Herkes az veya çok biliyordur nereden gelmiş, neler yapmış!
1967 yılında dünyaya geldi. Yüksek öğrenimini Rice Üniversitesi (ABD) İşletme Fakültesi’nin ardından Harvard Üniversitesi (ABD) yüksek lisans programıyla sürdürdü. İş hayatına 1990’da American Express Bank’ta Yönetici Yetiştirme Programı ile başladı, 1992-1994 yılları arasında Morgan Stanley Yatırım Bankası’nda Analist olarak çalıştı. 1997 yılında Koç Holding Stratejik Planlama Grubu bünyesinde Yeni İş Geliştirme Koordinatörü olarak göreve başladı, 2010 yılına kadar Koç Holding Bilgi Grubu Başkanı, Kurumsal İletişim ve Bilgi Grubu Başkanlığı gibi üst düzey görevlerde bulundu. 30 Ocak 2008’den bu yana Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Şubat 2016’dan bu yana Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak görevini sürdürüyor. 1997 yılından bu yana Ford Otosan Yönetim Kurulu’nda görev yapmakta, 10 Aralık 2012 tarihinde Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı oldu.
Aynı zamanda Ark İnşaat, Bilkom, Digital Panorama, Koç Bilgi ve Savunma Teknolojileri, Koç Finansal Hizmetler, Koç Sistem, Koçtaş, Otokar, Otokoç, Setur ve Yapı Kredi Bankası Yönetim Kurulu Başkanı görevlerini üstlenmiştir. Bu görevlerine ek olarak, ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmak için, URAK - Ulusal Rekabet Araştırmaları Derneği’nde Başkan, Endeavor Derneği’nde Yönetim Kurulu Üyesi, DEİK’de Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜSİAD’da Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Ayrıca Harvard Üniversitesi, Bank of America ve CFR’da Global Danışma Kurulu Üyesidir.
Şimdi bunları niye yazdım?
Bu adamın geçmişte aldığı eğitim ve üstlendiği sorumlulukları göz önünde bulundurursak; başarının yegane kuralının "SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK" olduğunu bilmediğini düşünmek, onu başarıya zıt hareket etmeye meyil ettirmek sadece 3-5 kişinin rüyasında görebileceği bir olgudan öteye geçemez. Üstelik, Fenerbahçe taraftarını bu fikre meyil ettirebileceğini düşünmek de, en hafif tabiriyle hakarettir, Fenerbahçeli nin IQ sunu hafife almaktır.
Kişisel fikrim, Ali Koç vizyonunun; eğer o zamana kadar başkan olarak kalırsa, Obradovic sonrasında dahi basketbol şubesinin küçülmesini kabul etmeyecek kadar fütürist bir beyine ve hırsa sahip olduğunu düşünüyorum.