Sloukas yine çok ama çok büyük oynadı. Daha birkaç gün önce ligdeki Bahçeşehir maçından sonrası şunları yazmıştım:
Sloukas neden "general" olduğunu özellikle son periyot gösterdi. Hani Guduric'de iyi maç çıkarmasa, maçın adamı anketine yalnızca onun adını yazmak yeterli olacak da...
Şöyle özetlenebilir: Guduric getirdi, Sloukas bitirdi.
Fakat son periyot yaptıkları tam bir basketbol resitaliydi. Hayranlık uyandırıcı... Bir zamanlar Steve Nash gibi, Chris Paul gibi esasta asistçi ve organizatör gardların, son çare olarak bütün dizgini ele alıp, maça skor olarak da hükmettiklerini, penetrelerle, şutlarla rakibe yumruk üstüne yumruk indirdiklerini gördükçe, "bizim de böyle, takıma ne lazımsa onu yapan bir point-gardımız olsa!" derdim.
Haydi Kostas... Devam... 
Kostas, devam etti. Ligde Bahçeşehir'e yaptığını, Euroleague'de Barcelona'ya da yaptı ve performansının tesadüf olmadığının net ispatını verdi.
Geçen gün Guduric getirdi, Sloukas bitirdi demiştim. Bugün Boby ayakta tuttu, Sloukas vurdu. Melih'de ona eşlik etti. Yani Melih'de aldığı kısa süreyi iyi değerlendirdi ve büyük oynadı.
Çok güzel bir gece oldu... Ama nefes kesici... Kalp dayanmaz geri dönüşler...
CSKA-Panathinaikos maçı... Son iki dakikaya 6 sayı geride giren Pana, Calathes'in panyalı ve uzaktan üçlüğü ile kazandı ve bize iyicene liderlik yolu açtı. Futbolda Sivas karşısında son 20 dakika 1-0 geriye düşüp, oradan 2-1 aldık. Ve şimdi son 13 dakikasına 13 sayı geride girip, maçın bitimine ancak birkaç dakika kala yakalamayı başardığımız Barcelona'yı devirdik. Ne geceydi ama...
