Sürekli eksiklerden bahsedip tamamlanan şeyleri göz ardı etmemek lazım. Varsayalım ki Bojan kalmış olsun. Şunu unutmamak gerek: Navarro, Siskauskas, Anthony Parker gibi birçok oyuncu herkesin zamanında gözü kapalı takımında isteyeceği oyunculardı ancak bir günde o noktaya gelmediler. Bojan da kumaş olarak o seviyelerin oyuncusu olabilecek kaliteye sahipti bize geldiğinde. Geçen sene gösterdiği gelişim, sanki gelişim hatasız, bir anda gerçekleşebilirmiş gibi göz ardı ediliyor. Kendisi bize geldiğinde belirli hücum silahları olan bir oyuncuyken geçen sene rakibin en etkili kısasını savunabileceğini bize gösterdi. Üstelik ikili oyun oynama konusunda da sene sonu epey yol almıştı ancak bizim taraftarın bir huyu var: Hep hatalara odaklanmak. Zamanında ilk maç faciası yüzünden Selçuk Şahin'e yapılanlar malum. Adam bu sayede olabileceğini de olamadı. Bence olaya öz eleştiriyi de dahil etmek lazım sık sık.
Öte yandan şu transfer mevzusu epeycedir çok canımı sıkıyor. Olay sadece para meselesi olarak görünür, "parayı verir, alırız oyuncuyu, neden almıyoruz?"a bağlanınca işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor konu. Federasyon sana sahada 6 yabancı diyor. Bu şu demek: Bir sezonda oynayacağın maçların çoğunda sahada 6 yabancın olacak. Takımda sağlık sorunu yoksa rotasyonu belli oyuncularla kurmak, adaptasyon için gerekli oluyor. Dolayısyla yabancı sayısını 7 ya da 8 yaptığınızda kenarda kalacak isim ya da isimler çoğunlukla aynı isimler olacak. Nasıl bir oyuncu almalıyız ki hem bizim tarafarı tatmin edecek kadar kaliteli olsun, hem de kenarda kaldığı zamalarda sorun çıkmasın. Genç alsan "yetiştirme yurdu muyuz?", yaşlı alsan "huzur evi miyiz?", yıldız alsan, olmaz ama ikna etsen sorun çıkınca "kadro kimyası olmadı"... Bunları hep duyduk, malum.
Bu gerekçelerle yapılan işe saygı duymak ve eleştirinin dozunu ona göre ayarlamak, yapan kişi de Obradovic olunca, bana biraz daha makul geliyor. Bilmiyorum, anlatabildim mi?