Şöyle bir şey yazdım bizim takımla ilgili...
---
DÜŞLER VE GERÇEKLER AYRI AYRI YAŞAR
Sezona 3 kulvarda üst üste 13 maç kazanarak başlayan Fenerbahçe Ülker, gayet başarılı bir Euroleague performansının ardından CSKA ve Barcelona gibi devleri altına alarak grubu ilk sırada tamamlamayı başardı. Takımın performansında zaman zaman dalgalanmalar olsa ve bazı problemler göze çarpsa da, F4 hedefi için mücadele verdiği 2 takıma karşı üstünlük kurması, Fenerbahçe’nin potansiyelini görmemize fazlasıyla yeter diye düşünüyorum. Lakin potansiyeli, başarıya dönüştürmek de tamamen saha içi problemlerin çözümüyle alakalı diyerek, sarı-lacivertli ekibin eksiklerini incelemeye başlayalım…
Savunma: Fenerbahçe’nin, sezonun geride kalan bölümünde yaşadığı en büyük sıkıntının savunma olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Aslında takımın potansiyelini görmekten söz ederken, bunu sadece kadro kalitesinin hangi hedefler için mücadele edebileceği kalıbının biraz dışına çıkarak incelemek gerekir. Bu bağlamda ilk turda Fenerbahçe’nin savunma potansiyelini de fazlasıyla gördük. Takım ideal beşiyle sahada yer aldığı anlarda (Bo-Emir-Kenan-Kleiza-Bjelica/Vidmar) gayet iyi savunma yapıp, 5-6 dakikalık bölümde rakiplerine ezici üstünlük sağlabiliyor. Daha umut verici olan kısım ise rakibin kim olduğundan bağımsız olarak kurulabilen üstünlük. Karşı taraf Mersin de olsa, Budivelnik de olsa, Barcelona da olsa, CSKA da olsa; Fenerbahçe eğer ideal beşiyle sahada yer alıyorsa, rakiplerinden her anlamda daha kaliteli bir takım görüntüsü sergileyebiliyor.
Ancak sarı-lacivertli takım için savunmada 2 oyuncunun varlığı ve yokluğu kilit rol oynuyor, McCalebb ve Zoric:
- McCalebb kenardaysa dış savunma çöküyor.
- Zoric oyundaysa pota altı savunması çöküyor.
- McCalebb kenarda, Zoric oyundaysa takım çöküyor.
McCalebb’in, Fenerbahçe adına önemini anlamak için, takımın kadro yapısına bakmak yeterli. Kısa rotasyonunda ortalama savunmacı diyebileceğimiz tek oyuncu dahi yok. McCalebb hariç tüm kısalar, rakiplere bire birde çok kolay geçilen, bireysel anlamda epey kötü savunmacılar. “Savunmanın; bireysel olarak takım halinde yapıldığını” göz önüne aldığımızda, aksayan 1 kişiyi takım savunması içinde tolere edebilmek mümkün olabiliyor. Ancak kısaların tamamı kötü savunmacı olduğu zaman geçmiş olsun. Fenerbahçe takımında maç içinde yaşanan büyük dalgalanmaların temelinde de McCalebb’in sahada olup olması yatıyor. O sahadaysa, dış savunma sorunsuz işleyip, rakibi zorlayabiliyor. Kenara geldiğinde ise karşı takımda topu yere vuran her oyuncu rahatlıkla potaya gidebiliyor.
McCalebb’in yokluğuna bir de Zoric’in sahadaki varlığı eklenince, Fenerbahçe kiminle oynadığı fark etmeksizin 5-6 dakikalık bölümlerde 8-10 sayı geri düşüyor. Ligdeki en basit rakiplere karşı da, Barcelona ve CSKA’ya karşı da aynı senaryoyu izliyoruz. Aslında Hırvat oyuncu, geçtiğimiz 2 sezon Malaga’da en çok savunmacı kimliğiyle dikkat çekiyordu. Uzun kolları ve ayak çabukluğu ile içeri penetre eden kısaları durdurma konusunda Avrupa’nın en iyilerinden biriydi. Fakat Fenerbahçe’nin takım yapısıyla, Zoric’in basketbol karakteri birbirine uymamış gibi duruyor. Yukarda da sözünü ettiğim gibi sarı-lacivertli ekipte McCalebb hariç dış savunmayı yukarı çeken kimse yok. Bu durumda en azından pivotunuzun rakiple fiziksel temasa giren, pota altında boğuşan biri olması gerekir ki boyalı alan rakipler için maden olmasın. Fakat Zoric fiziksel teması seven bir oyuncu değil, daha ziyade pozisyon bilgisi ile savunma yapıyor. Buna bir de fizik olarak kuvvetsiz oluşu eklenince, rakip uzunlar fiziksel mücadelede kolaylıkla üstünlük sağlıyorlar. Bu da Fenerbahçe’nin pota ezilmesini doğurduğu gibi, ribaund sorunu da yaratıyor ve takım sıkıntı yaşıyor.
Oyun Kurucu: Emir Preldziç’ten senelerdir yeni Bodiroga olması beklenir ama kendisi yeteneklerine ihanet etmekte ısrar ederdi. Fenerbahçeli taraftarlar da “Emir’den sadece Obradovic verim alabilir” geyikleri yapardı. Gerçekten öyle oldu, Obradovic yönetiminde geçtiğimiz 6 sezondan çok farklı bir Emir izlemeye başladık. Takımı gayet iyi yönetiyor, daha da önemlisi kendisinden hiç beklenmedik şekilde istikrarlı olarak iyi oynuyor, büyük maçlarda ortadan kaybolmuyor. Ancak Emir kenara geldiğinde, Fenerbahçe büyük bir saha içi lider eksiği yaşıyor, hücumların kalitesi ve saha içi organizasyon epey düşüyor. Kenan Sipahi ilerde Avrupa basketbolunun en büyük liderlerinden biri olacak yetenekte, fakat bu yaşta Fenerbahçe gibi bir takımın liderliğini taşıyamadığı ortada. Zaten bu yaşta kendisinden böyle bir beklenti içine girmek büyük haksızlık olur.
Dar Rotasyon: Aslına bakarsanız, Fenerbahçe’nin saha içinde yaşadığı problemlerin temel kaynağı dar rotasyon. Kenara gelen kilit oyuncuların yokluğunu giderebilecek kadro derinliği maalesef ki yok. Mevcut kadroda Euroleague seviyesinde katkı verebilecek sadece 6.5 oyuncu var: McCalebb, Preldzic, Bogdanovic, Kleiza, Bjelica, Vidmar ve hücumdaki etkiliğinin hatrına Zoric. Uzunlar konusunda rotasyon imkanı biraz daha bol olsa da, kısalarda durum vahim. McCalebb, Emir ve Bogdanovic, Top 16′daki bir çok maçta 30-35 dakika civarı oynamak zorunda kalacak gibi duruyor. Zira hedef maçlarda Kenan, Melih ve Ömer Onan’ın sahada bulunduğu her saniye takıma zarar verecek, takım için handikaba dönüşecek. Karşınızda Budivelnik, Nanterre gibi zayıf ekipler olduğu zaman çok fazla sorun yaşamayabilirsiniz ancak Olympiacos, Barcelona, Milano, Panathinaikos, Unicaja, Laboral Kutxa gibi üst düzey rakiplere karşı bu oyunculardan katkı beklemek biraz fazla iyimserlik gibi geliyor.
Not: Kenan ve Melih’in önümüzdeki 1-2 sene çok önemli oyuncular haline geleceğini düşünüyorum ama henüz ikisi için de çok erken.
Fenerbahçe Nereye Kadar Gidebilir?Fenerbahçe’de taraftar da, yönetim de F4 havasına fazlasıyla girmiş durumda. Lakin başlıkta da yazdığı gibi düşler ile gerçekler birbirinden çok çok ayrıdır. Hayal kurmak elbette iyidir ancak sizi gerçeklerden uzaklaştırmaya başlamışsa, yediğiniz tokat epey sert olabilir. O yüzden gerçeklerle yüzleşmek her zaman iyidir, ben de biraz gerçeklere dönmek istiyorum…
Öncelikle yukarda değindiğim 6.5 kişilik rotasyon ile Fenerbahçe’nin mevcut problemlerini çözmesine imkan olduğunu düşünmüyorum. Zira takımın sorunları sistemden değil, oyuncu yapısından kaynaklanıyor. Sistemden kaynaklanan problemlerde çözümün ilacı zaman olabilir, zaman geçtikçe takım birbirine alışıp, sorunları gidermeye başlayabilir. Buna örnek olarak Fenerbahçe’nin sezon başındaki bireyselliğe bağlı hücum düzenlerinin yerini, son dönemde daha organize hücumlara bırakmasını gösterebliriz. Ancak oyuncu karekteri ve kalitesinden kaynaklanan problemlerin çözümü için takviye dışında bir seçenek olduğunu düşünmüyorum. Zira 1-2 ay gibi kısa bir süre içinde Bogdanovic ve Emir’in daha iyi savunma yapmaları, Kenan ve Melih’in, F4 hedefine katkı yapacak düzeyde oyunculara dönüşmeleri mümkün değil. Bu yüzden Fenerbahçe, 2 numaraya Bo kenardayken savunma direncini arttıracak, Emir kenardayken hücumu organize edecek birini almadığı takdirde, işlerin çok zor olacağını düşünüyorum.
F4 yolunda belirleyici etkenlerden biri çeyrek finalde saha avantajıdır. Top 16 gruplarını ilk 2 sırada tamamladıysanız, saha avantajını elde etmenin yanı sıra, çaprazdan daha zayıf rakiplerle eşleşirsiniz. Ki çapraz gruba baktığımız zaman, saha avantajını yakalaması durumunda Fenerbahçe’yi eleyecek Real Madrid dışında bir takım görmüyorum. Bu durumda “hedefimiz F4 oynamak” diyorsanız, maddi-manevi bütün enerjinizi grubu ilk 2 sırada tamamlamak için harcamalısınız.
Fenerbahçe’nin grupta ilk 4 sırayı elde edip, çeyrek finale kalacağından çok fazla şüphem olmasa da, maalesef mevcut eksiklerle Olympiacos ve Barcelona’yı geride bırakabileceğini düşünmüyorum. Bu 2 takım da ilk turda yaşadıkları problemleri çözerek, en az bir vites arttıracaktır. Fakat Fenerbahçe’nin arttıracak vitesi kalmadı, takım zaten maksimuma yakın oynuyor. Haliyle muhtemelen grubu 3. veya 4. tamamlayarak çeyrek finalde Real Madrid ya da CSKA ile eşleşilir. Eğer rakip CSKA olursa, takviye yapmadan da F4 şansını %50 görüyorum. Ancak 4. olunur ve sezonun en formda takımı Real Madrid ile eşleşilirse umutlar gelecek sezona kalır. Sezon sonunda da bu kadar büyük yatırım yaptıktan sonra, son takviyeyi yapmamakta inat edip, hedefleri zora sokmanın mantığı tartışılır…
http://www.altinciadam.com/dusler-ve-gercekler-ayri-ayri-yasar/