Genelde katılıyorum ve ben bu olayı şuna bağlıyorum; Camia olarak yeni gelenden hep çok şey bekliyoruz. Hatta bununla ilgili geçmiş yıllarda Abdul Rauf'un Fenerbahçe'den ayrılırken söylemiş olduğu bir sözü hatırlatmıştım. Ülkemize büyük beklentilerle gelen Abdul Rauf, 3 aylık macerasından sonra ülkesine dönerken bir konuşmasında "Her maç benden 4'lük atmamı beklediler!" türü bir serzenişte bulunduğu söylenmişti. Maalesef bizde durum böyle. Bu beklenti çoğu zaman sporcular üzerinde aşırı baskı oluşturuyor.
Buradan devam edeyim;
Öncelikle yanlış anlaşılma olmasın, Shayok'u koruma amaçlı değil, genel bir tespit olsun diye yazacağım. Shayok yerine bahsi geçen isimlerden birini alsaydık ve Shayok başka bir takıma gitseydi, inanın bana burada 'Shayok dururken niye onu aldık' derdik.
Fenerbahçe'de oynamak Türkiye'nin en zor işi. Obradovic'ten sonra oynamak daha da zor. Obradovic döneminde olmayan şeyler oluyor artık. Semazen abinin dediği baskıyı 2'ye katlayan şeyler. Sertaç Bey'i hedef tahtasına oturtmak için yazmıyorum. Belki kendisi gerçekten iyi niyetle bir şeyler yapıyordur, kendisine öyle geliyor olabilir ama olmuyor.
Bunu geçenlerde yazmıştım sanırım, tekrar etmekte fayda var. Sertaç Bey, idmana gidip bir oyuncuya, ''Ya seni aldık ama bak kıymetini bil bu formanın. Zaten seni biraz da zorunlu aldık, biliyorsun. Bizim yüzümüzü kara çıkartma.'' diyemez, dememeli. Bunu dediğin an, o oyuncuyu psikolojik olarak dağıtırsın. Belki kendisi bunun motive edici cümleler olduğunu düşünüyordur ama değil. Her insan bir değil, kimisinde bu morali dibe vurdurur. Demek ilk hatamda beni gözden çıkaracaklar hissine kapılır oyuncu. Sen bu toplara girme, dışarıdan takip et. Herkesle içli dışlı olmak zorunda değilsin. Bu takımın bir koçu, bir GM'i, bir de takım menajeri var. Oyuncularla iletişimi bırak bu adamlar yapsın. Sen kriz anlarında senden bir şey istenirse devreye girersin.
Fenerbahçe dışında şube sorumlusu ya da idarecisi bu kadar işin içinde olan bir kulüp yok. Bunu biliyorum, zira diğer takım oyuncularıyla konuşuyoruz. Mesela Alper Yılmaz'ın bir kere olsun idmanda oyuncularla bu tip diyaloglara girdiği görülmemiştir. Keza diğer takımlarda da herhangi bir yöneticinin bu kadar işin merkezine kendini oturttuğu. Obradovic'ten sonra bize özgü bir durum olmaya başladı bu. Küçük mevzular gibi gelebilir bazılarına ama öyle değil. Oyuncular, bu tip durumlarda gereksiz bir şekilde strese giriyor.