bargnani
13. Thabo Sefolasha
18. Oleksiy Pecherov
27. Sergio Rodriguez
30. Joel Freeland
38. Kosta Perovic
44. Lior Eliyahu
48. Vladmir Veremeenko
53. Jotam Halperin
56. Edin Bavcic
57. Loukas Mavrokefalidis
59. Damir Markota
(5'i ilk tur olmak üzere 12 oyuncu seçildi)
2007 Draftında
18. Marco Belinelli
24. Rudy Fernandez
28. Tiago Splitter
30. Petten Koponen
38. Kyrylo Fesenko
39. Stanko Barac
48. Marc Gasol
50. Renaldas Seibutis
58. Giorgos Printezis
60. Milovan Rakovic
(4'ü ilk tur olmak üzere 10 oyuncu seçildi)
2008 Draftında
6. Danilo Gallinari
20.Alexis Ajinça
23. Kosta Koufos
24. Serge Ibaka
25. Nicolas Batum
31. Nikola Pekovic
36. Ömer Aşık
44. Ante Tomic
45. Goran Dragic
53. Tadija Dragićević
56. Sasha Kaun
60. Semih Erden
(5'i ilk tur olmak üzere 12 oyuncu seçildi.)
2009 Draftında
5. Ricky Rubio
22. Victor Claver
23. Omri Casspi
25. Rodrigue Beaubois
34. Sergio Llull
39. Jonas Jerebko
45. Nick Calathes
47. Henk Norel
49. Sergiy Gladyr
53. Nando de Colo
57. Emir Preldzic
(4'ü ilk tur olmak üzere 11 oyuncu seçildi)
2010 Draftında
17. Kevin Seraphin
31. Tibor Pleiss
35. Nemanja Bjelica
45. Paulao Prestes
49. Ryan Richards
53. Pape Sy
(1'i ilk tur olmak üzere 6 oyuncu seçildi)
2011 Draftında
3. Enes Kanter
5. Jonas Valanciunas
6. Jan Vesely
7. Bismack Biyombo
16. Nikola Vucevic - NCAA
20. Donatas Motiejūnas
23. Nikola Mirotic
31. Bojan Bogdanovic
42. Davis Bertans
54. Milan Macvan
59. Adam Hanga
(7'si ilk tur olmak üzere 11 oyuncu seçildi)
2012 Draftında
20. Evan Fournier
32. Tomas Satoransky
48. Kostas Papanikolaou
50. İzzet Türkyılmaz
53. Furkan Aldemir
54. Tornike Shengelia
56. Tomislav Zubcic
57. İlkan Karaman
(1'i ilk tur olmak üzere 8 oyuncu seçildi)
2013 Draftında
5. Alex Len - NCAA
15. Giannis Antetokounmpo
16. Lucas Nogueira
17. Dennis Schröder
19. Sergey Karasev
27. Rudy Gobert
28. Livio Jean-Charles
30. Nemanja Nedović
32. Alex Abrines
45. Marko Todorovic
47. Raulzinho Neto
55. Joffrey Lauvergne
59. Bojan Dublijevic
(8'i ilk tur olmak üzere 13 oyuncu seçildi)
2014 Draftında Olası Seçimler;
Dario Saric, Jusuf Nurkic, Clint Capela, Bogdan Bogdanovic, Vasilje Micic, Damien Inglis, Walter Tavares, Thanasis Antetokounmpo, Alessandro Gentile, Ojars Silins, Nemanja Dangubic
-
http://zonebasket.com/atom-sinegi/ (http://zonebasket.com/atom-sinegi/)
(http://zonebasket.com/wp-content/uploads/pcienza-548x336.jpg)
15 Ekim 1999 Fila Forum Milano McDonalds İnternational Cup yarı finali: Tim Duncan; “Fena maç değildi.Bu arada o kırmızı kafalı oyuncu muazzam yetenek”
11 Şubat 2005: Jasmin Repesa; “O tam bir psikopat. Ben ve takım arkadaşları artık onu bu kulüpte istemiyoruz.”
18 Aralık 2010: O sezon sadece tek maça çıkmıştı ve kendi asla kabul etmese de artık yolun sonundaydı. Birazdan çıkıp gazetecilere basketbolu bırakma kararını açıklayacaktı. Takım soyunma odasında maç sonu toplantısı yaparken purosunu yaktığında herkes şaşkınlıkla onu izlerken muhtemelen 19 yıllık basketbol kariyerinin son psikopatlığını yapıyordu. O gün bir gazetecinin sorduğu basketbolu bırakırken gençlere vereceğin bir tavsiye var mı sorusuna verdiği “Gençlere tavsiye vermemi mi istiyorsun? Pekala benim yaptıklarımın aynısını yapsınlar ve bende puromu yakıp ne kadar iyi yolda olduklarını izleyeyim ” yanıtı bu adam hakkındaki birçok sorunun cevabıydı sanki..
Basketbola Udine altyapısında 14 yaşında başladı.sonraki yıllarda izleyeceğimiz portrenin aksine sessiz ve içine kapanık bir çocuktu. Hızı, oyun görüşü ve o yaş grubunda eşsiz sayılabilecek şut yeteneği ile 1990 da 18 yaşındayken A takıma yükseldi.2 sene formasını giydiği Udine’yi son sene 2.lig de şampiyon yaparken 21.8 sayı 10.4 asist ortalamasıyla oynuyordu.İstatistikleri cok takımın dikkatini çekse de 93 de Livorno’nun yolunu tuttu. 1.ligdeki ilk sezonun istatistikleri 10.7 sayı ve 7.4 asistti. O yaz hayatının fırsatı önüne çıktı.Varese ve Gheradini’nin Benetton’u onu istiyordu. Başkan Humberto her iki takımla da anlaşmış ve son karar ona bırakmıştı. ‘Yıllarca neden Varese’yi seçtiğim soruldu. Şuan 25 yaşına dönsem Varese’yi ve taraftarını, Lakers’a tercih ederim. Sanırım bu soruya verebileceğim tek cevap bu. ‘
1994 yazıyla birlikte artık İtalya Basketbolunda bir yıldız yükseliyordu.. Namı değer “Atom Sineği”
1994-2002 yılları arasında Varese’de oynadı ve taraftarın sevgilisiydi.Devamlı değiştirdiği saç stili ve rengi, korkusuz ve eşsiz oyunu ve kazanmak için her şeyini sahaya koyması onu taraftarın idolü yapmıştı ve artık bir lakabı vardı ‘Atom Sineği’. 1998’a kadar 1 yıl İtalya sayı krallığı ve 1 kerede asist krallığını alıyordu.Bu 4 yıl taraftar herhangi bir kupa sevinci yaşayamasa da onun varlığı bile onlar için yeterliydi. Saha içinde tam bir iki ucu keskin bıçaktı. Bir rakip oyuncu koç yada taraftarın tezahüratı bile onu çileden çıkarmak için yeterli unsurdu ve çoğu maç onun için bundan sonra başlardı.Bundan sonrası artık onun kişisel şovuydu ve takım ona ne kadar ayak uydurabilirse Varese o kadar başarılıydı.
1998 yazı onun için ve Varese için bir dönüm noktasıydı. Hayatı boyunca onu dizginleyebilen tek koç Carlo Recalti takımın başına getirilmişti ve o yaz Fortitudo Bologna ile anlaşan takımdaki en büyük yardımcısı ve arkadaşı Andrea Meneghin son anda transferden vazgeçerek takımda kalıyordu.O ve takım enfes bir sezonun ardından kulübe 10.şampiyonlukla birlikte Süper Kupayı kazandırırken 16.3 sayı 6.2 asist ortalamasıyla takımın yıldızıydı. Artık kendini İtalya’nın en iyisi olarak ilan etmişti ve bu durum belki de onun için sonun başlangıcıydı.
Şampiyon takımın yıldızı olarak katıldığı milli takımla 1999 Eurobasket’e hazırlanırken akşam antrenmanı sonrası odasında içerken Tanjevic’e yakalanıp milli takımdan kovuluyordu. Azzuri’ler şampiyonluğu kazanırken kupa törenini evinden izlemek zorunda kalmıştı. Tanjevic dahil ona destek olmayan tüm takım arkadaşlarına kızgındı. En çok da o sene Varese’den ayrılacak olan Meneghine..19999-2000 sezonu Varese ve onun için vasat bir sezon olurken taraftarlar arasından ilk defa onun hakkında homurtular yükseliyordu. Sezonun son maçının ardından yaptığı ‘onların alkışları tüm kariyerim boyunca beni ürpertti.ama şunu anlamalılar 5 sezon önceki ben değilim aynı şeyleri her daim yapamam’açıklaması bir nevi taraftara tepkiydi.
2001 de tekrar İtalya ligi sayı krallığını elde ederken takım için kupasız bir sezon daha geride kalıyordu. Ve o yaz belkide sonrasında kendisinin bile inanamayacağı bir karar alıp NBA yaz ligine katıldı.Toronto ile çıktığı 6 maçta 20dk ortalamayla oynadı ve 7.9 sayı 6.1 asist ortalaması yakaladı. En zayıf noktası olan savunma direnci burada da karşısına sorun olarak çıksa da hücum gücüyle Toronto staffını etkilemişti.Yaz liginin son maçında Suns karşısında bir pozisyonda hakeme itiraz ederken Suns benchinden bir koç, “Hey gerizekalı burası NBA’diye” ona bağırmıştı. Sonraki pozisyonda topu rakipten çalıp hızlı hücumda 9m’den kaldırıp üçlüğü soktu ve doğruca karşı benche gidip ‘Bu eminim NBA hayatında gördüğün en iyi üçlüktü ve maalesef bir daha göremeyeceksin bok herif. ” dedi. Maçtan atılmıştı ve daha maç bitmeden kararını verdi. Burası onun yeri değildi ve tekrar İtalya’ya dönüyordu.
İtalya’ya döndükten sonra 1 yıl daha Varese’de oynadı ve 2002 de eski dostu Meneghin’in yanına Fortitudo Bologna’nın yolunu tuttu. 2004’de Eurolig finalini Maccabi’ye aynı yaz milli takımla Olimpiyat oyunlarında finali Arjantin’e kaybetti.2005’de Repesa’nın kendisine verdiği rolü beğenmeyip bir antrenmanda üstüne yürüdüğü için takımdan kovulup Zaragoza’nın yolunu tutuyordu. Bologna o sene sezonu şampiyon tamamlarken o yine evde eski takım arkadaşlarının kupa töreninin izliyordu. Belkide kariyerinin özeti sayılabilecek bir fotoğraf..
Zaragoza’dan sonrası bitiş devriydi onun için.Eskiye dnmek için ne kadar uğraştıysa dibe daha çok battı. Başarısız Zaragoza serüveni sonrası, 2 yıllık kayıp Khimki macerası ve sadece rol oyuncusu olarak sure bulduğu Orlandina Basket dönemi.. Zaman bir efsanenin defterini daha dürüyordu..
Eşsiz oyun görüşü,muazzam şut yeteneği kazandığı onca bireysel ödül çıkardığı kavgalar verdiği saçmasapan demeçler ve herkesin biraz kendini bulduğu Protestan duruş. Bugün eskileri yad ederken kimin aklına gelse eminim ki hayranlıkla beraber bir tebessümde yüzlere düşüyordur. İtalyan basketbolunun unutulmaz yeteneği Gianmarco Pozzecco namı değer ‘Atom Sineği’
Hazırlayan: Serkan Sofuoğlu (https://twitter.com/dr_tylerr (https://twitter.com/dr_tylerr))
@dr_tyler
doktor SErkan'ın eline yüreğine sağlık..
-
Cem bence yazının Pozzeco hk. olduğuna dair kısa bir açıklama koyup link ver
sitenin hiti artsın
-
Cem bence yazının Pozzeco hk. olduğuna dair kısa bir açıklama koyup link ver
sitenin hiti artsın
Verdik dostum . Eyvallah.
Dostum diye söylemiyorum ama serkan bu biyografi yazılarında cidden çok iyi. Romantik ruhunu yaziya güzel döküyor :) 8)
-
Cem senle Fenerbasket'te bir Pozzecco muhabbetimiz olmuştu, o geldi aklıma.Yalnız hocalık halleri oyunculuk halinden de çılgınmış:
http://www.youtube.com/watch?v=m3GTnVi4lns#t=38 (http://www.youtube.com/watch?v=m3GTnVi4lns#t=38)
35. saniyeden sonra film kopuyor.
-
özcan yeni gördüm bunu ..
evet hatırladım ...
deli bu adam bundan birşey olmaz ya bu kafa ile :)
-
değerli @dr_tyler yazdı
http://zonebasket.com/12-hikaye-ile-drazen-petrovic/ (http://zonebasket.com/12-hikaye-ile-drazen-petrovic/)
-
değerli @dr_tyler yazdı
[url]http://zonebasket.com/12-hikaye-ile-drazen-petrovic/[/url] ([url]http://zonebasket.com/12-hikaye-ile-drazen-petrovic/[/url])
Dun Obradovic'in acıklamaları ısıgında okuyunca insan daha cok etkileniyor.115 sutta 100 3'luk atmadan cıkmaması,Sigara ve Alkol ile Savası ve en onemlisi de uyuyamayıp Gece 01.00 de salonu actırıp 05.00'e kadar calısması ve Obradovic'in soyledigi sorsanız hepsinin aptal bahaneleri vardır lafını bir araya getirince insan iki resim arasındaki 7 farkı bulun bulmacası gibi dusunuyor.Elinize saglık ayrıca Dusko Vujosevic hikayesi de cok etkileyici Elinize Saglık