Birkaç naçizane analiz yapayım:
1- Bundan 5-6 sene öncesinde, şu Barca'nın zirve yaptığı dönemde düşüncem bu futbol anlayışının dünya futbolunu evrim geçirmeye zorlayacağıydı. Nitekim Avrupa takım savunmasında disiplinli, diri ve mücadeleci; hücumda da topu hiç eveleyip gevelemeden dikine gitmenin yollarını kovalayan takımlarla pas futbolunu çözdü; hatta Almanlar tarumar bile ettiler. Dolayısıyla nasıl 5-6 sene Dünya futbolunu domine etmenin yolunu buldularsa, her tür rakibi aynı oyunla çözeceklerine oolan inançları yüzünden de bu hezimete mahkum oldu İspanyollar. Kısaca tezlerine karşı üretilen antitezi geçemediler. Şimdi ya bir sentez aşamasına girecekler, ya da yeni bir tezle çıkacaklar. Eskisi gibi "loser" kimlikleri de olmadığı için artık, epey vakitleri olacaktır.
2- Avrupa takımları kendi liglerinde oynanan futbolun benzerini (İspanya sadece Barca gibi) ancak daha temposuz olarak oynuyorlar. Dolayısıyla tempo üzerine futbolunu inşaa etmiş İngiltere sınıfta kalırken ligi zaten temposuz olan İtalya kapanan Kosta Rika'ya karşı hiçbir şey ortaya koyamıyor. Bu bağlamda Almanya ve Belçika bir tık farklı konumdalar Avrupalılar arasında. Hollanda'ysa bana gene her zamanki kırılganlığına bir de dengesizlik eklemiş bir imaj çiziyor. İspanya'yı beşleyip futbol fakiri Avustralya karşısında ölüp ölüp diriliyor.
3- Latin Amerika takımlarının çoğu, buna benim Arjantin de dahil, 5'li savunma tercih ediyor ve çoğunlukla oyunu rakibe bırakıp ilerideki hızlı ya da güçlü oyuncularla sonuca gitmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla çoğunluğun takdirini kazanmış Kosta Rika gibi takımların çok yukarı ilerlemesi bana biraz zor gibi geliyor. Koskoca Arjantin 5-3-1-1 dizilişiyle çıktı Bosna maçına. Ve Aguero, Messi, Di Maria gibi oyunculara rağmen üretkenlik yerlerdeydi.
Her daim ciddi sürprizler olur Dünya Kupalarında ve benim de hoşuma gider bu durum ama Almanya çok farklı yerde gibi diğer takımlara nazaran, santrforsuz oynamasına rağmen.