Macaristan'da yaşıyorum. Son 5-6 yıldır kimi zaman çıkıp dağlara taşlara, kimi zamansa bir youtube yayını açıp bas bas bağırasım geliyor. İşin sonuç kısmında değilim ki nelerini gördük; 8. bitirilen sezonları mı, arkayı Fenerleyelim denilen yılları mı, 6-1'lik Aydın maçını mı dersin, Cannes eşleşmesini mi? Bunların hiçbiri yıldırmadı beni. Beni yoran Türk futbol tarihini ya da herhangi bir sezonun akışını değiştirecek anlarda alınan yanlış kararlar oldu. Momentumun değişeceği her noktada kendi ayağımıza sıktık. Nadiren alınan doğru kararlarda ise hakemler, düdükler ya da taaruzla nihayete eren Trabzon maçları önümüzü kesti. Bunu sadece mevcut yönetim yapmadı. Kendisini taraftar zanneden güruh da çanak tuttu. En büyük örnek UEFA kupası tarihini değiştirdiğimiz Sevilla maçı. Sahadaki oyun bas bas bağırıyor, tur geliyor, tur bizim diye; gittiler kalecinin kafasına çakmak attılar, kıçından nefes alan Sevilla oyunu soğuttu, dinlendi, turu geçti ve gelip Budapeşte'de UEFA kupasını kaldırdı. İnsan yılıyor artık. Basket şubesi olmasa kafayı kırarmışım, bu çok net. O şube de ne kadar dayanır bilemiyorum. Koç'un bıraktığı enkazı temizlemek en az iki sene. Enkaz bir tarafa pimi çekip gitti. Çok zordu sanki kongre sonucunu bekleyip yeni hocayla anlaşmak! Oyuncu grubu da iyi niyetli değil!
Şu saat itibariyle yapılacak tek şey var. Kadıköy'deki ilk maçta stadı doldurmak ve ilk yarının sonuna kadar sahaya sırtını dönerek Fenerbahçe diye bağırmak! Belki sahadakilerin bir kaçı utanır da mücadele eder. Bunu yapabilecek taraftar profili kaldı mı, o da ayrı bir soru işareti tabi...