Gönderen Konu: Vitor Pereira  (Okunma sayısı 7811 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Bogdan Bogdanovic

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 40
  • Yer: Belgrad/Sırbistan
  • İleti: 4482
  • Cinsiyet: Bay
  • Winner
    • KE_Billz
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #60 : 01 Aralık 2021, 07:01:51 »
Ekşisözlük'te gördüğüm hemen hemen tamamına katıldığım bir yazı;

''temmuzda pek kimsenin aklında yokken takımın başına geldi. belliydi ki kendisine geçmiş dönemde yapılanların tekrarlanmayacağına, itibarının korunacağına, ilk dönemindeki gibi kendi isteği dışında futbolcular alınıp çok maliyetli kadroyu şampiyon yapamayan hoca değil, planlamasını ve transferlerini kendisi yapan bir futbol şube yöneticisi olacağına dair sözler verildi ve hoca son derece pozitif bir biçimde fenerbahçe'de ikinci dönemine başladı. yani burada bir kulübe değil, bir projeye imza attı.

yaklaşık iki haftalık bir ilk antrenman döneminden sonra hazırlık maçları başladı. ilk iki-üç maçta kadroda dirar'ından caulker'ına, samatta'sından thiam'ına herkesi kullandı ve hızlıca bir ilk ayıklama yaptı. hiç yuvarlak hesaplara girmeden kafasında sistemini belirledi ve olmayacak oyuncuların üstünü direkt olarak çizdi. yok caner kalsın, yok caulker lazım olur falan demeden bunlar benim sistemimin oyuncuları değil dedi hoca tekrar tekrar. özellikle caulker'ın kötü oyuncu olmadığını vurgulayarak üstelik. ama zaten caner mevzusunda bile, yerli futbolcu çetesi ve bunların medyadaki avaneleri bozuldu, bunlara evlat muamelesi yapan "has fenerbahçeliler" youtuber'ından eski scoutuna sıraya geçip caner savundular. karagümrük'teki halini görüyorsunuz anlatmaya gerek yok zaten. 343 ile oynayacağını belirledikten sonra stoperlerini buldu tis-transfer olacak min-jae-szalai. sol ve sağ kenarlarda değişik denemeler yaptıktan sonra zaten orada oynamışlığı olan osayi-samuel ve ferdi'de karar kıldı. daha o mevkide 5 maç bile yapmamış ferdi'nin pozisyonel hatalarında ferdi'nin orada olmayacağına dair maçlık ve altı pek dolu(!) süreç değil sonuç odaklı yorumlara rağmen ısrar etti, bugün takımın benim için en değerli oyuncusu ferdi kadıoğlu'nu yarattı. sağ tarafı osayi-samuel ve nazım'la halletti; nazım sakatlandı. merkezde gustavo'yu sabitledi değişik isimler denedikten sonra zajc'ı idareten uygun gördü. ileri üçlüyü ise bir türlü oturtamadı çünkü zaten takımda kalacak, takıma katılacak oyuncular bile belirsizdi. ancak burada da idareten valencia'yı yazdı santrfora arkasına da herhangi bir pasör+koşucu kombinasyonunu yerleştirmeye çalıştı. ligin ilk maçında ilk 11'e yazdığı irfancan uzun süreli sakatlandı.

bu süreç içerisinde savunma 3'lüsü, kenar oyuncuları, merkezdeki oyuncu ve ileri üçlünün profilleri belirlendi. yukarıda idareten yazdığım bölgeler için transfer istendi, gayet makul fiyatlı ve fenerbahçe'ye gelmeyi kabul edecek oyuncuların olduğu bir liste verildi. kim min-jae dışında bir tane tempolu, hem alan savunabilecek hem bağlantı olabilecek ve belki bir de yaydan skor yapacak merkez orta saha, bir tane muhtemelen solda da oynayabilecek sağ kenar, bir tane de ayakları çabuk, vücudu geniş, güçlü, pivot özellikleri de olan bir merkez forvet. merkezde morita'yı, onunla birlikte ya da o olmazsa eustaquio'yu, sağa muhtemelen fabricio bustos'u istedi. merkez forvete de muhtemelen bakambu'yu istedi ama bundan emin olamıyorum. eğer istediyse tek uçuk transfer isteği budur herhalde ama alternatifleri olduğuna eminim. bu oyuncular iyidir, kötüdür ayrı ama ortak bir özellikleri, hepsinin belirli atletik özelliklere sahip olması, dayanıklı ve merkezdeki isimlerin bağlantı kurabilecek türde oyuncular olmaları. bu oyuncuların hiçbirisi alınmadı. morita transferi için çok yüksek bir bedel istendiği söyleniyor ama ben buna "artık" inanmıyorum. rogon'un ali koç'a rest çektiğini ve muhteşem başkanın da buna boyun eğip japon'un uçak biletini iptal ettiğini düşünüyorum. rogon ali koç'a morita yerine nefis bir sekiz numara sözü verip meyer'i getirdi çok eminim.

şimdi, bu gelinen noktada hocaya takım mühendisliği konusunda muhtemelen verilmiş olan sözler daha iki ay dolmadan tıpkı taraftara verdikleri sözler gibi çiğnenmiş, zaten pereira'ya kafasındaki kadroyu kurma şansı verilmemiş. bu adam ki sana min-jae'yi kazandırmış, kadrondaki tisserand'ı futbola döndürmüş, ferdi'yi parlatmış, osayi-samuel'i geliştirmiş, zajc'ı taraftara ilk defa beğendirmiş ha yanlış anlaşılmasın. eldekilerin kıymetini bilmeyen şımarık hocalar gibi transfer de transfer diye tutturmamış, menajerler kendisine ne önerirse onu istememiş. kadro mühendisliği konusunda verilen sözler tutulmamış ve üstüne üstlük tam da aziz yıldırım dönemindeki gibi kafaya göre oyuncu alınıp, "al bunları oynat," denilmiş. adam bakambu istiyor, sen adama berisha vermişsin rossi vermişsin o da büyük ihtimalle zaten başka şansı yokken getirin n'apalım demiş. bunlar iyi oyuncular ama hocanın kafasındaki eksik parçayı tamamlayacak oyuncular değiller. dolayısıyla aziz yıldırım dönemindeki gibi cehalete dayalı bir görgüsüzlüğün yaşanmayacağı sözünü de çiğnemiş yönetim.

gelelim sistem meselesine. bu adam defalarca sistem, davranış, dinamikler diyip durdu 3'lü sorularına cevap olarak. ben pedagojiye dair giriş seviyesinde bilgi sahibiyim. üstüne bu adam bunları diyince dedim ki, "ya bu adam acaba ne demek istiyor 'behaviour' falan derken," ve birkaç bir şey okudum; hocanın metoduna dair hiçbir şey bilmeden sallayan futbol ulemalarının aksine adamın ne yapmaya çalıştığını anlamak için yaptım bunu amatör bir izleyici olarak. bu futbol ulemaları hoca bunlardan bahsederken takım ruhundan bahsediyor zannediyordu. ama şimdi bu konuyu biraz açacağım.

hoca davranış derken aslında bunu pedagojik bir terim olarak kullanıyor. üniversitede öğretmenlik okumuş ya da formasyon almış kimselerin biraz olsun aşinalığı vardır. davranış dediğiniz şey aslında günlük hayatta anladığımız biçimiyle davranış. eğitim dediğimiz şey belirli davranış kalıplarının geliştirilip, belirli başka davranış kalıplarının köreltilmesiyle alakalıdır aslında. bunun çeşitli yöntemleri vardır: koşullama, negatif güdüleme, pozitif güdüleme vs. davranışların gelişmesi süreçle alakalıdır ve aslında dedik ya geliştirme diye, belirli davranışların ön plana çıkartılıp tekrarlanma sıklıklarını artırmaya çalışırsınız. örneğin bir çocuğa tuvalet eğitimi verirken altına işediği zaman dövmezsiniz, veya iki dakikada bir tuvalete oturtmazsınız. belirli aralıklarla sorar, ama esasen çocuğun tuvaletini söylediği veya bunu belli ettiği anları yakalayıp, onu tuvalete götürüp, tuvaletini yaptırıp hemen ardından da çocuğa olumlu geri dönüş yaparak, belki bir ödül vererek bu davranışı güdülemiş olursunuz. pereira'nın davranış derken bahsettiği şey de tam olarak bu tip bir pedagojik süreç. yani kaybettiğiniz maçı x, y, z yapıldığı için kaybettiğini oyuncuya dikte ederek değil; o maçta dahi olumlu sekansları yakalayıp bu sekansları gerek oyuncuya gerekse takıma gösterip, antrenman sürecinde tekrarları yakalayıp takımı güdüleme ve maç içindeki tekrarlanma sıklığını artırmak böyle bir şey. bu da takdir edersiniz ki ancak süreçle olacak bir şey. ferdi'nin, osayi'nin, hatta hocanın aslında kestiği için eleştirilmesi gereken muhammed'in gelişiminin buradan okunması doğru olur diye düşünüyorum.

hocanın kullandığı bir diğer kavram ilişkiler, bağlantılar. yani bir durumla bir başka durum arasında ilişki kurulması; bu ilişkiler üzerinden takımın ve oyuncuların belirli davranış biçimlerini kazanmaları. bu ilişkileri anlamak için örneğin pavlov'un köpeğini hatırlamak gerek. zil çalarsınız, yemek verirsiniz, köpeğin ağzı sulanır; bir süre sonra yemek vermeseniz de zil sesiyle salya üretiminin arttığını görürsünüz. ne bileyim, bir çocuğun belirli bir saatte yatağa gitmesini istiyorsanız, örneğin pijama giyme, diş fırçalama, masal okuma gibi bir rutin oturtursunuz; bir süre sonra pijama aşamasında çocuğun uykusu gelmeye başlar eğer olağandışı bir fiziksel durum söz konusu değilse. futboldaki karşılığı ise şudur: örneğin top sağ taraftayken sol kenar oyuncusu iç koridora girecek, sol taraftayken sağ kenar sağ koridora. bunu belirli bir sürede defalarca tekrarlar, üstünden geçer, üstte belirttiğim gibi bu davranışı yakaladığınız anları bilinç düzeyine çıkartıp güdülerseniz, bir yerden sonra top sola gittiğinde oyuncunun düşünmesine bile gerek kalmadan ayakları ilgili alana götürecek kendisini. ama gelin görün ki bu da süreçle alakalı.

şimdi, fenerbahçe trabzonspor maçından sonra neden böyle tepetaklak oldu? yukarıda anlattığım süreçler, dediğim gibi pedagojik teori ve terimlere biraz olsun aşina olan kimseler için, süreç gerektirir. sonuç odaklı değildir. negatif sonuçlarda cezalandırmaktan ziyade pozitif sonuç alma sıklığının artırılmasına dair bir plan. bu süreç öğrencide, ay pardon, futbolcuda bir beklenti yaratır. sizden ne bekliyor? 6 ay sonra takımı ve kendisini nasıl görüyor? bu da tamamen belirli bir mental durumu ortaya çıkartıyor. bugün alınan iyi/kötü sonuçtan çok sürece, süreç içerisinde gelişebilecek olasılıklara, olası durumların hedefleştirilmesine dönük bir mental durum. yani oyuncu da takım da örneğin 343 ile sene sonu şampiyon olacak mı bilmiyor, ama diyelim ki mart ayında oyunun ne seviyeye gelmiş olabileceğini hayal edebiliyor. peki neden alanya maçına kadar her şey pozitif iken, takım yukarı ivmeli, oyuncular gelişirken bir anda her şey allak bullak oldu? başkan megafonu aldı eline, alanya maçını ölüm kalım maçına çevirdi, vurun kırın parçalayın bu maçı kazanın mentalitesi bir anda yönetim ve genel olarak camia sağolsun takım üzerinde etkin hale geldi. bu durum oyuncularda hoca ve oyunla alakalı olan tüm beklentileri arka plana attı, süreç odaklı ve başarısı büyük ölçüde oyuncuların özverisine bağlı olan bir planlama bir anda oyuncuların her şeylerini verseler dahi elde edemeyebilecekleri bir kazanma durumuna indirgendi. yani sürece ve gelişime odaklı; pereira'nın davranış, ilişkiler, dinamikler üzerinden açıkladığı mental durum bir anda şu ana ve kazanmaya odaklı hale geldi. böyle bir değişimin travmatik sonuçları olacağını gözüyle görmek isteyen çocuğunun, yeğeninin üzerinde bir deney yapsın bakalım. matematik konusunda özgüveni sıfır bir lise öğrencisini alın, 2+2'den başlatmak zorundasınız. doğru yaklaşım çocuğun doğrularını ön plana çıkartmak, çözemediği noktalarda gidiş yolundan olayın mantığını kavratmaya çalışmak, kolaydan zora bir plan yapmak. eğer ki gider bu çocuk daha obeb/okek'i yeni kavrıyorken çat diye integral sorusu dayar, onu çözemediği için gerizekalı muamelesi yaparsanız onun size ne güveni kalır, ne de yapabileceğine dair inancı. gelişimi durur yani.

baştan söyledim uzun bir entry olacağını. çok az daha söylenip bitireceğim. fenerbahçe takımında lisedeki öğrenciliklerinizden hatırlayacağınız arsız, yüzüne tükürsen yarabbi şükür diyecek, az ya da çok yetenekli olsa da ahlak sahibi olmayan, karşısındaki insana her şeyi geçtim bir profesyonel olarak saygı duymayı bile öğrenmemiş iki üç tane oyuncu var. okulun havalı ama serseri çocuğu mesut özil, onun evlat olsa sevilmeyecek yancısı irfancan kahveci ve bunların etrafında kendine yer kapan, aslında iyi aile çocuğu ama kimlik bunalımından dolayı kendini burada var eden karakteri oturmamış mert hakan yandaş. bu üç oyuncu yukarıda anlattığım biçimde oluşan takım beklentisini ve takımın gelişimini kendi egoları için sattılar. acun ve rıdvan abileriyle hocalarına mobbing uygulattılar ama en önemlisi yönetim bu oyuncular için hocayı çiğnedi. geçmişte temel lisede öğretmenlik yapmış birisi olarak söylüyorum, herhangi bir temel lisede çalışmış öğretmen arkadaşların çoğu hak verecektir, eğer kurum sizi müşterisi olan öğrenci için çiğniyorsa sizin o öğrenci üzerinde otorite kurabilmenizin imkanı ihtimali yoktur. tillahı olsanız olmaz yani. arada çıkar öyle yırtık, kahvehane muhabbeti çevirmesini iyi bilen, "belki" aynı zamanda da iyi öğretmen olan bir iki öğretmen bu çocukları idare eder ama dünyanın her yerinde uygulanan pedagojik yaklaşımlarla, yani eğitime muhtaç bir insan olarak o öğrenci ile allah'ı gelse iyi bir ilişki kuramaz. çünkü çocuğun daha anaokulunda almış olması gereken ezberler eksiktir. 10. sınıfa gelmiş bir öğrencinin bu temel davranışsal eksikliğini kolay kolay gideremezsiniz. yani burada artık hocanın liderlik konusundaki eksikliği falan değil, kulüp yönetiminin hocayı iki tane terbiyesize çiğnetmesi söz konusu olan.

edit olarak kısa bir ek yapacağım ylıdız düşmanlığı meselesinin anlaşılması için: pep guardiola biliyoruz ki agüero'yla sorunlar yaşadı city'de. gittiği gün de muhtemelen bayram etti kurtulduğu için. agüero dediğiniz adam premier lig'in gelmiş geçmiş en iyi birkaç golcüsünden birisi, belki de en iyisi. düşünebiliyor musunuz agüero gidecek, diyelim ki kompany kankisi ve medyadaki bir iki kişiye ek olarak katarlıların ortaklarından birini kafalayacak, yönetime baskı yapacak, yönetim+medya+taraftar guardiola'ya diyecek ki, "yıldız düşmanı adam ya! kardeşim hiç esneklik yok mu sende? ne kadar takıntılı adamsın ya illa sahte dokuzla oynamak zorunda mısın!?". böyle bir şeyin yaşanabileceğini aklınız kesiyor, yaşansa agüero tarafını haklı bulacağınızı düşünüyorsanız siz muhtemelen iflah olmaz bir gerizekalısınız.

burada oyuncular mutsuz diyerek aslında sadece irfancan ve mesut'u kasteden medyadan aldığı gazla oyunculara mutsuz diyenlere sorayım: kim mutsuz? ferdi, tisserand, osayi-samuel, mutemelen gustavo, zajc, son döneme kadar ki muhtemelen hala szalai, muhtemelen hala muhammed, belki valencia hiç olmadığı kadar mutlu. min-jae ve crespo zaten hocanın getirdiği oyuncular. bugün göztepe maçında pereira'nın listesinden transfer olan oyuncuların ne kadar karakterli olduğunu en kör gözler bile görmüştür herhalde. ama ne oldu? mesut ve irfancan'ın paşa gönlünün mutluluğu için takımın ekserîsinin mutluluğu hiçe sayıldı. şimdi allah aşkına yeni sözleşme imzalamayıp free agent olarak transfer yapsa küfredeceğiniz ferdi kadıoğlu şöyle bir ortamda neden yeni sözleşme imzalasın? mesut paşa oynayacak diye 4'lüye dönülünce kendisine takımda verimli oynayabileceği mevki kalmayan osayi-samuel neden sahaya her şeyini versin? seneler sonra belki en iyi performansını veren tisserand tandem oyununda gene düşecek, takımın en oturmuş, tartışma konusu dahi olmaması gereken bölgesi gene acun-rıdvan-mesut öyle istedi diye bozulmuşken bu adam bu takıma nasıl aidiyet duysun? seneler sonra ilk defa takımda hoca var diye sevinen profesyonellik abidesi gustavo bu takımda hala kendisinden kaptanlığını alan yavşak emre'nin zihniyetinin hakim olduğunu görünce neden bu yaşında bu takım için kendisini fit tutsun? böyle bir futbol ortamında kim min-jae bir ihtimal neden, "ulan bir sene daha kalayım be," desin? dahası "bielsa seviyesi hoca" bu durumları görüp senin o götü boklu takımına niye gelsin?

velhasıl kelam, anlattığım kadarıyla ben teknik direktörü, "ahmet neden oynamaz, mehmet neye göre oynuyor," üzerinden değerlendirmem. geçmişte ne yapmış, yöntemsel olarak neyi benimsiyor? tercih ettiği oyun ne? nasıl bir oyuncu ve kadro profili görmek istiyor? ve bunlardan sonra hocanın kendi belirlediği dinamikleri anlamaya, ona göre yorum yapmaya çalışırım. isteyen doğrusuyla yanlışıyla erol bulut hakkında yazdıklarıma göz gezdirebilir. orada herkes salak salak topa sahip olma üzerinden hoca eleştirirken bu yüzden ben adamın oynatmaya çalıştığı geçişe dayalı, rakibi istenilen alanlara çekip oralarda bozarak yapılan hızlı hücumlarla anlamlandırmaya çalıştım. o dönem de bu yamyamlar, "fenerbahçe topa sahip olur len amq," derken liverpool golleri kolaj videosu attım sinirden neredeyse ağlayarak. çünkü büyük takım da başka bir takım gibi herhangi bir oyunu oynayabilir. geçise dayalı 433 oynatan klopp, tempo düşürmesini, ayakta top tutarak oyun dikte etmesini bilmeyen liverpool'da yaptıklarının aynısını fenerbahçe'ye gelse de yapsa 3 haftada "yıldız düşmanı, futboldan anlamayan cahil," ilan edilir; irfancan kahveci, "sürekli pres yapamazsınız," der adı gegenpressle neredeyse eş anlamlı hale gelmiş hocaya; dünya klasında takımları böyle bir çapsızın nasıl yönettiği hayretlerle tartışılır. tek bir şey sorulmaz, acaba bizde bir bokluk olabilir mi?

hell s kitchen''

Çevrimdışı Tom Hanks

  • Üye
  • Yaş: 53
  • Yer: İstanbul/Kadıköy
  • İleti: 21565
  • Cinsiyet: Bay
    • Güzel Sok, Ark Apt Daire 2
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #61 : 01 Aralık 2021, 09:51:21 »
Her hoca özellikle yabancı yerli çetesi denmesi  kabak tadı verdi.


Ne çeteymiş bitti gençliğimden bu yana var.Yok öyle şey.


Başarısız oldu gidiyor.


Aykuta-Rıdvan-Oğuza denirdi şimdi Caner-Ozan-İrfan falan.İşi yok oyuncunun tuzak kuracak.


5 haftada zirve yarışından koptuk.

« Son Düzenleme: 01 Aralık 2021, 10:05:23 Gönderen: Tom Hanks »

Çevrimdışı Bogdan Bogdanovic

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 40
  • Yer: Belgrad/Sırbistan
  • İleti: 4482
  • Cinsiyet: Bay
  • Winner
    • KE_Billz
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #62 : 01 Aralık 2021, 13:55:41 »
Yalanım varsa 1 saniye sonrasını görmeyeyim. Amacım Vitor'u savunmak falan değil, bu yazıdaki temel mantığa katılıyorum ve acaba forum ahalisi ne düşünüyor diye merak ediyordum. Özellikle Avrupa futbolunu da yakından takip eden Efe (ki hocaya geçiriyor), Samet (yine hocaya geçiriyor), Emre, Ayhan abi, Erdal hoca, Özcan hoca, Vitor'un azılı düşmanı Sinan, kin ve nefretten uzak Semazen abi vs vs, belki onların da katkısı olur diyorum ama sağolsun Tom abi her zaman olduğu gibi konuyu sikip atan ilk mesajı yolluyor. İnsanın motivasyonunu Kel'den daha fazla düşürmeyi başarıyor, helal olsun.

Çevrimdışı Semazen

  • Üye
  • Yaş: 61
  • Yer: Antalya-Alanya
  • İleti: 1638
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #63 : 01 Aralık 2021, 15:00:15 »
.... kin ve nefretten uzak Semazen abi vs vs, ...

Öyle bir intiba bırakmışsam ne mutlu bana. 

Konuya dönecek olursam,  çocukluğumda futbol oynamayı hastalık derecesinde severdim. Yıllarca amatör olarak gerek oyuncu, gerek kaleci olarak futbol oynadım. Hatta o dönemlerde bir süper lig takımından teklif dahi aldım ama işimi bırakmamak için kabul etmedim. Aktif futbolu bıraktıktan sonra gerek stadyumlardan, gerek televizyonlardan iyi bir izleyici olarak futbol severliğim devam etti. Taki 03 Temmuz sürecine kadar.  O tarihten sonra tabiri caiz ise resmen futboldan soğudum. Ondan sonra futbolla ilişkim Fenerbahçe'nin ve milli takımın maçları ile sınırlandı. Dolayısı ile Avrupa maçları olsun, diğer futbol organizasyonları olsun pek izlemiyorum ve ilgim de kalmadı. Bundan dolayıdır ki gerek Vitor ve gerekse takımın oynadığı futbolu başkaları ile kıyaslayarak yorum yapabilecek donanıma sahip değilim.

Ben genelde değerlendirme yaparken kenar yönetimin ve oyuncuların vücut diline bakıyorum. Maçlar kazanılabilir, kaybedilebilir. Önemli olan oyun anında, özellikle kaybederken verdiğin tepkidir.  Birçok maçı istediğimiz sonuçla bitiremedik ve bu maçlarda şahsen sahada umursamaz bir görüntü görmedim. Vitor'un da, futbolcuların da kazanmak için çabaladıklarını ama bazı parçaların eksik olduğunu düşünüyorum.

Vitor'la ilgili benim düşüncem; Vitor'un kendi kafasında oynatmak istediği bir sistem var. Ama bir iki maç üst üste başarısız sonuçlar alınınca gelen tepkiler yüzünden o da farklı arayışlara girmek zorunda kalıyor. Bu da hem kendi sistemini kurmasına engel oluyor, hem de diğer futbolcuların kafasını karıştırıyor.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.

Çevrimiçi efeovic

  • Üye
  • Yaş: 23
  • İleti: 4261
  • Cinsiyet: Bay
    • @efeerolus
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #64 : 01 Aralık 2021, 17:34:46 »
futbolcularını düpedüz KISKANAN büyük takım hocası olmaz.sırf kendi aldırdığı futbolcuyu oyuna sokup kazayla gol falan atarsa kahraman olsun diye takımın yıldızını oyundan çıkaran büyük takım hocası olmaz.zajc-meyer-crespo orta sahasını saha sürüp 0.04 gol beklentisiyle biten bi ilk yarıya aslında çok iyiydik diyen büyük takım hocası olmaz.3’lü savunmayla fena olmayan bir sistem kurup lige de iyi başladıktan sonra futbolcularıyla,yönetimiyle hatta taraftarıyla ego savaşına giren büyük takım hocası olmaz.fenerbahçe maç ortadayken veya yenik durumdayken en iyi oyuncusunu çıkarıp sırf benim taktiğimle oynayalım biraz diye 3’lü defansa dönmez.

bu adam büyük takım hocası falan değil.bu adam 2-3 atalanta,chelsea maçı izleyip kendisi de 2-3 kaç kazanınca kendisini gasperini/tuchel oldu sanıyor.hayal aleminde yaşayan ciddiyetsiz,gereksiz ego sahibi,vasıfsız bir teknik direktörümüz var.her maçta “belki bu sefer..” diye diye anamızı ağlattı herif.ilk 2 ayında hiçbir negatif şey söylemedim hatta burada hep savundum zaman lazım görelim neler yapacak vs diye ama her şeyin bir sınırı var.bu adamla olmaz.olursa da bu forumda hesabını veririz.
« Son Düzenleme: 01 Aralık 2021, 17:35:45 Gönderen: efeovic »

Çevrimdışı ETIRYAK

  • Üye
  • Yaş: 45
  • Yer: Melbourne
  • İleti: 4418
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #65 : 01 Aralık 2021, 18:13:39 »
Yalanım varsa 1 saniye sonrasını görmeyeyim. Amacım Vitor'u savunmak falan değil, bu yazıdaki temel mantığa katılıyorum ve acaba forum ahalisi ne düşünüyor diye merak ediyordum. Özellikle Avrupa futbolunu da yakından takip eden Efe (ki hocaya geçiriyor), Samet (yine hocaya geçiriyor), Emre, Ayhan abi, Erdal hoca, Özcan hoca, Vitor'un azılı düşmanı Sinan, kin ve nefretten uzak Semazen abi vs vs, belki onların da katkısı olur diyorum ama sağolsun Tom abi her zaman olduğu gibi konuyu sikip atan ilk mesajı yolluyor. İnsanın motivasyonunu Kel'den daha fazla düşürmeyi başarıyor, helal olsun.

Spor akli ve planlamasi olarak bir sikinti var ve bu her noktada Ali Koc ve ekibini vuruyor. Bu yaziya katiliyorum ama surecin sadece bir kismi bu.

-Geldiklerinde dogru bir fikirle geldiler. Biz bu isi bilmiyoruz, bilen bir Futbol yoneticisi ile calisalim. Harika bir baslangicti.
-Ama yanlis isim sectiler. Ismini anmak istemedigim gerizekali oncelikle turk futbolunu bilmiyordu. Ilk dakikada golu yedik.
-Dogrusunu bulup getirelim demediler. Proje rafa kalkti.

-Sonra firsat transferi mantigiyla takim kurmaya basladilar. 3 luk adami 2 ye bulursak al mantigi ile ciktilar yola. Bir baktik takim sadece ortasaha .... Gobekteki iki pozisyonda 20 kisi var diger her yer eksik.
-Keza Mesut ta bu mantikla geldi. Eldeki sikintili yere degil firsat transferine yogunlastilar. Pelkas, Ozan Gustavo varken Mesut geldi...
-Sonra Irfan geldi yine ayni mantikla. Bakin Irfani cok begeniyorum, ama dogru bir forvet alsak gecen sene sampiyonduk. Orta sahaya gomduk yinede parayi.

Devamli ayni noktaya transfere devam ettiler.

Her 6 ayda bir projeye girisip, 6 ay sonra cope atma huyu da gelisti bu donemde. Gencleri kazanacagiz mantigi ile Altinordu ile iyi iliskiler kuruldu planlamalar yapildi ... 6 ay sonra hatirlayan yok...

Her transfer doneminde beni en cok delirten sey; Tatli Elma alacagiz diye yola cikip, eksi erik almalari ... Birbirinin alternatifi olmasi mumkun olmayan isimler kovalaniyor.... Cok iyi forvet alacagiz alternatifi kaleci? ? ? ? ? Bu kadar sacmaydi transfer donemleri. Hatta sametle bir ara atistik bu nedenle de...

Bir plan bir, bir proje yok .... Hersey gundelik.

-Emre Futbol akli olacak dendi(ki bence Menajer olarak cok basarili idi). Sikintili donemde teknik direktor yapildi.
-Sonra Emre gitti. NIYEEEE?

-Emreden sonra gokteki yildizlari vadettiler... Ilk doneminde cok tartisilmis bir hoca ile anlastilar.

-Ama bu sefer dogru basliyor gibilerdi. Takimdan gidenler kalanlar vs ... Hocaya destek olunuyor, gereken transferler oluyor... vs diyorduk ...
-tabi 3-5 mac gitti bu, pat diye simdi hem hocaya destek olmuyorlar hem de ne yapacaklari belirsiz....

Kendi adima Yonetici degisikligi sacma gelir ... Gelen daha iyi olacagi hic bir zaman garanti degildir... Orada bulunan kisi dogru tespit etsin hatalari yeterlidir, ve tekrarlamasin. Zaten hata yapilmis, olan olmus. Sonrasindaki plan ne? Adam sonucta dogrular da yapiyor ki yonetici yapmissin. Yanlisini tekrarlamiyorsa sorun yok.Cunki tekrarin iki nedeni vardir; ya kasitlidir, ya da yetersizdir....

Hem ali koc .... Hem de Pairera surekli hata tekrarina basladi.... Is artik futboldan basketten cikti ... Biraz kasit ariyorum ben kendi adima. Sanki takimin bir kismi veya tamami satilsa seyirci sevinecek kivama getiriliyoruz..

Pazardan pazara degil, ezele kadar ....

Çevrimdışı kenz

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 45
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 8063
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #66 : 01 Aralık 2021, 20:03:54 »
Hoca alındığında içime sinmemişti ama pek fazla seçenek de olmadığı için nötrdüm kendisine karşı. Caulker'e "sisteme uymuyor" gerekçesiyle yol vermesini yadırgamıştım, sonra dar kadroyla iyi işler yapmaya başlayınca ısındım biraz biraz. İlerleyen haftalarda bir türlü ideal 11'i oturtaması, birkaç maç dışında kötü top oynamamız, yine eksi yazmaya başladı. G.Saray derbisine kadar da yine nötr kaldım kendisine ama o maçla gelen sistem değişikliği, oyuncu tercihlerindeki hatalar, Szalai mevzusu ve son maçtaki feci kötü 11, yanlış değişiklikler, berbat futbol üzerine "Fenerbahçe tarihindeki en kötü hoca olabilir" yorumunu yaptım. Küme hattındaki Göztepe 1-1'den sonra beraberliği kabul etmeyen bir oyun oynarken biz çok aciz kaldık.
Sistem takıntısı olmayan biriyim, hoca olsam sistemi eldeki oyunculara göre yaparım ama üçlü savunmanın arkasında durup sonra derbi öncesi sebebini bilmediğim şekilde (sırf Szalai'yi kesmek için değildir umarım) dörtlü savunmaya geçmesi çok tuhaf geldi.

Çevrimdışı Civa

  • Üye
  • Yaş: 37
  • Yer: Usa
  • İleti: 1198
  • Cinsiyet: Bay
  • Arif
    • twitter.com/arifcakir13
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #67 : 01 Aralık 2021, 21:37:09 »
valla vitoru destekledim ta ki 6.S maçında 4 lu dönene kadar o gün başkan istifa verip gidecekti aykut Kocaman asla taviz vermezdi inandığı doğrudan bu skeidle oyuncak olursun benim için vitor bitti

Çevrimdışı ETIRYAK

  • Üye
  • Yaş: 45
  • Yer: Melbourne
  • İleti: 4418
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #68 : 01 Aralık 2021, 21:40:54 »
valla vitoru destekledim ta ki 6.S maçında 4 lu dönene kadar o gün başkan istifa verip gidecekti aykut Kocaman asla taviz vermezdi inandığı doğrudan bu skeidle oyuncak olursun benim için vitor bitti

Katiliyorum, Aykut u cok konuda elestirebilirsin basta Alex ile didismesi olmak uzere...
Ama karakter olarak, net bir adam... Zaten o donem bu kadar disiplinsiz hic olmadik...
Pazardan pazara degil, ezele kadar ....

Çevrimdışı oozyurt1907

  • Üye
  • Yaş: 47
  • Yer: BEYKOZ
  • İleti: 44
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #69 : 20 Aralık 2021, 17:56:31 »
Wernwe Lorant ile birlikte Fenerbahçede gördüğüm en kötü teknik direktör.

Çevrimdışı ayhan

  • Üye
  • Yaş: 47
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 4517
  • Cinsiyet: Bay
    • @ab_1907
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #70 : 20 Aralık 2021, 19:32:58 »
Wernwe Lorant ile birlikte Fenerbahçede gördüğüm en kötü teknik direktör.
Cocu da var bu listeye giren.

Çevrimdışı Bogdan Bogdanovic

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 40
  • Yer: Belgrad/Sırbistan
  • İleti: 4482
  • Cinsiyet: Bay
  • Winner
    • KE_Billz
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #71 : 20 Aralık 2021, 21:10:20 »
Futbol A Takım Teknik Direktörümüz Vitor Pereira ile sözleşmesinin sonlandırılması konusunda anlaşma sağlanmış ve yollarımız ayrılmıştır.
 
Kendisine bugüne kadar gösterdiği çaba ve çalışmalarından dolayı teşekkür eder, gelecek kariyerinde başarılar dileriz.
 
Fenerbahçe Spor Kulübü

Çevrimdışı Tom Hanks

  • Üye
  • Yaş: 53
  • Yer: İstanbul/Kadıköy
  • İleti: 21565
  • Cinsiyet: Bay
    • Güzel Sok, Ark Apt Daire 2
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #72 : 20 Aralık 2021, 21:13:37 »
Benim en sevmediğim şeydir ben demiştim demek yapmam.Keşke başarılı olsaydı da Kemal Bey sevinseydi.


Adios.

Çevrimdışı Bogdan Bogdanovic

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 40
  • Yer: Belgrad/Sırbistan
  • İleti: 4482
  • Cinsiyet: Bay
  • Winner
    • KE_Billz
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #73 : 20 Aralık 2021, 21:18:46 »
He ya sanki Vitor başarılı olsaydı kupa benim evimdeki masaya koyulacaktı, sadece ben sevinecektim.

Çevrimdışı Civa

  • Üye
  • Yaş: 37
  • Yer: Usa
  • İleti: 1198
  • Cinsiyet: Bay
  • Arif
    • twitter.com/arifcakir13
Ynt: Vitor Pereira
« Yanıtla #74 : 20 Aralık 2021, 21:21:14 »
Futbol A Takım Teknik Direktörümüz Vitor Pereira ile sözleşmesinin sonlandırılması konusunda anlaşma sağlanmış ve yollarımız ayrılmıştır.
 
Kendisine bugüne kadar gösterdiği çaba ve çalışmalarından dolayı teşekkür eder, gelecek kariyerinde başarılar dileriz.
 
Fenerbahçe Spor Kulübü

mesutun oyuncağı olacak takım gayette iyi olacak müstehak.