Dün gece 13 yıl aradan sonra ilk defa maç kaybettiler. Ve ben hiç şaşırmadım. 2006'daki Yunanistan maçından beri, ilk defa kaybediyorlar. 13 sene sonra ilk... (Geçen sene Meksika'ya da bir mağlubiyetleri vardı ama o kadroda NBA oyuncuları yoktu. Geliştirme Ligi oyuncularından oluşuyordu.)
Oynadıkları üç hazırlık maçını da izledim. İspanya ve iki maç da Avustralya'yla... İspanya maçıyla ilgili görüşümü zaten üst sayfalarda yazmıştım. Avustralya'yla oynadıkları ilk maçta çok hırslılardı, Avustralya'da çok hırslıydı. Kupa finali gibi maç oldu. Çok rahat fark açtılar, ama birazcık gevşeyince çok rahat farkın erimesine göz yumdular. Özellikle Plumlee sahadayken, sakarlık üstüne sakarlık yaptı. Yine de Kuzma ve Tatum'ın kritik isabetleriyle çift haneli farkla kazandılar.
Fakat ikinci Avustralya maçında "yenilmez" olmadıkları, istedikleri zaman herkesi yenemeyecekleri, o potansiyelde bir kadro olmadıkları ortaya çıktı. Kendi takımında 10-15 dakikalık yedek bir rol oyuncusu olan Plumle'ye kadar düşmüş bir uzun rotasyonu... Düşünün rezilliği...
Şu an oyuncu bazında en büyük sıkıntıları...
1. Plumlee'nin, yani kadronun Barış Hersek'i durumundaki kazmanın alacağı her dakika, boyalı bölge yol geçen hanına dönecek...
2. Ve esas sıkıntı: Donovan Mitchell çok şımarık oynuyor. Bütün kadroya takım ruhunu kaybettirecek kadar şımarık... Oysa kadronun en yetenekli üç isminden biri... Mutlaka arkadaşlarıyla birlikte oynamasını öğrenmeli...
Yatıp kalksınlar... Myles Turner'a bir şey olmasın diye dua etsinler... Pota altında adeta ribaunt canavarı... Her pozisyonda sıçrıyor, atlıyor.... 2014'teki Kenneth Faried'in rolünü üstlenmiş.
İnanılır şey değil... Kadroda geçtiğimiz sezonun altın ve gümüş beşine seçilebilmiş tek isim yok. Bronz beşe seçilen ise sadece bir oyuncu var. Oysa Sırbistan ve Yunanistan'ın birer oyuncusu altın beşe girdi. Geçen sezon all-star seçilmiş oyuncu sayısı ise sadece iki... Tüm kariyeri boyunca all-star seçilmiş oyuncu sayısı ise (yanlışım yoksa) sadece üç... Koskoca Amerika basketbol takımının düştüğü rezillik... Diyorum ya, 1998'den sonraki en zayıf kadro... 2002'deki Indianapolis rezalet ve utancını yaşayan ekip bile çok daha iyi isimlere sahipti.
Sırbistan kesinlikle turnuvanın favorisidir. Amerika'nın finale çıkması bile başarı olur. Gerçi tarihleri boyunca kolay kolay final kaybetmediler. Kaybettikleri turnuvaların tamamına yakınında yarı finalde elendiler ve bronz aldılar. Finale kalırlarsa şampiyon da oluyorlar. (1972'deki SSCB'ye kaybettikleri skandal finali saymıyorum. Soyunma odasında şampiyonluk kutlayıp, şampanya patlatırken, geri çağrılıyor, süre daha bitmemiş, 1 saniye daha var diye tekrar sahaya çıkarılıyor ve o bir saniyede Soyvetler basketi bulup şampiyon oluyor... Amerika o gümüşü almadı. Hâlâ almadı. Olimpiyat Komitesinde duruyormuş 47 senedir. Bu maçı da bulabilirsiniz You Tube'dan... İndirip arşive aldığım maçlardandır.)
Neyse işte... Bu takım çok ama çok zayıf bir takım... Yol yakınken, apar topar iki süper-star eklemeleri lazım. İşin daha komiği, C.J.McColum'ın bu kadroda olmayı reddediş gerekçesi: "Kaybedeceği belli bir ekipte oynamayı niye kabul edeyim ki..."