Konuyu bu kadar basitleştirmemek lazım. Ben atan gard, oynatan gard kavramlarına şahsen soğuk bakıyorum. Bir basketbolcunun elinde top varsa o anda yapabileceği bir çok seçenek vardır. Rakip savunmaya ve arkadaşlarının dağılımına bakar; boşluk görürse penetre bir seçenektir. Çizgiye gitme şansı olur. Uzunu perdeye çağırıp perde sonrası pick@roll bir seçenektir. Sıcak oyuncuyu bulmak bir seçenektir. Müsait pozisyonda olan soğuk oyuncuyu bulup onun maça ısınmasını sağlamak bir seçenektir. Top çevirmek ve boş oyuncunun şut bulmasını sağlamak bir seçenektir. Kaldırıp atmak bir seçenektir ve yerine göre çok etkili bir seçenektir.
Kısacası bunun kararını vermek anlıktır. Doğru tercihi çok olan gardla, yanlış tercihi çok olan gard ayırımı daha sağlıklı. Neyin doğru, neyin yanlış olduğuna da az biraz takım arkadaşlarının kapasitesi, az biraz da kendi kişisel özellikleri karar verir. Yani her seçim her oyuncu için o an doğru değildir. Mrsic üçe bir giderken kaldırıp üçlüğü atsa bir şey demem mesela. Çünkü rakibe mola aldıracak, seni coşturacak bir seçimdir bu. Girmesi halinde...
Yani bunlar göreceli kavramlar. Spanoulis'in Diamantidis kadar iyi bir oyun kurucu olmaması, onun Diamantidis'ten kötü basketbolcu olduğunu göstermez. Çünkü skorda insiyatif alma işinde de Diamantidis bence Spanoulis'in eline su dökemez.