Sosyal medyada şöyle mesajlara denk geliyorum;
''Aziz Yıldırım'la şampiyon olmaktansa Ali Koç'la küme düşmeye razıyız.''
Öncelikle böyle bir şeye razı olan varsa ciddi anlamda psikolojik tedaviye ihtiyacı var demektir. Hiçbir zaman kişiler, Fenerbahçe'nin üstünde olmamalıdır. Zaten bizim başımıza ne geliyorsa kişileri, Fenerbahçe'nin üstünde tutmaktan geliyor. Aziz Yıldırım'ın raydan çıkma döneminde de, Alex olayındaki bölünmede de, örnekleri çoğaltabileceğimiz birçok şeyde de yaşadık bunları.
2008'de Aydın Örs gönderilip, Tanjevic macerası başladığı günden itibaren Aziz Yıldırım'ı eleştiren, Zico sonrası en amansız Aziz Yıldırım muhaliflerinden olan, 03 Temmuz'da süreç gereği muhalefetini askıya alıp, "hep destek, tam destek" diyen, hapisten çıktıktan sonra da -o aynı kafa devam ettiği için- muhalefetine kaldığı yerden devam eden, Aziz Yıldırım muhalifliğinden tanıyan hiç kimsenin zerre şüphe etmediği, Aziz'in en güçlü, en popüler günlerinde, onu eleştirmenin taraftar içinde hiç karşılığının olmadığı günlerde eleştiren birisi olarak, şunu içim acıyarak sormak istiyorum:
-Bugün Aziz Yıldırım devam etseydi ligde aynı durumda mı olurduk?
Bunun cevabı verilsin, gerisi sonra konuşulur...
Maalesef, içim acıyarak söylüyorum, bugün Ali Koç yerine Aziz Yıldırım olsaydı, en kötü ihtimalle, ilk beşin dışında olduğumuz için takımı yerden yere vuruyor olurduk. Hele devre arasına küme düşme potasında girmek filan... Mümkün değil, öyle bir tablo olmazdı, mümkün değil, olmazdı.
Günahları, sorumlulukları, sebep oldukları saymakla bitmez... Ama bu tablonun esas faili Ali Koç ve yeni yönetimdir. Yaptıkları tek doğru hamle olmadı, tek doğru hamle... Eee, yanlışı düzeltmeye gelen adama niye tek doğru hamlen yok diye sorulmaz mı?
Hakan abiyle uzun yıllardır çeşitli forumlarda beraberdik, keza Umut için de aynı şey geçerli. Birbirini tanıyan insanlar, birbirlerine kendilerini anlatma ihtiyacı duymuyorlar ama maalesef artık eleştiri yaparken kendimizi anlatmak zorunda kalıyoruz. Zira geçmiş mesajlarımdan dolayı bana da Aziz Yıldırım'a biat eden zihniyet muamelesi yapıldı. Tıpkı Hakan abi gibi, ki Umut çok iyi bilir o dönemi (antu zamanları) Aydın Örs gönderilip, Bogdan Tanjevic geldiğinde demediğimiz lafı bırakmadık. Süreç içinde Aziz Yıldırım'ı çok sert eleştirdik. 3 Temmuz'da ise tek yürek olduk ve Yıldırım'a olabildiğince sahip çıktık. Aykut Kocaman'ın ilk gidiş sürecinde neler yaşandığını çok iyi bildiğim için Yıldırım'ı yine çok sert eleştirdim kendi adıma. Ersun Yanal gönderiliğinde yine çıktık çok sert eleştirdik. Aziz Yıldırım'ın tonla yanlışları oldu ama bir o kadar da bu kulüp için yaptığı doğru şeyler de oldu.
Hiçbir zaman da bu kadar vasıfsız, bu kadar çaresiz, bu kadar aciz bir Fenerbahçe de izlemedik.
Aziz Yıldırım öyle ya da böyle başarısızlık var diye kendi kardeşini kovdu yahu. Kardeşiyle uzun süre küs kaldı. Ali Koç'un Damien Comolli sevdasını çözebilene aşk olsun. O beğenmediğimiz, ki kendisinin de her fırsatta laf soktuğu Giuliano Terraneo, Comolli'nin yanında transfer siharbazı kalır.
Konu aslında Aziz Yıldırım falan da değil. Ama her fısatta şu durumu oraya ihale etmek kadar tuhaf bir düşünce yapısı olamaz. İlhan abi söylemiş zaten, bugün ortadaki yanlışları sürekli geçmişe ihale ederek bir yere varamayız. Yarın öbür gün Allah korusun küme düşersek de, ''Ama Aziz Yıldırım döneminde...'' diye cümle mi kuracağız? Bu mu olacak koca Fenerbahçe'nin mazereti ve basiretsiz yönetim anlayışının savunma mekanizması?
İşin garip yani;
Borç vs vs var deniyor, ki var. Ekonomik bir enkaz var, kimse de inkar etmiyor. O zaman geçen sene bir şekilde ilk 2'de kalmış takımı bozmak yerine, o kadroyu korursun, maximum 1-2 değişim yaparsın, beyler durum bu; o yüzden bu seneyi böyle geçeceğiz dersin ve bu kadar rezil bir hale düşmezsin. Sattığın oyunculardan gelen parayla borç kapatmadın, üstüne sattığın kadar oyuncu aldın zaten mali anlamda. Bir şey değişmedi yani. Bu tutarsızlıkların ve Comolli olayının mantıklı tek bir izahı yok.