Gönderen Konu: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)  (Okunma sayısı 124728 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı tecessus

  • Üye
  • Yaş: 44
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 551
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #600 : 19 Mayıs 2014, 06:34:28 »
final-four'lar tek maç üzerinden oynanmaya devam ettiği müddetçe daha çok böyle şeyleri konuşuruz. Tek maç basketbolun ruhuna aykırı.
Tek maç üzerinden olduğunda, gününde olmanın yanı sıra, favori takımın kaybedeceği çok şeyi, favori olmayan takımın kaybedeceği pek bir şeyi olmuyor.
En azından 2 yapan kazanmalı.
Favori takıma, kaybettin, hadi sana bir şans daha iyiysen ispatla; favori olmayan takıma da şansla yendiğini düşünenlere şans olmadığını kanıtla denmeli.
-
5 maçlık seri üzerinden oynandan top-8 de neden hiç süpriz olmadı da tek maçlık final-four serilerinde 2 sürpriz oldu
ULEB şapkasını önüne koysun düşünsün
Fenerbahçe

Cem Ağrak

  • Ziyaretçi
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #601 : 19 Mayıs 2014, 08:59:09 »
beyler şu kadro mühendisliği nedir ? bunu bi açalım sohbet çok askıda kaldı ,buradan sohbet devam etsin ,
ayrıca ben mesela şunu hiç anlamam ben mesela İvakoviç'i çok severim en çok onu severim ( tecessus çok iyi bilir ) ama İvkoviç i severken Obradoviç veya Messina'ya kesinlikle laf atmam , burada Messinaya da karşı bence fazla ağır eleştiri var tamam NBa sonrası Avrupa adaptasyonu iyi değildi kabul ediyorum ama bu adam iyi bir koçtur saygıyı fazlası ile hak eden bir koçtur bence ,
şimdi Blatt da beğendiğim bir adam ama Blatt bu kupayı aldı diye şimdi onu tepeye çıkartıp diğerlerine laf mı sokayım bende burasını anlamıyorum
mesela aranızda İskoch gibi ,erdemfb gibi Pasqual'i seven dostlarımda var ama ben hiç sevmem mesela tarzı bana uymaz , çok sistemci bir adam ama işte o sistemi ile başarılı olamıyor halen inat ediyor ,

Ben Casak 'İn nevzuyu nereye getireceğini biliyorum - Obradoviç Panatinaikos da büyük bütçeler ile çalıştı güzel isimler ile çalıştı 5 tane euroleague almak çok kolay - diyecektir veya düşünecektir.
Blatt ı aşırı övmesininde sanırım sebebi o - şimdi göreceğiz Blatt Cska ya gidecek bakalım 10 milyon euro luk bütçe ile mi gidecek yoksa elinde olan imkanlar ile 30 milyon euroluk bütçeye sahip bir takım mı kuracak


mevzu kadro mühendisliği isede bu konudaki en baba adamlardan birisi tabiki Obradoviç'tir . hem takımı kazanır hemde oyuncular aşırı gelişir...

Çevrimdışı kenz

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 46
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 8911
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #602 : 19 Mayıs 2014, 09:38:48 »
final-four'lar tek maç üzerinden oynanmaya devam ettiği müddetçe daha çok böyle şeyleri konuşuruz. Tek maç basketbolun ruhuna aykırı.
Tek maç üzerinden olduğunda, gününde olmanın yanı sıra, favori takımın kaybedeceği çok şeyi, favori olmayan takımın kaybedeceği pek bir şeyi olmuyor.
En azından 2 yapan kazanmalı.
Favori takıma, kaybettin, hadi sana bir şans daha iyiysen ispatla; favori olmayan takıma da şansla yendiğini düşünenlere şans olmadığını kanıtla denmeli.
-
5 maçlık seri üzerinden oynandan top-8 de neden hiç süpriz olmadı da tek maçlık final-four serilerinde 2 sürpriz oldu
ULEB şapkasını önüne koysun düşünsün
Aynen katılıyorum.3 sezon önce biz de voleybolda benzer mağduriyeti yaşamış ve tek maçta elenmiştik.Çeyrek final, yarı final ve final 2 maç üzerinden oynanmalı.
Grup statüsü de tamamen saçmalık zaten, 10 galibiyetle de çıksan, 3 galibiyetle de çıksan eşitsin.Puanların yarısı falan diğer gruba taşınmalı en azından.

Çevrimdışı kalamarina

  • Üye
  • Yaş: 31
  • Yer: Uşak/Maslak
  • İleti: 336
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #603 : 19 Mayıs 2014, 14:31:41 »
Maccabi'nin başarısına tesadüf demek veya küçültmek kesinlikle istemiyorum ama samimi fikrim F8'de biz dahil çoğu takım Maccabi'yi elerdi.Mühim olan kendilerini F4'e atmaktı,tecrübeleri taşıdı.F4'te ise eskisi gibi dominant oyuncular kalmadığı için rüzgarı o gün arkasına alan takımlar götürüp gidiyor.Maccabi atletik kısalarıyla 1'e 1'de hiç geçilmedi,adam değişince undersized Devin Smith veya Tyus'la kaldılar bu oyuncularda yeterli çabukluğa sahip olduklarından bu isimlerde geçilmedi.Böyle olunca hücum çok tıkandı ve sadece dışarıdan oynamak zorunda kaldılar,34 tane üçlük denemişler Rodriguez attıkça oyunda kaldılar uzatmada kenara gelince de vurdu geçti Maccabi.Misal seri olsaydı Real rahat çözerdi Maccabi'yi ama tek maç olunca panik oldular çözemediler.

Blatt'in en büyük başarısı benim için vasat oyuncularından acayip verim alması oldu.Blu mesela 34 yaşında ve vasat oyuncu der geçeriz çoğumuz ama ikinci çeyrek 7 sayı attı fark çift hanelere giderken takımı maçta tuttu.Tyus acayip vasat bir oyuncu ama atletizmiyle savunmada inanılmaz sertlik getiriyor.Rice'dan iyi tonla adam bulursun ama normal sezonu ve Top 16'yı şöyle böyle geçiren adam bir anda vites arttırdı.Sofo'yu zaten çok çok etkili kullanıyor,savunmadaki defolarını çok enerjik bir takım oldukları için yardım getirerek azaltıyorlar.

Blatt,Bartzokas,Ivkovic'i son dönemlerde öne çıkaran nokta atletizmi kullanmaları oldu,CASAK'ın dediği gibi artık atletizm basketbolun temel ihtiyacı gibi bir şey.Undersized oyuncular takımları şampiyon yapmaya devam ediyor,yapmaya da devam edecek.Savunmaları sertleştirmeleri bir yana hücum silahı da olanlar Avrupa için çok çok önemli yerlere geliyor.Pete Mickeal misal savunmasının yanında çok çok zeki ve hücum silahı bol bir oyuncuydu,o sağlıklı olsaydı geçen sene Barça geçen sene götürürdü F4'ü.Papa'ya dünyanın parasını verdiler,dolduramadı.Kyle Hines misal ilk geldiği gibi değil,sırtı dönük yüzü dönük oynayabiliyor orta mesafesi var zaten.Bunlara artık Devin Smith katılacak hücumda çok iyi,tempo oyunu oynarsın her şeyi yapabilirsin,CSKA kapar büyük ihtimal.

Vesely isteğimde bu yüzden,undersized değil ama atletizm açısından çabukluk açısından onla yarışabilecek oyuncu yok o size'ın yanına bu fiziksel özellikleriyle Avrupa'da çok acayip işler yapar.

Çoğu koç atletizmi kullanmaya başladı,Messina sırf bu yönde çalıştı ama kimya oturtamadı.Blatt,Ivkovic,Bartzokas zaten kullanıyor artık Casak'ın dediği gibi Obradovic'in de adapte olması lazım.

Çevrimdışı Andrew Goudelock

  • Üye
  • Yaş: 30
  • Yer: İzmir
  • İleti: 2543
  • Cinsiyet: Bay
  • Andrew Goudelock
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #604 : 20 Mayıs 2014, 14:13:14 »
Kesin değil galiba.. İspanyol gazetesinin bir iddiası..
Ve, Madrid’e ulaşırlarsa… Benchlerinde Avrupa’da hiçbir takımda olmayan bir avantaja sahip olacaklar.

Çevrimdışı Bülent

  • Üye
  • Yaş: 40
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 2295
  • Cinsiyet: Bay
    • @blntdgn84
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #605 : 20 Mayıs 2014, 14:15:04 »
İddia doğruysa o zaman Ergin Ataman zu Cska diyebilir miyiz?
...

Cem Ağrak

  • Ziyaretçi
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #606 : 21 Mayıs 2014, 12:57:58 »
2013-2014 Euroloeague F4 - Milano İzlenimleri/Anıları

       Cem kardeşime söz verdiğimiz üzere bu başlık altında, kardeşim ugur1907 ile birlikte yaptığımız F4 Milano seyahatindeki izlenimlerimiz ve anılarımızı anlatalım dedik. Özellikle ben maçlara gitmediğim için daha çok gezelim-görelim tadında, biraz magazinsel yönden, yaşadıklarımızı anlatabileceğim. Uğur ise maçlara da gittiği için oradaki atmosferi daha iyi anlatır diye düşünüyorum.

      Uçak biletlerimizi sanırım Ekim (Kasım da olabilir) ayında aldık. 15 mayısta THY uçağıyla 2 saati biraz geçen bir uçuştan sonra Malpensa havalimanına indik. Buradan bizim Havaş benzeri otobüslerle yaklaşık 1 saatlik bir yolculuk sonunda Milano'nun Central Station denen merkez tren istasyonunda vardık. Şansımıza rezervasyon yaptırdığımız otel istasyona 5-6 dk yürüme mesafesindeydi.
Otele yerleşir yerleşmez metro ile Duomo denen meydana gittik. Milano'da kullanışlı bir metro ağı var. Duomo meydanı bizim Taksim meydanına benziyor. Taksim'de metrodan çıktığınızı düşünün, AKM'nin olduğu yerde devasa Duomo Katedrali var.



          Katedralin tam karşısında (alanın öteki ucunda yanında) ise “Fanzone” denen taraftar bölgesi vardı. Burada üstü kapalı bir basketbol sahası, kutusu 3.5 Euro’dan Efes satılan bir stand, küçükler için basket potalarının olduğu bir başka bölüm, Adidas’ın standı (F4’e katılan takımların ürünlerinin satıldığı), Euroleague için atkı, tshirt gibi ürünlerin satıldığı bir başka stand ve bunların dışında bilgisayar oyunu oynatılan bir başka bölüm daha vardı. Atladıklarım da olabilir.



        Duomo’da metrodan çıkar çıkmaz Maccabi taraftarlarının kortejine rastladık. Meşaleler eşliğinde yolun ortasından yürüyorlardı. Daha sonradan öğrendiğimize göre yaklaşık 3 km ötede olan ve takımın konakladığı Marriott otele gitmişler destek için. Kortejin arkasında yürüyen 3-5 polis dışında etrafta başka hiç güvenlik yoktu. Ondan sonraki günlerde de görmedik zaten.



        Ertesi gün, yani ilk maçların oynanacağı Cuma öğleden önce Duomo’ya geldik. Basket sahasında bir maç oynanıyordu.
Maçı izlerken Uğur’un üzerindeki Fenerbahçe Ülker formasını gören bir Maccabi taraftarı “Fenerbahçe - Obradovic” diyerek muhabbet açtı (Daha sonra üzerimizdeki FB ürünlerini gören birkaç kişi daha Obradovic diyerek laf attılar. Hoca sayesinde en azından bilinirliğimizin attığı açık). Elemanla epey muhabbet ettik Efes standına geçerek. Sloven bir kadınla evlendiği için orada yaşayan ve çalışan Lior adında bir çocuktu.

   
 ( güneş gözlüklü yakışıklı olan bohannon onur )



Lior ile yaptığımız muhabbetlerden edindiğim bilgiler şunlar:

-   Nokia Arena’nın 12 bin koltuğu her sene kombine olarak satılırmış. Kendisi de Slovenya’da yaşadığı ve yılda 4 kez İsrail’e gittiği halde kombine almaya devam ediyormuş. Gitmediğim maçlara arkadaşlarını gittiğini söyledi.

-   Avrupa’nın en pahalı kombinesini sattığını söyledikleri Maccabi yönetimine kızıyorlar, “hem çok para kazanıyorlar hem de yatırım yapmıyorlar takıma” diyerek. En ucuz koltuğun sezon fiyatı 350 euro imiş.

-   İsrail’de de alında futbol basketboldan daha popülermiş, ancak “Futbolda başarı olmadığı için size basketbol İsrail’de daha popülermiş gibi geliyor” dedi.

-   Avrupa’da en sevmedikleri takım CSKA, sonra da Pana’ymış.  CSKA’ya olan düşmanlıkları 1977 yılına dayanıyormuş. O zaman bir Maccabi-CSKA eşleşmesinde CSKA İsrail’deki maça gitmek istemediğinden maçı başka bir ülkede oynamak zorunda kalmışlar. O yıldan beri özel bir nefretleri varmış CSKA’ya.

-   Renkleri sarı mavi olmasına rağmen bütün tezahüratları ve kıyafetleri sarı üzerine, “yellow army”den de anlaşılacağı üzere. Hemen hemen bütün tezahüratlarında “yellow is rising (sarı yükseliyor)” anlamına gelen İbranice bir ifade geçiyor.

-   Hapoel’in rengi olduğu için kırmızıdan nefret ediyorlar. Onu duyunca daha da bir kanım kaynadı Maccabi’ye . Malum kırmızı giyenin kulakları da zaman zaman bizim statta çınlatılır.

-   Pini Gershon’u pek hayırla yad etmiyorlar. Söylenene göre kendisi kadınlara biraz fazla düşkünmüş. Hatta bir F4’te takımın idmanına katılmayıp onun yerine CSKA dansçılarının provasını izlemeye gittiği yönünde bir şey söyledi Lior, ama bana pek gerçekmiş gibi gelmedi.

-   Bizim F4’e kesin kalacağımızı düşünüyormuş. Çok şaşırmış.

-   Lior’un fiilen katıldığı 4. veya 5. F4 organizasyonuymuş bu.  İmrenmedim desem yalan olur.

Muhabbeti bitirip saat 16.00 dolaylarında salona gitmek üzere metroya indik tekrar. Ben de biletim olmamasına rağmen, salonun etrafında dev ekranda perde olacağı düşüncesiyle gittim. İlgili durakta metroda indikten sonra, Cem Ağrak’ın kadim dostu, İtalya’daki gözümüz kulağımız, ‘Sportando’ Emiliano ile, daha önce sözleştiğimiz üzere buluştuk ve kendisine Cem’in hediyesi Fenerbahçe Ülker formasını takdim ettik. Ortadaki sakallı arkadaş Emiliano, solda ben, sağda Uğur. Ben şöyle bir dolaştım; ancak perde vs göremediğim için otele dönme kararı aldım ve maçları twitterdan takip ettim maalesef.



Cumartesi istikamet yine Duomo’ydu. Fanzone’daki basket sahasında etraftaki seyircileri kattıkları yarışmalar yapıyorlardı. Bu arada bir de Zalgiris dançıları ile CSKA dansçıları çıkıp kısa birer gösteri yaptılar aynı sahada. Sarılılar Zalgiris, mavililer CSKA ekibi.





       Bu arada birden Sofoklis ve birkaç adam daha geçti yanımızdan ve basket sahasının hemen yakınında yer alan, Euroleague kupasının da bulunduğu Adidas standına doğru gittiler. Biz de Sofo’yu görünce korumaların olmadığı taraftan koştuk standa, ama ön taraflar çoktan taraftarlar tarafından doldurulmuştu. Ama yine de çok uzak sayılmayacak mesafeden fotoğraflarını çekebildik. Meğer yanındakiler Abrines, Dani Diez ve her sene loser etiketlerine bir yenisini ekleyen Teo’ymuş. :)





         Standdaki spiker önce Abrines ile biraz konuştu. Abrines Maccabi taraftarının salonda bu kadar çok sayıda olmasının kendisini şaşırttığını söyledi. Sonra Teodosiç’le konuşmak istedi ama Teo mimik ve jestleriyle ve tüm sevimliliğiyle (!) konuşmak istemediğini belirtti. Sofo konuşmaya başladığında ise fotoğrafını çektikten sonra bira standına doğru ilerledik söylediklerini dinlemeden .

        Efes standında her zaman olduğu gibi Lior kardeşimiz de vardı. Yine birkaç saat muhabbet ettik. Lior Maccabi’nin ünlü taraftar grubu Gate 11’in facebook sayfasında Milano’daki tüm Maccabi taraftarının akşam saat 20.00’de Duomo’da toplanması duyurusu yapıldığını söyledi. Sonra 19.30 dolaylarında bir grup geldi ancak çok kalabalık değildi. Yine de sanırım üç-dört yüz kişi civarında kalabalık olmuştu Maccabi taraftarı. Duomo Milano’nun en turistik yeri olduğu ve etrafta binlerce normal turist de olduğu için tam sayıyı tahmin etmek güç. Gelenlerin ellerindeki bayraklardan ve tshirtlerinden Gate 7 grubundan oldukları anlaşılıyordu çoğunun. Lior’a Gate 11’e göre farkını sorduğumda “Gate 11’den daha nazikler” cevabını verdi. Grup tezahüratlara başladı. Önce CSKA’nın kulaklarını çınlattılar, Lior’un çevirisine göre bizim “Söyle Cimbom söyle söy le ne oldu…” mealinde bir tezahüratmış ve sadece CSKA’ya özelmiş.



       Yaklaşık yarım saat grubun içerisinde tezahüratları dinledikten sonra saatlerce güneş altında kalmanın, biranın ve yorgunluğun etkisiyle otele döndük. Esas olay ise biz gittikten sonra başlamış. Sayı artmış ve gece 1’e kadar meydanda kalmışlar. Geldik final gününe. Kahvaltı sonrasında düştük yine Duomo’nun yollarına. Saat daha erken olduğundan çok taraftar yoktu. Ancak CSKA dansçıları meydanda grup halinde fotoğraf çektiriyorlardı.



       

        Lior’la her zamanki yerimizde karşılaştık yine. Muhabbet esnasında, dostluğumuzun 3.günü şerefine Lior çantasından çıkarttığı Gate 11’in F4 hatırası tshirtünü bana hediye etti.  Etraftaki Real Madrid taraftarıyla da kaynaşma imkanımız oldu. Genel olarak sıcakkanlı insanlar gibi geldi bana.

En sonunda Uğur, Lior ve diğerlerini salona uğurlayıp otele döndüm. Sonrası malum, Maccabi ve David Blatt’ın müthiş zaferi. Bu seyahatte beni en çok etkileyen şeyleri şöyle sıralayabilirim:

-   Maccabi taraftarları takımlarına inanılmaz bağlı. Biz F4’te olsak orada 8-9 bin taraftarımız olur muydu hiç sanmıyorum. Tabii bunda İsraillilerin genel maddi durumlarının Türkiye ortalamasına göre yüksek olmasının da etkisi olmuştur; ancak yine de bağlılık ve takımlarına inanç düzeyleri etkileyici.
-   4 gün boyunca herkesin su gibi bira tüketmesine rağmen en ufak bir taşkınlık, ortalıkta sapıtan eden olmadı. Bu bir basketbol değil de futbol organizasyonu olsaydı böyle mi olurdu, hiç sanmıyorum.
-   F4 ruhu diye bir şey var sanırım. Farklı takımlardan insanlar iç içe, herkes birbirine takılıyor, dalga geçiyor ama herkes mutlu, hiç gerginlik yok. Gerçekten çok imrendim. Umarım Fenerbahçe'mizin peşinde böyle bir organizasyonun parçası olmak hepimize nasip olur. ‘’Mesela seneye Madrid’de In Obradovic we trust.’’



Edit : Bu güzel izlenimler için değerli dostum Onur'a teşekkür ederim...
« Son Düzenleme: 21 Mayıs 2014, 13:10:15 Gönderen: Cem Ağrak »

Çevrimdışı Solamnus

  • Üye
  • Yaş: 40
  • Yer: istanbul
  • İleti: 1880
  • Cinsiyet: Bay
  • in zeljko we trust!
    • cemturk
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #607 : 21 Mayıs 2014, 13:21:30 »
çok güzel bir yazı yazmış Onur, teşekkür ediyorum uzaktan da olsa F4 havası aldık biraz :)

Çevrimdışı bohannon_1907

  • Üye
  • Yaş: 48
  • Yer: Çekmeköy
  • İleti: 255
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #608 : 21 Mayıs 2014, 13:46:41 »
çok güzel bir yazı yazmış Onur, teşekkür ediyorum uzaktan da olsa F4 havası aldık biraz :)

Rica ederim, benim için zevkti yazması. Hem Cem reise söz vermişiz bir kere, yazmasak ayıp olurdu :)
Kuşandık sarı laciyi

Çevrimdışı fbarena

  • Üye
  • Yaş: 31
  • Yer: İstanbul-Adana
  • İleti: 338
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #609 : 21 Mayıs 2014, 14:16:50 »
Elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş

Çevrimdışı fb_balkay

  • Üye
  • Yaş: 33
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 1244
  • Cinsiyet: Bay
    • twitter.com/paulgeorge__13
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #610 : 21 Mayıs 2014, 15:16:29 »
Rica ederim, benim için zevkti yazması. Hem Cem reise söz vermişiz bir kere, yazmasak ayıp olurdu :)
abi emeğine sağlık mğkemmel bi çalışma olmuş.
Aşkınla olduk derbeder
Senin sevgin bir ömre bedel
Fenerbahçeli olmanın
Gururu bizlere yeter

Çevrimdışı bohannon_1907

  • Üye
  • Yaş: 48
  • Yer: Çekmeköy
  • İleti: 255
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #611 : 21 Mayıs 2014, 15:26:03 »
abi emeğine sağlık mğkemmel bi çalışma olmuş.

Sağol kardeşim.
Kuşandık sarı laciyi

Çevrimdışı Bülent

  • Üye
  • Yaş: 40
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 2295
  • Cinsiyet: Bay
    • @blntdgn84
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #612 : 21 Mayıs 2014, 15:51:07 »
Yıllarca gitmediğim maçlar hakkında oradaymışım gibi bize maçları anlatan forum üyelerimizden "sensiblex" sayesinde izlenimleri okumak en az maçların yorumu kadar hoşuma gittiğini belirteyim.
O yüzden Milano izlenimlerini beğeniyle okudum.
Emeğinize sağlık.
Sayenizde Milano'ya gitmiş kadar olduk.
Yazılan onca yorumu görmezden geldiğim zannedilmesin ama en çok "Teodosic'in neden geldim la ben buraya" dercesine çekilmiş olan fotosuna iyi güldüm. :)
Emiliano reisinde nasıl birisi olduğunu merak ediyordum, sayenizde o'nu da öğrenmiş bulundum.
Milletlerin ortak tutkusu bira sayesinde daha çok Maccabi'li arkadaşlarla iletişim içine girmişsiniz(ben olsam kırmızılara yaklaşırdım, herkesin bir zaafı var :D ).
Maccabi hakkında yanlış bilinenleri bir Maccabi'li sayesinde öğrenmiş bulunduk.
Misal Cska nefretlerinin nereden geldiği, futbolun daha ön planda olması(ki benim musevi bir arkadaşım orada maccabi basketbol takımı milli takımdan önce gelir demişti, demek ki benimle kafa buluyormuş)...
İnşallah seneye Madrid'te en kötü ihtimalle"bu seviyeleri zorlaya zorlaya, bizde en büyük olacağız"diye sonlandıracağınız f4 izleniminizi de okumak nasip olur.
...

Çevrimdışı bohannon_1907

  • Üye
  • Yaş: 48
  • Yer: Çekmeköy
  • İleti: 255
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #613 : 21 Mayıs 2014, 17:12:56 »
Yıllarca gitmediğim maçlar hakkında oradaymışım gibi bize maçları anlatan forum üyelerimizden "sensiblex" sayesinde izlenimleri okumak en az maçların yorumu kadar hoşuma gittiğini belirteyim.
O yüzden Milano izlenimlerini beğeniyle okudum.
Emeğinize sağlık.
Sayenizde Milano'ya gitmiş kadar olduk.
Yazılan onca yorumu görmezden geldiğim zannedilmesin ama en çok "Teodosic'in neden geldim la ben buraya" dercesine çekilmiş olan fotosuna iyi güldüm. :)
Emiliano reisinde nasıl birisi olduğunu merak ediyordum, sayenizde o'nu da öğrenmiş bulundum.
Milletlerin ortak tutkusu bira sayesinde daha çok Maccabi'li arkadaşlarla iletişim içine girmişsiniz(ben olsam kırmızılara yaklaşırdım, herkesin bir zaafı var :D ).
Maccabi hakkında yanlış bilinenleri bir Maccabi'li sayesinde öğrenmiş bulunduk.
Misal Cska nefretlerinin nereden geldiği, futbolun daha ön planda olması(ki benim musevi bir arkadaşım orada maccabi basketbol takımı milli takımdan önce gelir demişti, demek ki benimle kafa buluyormuş)...
İnşallah seneye Madrid'te en kötü ihtimalle"bu seviyeleri zorlaya zorlaya, bizde en büyük olacağız"diye sonlandıracağınız f4 izleniminizi de okumak nasip olur.

Teodosiç gerçekten huysuz/mutsuz bir adam galiba. Tamam yenilmiş olabilirsin ama Abrines'in takımı da yenilmişti bir önceki gün. Ama o adam yerine koyup karşısındakileri kısa da olsa konuştu. Teo ise negatif enerji yayıyor. İyi ki bize gelmiyor seneye:).
 
Maccabililerle kaynaşmak aslında hem renklerden dolayı biraz tercihten, biraz da mecburiyettendi, sayıca CSKA ve Barcelona taraftar toplamının 10 katı kadar oldukları için.

Sizin arkadaşın söylediği bana bizde bir zamanlar Efes'in yaşattığı durumu hatırlattı, Aydın Örs-Naumoski dönemlerinde de Efes bizim için bir nev'i milli takım  gibiydi. Sonuçta ülkelerini bir spor alanında en iyi temsil eden kulüp Maccabi'nin basketbol takımı olduğundan çok da kafa bulmak için söylemiş gibi gelmedi sizin arkadaş bana.

Valla Madrid temennilerine amin demekten başka bir şey gelmiyor elden şu anda. Ama bakalım, Cem reisin kanına da gireceğiz inşallah seneye Madrid seferi için.
Kuşandık sarı laciyi

Çevrimdışı ugur1907

  • Üye
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 34
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Turkish Airlines Euroleague (2013-14 Sezonu)
« Yanıtla #614 : 21 Mayıs 2014, 20:03:12 »
Ben de bohannon_1907 ile birlikte Milano'daydım, maçları izleme fırsatım da oldu.  Maccabi taraftarı gerçekten çok baskın ve etkileyiciydi. Maçtan önce İtalya'daki Jewish Community (Yahudi toplulukları) salon çevresinde masalar kurarak kendi taraftarlarına bedava su ve yiyecek dağıtıyorlar aynı zamanda Tevrat okuyarak dua ediyorlardı. Maç içerisinde de maçı büyük bir ciddiyetle takip ederek her rakip hücumunda ıslık çaldılar, kendi takımları hücum ederken de tezahüratlarını yaptılar. Diğer Final 4 ekiplerinin taraftarları hem sayıca hem de inanç/tutku açısından Maccabi'nin oldukça gerisindeydi. Maç sonrası kupa törenine katılmayarak, Real Madridlilerle aynı metroyla merkeze döndüm. Ağlayan, ağlamayı bırakın suratı gerçekten asık olan hiçbir Madridli yoktu. Eğer kaybeden Maccabi olsaydı eminim ki metroda onlarca ağlayan ve mutsuzluğu her halinden belli taraftar olurdu. Fenerbahçe Ülker taraftarı için naçizhane çıkaracağım ders şu: Euroleague şampiyonluğu Obradoviç'i ya da birkaç iyi oyuncuyu alarak başarılabilecek birşey değil. Önce taraftarın bunu gerçekten istemesi, takımına her türlü sahip çıkması lazım. Türkiye'de maalesef futbol odaklı bir spor anlayışı var. Bizim basketbol kültürümüz maalesef bazı diğer Avrupa ülkelerinin oldukça gerisinde, öncelikle bir kültür-gelenek yaratılması lazım. Örneğin maç ayırdetmeksizin her maça giden 6-7 bin kişilik kemik taraftar grubunun oluşması gerekiyor. Yine örneğin kendi sahasında oynadığı maçlarda rakibe ve hakeme baskıyı sonuna dek hissettirebilecek bir taraftar profilinin oluşması lazım.
Bunlardan sonra işin ekonomik yönünün kuvvetlendirilmesi yani takımların yalnızca sponsorların sırtına bindirilmediği bir yapı kurulması, düzgün ve istikrarlı bir gelir modelinin yaratılması lazım. Zamanla, gerek Ülker gibi güvenilir bir sponsora sahip oluşumuz gerekse de Arena'nın inşasından sonra gelir elde etme gücümüzün yukarıya çıkmasıyla ben Avrupa'da başarıların geleceğini düşünüyorum. Ancak bu adım adım, birkaç sene içerisinde olacak, kimse birden mucize bekleyip Obradoviç'e gereksiz yere yüklenmesin. Unutmayalım ki tarihimizde bir kez bile Final 4 görmüşlüğümüz yok, Euroleague yarışı içerisinde olduğumuz pek çok takım ise en az 8-10 kere Final 4 görmüş durumda.
"Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz" (İslam ÇUPİ)