http://basketdoktoru.blogspot.com.tr/SEZON ÖNCESİ-1
Öncelikle merhabalar, uzun zamandır isteyip gerçekleştiremediğim blog projemi nihayet hayata geçiriyorum. Umarım ki hem yazanın hem de okuyanın keyif alacağı bir blog olur.
İlk yazım bundan sonraki yazıların da çoğunun teması olan Fenerbahçe Ülker ile ilgili.
Sezon öncesinde izleyebildiğimiz ilk hazırlık turnuvası Zadar turnuvası idi. İlk günkü yayın krizi haricinde 2 maçı izledik, takımla ilgili bazı tespitlerde bulunma şansı yakaladık.
Maç maç konuşmak yerine genel hatlarıyla değerlendirmek daha uygun olur. Takım benim beklediğim seviyenin üstünde bir görüntü verdi. Bunu hem fiziksel dayanıklılık hem konsantrasyon hem de sezon içinde uygulanması beklenen oyun düzenleri açısından söyleyebilirim. Değerlendirmeleri biraz daha sistematik olarak yapmak istiyorum, bu nedenle önce savunmadan başlıyorum.

SAVUNMA
Burada öncelikle kendi görüşümü söylemem gerekiyor, savunma ve hücum tek tek oyuncuların değil takımın işidir. Ara ara her iki alanda da sorumluluk alınıp öne çıkılabilir ama bunun etkisi takıma yansımadıkça en iyi savunmacıları ya da hücumcuları almak uzun vadede pek bir etkide bulunmaz. Bu yıl transfer döneminde çokça eleştirilen bir konu takımın savunma ağırlıklı oyuncu konusunda sıkıntılı olduğuydu. Ama basketbolda oyunun tek yönünü kullanan oyuncu dönemi kapandı bana kalırsa. Her oyuncunun hücum setlerinde rolü olduğu kadar savunmada da gayretli olması günümüz basketbolunda şart durumda.
Takıma dönersek bu konudaki gelişim direkt göze çarpıyor. Savunma yapmaz denilen, ki burada akla ilk gelen Goudelock, oyuncuların dahi çok gayretli olduğunu görüyoruz. Hücum kadar savunmanın da takım işi olduğunu kabullenmek gerekiyor. Bazı ön yargılardan da kurtulmak için bu gayretler önemli bir fırsat haline gelebilir.
Pick and Roll savunmasında da geçen yılın final serisinden beri süre gelen ivmemiz devam ediyor. Tepeden oynanan oyunlarda yapılan baskı rakip guardın pas açılarını kapatmakla birlikte devrilen uzunun topla buluşmasını büyük ölçüde engellediğine şahit olduk. Tabii bu baskının riskli bir tarafı da var. O da genelde rakip forvetlerin kısmen de olsa riske edilmesi. Cedevita maçında rakibin hücum setlerini hızlı oynamaya çalışması ve topun hızlı dolaşması bu konuda biraz sorun yarattı. Bununla birlikte rakip guardların penetrelerini biraz daha agresif savunmamız ve kolay geçilmememiz geliştirmemiz gereken bir durum. Çözülmesi gereken bir konu da perdeler. Perdelere kolay takılmak bu takımın oldum olası problemi olmuştur. Özellikle Kenan Sipahi'nin bu konuda biraz daha üstüne koyması gerekecek. sadece Kenan değil Can ve Melih de bu konuda hala eksikler. Ancak Kenan'ın alacağı sürenin daha fazla olacağını öngörüsüyle onun için daha elzem bir konu.
İyi yapılan şeylere dönme zamanı, bu konuda dikkat çekici bir nokta da tam saha baskı. Darüşşafaka maçında rakibe nefes aldırmayan ve farkın açılmasındaki en kilit noktaydı. Geçen sene çok fazla uygulamadığımız bir savunma biçimiydi. Bu yıl özellikle bazı maçlarda çokça kullanılacağını öngörmek mümkün. Atletizm seviyesi yüksek oyuncular arttıkça başarı oranının da arttığını düşünürsek, zaman zaman bazı kilitleri açmak adına kullanılabilir.
Savunma ribaundları konusunda zaman zaman sıkıntı yaşasak da genel olarak ribaund problemi yaşamayacağımızı düşünüyorum. Yine de özellikle Zoric'in box out konusunda biraz daha konsantre olması da şart.
Özetle savunma konusunda ilerlemeler bariz bir şekilde göze çarpıyor, geliştirilmesi gereken şeyler tabii ki var ve gelişecektir de ama kusursuz olmayacaktır. Bunu da göz önünde bulundurmak gerek.
HÜCUM
Belki de hepimizin dikkatini çeken ilk şey, hücumdaki set temposu.
Burada geçen yıl başvurmak zorunda kaldığımız koş koş basketbol ya da kaos basketbolu denilen düzenden çok farklı bir tempo söz konusu. Oyuncuların set düzenlerindeki hareketliliği ve topun son derece hızlı dolaşıp en uygun şut pozisyonunun yakalanması çabası çok dikkat çekici. Hatta maçlarda daha uygununu bulmak adına harcadığımız ve geçen senelerde neredeyse hiç bulamadığımız pozisyonlar bile izledik. Oyuncuların bu duruma konsantrasyonunu anlamak adına bu harcanan pozisyonları düşünebiliriz.
Bu hızla tempoya bir de bireysel yetenek açısından çok üst düzey isimler de ekleniyor. Bunlardan şüphesiz en heyecan vericisi Goudelock. Üzerinde fazla konuşmak istemiyorum, sadece şunu söyleyebilirim, çok iyi çok yetenekli çok faydalı oyuncular geldi ama böylesini bu forma altında hiç görmedim sanırım. Bogdan henüz yok üstelik. Hickman tutuk gibiydi ama nerede devreye girmesi gerektiğini de gayet iyi biliyor.
Hücumda spacing konusunda Vesely'nin yaratacağı zaaf beklenen bir şey, bu kısmın üzerinde fazla durmaya gerek yok. Vesely şut konusunda tehdit olabilecek kadar gelişme kaydedecektir. Bjelica'lı bir oyun düzeninde ise çok ekstra hücum varyasyonları izleyeceğimize şüphe yok.
Hücum konusundaki en büyük eksiklik fazlaca yapılan top kayıpları idi. Yeni bir takımda bundan da doğal bir şey olamaz zaten, zamanla çözülecektir.
Tepeden oynanan ikili oyunlarda pivotlarımızın gayretlerinin de üzerinde durmak lazım, ciddi efor sarfettiren bu oyunda alternatifin fazla olması elimizi çok güçlendiriyor. Hickman pek fazla kullanmasa da özellikle Goudelock ikili oyun konusunda da ne kadar yetenekli olduğunu gösterdi. Uzunların değerlendiremediği kolay pozisyonları da düşünürsek geçen yıldan çok daha etkili kullanacağımızın sinyallerini aldık. Nitekim Kenan, Emir, Bogdan, Bjelica'nın pasör özelliklerini düşününce ikili oyun oynayabilen guard konusu büyük problem olmayacaktır. Ayrıca Hickman da yavaş yavaş bu konuda takıma ve sisteme ayak uyduracaktır. Kenan da sakatlığın etkilerini tam aşamamış henüz, biraz daha zamana ihtiyacı olduğu aşikar.
Hücumda temponun düştüğü bölümlerde üretmekte zorlandığımız anlar yine oldu, bunu aşmak konusunda genelde birebir oyunları tercih ettik, bunu yapabilen oyuncu sayımızın fazla olması elimizi çok kuvvetlendiriyor. Hücum opsiyonu açısından oldukça zengin bir kadroyla yola çıkılıyor bu yıl. Yine de düşük tempolu set hücumunda oyunu okumak ve doğru oyuncuyu bulmak açısından 1 numaraya yapılacak potansiyelli, asist yönü ağır basan ve şut tehdidi olan bir transfere hayır diyemeyiz sanırım. Yapılmayacağını bildiğim halde bir Heurtel hamlesi en azından şu aşamada kafamdaki soru işaretlerini büyük ölçüde giderirdi. Bu naif bir temenni olarak burada durabilir

Oyuncu bazındaki değerlendirmeyi Gloria Cup sonrasına bıraktım. Takımın yapmak istedikleri az çok fikir verse de oyuncuları 1-2 maçla değerlendirmek çok da sağlıklı olmazdı.
Sağlıkla kalın.

edit :
değerli doktor kardeşim @ardgrl blog açmış isabet olmuş ağzına , yüreğine kalemine sağlık...