Şu satırları yazdığımda maçın başlamasına 46 dakika vardı;
Bu Ersun hoca hakikaten kafayı sıyırmış... Hiç oynamayan Tolgay'ı sahaya sürüp orta sahayı yumuşatacağına, hiç oynamayan Falette'i oynatıp, Jailson'u orta sahaya çeksene...
Şu satırları yazdığımda ise maçın başlamasına 43 dakika vardı;
Bizi bu kalecilere, bizi bu vasat oyunculara mahkum eden, buna sebep olan eski ve yeni bütün yönetici, bütün mernajer, bütün teknik adamların Allah milyon kere belasını versin....
Ulan kâğıt üstünde bakıyorum, her yer defo... Kalede mal bir kova... Lan şu pozisyonda da biz üstünüz diyeceğimiz tek bir yer yok iki takımın on birini koyunca... Vedat hariç... Ananızı bilmem napayım lan sizin... Koca Feneri düşürdüğünüz hale bakın gelmişini geçmişini bilmem naptımın bilmem ne çocukları...
Şu satırları yazdığımda ise maçın başlamasına 39 dakika vardı;
İlk defa ama ilk defa Kadıköy'de oynanacak bir Fenerbahçe - Galatasaray maçına umutsuz çıkıyorum. 2000'ler ve 2010'lar boyunca bir defa bile kaybetmediğimiz ezeli orospu çocuklarına korkarım ki, 2020'ler macerası kötü başlayacak... Bu kadroyla... Hocanın beyni sulanmış... Kaleci bok oğlu bokun teki... Defans neresini tutsan elinde kalıyor... Gustavo'da sakat iken orta saha kulak memesi gibi oldu... Kanatta Tolga diye bir kazma oğlu kazma... Yeteneksizliğin heykelini yapsalar bu ayının kalıbını alırlar...
İlk defa mağlubiyeti bu kadar hissediyorum... Geçen sezon bile bunu yaşamamıştım... Ama Tolgay tercihi bütün umutlarımı alt üst etti. Jailson hala stoper... Kalede aynı bok oğlu bok...
Şu satırları ise maçın başlamasına tam 35 dakika kala yazdım;
... Jailson'da stoperde kuyumuzu kazacak yine... Böyle işin... Böyle teknik adamın... Böyle kadro mühendisliğinin...
Kısacası, maç kadroları açıklandığı anda akibetimizi hissetmiştim. Yani şu maçtan yenilmeden ayrılmak benim için sürpriz olacaktı... Keşke, keşke, keşke yanılsaydım da... Keşke, keşke, keşke hayatımın en ters köşe yanılgılarından birisini yaşasaydım da...
Bu kadar açık olan, bu kadar basit olan gerçekleri görememek için bir teknik adamın ya bunaması, ya da taraftarla taşak geçmesi gerekir.
Hani bunlar beylik laflardır; ama gerçekten tribünden birisine kursursaydık bugün kadroyu, kesinlikle Ersun'dan daha akıllı bir on bir sürerdi sahaya.