Haftalardır yazılıp çiziliyor Andrew konusu, ben de kendimce birkaç bir şey karalayayım dedim. Öncelikle şu ana kadar okuduğum kadarıyla Andrew konusunda her türlü uç yorum yapılmış durumda. Bunların bir kısmının 'yapılan abartılı eleştirilere karşı oyuncuyu savunmaya refleksi' olarak ortaya çıktığının farkındayım fakat yine de Goudelock'ın üstünün çizilmesini de, göklere çıkartılmasını da doğru bulmuyorum.
Goudelock ile ilgili değerlendirme yaparken çok özel bir skorer olduğunu kabul etmek gerekir ki hemen herkes bu konuda hemfikir sanırım. Goudelock'ın sayıya bu kadar yakın bir oyuncu olmasının yanı sıra; diğer oyunculara alan açma ve rakip savunmanın tüm konsantrasyonunu üzerinde toplama gibi artıları da mevcut. Şu ana kadar yaptığı istatistikler ve Plaza'nın molada oyuncularına yaptığı çaresiz konuşma da bu artıları destekler nitelikte. Tüm bu saha içi artılardan bağımsız olarak, 'takip edebildiğimiz kadarıyla' Andrew iyi niyetli bir oyuncu. Obradovic ile çalışmak güzel olduğu kadar zor da, bu tarz oyuncular için. Yediği fırçalardan sonra oyuna ya da takıma küsmesi, geçen seneki Pierre Jackson vakasından sonra en çok endişelendiğim konuydu Andrew ile ilgili. Fakat bütün bu endişeleri boş çıkarttı şu ana kadar, bu açıdan çok memnunum.
Goudelock tüm bu artılara rağmen tartışılmayacak bir oyuncu da değil. Sezon başına göre gayretli olduğunu kabul etmekle birlikte savunmadaki eksikleri ortada. Burada bir parantez açacağım, yanlış anlaşılmasın. Goudelock savunma yapamıyor diye eleştirilecek bir oyuncu değil. Nasıl; sezon başlamadan burada sayfalarca Zoric'in pota altını karartamıyor diye eleştirilmesi saçmaysa, Andrew'u da savunma yapamıyor diye eleştirmek saçma olur. Burada dikkate alınacak nokta, takım bu açığı tolere edebiliyor mu? Bence bu sorunun cevabı şu ana kadar Cska maçı hariç evet. Maç topiğinde de bahsetmiştim, Cska maçında 19 sayı atmış da olsa eksi yazdı hanesine. Onun dışındaki maçlarda savunmada sırıttığını düşünmüyorum. Savunmada sırıtmadığı her maçta da çok faydalı oyuncu.
Eleştirildiği bir başka nokta zaman zaman hücumları fazla zorlaması. Buradaki eleştirileri anlıyorum. Elde Zisis gibi kaliteli bir guard, Emir ve Bjelica gibi basketbol zekası yüksek forvetler, repertuarları geniş iki skorer ve Vesely gibi her türlü hava harekatını yapabilecek bir uzun varken, taraftar topun döndüğü, boş adamın bulunduğu, şiir gibi hücumları daha çok izlemek istiyor. Bu tarz hücumları izleyemediğimiz dakikalar da 'genellikle' topun Goudelock'ın elinde olduğu dakikalara denk geliyor. Bu noktada biraz Goudelock'ın topu elinde tuttuğu süreyi kısaltması (ki yine sezon başına göre gelişme var bu konuda) biraz da taraftarın bu oyun tarzını benimsemesi gerekiyor. Zira iki senedir birebir üzerinden oynadığımız hücum sayısı hayli yüksek. Koçun planları dahilinde bu tarz hücumlar var. Şu ana kadar da bir şekilde işliyor.
Çok sık dile getirilmeyen bir eleştiride de ben bulunayım. Goudelock bu kadar kolay adam geçebiliyorken ben kendisinden serbest atış çizgisine daha sık gitmesini bekliyorum. Top16'da sadece 6 defa çizgiye gelmiş ki bunların biri Malaga maçındaki teknik faul. Olympiacos'un serbest atış çizgisinde şampiyon olduğunu düşünürsek orayı özellikle maç sonlarında daha doğru, daha akıllı kullanmak gerektiğini düşünüyorum. Ki bu, onun isterse rahatlıkla yapabileceği bir şey. Avrupa basketboluna uyum sağladıkça bu özelliğini de geliştireceğini umuyorum.
Toparlarsak hiçbir mağlubiyeti ya da galibiyeti tek sorumlusu Goudelock değil. Şahsi fikrim eksikleri olan iyi niyetli ve faydalı bir oyuncu. Top8'e dair kafamda soru işaretleri var 3 maçlık seride daha fazla üstüne oynanır diye düşünüyorum ama Top8 zaten yeterli bir başarı benim için. Hatta takımın iyi mücadele etmesi bile yeterli. Şu anki görüntüden de fazlasıyla memnunum anlayacağınız. Goudelock'ın daha fazla serbest atış çizgisine geldiği günlerde görüşmek üzere...

Not: Denilebilir ki bu yazının Malaga maçıyla ne alakası var. Bence de yok. Goudelock tartışmalarını görünce yazayım dedim, daha uygun bir topiğe taşınabilir.