"YABANCI SAYISINI" tartışmaya açan Federasyon yetkilileri şu Ömer Faruk hadisesinden sonra durumu yeniden değerlendirsin. Kulüp olarak bunu muhakkak dillendirmeli... Benim işime yarayacak, süre vereceğim Türk oyuncu en olmayacak yerde beni mağdur ediyor. Türk oyuncuya güvenerek nasıl uzun vadeli plan program yapıp başarı hedefleyebilirim?
Bu "Türk basketboluna" ait bir problem olduğu için konuyu burada konuşmak daha mantıklı... Yani benim üstünde plan yapacağım oyuncu ilk fırsatta benden kaçmanın çaresine bakıyor; büyük hedefler için yetersiz olanlar da mecburiyetten duruyor, durmakla kalmayıp, tonla "pasaport" parası istiyor. Onun yeteneği ile değil, vatandaşlık cüzdanıyla aldığı paraya ben aynı işi yapabilecek üç tane kıta dışı oyuncu getirebilirim. Hatta aynı paranın daha azına Ekpe Udoh'lar filan bulabilirim.
Bu sene geçmiş yıllara nazaran NCAA (Üniversite Ligi'ni) daha erken, sezon başından itibaren izlemeye başladım. Geçmiş senelerde Mart ayında başlar, Top 64 dönemi ısınma turu yapar, Top 32'de olaya girer ve Top 16 (Regional Semi-Finaller)'den itibaren maç kaçırmamaya çalışırdık. Bu sezon ise 15 Kasım'dan itibaren, her hafta, ne eksik, ne fazla iki kolej maçı izliyorum. Michigan State başta, North Carolina, Duke, Maryland en sık izlediklerim... Yüzlerce okul var. Şunu rahatlıkla iddia edebilirim ki, Ömer Faruk potansiyelinde çok ama çok oyuncu var. Ve bunların çoğu NBA olamayacak. Olanların da bir çoğu (Ekpe Udoh gibi) orada tutunamayıp, Avrupa'da şansını deneyecek. İnanın, çok ama çok iyi isimler yakalanabilir. Yeter ki, şu yabancı sınırı saçmalığı elimizi kolumuzu bağlamasın.
O tarafa nasıl "sınırsız" geçme hakkı varsa, bizde de "sınır" olmasın. Biz yerlileri güya korumak adına oradan gelenlere "sınır" uygulayarak kendi elimizi zayıflatmak yerine, eşit rekabet edelim. Buranın yeteneklerini zorla tutamayacağımıza göre ve zaten o taraf bunları silah zoruyla "zorla" götürmediğine göre, hiç olmazsa dünyanın en büyük yetenek havuzu olan oradan buraya geleceklere "zorluk" çıkarmayalım diyorum.
Bu konuda buyurun; söz sizlerin!