Polonya milli takımı iki hafta önce sona eren Fivb Dünya Kupasında ikinci olarak gümüş madalya kazandı. Takımın başantrenörü Vital Heynen gümüş madalyasını bir voleybolsevere hediye etme niyetinde. Bunun için takipçilerinden başlarından geçen (bir yakınınında olabilir) bir hikayeyi kendisine göndermelerini istemekte. Kendisine en çok dokunan hikaye madalyanın sahibi olacak.
Umarım Heynen kazanan hikayeyi de yayınlar. Zira kazananın oldukça sağlam bir hikaye olacağına şimdiden inanıyorum. Okumak isterim...
Ha bu arada eğer bu yazıyı okuyup Heynen'e hikayesini ulaştırmak isteyenler varsa medalvitalny@gmail.com adresini kullanabilirler.
"Hayatı kaybetmekten daha acı bir şey varsa o da yaşamın anlamını kaybetmektir." demiş Lucius Seneca
Jakub Procanin'in bir hayali vardı. İyi bir voleybolcu olabilmek. Büyükannesi tarafından yetiştirilen Jakub'un en büyük hayaliydi bu. Çünkü ilk izlediği andan itibaren aşık olmuştu bu spora. Voleybol onun için yaşamın anlamıydı.
Voleybola fazlasıyla bağlı hayat doluydu Kuba. Henüz 15 yasındaydı. Her voleybol oynayışında dünyalar onun oluyor mutluluğuna mutluluk katıyordu. Ama hafiften de sol kolunda bir ağrı seziyordu. Kuba bu durumu pek kafaya takmıyor ve yılmıyordu. Voleybolcu olmalıydı. Ve sonucunda amacına da ulaşıyordu. Voleybolcu oluyordu.
Liseyi bitirir bitirmez Plus Liga'nın bir seviye altında olan bir ikinci lig ekibiyle profesyonel sözleşme imzaladı. Henüz 19 yaşındaydı. Şüphesiz hayatının en mutlu günlerinden biriydi Kuba için. Üstelik Plus Liga kulüplerinin de takibi altındaydı. Gelecek vaadediyordu.
Kuba, yeni bir kariyere adım atış, parlak bir geleceğe giriş hayalleri kurarken 15 yaşından beri acısını çektiği kol ağrısı, kendisini bu kez 19 yaşında çok daha şiddetli göstermeye başlamıştı. Bu durum onun voleybol oynamasına ve hayallerini gercekleştirmesine engel oluyordu. Bir dizi kontrollerden geçti fakat sonuç alamadı. 6 ay sonrasında ise Kuba'nın sol kolundaki dayanılmaz acıların sebebinin ne olduğu anlaşıldı. O bölgede bir tümör vardı ve Kuba kanserdi.
Bu Kuba için olabileceklerin en kötüsüydü. Dünyası yıkılmıştı. Ama bu hikaye burada bitmemeliydi. Hayalleri vardı. Pes etmeyecekti. İyileşecek ve hayatının anlamına yani voleyboluna tekrar kavuşacaktı. Ve öyle de oldu Kuba geri döndü.
O günleri birde Kuba'dan dinleyelim.
"Henüz yirmi yaşımda bile değildim. Dünyam alt üst olmuştu. Birçok tedavi şekli uygulandı. Yaşam için savaşmanın ne demek olduğunu en zor yoldan öğrendim. Saçlarımı ve dahası bir genç için olabilecek en iyi dönemlerden birini kaybettim. Ancak birçok insanın desteği sayesinde bu acımasız savaşı kazandım. Kolay değildi."
Kuba voleybola yeniden dönmeyi planlıyordu. Yarıda kalan bir hikayesinin olduğuna inanıyordu. O kadar seviyordu ki bu sporu... Fakat... iki yıl sonra bu illet hastalık kendisini tekrar yakalıyordu. Kuba tam hayatını yeniden inşa etmişken gelen bu deprem herşeyi yıkıyordu. Kolunda ki tümör git gide büyüyor, Polonya'da kendisini kontrol eden tüm doktorlar tek çözümün amputasyon olduğunu söylüyordu. Bu Kuba'nın sol kolunun kesilmesi anlamına geliyordu.
Kuba ne yapacağını bilemiyordu. Bir daha profesyonel bir voleybolcu olamayacaktı. Bu durumu kabul edemezdi. Hemen başka çarelere yöneldi. Duymak istediği haber Almanya'dan geldi. Proton tedavisi Kuba için yeni bir umut ışığıydı. Herşey iyi giderse amputasyon ihtimali ortadan kalkacaktı. Ama bu tedavinin masrafları oldukça fazlaydı. Kuba'nın bunun altından kalkması çok zordu. Bu esnada Kuba'nın imdadına Polonyalı voleybolseverler yetişti ve gerekli olan para toplandı.
Nihayet tünelin sonunda bir ışık belirmişti. Kuba artık bu hastalığı sonsuza dek defetmenin hayallerini kuruyordu. Tedavisi için Almanya'ya gitti. Ama maalesef hiçbir şey Kuba'nın istediği gibi gitmedi. Almanya'da ki doktorlar kanserin oldukça ilerlediğini ve amputasyondan başka çare kalmadığını söylediler. Almanya'ya büyük umutlarla giden Kuba , karşılaştığı bu gerçek ile bir kez daha yıkılıyordu.
Gelin bir kez daha Kuba'ya kulak verelim;
"Doktorlar kolunuzu kesmemiz gerekiyor dediler. Karar vermem gerekiyordu. Ve bu hayatımda ki en zor karardı. O sırada koluma baktım ve ona elveda dedim. Gözlerimden dökülen yaşlar eşliğinde... Uyandığımda gitmişti... Pişman değilim, çünkü hala hayattayım."
Kuba hala umutlu. Hala hayalleri var. Voleybola karşı olan sevgisinden hiçbir şey kaybetmedi. Protez bir kola sahip olup voleybolun içinde kalmak istiyor. En azından antrenör olarak.
Jakub Procanin... Hikayesiyle bir çok insanı derinden etkileyen eski bir voleybol oyuncusu. Voleybola olan tutkusu ve sevgisi örnek olacak cinsten. Vital Heynen'de öyle düşündü ki yüzlerce hikayenin arasından kendisini en çok etkileyen hikayeye madalyasını hediye etti. Kuba'nın hikayesine...