Milano'da Messina gibi bir ikona cevabını verdi. Yetmedi, Serrod gibi bir şımarıga '' o elini indir lan yoksa götüne sokarım'' minvalinde haddini bildirdi. Resmen ''sen kimsin lan benim karşımda'' dedi. Görmek istediğim Djordjevic bu.
İşin teknik taktik kısımlarından ziyade Djordjevic'in takımı bu denli sahiplenişi de yakalanan çıkştaki temel etkenlerden biri. Oyuncular, saha içinde ve dışında kendilerini bu denli koruyan, kollayan bir koçun askeri olur, ki oluyorlar.
Geçenlerde Hakan abi söylemişti, bu adamı eleştirdiğimiz dönemlerde o eleştirileri sonuna kadar hak edecek işler yapıyordu. Çoğumuzun da pek umudu yoktu açıkçası. Arif abiyi biraz ayırayım, o eleştirirken bile yine de kredi verelim diyordu. Djordjevic'in değiştiğini görmek lazım. Tıpkı bahsettiğin gibi verdiği reaksiyonlar bile değişti. Kadıköy'de doğmuş, doğuştan Fenerbahçeli ve en büyük hayali de bir gün Fenerbahçe'yi çalıştırmak olan bir taraftar gibi sahipleniyor şu an kulübü. Açıklamalarındaki tonlama bile 180 derece değişti.
İşin saha içi kısmına gelirsek, oyun tarzını da değiştirdi. Savunma temeli hala devam ediyor ama bariz şekilde hücum temposunun da farklı bir noktada olduğunu görüyoruz. Henry ve Polonara istedikleri hücum temposunda oynayabiliyorlar ve koç artık buna özgürlük tanımış durumda. İsmet'i artık rotasyonun parçası haline getirdi ve üç sayılık denemelerde ona bir rol biçilmiş durumda. Enerji beşlerine hücumda kilit vurmuyor artık. Bu zaten en çok eleştirilen noktasıydı, şimdi oyuncu kadrosuna göre sistemde esneklik sağlamış durumda. Bu sadece Fenerbahçe'ye değil, kendi koçluk kariyerine de artı yazdırıyor.
Djordjevic'in eline büyük bir fırsat geçtiğini hep söyledik, burada yaptıkları/yapacakları kariyerindeki soru işaretlerini ya kaldıracak ya da daha beter hale getirecekti. Şu anki gidişatına devam ederse Avrupa basketboluna koç olarak da kendini kabul ettirecek.
Ek olarak;
En ince yerden nasıl laf soksak meraklılarına da hastayım. Ya biz kazansak da kaybetsek de buralardayız. Kazanınca kafamızı kuma gömüp, dur bakalım 2-3 maç kaybedelim de geçirelim demiyoruz. Sezon başında, yukarıdaki dediğim gibi, eleştirilecek tonla iş yaptığı ve önceki takımlarında da benzer sorunları yaşadığı için eleştirildi. Hemen herkes 'umarız biz yanılırız da göt oluruz' dedi zaten. Bu ucuz işlerden ekmek çıkmaz kısaca.