Not => Farklı bakış açılarının temel alındığı farklı bir format planladık. Adını da "Yorum Farkı" koyduk. Fırsatımız oldukça "Yorum Farkı" nı yapma niyetindeyiz. Fırsat oldukça dedik. Çünkü kesin bir takvimimiz yok.
Farklı bir format dedik. İsterseniz kısaca açalım. 3 önemli kıstasımız var.
1-"Yorum Farkı" dört farklı konudan oluşur.
2- Bu konuların ikisi ben ikisi ise emre tarafından belirlenir.
3- Burası önemli- Konuyu belirleyen taraf, karşı tarafın hangi görüşü savunacağına da karar verir. Buradan da anlaşılacağı üzere ben veya emre, çok beğendiği bir oyuncuyu,antrenörü veya bir takımı hunharca eleştirir bir pozisyona da düşebilir.
O yüzden baştan uyarımızı yapalım. "Yorum Farkı" altında yapılan yorumlar, bizlerin gerçekte yaptığı yorumlar ve savunduğu görüşlerden "format gereği" çok farklı olabilir. O yüzden siz değerli forumdaşlardan bizlerin "Yorum Farkı" dışında ki yorumlarını gerçek düşünceleri olarak kabul etmeniz. Zaten en başta dedik ya amacımız sadece "Yorum Farkı"
BÖLÜM 1
SKRA BELCHATOW - Hata kimde ?Serkan: Beklentiler odağında bu sezon ki en büyük hayal kırıklıklarından biri de Skra Belchatow oldu. Sezona şampiyonluk iddiasıyla giren son şampiyon, PlusLiga'da yarı finale dahi kalmayı başaramadı. CL de bu sezon oldukça şanslı kuralarla son 4 yapılması bile yaşanan bu hezimeti gölgeleyemedi.
Plusliga'nın en önemli kulübünün hayalkırıklığı yaratmasında ki temel neden bence kulüp başkanlarının aldığı yanlış kararlardı. Konrad Piechocki, üst üste 7 kez şampiyon olunan efsane dönemde dahil olmak üzere uzun süredir kulübün başında. Fakat son sekiz senesi pekte iç açıcı değil. Bu periyotta Belchatow sadece iki şampiyonluk elde edebildi. Bu şampiyonlukların ikincisi 2018 de geldi. Geçen sezon gelen şampiyonluk Skra'nın tekrar yükselişe geçmesi ve ligi domine etmesi için iyi bir başlangıç olabilirdi ama atılan yanlış adımlar kulübü bu sezon hiç beklemediği bir hüsrana uğrattı. Peki Piechocki nerede hata yaptı? Aslında bunu 3 başlık altında toplayabiliriz.
Şimdi bunları teker teker açıklayalım.
1-Belchatow 2018 yılını şampiyon tamamlarken bu yolda belki de en büyük avantajı kaliteli ilk altısının yanında yedekte güvenebileceği kozlara da sahip olmasıydı. Özellikle Marcin Janusz ve Nikolay Penchev iş başa düştüğü zaman oldukça iyi işler çıkardı. Pasör Janusz'un Lomacz formsuz veya sakatken takımı idaresi hiç sırıtmadı. Keza Penchev'in; Bednorz ve Ebadipour ile de rotasyonu. Hal böyleyken birbirini çok iyi tamamlayan oyunculara ve güvenebileceği 7. ve 8. adamlara sahip Belchatow ipi gögüslemekte pekte zorlanmadı.
Yeni sezona girilirken Penchev ve Janusz ile yollar ayrıldı. Bu oyuncuların yerlerini alan isimler isteneni veremediler. Skra bu iki oyuncunun yanında Bednorz ve Lisinac'ı da kaybetti ama yerlerini hemen hemen aynı kalitede oyuncularla (Szalpuk,Kochanowski) doldurdular. Başkan Piechocki belki de Lisinac ve Bednorz'un yerlerini doldurduğunu düşündüğü için Penchev ve Jarosz'un gidişlerini pekte önemsemedi ve ilk büyük hatasını da burada yaptı.
2- "Güvenilen dağlara kar yağdı." Konrad Piechocki'nin güvendiği dağlara...
Yeni sezona girilirken Belchatow ilk altısı için iki büyük soru işareti vardı. Liberoları Kacper Piechocki ve efsaneleri p.çaprazı Mariusz Wlazly.36 sına girecek Wlazly'nin çapraz mevkisinde ilk seçenek olarak düşünülmesi git gide daha da rekabetçi bir hal alan Plusliga da Belchatow için oldukça riskli bir tercihti. Nitekim öyle de oldu. Eskisi gibi zinde olmayan Wlazly sezon boyunca formsuz bir görüntü sergiledi. Mariusz Polonya voleybolunun en büyük efsanelerinden biri. Hali hazırda Belchatow ile 9 lig şampiyonluğu var ve 10. şampiyonluğu istiyor. Ama artık eski dominantlığından eser yok. Bu durumda takımı oldukça olumsuz etkilemeye açık ve etkiledi de. Oysa Wlazly'e alternatif olacak Teppan hamlesi yerine Wlazly'i alternatif yapacak bir çapraz hamlesi gelseydi Skra çok daha doğru bir yol izleyecekti.
Şimdi gelelim diğer soru işaretine yani libero Kacper Piechocki'ye. Hemen belirtelim Kacper Piechocki Skra Belchatow başkanı Konrad Piechocki'nin oğlu. 2014 te takıma katıldı. Öyle ki önü kesilmesin diye uğruna Pawel Zatorski gözden çıkarıldı. Zatorski'nin gönderilişinin başkanın o dönemki en önemli hatalarından biri olduğu günümüzde apaçık ortada zira kendisi milli takımın değişmez ismi olmuş durumda.
Uğruna Zatorski feda edilen Piechocki hiçbir zaman üst düzey bir libero olamadı. Belchatow'da ilk altı oynaması özellikle taraftarda rahatsızlığa yol açtı. Geçen sezon gelen şampiyonluk bu rahatsızlıkları halının altına itsede Kacper'in bu sezon ki performansı üst seviye bir libero olmadığını kanıtlar nitelikteydi. Mevcut performansı, takımın en zayıf halkası olduğunu açıkca ortaya koydu. Polonya milli takımı tarafından hiçbir zaman as oyuncu olarak düşünülmemiş, an itibariyle geniş kadrosunda ki 4 libero içerisinde bile adı olmayan bir libero Polonya'nın en büyük kulübünün ilk altısında savunma sigortası olarak görev alıyor. "Başkan oğluna iltimas geçiyor" tarzı söylemler artık çokça dile getirilmeye başlandı.
3- Wojciech Janas'la yolların ayrılması.
Wojciech Janas kim diye soracak olursak ; kendisi Skra Belchatow oyuncularının tüm fizik ve kondisyon programlarını yöneten yegane antrenördü. 2018 de ki şampiyonluktan hemen sonra Piechocki kendisiyle sözleşme uzatmadı. Yerine ise Eduardo Romero getirildi. Ne olduysa bundan sonra oldu. Takım fiziksel olarak hazır olmayan bir görüntü sergiledi, sakatlık sorunları baş göstermeye başladı hatta öyle ki ligin ortasında Szalpuk,Wlazly ve Ebadipour arka arkaya sakatlandı. Sezon başında ki hatalı transfer politikaları yüzünden yedek kalitesi bir hayli düşen Belchatow bu eksiklikleri yeterince tolare edemedi. Oyuncular sakatlıktan dönselerde takım bir türlü istenilen seviyeye ulaşamadı. Konrad Piechocki transfer politikalarının yanında antrenör tercihinde de çuvalladı.
Sözün özü şu ki, başkan; şampiyon olunan sezonun ardından aldığı kararlarla adeta takımının fay hatlarıyla oynadı. Belchatow gelecek sezon Şampiyonlar Liginde olmayacak. Bu alışık olmadıkları bir durum. Başkanın artık şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekiyor. PlusLiga devinin son sekiz yılda sadece iki şampiyonluk kazanması... Tüm bu başarısız tablonun en büyük sorumlusu o. Belchatow'un artık değişime ihtiyacı var. Bunun içinse en uygun isim Mariusz Wlazly. Milli takımdan arkadaşları Sebastian Swiderski Zaksa'ya, Piotr Gacek Onico Varşova'ya, Krzysztof Ignaczak Asseco Resovia'ya ve Pawel Zagumny Plus Liga'ya başkan oldular. Wlazly'nin tıpkı bu arkadaşları gibi artık formasını çıkarıp takım elbiselerini giyme zamanı geldi. Aksi takdirde başkanın görevde kalma, Wlazly'nin ise voleybol oynama inadı sürerse bundan en çok zararı yine kulüp görecek.
Emre: Belchatow bu sene Polonya ligindeki hayal kırıklıklarından biriydi ancak en büyüğü değildi, Resovia kadar kötü bir sezon geçirmediler. Sezona başlarken İtalya'ya giden, şu an dünyanın sayılı ortalarından olan Lisinac'ın yerini alabilecekleri en iyi isimle doldurdular. Kochanowski, Polonya'nın altın altyapı jenerasyonun en özel ismiydi ve A milli takıma geçip, WCH18'deki şampiyonluğa büyük katkıda bulundu. Skra'nın oyuncularla izlediği uzun süreli sözleşme politikasını da düşününce Kochanowski yakın zamanda, erken yaşta takım kaptanlığının emanet edilebileceği bir karakter. Modena'ya giden Bednorsz yerine ise Polonya milli takımının WCH18'deki as smaçörü Spalzuk alınarak doğru bir hamle yapılmış oldu. Penchev'in kenardan verdiği destek ise oyunucunun son dönemdeki formunu düşününce göz ardı edilebilecek bir faktördü.
Kötü bir sonuçla ligi kapatan Belchatow'da CL ise bir başarı hikayesiydi, kendi evlerinde Rus devlerinden birini yenip deplasmanda altın seti kazanmak son 4 yıl içerisinde Leh takımları tarafından ulaşılan en büyük Avrupa başarısı. Plusliga'da son yıllarda yaşanan gariplikleri de düşününce, Skra'nın lig başarısızlığına gereğinden fazla anlam yüklememek gerek. Dinamikleri çok farklı olan, bütçelerin birbirine yakın olduğu bir lig Plusliga. Skra ise bu uyarıdan gerekli dersi alacak bir kulüp, zamanında Atanasijevic'li sezonun sonrasında yaptıkları gibi...Resovia'nın aksine gerekli düzenlemeleri yapacaklardır.
Uzun yıllardır takımın formasını giyen Wlazly ile devam edilmesi, mevcut ekonomik şartları da düşününce doğru bir hamle ancak yedek olarak bir kalite daha yüksek isim alınıp sezon içerisinde daha iyi rotasyon yapılabilir. Ayrıca libero ve smaçör rotasyonuna alınacak birer isim Skra'yı yeniden lig zirvesine çıkarmak için yeterli olacaktır.
BÖLÜM 2
VICTOR POLETAEV - Tokyo'da as başlar mı ?Emre: Bir başka altın jenerasyon Rusya'nın 96-96 jenerasyonu. Kliuka, Volkov, Kurkaev gibi süperstarlar ve altyapıdayken süperstar olması beklenen Vlasov, Pankov bu jenerasyondaki isimler. Diğer bir isim ise, oldu mu olacak mı kaygısı doğuran Victor Poletaev. Yaşadığı sakatlık sonrası gelişimi yavaşlayan Poletaev gerekli kırılma noktasına bu sezon ulaştı ve Rusya ligini Zenit'e karşı kazandı. Dehşet bir zıplama yeteneğine oyun bilgisi ve yeteneğini de ekleyen Polataev, ligi kazanarak herkese kendini ispatladı.
Yeni soru ise Rus milli takımının as çaprazı Tokyo'da kim olacak? Mikhaylov mu Polataev mi? WCH18'de kariyerinin en kötü turnuvasını geçiren ve üstüne de 5 senedir kazandığı CL ve Rus ligini kaybeden Mikhaylov büyük bir düşüş içinde. Poletaev ise sakatlık sonrası, eski halinden bile üst seviyeye çıktı. Gelecek sezon ilk kez as olarak CL oynayacak ve kendisini Rusya dışında da ispat etme şansı olacak. Mikhaylov ise yeni bir maceraya, 4 numara smaçörü olmaya yelken açıyor.
2016'dan sonra hiç bozulmayan Kliuka-Volkov smaçör ikilisinin bozulmayacağını düşünürsek( gelecek sezon CL oynayarak daha da gelişme imkanları var) Mikhaylov milli takımda yeniden ilk olarak çapraz düşünülecektir. Orada ise rakibi Poletaev. Mikhaylov'u yedek yapıp, Kliuka-Volkov-Poletaev üçlüsünden kim aksarsa onun yerine sokmak Rusya'nın Leon'lu Polonya ve Leal'li Brezilya karşısında hala altın madalya adaylarından biri olmasına katkıda bulunacaktır.
Serkan: Poletaev Kuzbass ile Rus liginde şampiyonlukla tamamladıkları rüya sezonun en büyük kahramanıydı. Tıpkı Kurek gibi küllerinden doğdu. Ağır sakatlıklar, formsuz sezonlar, yavaş yavaş umutların kesilmesi be devamında gelen bir peri masalı.
2016 da Victor Poletaev'in önünde iki seçenek vardı. Ya kulübü Zenit'te, kenardan gelen adam rolünü benimseyen bir kupa koleksiyoncusu olacaktı ya da düzenli forma şansı yakalayacağı bir kulüpte kendini geliştirecekti. Cesur oldu ve soluğu Kuzbass'ta aldı. Üçüncü sezonunda eski kulübü ve Alekno'ya ben daha ölmedim mesajını ilk elden verdi ve Zenit'e karşı şampiyonluğunu ilan etti. Bu durum kendini kanıtlama anlamında müthiş bir başarı hikayesiydi.
Rus pasör çaprazının bu büyük sıçrayışında ki temel etken mental anlamda ki gelişimi oldu. Ne demek istediğimi daha iyi anlatmam amacıyla Poletaev'i alıntılayalım. Bakalım neler söylemiş.
"Bir keresinde Alekno'nun yanına gittim. Oynamak istediğimi ve ayrılmama izin vermesini söyledim. O da bunu duyar duymaz hemen bir kulüp bulmama yardımcı olacağını ifade etti ve kararımı onayladı.
Zenit'te sadece kısa periyotlarda oynama şansım oluyordu. Hata yapma hakkım yoktu. Aksi durumda tekrar kenara geliyordum. Bu şekilde kendime olan güvenimi kaybedip sonrasında yine başarısız olacağımdan korkuyordum. Kuzbass'ta ise durum farklı. Bir hata yaptığım zaman telafi etme şansım oluyor. Bu da psikolojik olarak rahatlamama yol açıyor."
Victor Poletaev artık Rus milli takımı için daha önemli bir isim. Bunun yanında milli takımın başına kendisine en fazla güvenen antrenör geldi. Bu isim Poletaev'in kulüp takımı Kuzbass'ın hocası olan Tuomas Sammelvuo.
Tüm bunlardan yola çıkarsak devir Poletaev'in devri. Ama şunu unutmamalıyız ki ; Bir şampiyonun yüreği asla hafife alınmamalı.
Maksim Mikhaylov...
Son iki senesi istediği gibi geçmedi. Milli takımda Volkov-Kliuka ikilisinin mental anlamda zaafları kulüp takımı Zenit'te ise N'Gapeth'in formsuzluğu, üzerindeki yükü daha da arttırdı. Mikhaylov hala Rusların en büyük silahı. Onun gibi tecrübeli ve iş bitirici bir çaprazın görev tanımını ilk altı dışında ayarlamak herşeyden önce milli takıma zarar verebilir. Bu seviye bir çaprazın kesilip kenara çekilmesi hele hele bunu Poletaev'in hocası Sammelvuo'nun yapması iyi niyetli bir hamle olsa da istenilen etkiyi yapmayabilir. Bence Ruslar için en olumlu senaryo yine Kliuka-Volkov ve Mikhaylov olacaktır. Kliuka veya Volkov'dan biri aksarsa Mikhaylov aksayan parçanın yerine, Maksim'den boşalan pasör çaprazı mevkiinede Poletaev geçebilir. Bu görev tanımı Viktor içinde en uygun olanı.
Maksim, Victor'un bu yükselişinin farkında ve bayrağı eninde sonunda ona devredeceğini biliyor. Ama 2020'den önce değil. Henüz son kurşununu atmadı ve olimpiyatlar bunun için en uygun ortam. Kesinlikle ayrı bir motivasyonla hazırlanacaktır. Fiziken iyi hazırlamış ve iyi odaklanmış bir Mikhaylov her daim dünyanın en iyi 3 çaprazı arasındadır.
BÖLÜM 3
OSMANY JUANTORENA - MVP adresleri daha farklı olabilir miydi ?Serkan: Lube Civitanova hem ligi hem de CL yi kazanarak sezonu double ile tamamladı. Hem Perugia hem de Zenit'i alt ederek bu kupaları kazanmaları başarılarını daha da anlamlandıran ana noktaydı. Bu şüphesiz takım oyununun bir zaferiydi. Ama performanslarıyla biraz daha öne çıkan isimlerde vardı. Bunlardan biri de hem İtalya ligi hem de CL finalinin MVP si seçilen Osmany Juantorena'ydı. Fakat Küba asıllı İtalyan milli oyuncunun iki finalin ikisinde de MVP seçilmesini takımın diğer yıldızlarını görmezden gelen bir karar olarak nitelemek çokta yanlış olmaz.
Gerek son iki finalde takımını iyi yöneten Bruno gerek Perugia ve Zenit'e hem blok hem de hücum tehdidiyle korku veren Simon gerekse yeteneğiyle,tecrübesiyle finallerin adamı Leal bu ödülü en az Juantorena kadar hakeden diğer isimlerdi. Keza Sokolov'da...
Göründüğü üzere takımda ki bir çok dişli görevini eksiksiz yerine getirdi. Haliyle MVP için aday yelpazesi de boldu. Bence iki MVP ödülünden en azından biri bu isimlerden birine gitmeliydi. Özellikle de Leal'e.
Brezilya milli takımında oynamak icin gün sayan Kübalı oyuncu yeteneklerinin yanında Winner kimliğiyle de dikkat çeken bir isim. İtalya ligi şampiyonluğu,dünya kulüpler şampiyonluğu ve tabii ki şampiyonlar ligi şampiyonluğu. Bence kulüpler bazında en prestijli üç organizasyon. Leal; Cruzeiro ve Lube formalarıyla bu en önemli üç organizasyonun finallerinde Leon,Mikhaylov ve Anderson'a karşı oynadığı 4 finalin tamamını kazandı. Juantorena ise 20 gün öncesine kadar son 6 finalinin tamamını kaybeden bir oyuncu profilindeydi. Leal'le birlikte ise 2019 da makus talihini yendi. Lube'nin Leon,Mikhaylov ve Anderson'a karşı kaybettiği psikolojik üstünlüğü Leal'in gelişiyle tekrar kazandığı gayet açık.
Velhasıl kelam... Lube harika bir takım oyunu sonucunda iki büyük kupaya da ulaştı. Sezon başlamadan Lube'nin en büyük eksiği, Osmany'nin büyük finallerde ki mental eksikliğini tölare edip özgüvenini kazanmasına yardım edecek bir smaçördü. Bunun için de bu konuda master yapmış birini getirdiler. Leal'i... Sonucunda da hedeflerine ulaştılar. Son iki büyük finalde Leal ve Juantore'non birbirlerine bariz bir performans üstünlüğü yoktu. İkisi de Lube için en iyisini yaptılar. Sorumluluğu güzel paylaştılar. Bu açıdan Leal'in de bir MVP ödülüyle onurlandırılması gayet güzel olurdu.
Emre: Osmany Juantorena için Trentino zamanları sonrası kariyerinin en iyi kulüp sezonu 2 MVP ödülüyle kapandı. Bu kupaları kazanırken takımda en çok yorulan, oynayan; daha doğrusu bunları yapmak zorunda olan isimdi Osmany. MVP olması beklenen diğer isimler Leal, Bruno ve Simon olabilir ancak en çok hak eden Osmany idi.
Sezona sakatlıkla başlayan Sokolov geri dönene kadar hücumda tüm yük 4 numaraya bindi, Leal'in İtalya macerasına çok kötü başlaması Osmany'nin yükünü daha da arttırdı. Sokolov döndükten sonra hücumda rahatlasalar da tüm sezon sürecek olan manşet sorunu kendini gösterdi. Leal, Sada ile kupalar kazanırken Serginho-Felipe ikilisi manşette onu çok rahatlatmış ve hücuma odaklanmasını sağlamışlardı. Ayrıca tüm sezon İtalya ligi ve CL'de atılan servisle, Brezilya ligi ve 1 haftalık WCCH karşılaştırılamaz bile...
Leal İtalya'ya gelirken kendi manşetini almak zorunda olduğunu bilerek geldi ve alamadı, tüm yük libero Balaso ve Osmany'e bindi. Koca bir sezondan sonra Leal'in en iyi oynadığı CL finalinde bile Lube'nin kaybetmesine yol açabilecek tek nokta Leal'in manşeti ve onu kapatmaya çalışırken zorlanan Balaso-Osmany manşetiydi. Ayrıca Leal'in manşeti Brezilya millide de başını ağrıtacağa benziyor, ilk maçtan ciddi çatırdamalar başladı.
Simon sezona pasör çaprazı olarak başladıktan sonra ortaya döndü ve hücumu tüm sezon üst seviyedeydi. Ancak bazı maçlarda yerini Stankovic'e bırakmasına ve hatta final serisi içinde 1 maça yedek başlamasına sebep olan, bloğu tüm sezon vasattı. Ne zaman köşelere koşsa ellerine değen her top blockout oldu. Lig finalinin 5.maçı ve Cl finalinde rakiplerin kötü manşeti, Lube'nin iyi servisi onun işini kolaylaştırdı ve stabil blokta topları indirdi Simon. Ancak koca sezon rakip sistem içindeyken köşeye yetişip yakaladığı tek blok hatırlamıyorum. Ve oynadığı pozisyon "middle blocker"
Bruno ise sezon başında herkese "neden 26 yaşındaki Micah'ı yolladınız" dedirtti ancak sezon sonuna doğru kendi kalitesini gösterip, toplandı. Zaman zaman yerini Belçikalı pasöre bırakması gerektiği maçlar olsa da oynaması gereken yerleri eksiksiz oynadı Bruno. Ancak MVP olacak kadar oynamadığını söylemek mümkün çünkü bundan önce çok daha iyisini yapabileceğini gösterdi.
Tüm bu etkenleri göz önüne alınca, zamanında Trentino ile kazandığı 3 CL kupası ve 2 MVP'liğin üstünden 8 yıl sonra tekrar zirveye çıkan 34 yaşındaki Osmany Mvp ödüllerini alması gereken isimdi ve aldı. Şimdi akıllardaki soru ise Leon 30 yaşında bir şeyler kazanabilecek mi?
BÖLÜM 4
ADİS LAGUMDZİJA - Lube,Modena,Perugia,Trentino... En iyilerden olabilir mi ?Emre: 1999-2000 jenerasyonunun dünyadaki en iyi erkek voleybolcusu kim diye sorsak, bugünlerde herkesin ortak cevabı Adis Lagumdzija olur. Yugoslovya milli takımının pasör çaprazı, Ekrem Lagumdzija'nın oğlu olarak Bosna'da doğdu Adis ve voleybola başladıktan kısa bir süre sonra Galatasaray'a geldi. Altyapı milli takımlarında kendinden büyüklerle as oynadı, bu da gelişimini daha da hızlandırdı.
97-98 jenerasyonuyla hem 4 numara hem de pasör çaprazı oynadıktan sonra tam zamanında asıl pozisyonuna karar verildi ve "yerli Sokolov"u yetiştirmeye devam ettik. U18 milli takımı ile Avrupa Şampiyonası MVP'liği ile adını uluslararası arenada ilk defa duyurdu ve bu sene, Arkas'ı lig finaline ve finalde de 5.maça taşıyarak erkek voleybolunu izleyen, bilen herkesin adını bildiği bir isim oldu.
Yüksek temel tekniği, oyun bilgisi ve atletizmi ile, benzer bir tekniğe sahip olduğu Sokolov kadar iyi bir çapraz olmaması için herhangi bir engel görmüyorum. Servisi üzerinde çalışıp(Sokolov'un kötü servisi de benzerlik) fiziksel olarak biraz daha güçlenebilirse, 2-3 yıl içinde İtalya liginin üst 4 takımından birine, Vettori sonrası Trentino yahut takımın as çaprazı olarak 96'lı, 1 sezon İtalya'da orta sıralı takımda iyi performans vermiş Lüksemburg'lu Kamil'i alan Lube'nin çaprazı olabilir.
Adis ve Kamil'i sezon boyunca takip eden herkes Adis'in potansiyelinin çok daha yüksek olduğunun farkındadır. Bundan sonrası doğru menejerle, yanlış uzun süreli sözleşmelere imza atmadan eksik yönlerini geliştirmesine bağlı...Tabi milli takımda Nedim Özbey etkeninden dolayı Metin Toy'un yedeği olacak olması gelişimi için kötü bir etken, ancak Gleen Hoag bunu tolore edecek kadar iyi bir hoca.
Serkan: Seninde bahsettiğin gibi Adis'in babası eski bir voleybolcu olan Ekrem Lagumdzija. Kendi döneminde takım arkadaşı Vladimir Grbic ile Yugoslavların en iyilerindendi. Hatta o dönemin Yugoslavya'sında Tine Urnaut'un abisi Andrej Urnaut'ta vardı. Ekrem Boşnak , Vladimir Sırp, Andrej Slovendi ve ülke dağılmadan önce aynı milli takım için mücadele veriyorlardı. Ekrem Lagundzija savaş yıllarında ülkeden ayrıldı ve kariyerine Yunanistan'da devam etti. Şimdi ise Bosna Hersek'te ki genç yetenekleri bulma ve onları geliştirme üzerine odaklanmış durumda. Hatta Vakıfbank'ın yine bu ülkede ki spor okulunda da görevli. Oğlu Adis'i Galatasaray'a kazandıran da kendisiydi. Ama Galatasaray oyuncuyu karşılığında hiçbirşey alamadan Arkas'a kaptırdı. Galatasaray Tijana Boskovic'i de yıldız olmadan 13 yaşındayken keşfetmiş ve Türkiye'ye getirmişti ama kulüp bu işin devamını getiremeyerek oyuncuyu Sırplara kaptırmıştı. Dipnot olarak düşeyim dedim.
Adis'e dönecek olursam. 2.10 luk boyu ile yeteneğini birleştirince genç yaşta öne çıkmayı başardı. Ama ilerisi için pozisyonunda dünyanın en iyilerinden biri olabilir mi? Açıkcası çok zorlu bir süreç. Uluslararası altyaş turnuvalarında fark yarattığı maçlar oldu ama bunda fiziğinin getirdiği avantaj yadsınamaz. 20-21 yaş altı turnuvalarda fiziksel üstünlüğe sahip oyuncular, birazda yeteneği varsa öne çıkmakta fazla zorlanmaz. Fakat bu durum A seviyeye gelindiğinde değişir. Yalnızca fiziksel özellikler yetmez. Devreye mental etkenler ve teknik gelişim de girer. Adis için esas zorlu dönem yeni yeni başlıyor. Bu sezon ki Türkiye ligi performansı için dalgalı yakıştırmasını rahatlıkla yapabiliriz. Üstelik son yılların en zayıf Türkiye liginden bahsediyoruz. Polonya'da iki aydır maça çıkmayıp göbek şişiren Hidalgo'nun gelip fırtınalar estirdiği bir ligden. Adis için en önemli sınavlardan biri Fenerbahçe serisiydi. Kalite olarak üst seviye olmayan bir Fenerbahçe'ye karşı daha fazla fark yaratması gerekirdi. Gelişimesi elzem olan bir dönemde, sevislerde bir arpa boyu kadar yol alamaması kendisi adına çok büyük bir eksiydi. Bu durum kendi gelişiminin dışında Arkas'ı da çok kötü etkiledi. Adis'in bu konuda bir hayli yol katetmesi gerekiyor çünkü servis voleybolun en önemli fark yaratıcısı durumunda. Oyunun bu alanında fark yaratamayan bir oyuncunun üst seviye voleybolda adından söz ettirmesi oldukça güç. Artı bunun yanında hücumda basit hataya oldukça açık. Bu konuda Melissa Vargas seviyesinde değil ama yine burada da bir törpülenmeye ihtiyacı var.
Adis'in potansiyelini inkar edemeyiz ama henüz hazır değil. Herşey iyi gidip kendisini 2-3 level geliştirirse ancak birseyler olur. Umarım gelişim mentalitesi klasik Türk sporcuları gibi olmaz zira bu konuda oldukça kötüyüz. (Genç yaş gruplarında sivrilme+popüler olna+milli takıma yükselme+iyi bir kontrat alma=serbest düşüş) Adis için en iyi reçete Polonya liginin 5 üst seviye takımından birine veya İtalya'nın orta seviye takımlarından birine gitmek olurdu. O voleybol iklimlerinde gelişimini hızlandırması daha kolay. Ülkede kalmaya devam ederse en fazla olacağı nokta şimdikinden farklı olmayacaktır. Arkas, Fenerbahçe,Ziraatbankası,Halkbankası, Galatasaray seviyesi bir pasör çaprazı..
Son olarak Kamil Rychlicki'ye değineyim. Lube'ye transfer olmasında iki faktör önemli rol oynadı. Bunlardan birincisi doğru kariyer planlamasıydı. İtalya Liginin zayıf takımlarından birine gelip ilk altı oynaması ve bu zorlu ligde gelişimine yön vermesi oldukça akıllıca bir hamleydi. Zira Ravenna yerine Fenerbahçe veya Arkas' ta oynasaydı Lube'nin radarına kolay kolay giremeyecekti. İkincisi ise şans faktörüydü. Çünkü Rychlicki, Giuseppe Cormio için üçüncü hatta dördüncü seçenekti. Ana hedef Ivan Zaytsev'di. Çok uğraşıldı olmadı. İkinci hedef Bartoz Kurek'ti ama o da olmadı. Bu iki transfer hedefi de yüksek maliyetler nedeniyle olmayınca şans Rychlicki'nin yüzüne gülmüş oldu. Ne diyelim... umarım şans+doğru kararlar verme kombinasyonu Adis'in de yanında olur.