Vakıfbank yine bariz favori. Sezon içerisinde olumsuz bir sonuç alırlarsa bu dönemsel sorun (sakatlıklar,formsuzluklar,olası CL şamp. sonrası rehavet,teknik ekip hataları) kaynaklı olur. Yapısal sorunlar bazında min dezavantaja sahipler. Çünkü kadro mühendislikleri diğer takımlara oranla çok daha sağlıklı ve mantıklı. Yakın geçmişte yaptıkları da bunu doğrular nitelikte. 2010 lu yılların Bergamosu konumundalar.
Ama tüm bunlara rağmen "alt edilemez" değiller. Diğer takımlar kadar kolay olmasa da Vakıfbank'ın da oyun aklına girilebilir. Peki nasıl ? Savunma da oyunda kalarak ve hücumda da oyunu açarak.
Öncelikle Vakıfbank ile baş edebilmemiz için onların bizim kazanmamıza yardım etmesini sağlamamız lazım. Bu özgüvenlerini kırmakla ve kafalarını karıştırmakla mümkün.
En büyük silahları olan mental güçleri aynı zamanda en zayıf yönleri olabiliyor. Yakın geçmişte CL finalinde ki Kazan - Pomi ve lig playofunda ki GS maçlarında düşmüş oldukları abondone haller buna güzel bir örnek. Kadro kalitesi olarak bu takımların hiçbirinden aşağı değillerdi. Dolayısıyla bu rakipler karşısında ki aciz durumların sadece teknik olarak açıklayamayız.
Vakıfbank kadro yapılanması olarak zaten bizden daha iyi bir takım. Bu bizi alt etmelerini kolaylaştırabilecek bir unsur. Onların istediği oyunu oynamamız işlerini iki kat daha kolaylaştırabilecek bir unsur. Etkili servislerle manşeti bozup bunun sonucunda rakibini zorlama yapılmış , adresi belli hücumlara mahkum ettirmek en çok isteyecekleri şablon olacaktır.
Bunun sonucunda zaten iyi işleyen blok düzenleri rakibi iyice canından bezdirecek hale ulaşacaktır. Hal böyle iken onların dayatacağı oyuna asla düşmememiz gerekir. Bir şekilde oyunda kalmamız çok hayati.
Oyunda kalmak... Evet Vakıfbank karşısında bunu başarmak ana hedef olmalı. Temel olmalı. Hayat felsefesi olmalı. 3-0 yenileceksek bile rakip vurup geçerek kazanmamalı servisleriyle bizi oyundan düşürmemeli.
Çünkü oyun akıllarını sekteye uğratmamız bilhassa buna bağlı. Peki bunları yapabilmek için gerekli malzemelere sahip miyiz ? Maalesef tam değil. Elde var olan Jerkov,Natalia,Damla,Merve ve Melis gibi oyuncular takımı savunmada oyundan düşürmeyecek veya pasöre sağlıklı hücum yaptıracak çapta manşet yeteneğine sahip değiller. Savunmada liderlik yapabilecek halde de değiller. Ama çok kötü durumda da değiller. Bu oyuncular ele alınırken tanımlama şu olmalı ; ana parça veya lider değiller... Tanım dışı kullanımları verim vermemelerini ve bir noktadan sonra kendi takımları içinde tehdit unsuru haline gelmelerine yol açar.
Durum böyle. Aslında çokta etkili olmayan ama etkili bir parçayla verimleri iki katına çıkmaya müsait bir kadro yapımız var. Özellikle savunmada.
Zu Ting ve Yeon Kim gibi dengeleri değiştirebilecek bir oyuncuyu kadromuza katamayacağımıza göre öncelikli ihtiyaç duyulan profil ; savunmada minimum hatayla takım liderliğini üstlenip yanında ki arkadaşlarına güven verecek , mental anlamda güçlü ve oldukça tecrübeli olacak bir oyuncu tipi olacaktır. Peki fazlasıyla yanlış yapılanmış bu kadro da taşların yerine oturmasını sağlayacak isim kim olabilir ? Emekli olmayı düşünmüyorsa Francesca Piccinini.
Şuan için alamayacaksak tıpkı Maret hamlesinde ki zamanlamayla yapılacak Piccinini takviyesi takım kurgusunda fazlasıyla pozitif etki yapacaktır. 38 yaşında ki Piccinini'nin sahip olduğu yüksek spor ahlakı sebebiyle bir veya iki yıl daha gideceği yere birşeyler katacağı kanaatindeyim.
"38 yaşında nerdeyse emekli olacak bir oyuncudan ne katkı alabiliriz ? İşimiz 38-39 luklara kaldıysa zaten ölmüşüz. Picci eski gücünde değil hem Türkiye'ye getirmekte çok zor. İtalya'yı bırakmaz." gibi cevaplar alacağımı çok iyi biliyorum. Bunları bile bile yazdım ismini. Çünkü takımın probleminin farkındayım. Bir star alamayacağız ve oldukça rastgele oluşturulmuş bir yapıdayız. İşlerin kötüye gittiği ilk anda sahada kafası kesik tavuk gibi kalacağız. Eğer nokta atışı yapacaksak gelecek oyuncunun geldiği takımda ki sorunların ne olduğunu , nasıl bir rol üstleneceğini ne şekilde davranırsa daha faydalı olacağını , defans veya manşette sorun varsa yanındakilere nasıl güven aşılayacağını bilmesi ve bunları en kısa sürede uygulayacak tecrübeye sahip olması gerekir. O yüzden yaşa çok fazla takılmayı doğru bulmuyorum. Gerekirse yıpranmasına neden olmadan mümkün olduğunca kritik maçlarda görev veririz.Güzel bir örnek vereyim. Son yıllarda erkeklerde Avrupayı domine eden Zenit'in, Dünyada diş geçiremediği tek takım olan Cruzeiro'ya bakalım. Zenit'i darmadağın edip Dünya şampiyonu olduklarında takımın as oyuncularından; pasör 37 , çapraz 35 ve libero 38 yaşındaydı.
Burada şu unutulmamalı. Piccinini bir superstar değil. Dolayısıyla bu hamle bizi kadro olarak Vakıfbank'ın önüne geçirip onlardan daha iyi yapmayacak. Takım içinde ki rollerin daha dengeli dağıtılmasına imkan sağlayacak. Mevcut durumda özellikle savunma da kimin en güvenilir el olacağı belli değil. Olamaz da. Çünkü ne Melis-Merve ne de Natalia-Jerkov takımın emniyet sübabı olmaya uygun rolde isimler değiller. Bu oyuncularla Vakıfbank karşısında oyunu tutmamız çok zor. Zincirleme gelecek manşet hatalarını çok fazla göreceğiz gibi. Zeki bir antrenör Vakıfbank gibi bir lokomotifin önünde durup onları durduramayacağını kolayca tahmin edebilir. Bunun yerine onu gittiği raylardan çıkarmayı dener. Yani yazının başlarında ifade ettiğim gibi onların dikte ettiği oyunu oynamak yerine mümkün olduğunca iyi manşetlerle oyunda kalıp hücumda opsiyonu bol varyasyonlar ile oyunu açmayı dener.
Manşet ve savunmada çökmeden "oyun içinde kalmaya" fazla vurgu yapıyorum çünkü bunu başarmak ilk aşamayı bitirip ikinci aşamaya geçmemizi sağlar. Oyunu açmaya...
Oyunu açmayı başarabilirsek ki mevcut kadroyla bu (oyunu tuttuğumuzu varsayarak) mümkün işte o zaman çok ama çok önemli bir eşiği aşmış oluruz. Peki ön ve arka alandan yapılabilecek tüm hücumları tehdit unsuru haline getirmek ve sonucunda oyunu açmak neden çok önemli ?
Bu tehdidi yaratmak - hücum opsiyonlarını açarak ; rakibin savunma kurgusunu değiştirmesi , rakibin önlem alacağı konu başlıklarını arttırması , ayağını denk al mesajı verip kendisini rahat hissetmemesini sağlaması , rakibin kader anlarında alacağı belirleyici kararlarda ikilemde kalmasını sağlaması , kadro kalitesi farkını mental anlamda kapatması , kısacası rakibin kafasını karıştırıp onları hataya zorlaması açısından ÇOK ÖNEMLİ... Açıkcası Fenerbahçe'nin defansif problemlerini çözmesi durumunda oyunun servis ve hücum tarafında rakiplerini zor durumda bırakacağını düşünüyorum.
Son olarak , biraz uzun bir yazı oldu. Takımda eksik gördüğüm yönleri ve sonucunda neler yapılması gerektiğini kendimce dile getirmeye çalıştım. Şubenin bu iş bilmezlikle benim veya diğer arkadaşların feryatlarına kulak vereceğini asla düşünmüyorum. Ama yine de karalayalım dedik.
