Kemal abi,belki olayların ne kronolojik yapısı uyuyor ne de olayların benzerliği ama bizim şu anki düşüşümüzle(Bogdan ve Udoh sonrası düşüş) ile Pistons’ın şampiyon olduktan sonraki düşüşleride benziyor.
Şampiyon olduktan sonra Spurs’e finalde kaybedip Miami&Cleveland ve Boston üçlüsü tarafından Doğu finalinde elenip o tarihi Iverson-Billups takasını yaparak tamamen yapımızı kaybetmiştik ve dağılmıştık.
Bizde şampiyon olduktan sonra finalde Reale kaybettik ve geçen sene Efes tarafından darmadağın edildik.Ancak bu kadar keskin düşüşün ana sebebi Williams-Melli değişikliğiydi.Bu bizim yapımızı komple değiştirdi ve kimliğimizi kaybettik.
Evet olaylar çok ama çok benzemiyor ama düşüş aynı.Bizdeki ekonomik sıkıntılar ve koçun gitme eğiliminde olması ve Pistons’ın bir türlü başaramadığı rebuilding çabaları ve şehirdeki ekonomik kriz.
İnşallah sonumuz aynı olmaz
Aslında oyuncu grubu içindeki doku uyuşmazlıkları, çekirdek kadronun çok sonradan gelen oyunculara bakış açısı anlamında epey benzerlikler var. Bunu şimdilik açmayayım, sezon bitince daha rahat konuşuruz ama sen anlamışsındır az çok

Sonumuz umarım şöyle benzemez, o takım (Hakan abi de iyi bilir) nasıl olsa bir yerde vitesi yükseltir, istediğimizi alırız kafasındaydı. Üstelik 'kaybetmek' bağışıklık yaratmasına rağmen bunun farkına varamamışlardı. Aradan yıllar geçtikten sonra çekirdek kadro bunun itirafını da yapmıştı.
Fenerbahçe'ye dönersek buradan, bence saha içinde olumlu şeyler de var, en basitinden kötü oynarken kazanabilmek. Westermann'ı kazanmamız, Vesely'nin yavaş yavaş süre istikrarını da yakalaması gibi. Şubat virajını öyle ya da böyle kazanarak geçersek, kalan sürede farklı bir seviyeye evrilebiliriz. Yeter ki arada saçma sapan kayıplar olmasın. Önemsiz desek de, alışkanlıklar açısından büyük etkisi oluyor.