Millet olarak her şeyimiz abartılı. Sevincimiz, üzüntümüz, sinirimiz, mutluluğumuz vesaire. Geçen yıl Avrupa şampiyonu olmamız ülke içerisinde basketbolla ilgilenen kitlenin genelinin şirazesini kaydırmış, beynini yakmış. Televizyon yorumcusu bir euroleague maçını (!) yorumlarken gönül ister ki ilk çeyrekte işi bitirelim sözleriyle başlayıp kendisini yanlışlayan bir cümle ile lafı bitiriyor. Şu akşamda dahi Sloukas'a gömen mi dersin vesaire vesaire; anlayabilmek mümkün değil.
Tek tek oyuncu özelinde Ahmet ile başlamak doğru olur sanırım, Vesely'nin yokluğunda müthiş katkı verdi (15 dakika 5 te 5 ile 10 sayı, 3 asist). Datome; bu gece özelinde yazmıyorum kötü oynadığı maçlarda dahi bir top için kendisini yerden yere atmıyor mu, beni benden alıyor. Melli ve Guduric savunmada önemli işler yaptılar, Guduric'in 15 sayısı ise kaymak oldu. Thompson özgüvenini kazanacak bir seri yakaladı.  Sloukas; yüzümü kara çıkarmadı (11 sayı-10 asist), gecenin mental anlamda en sağlam ismiydi. Kesinlikle bu akşamki performansına bakarak yazmıyorum, iyi oynadığı maçlar için de gözlemim bu Wanamaker'in beden dilini beğenmiyorum. Kalitesinden, iyi niyetinden kesinlikle şüphem yok ama eksik olan unsur ihtiras. Bazen iyi profesyonel olmak da yetmiyor, umarım ilerleyen günlerde beni yanıltır. Sinan, kendimi göstereyim derken Obradovic'e tersten göründü. Aynı hastalık kimi zaman Guduric de de nüksediyor; oyunun kendilerine gelmesini bekleseler her şey daha güzel olacak. Vesely'nin yokluğunda iç saha mağlubiyetlerini telafi eden bir galibiyet oldu.