tüm gün gözlerim onu takip etti stadta. bir çocuk gibi heyecanlıydı ve bir an önce başarılı olmak isteyen genç bir memur gibiydi.
Geç kaldın biraz ama olsun. Senin isminin olduğu yerde başarısızlık diye bir kavram yok. Vizyonuna, kalitene, özüne-sözüne inancımız tam. 33 no'lu sandıktan sana selam olsun büyük başkan. Allah yardımcın olsun, yolunu apaçık etsin.
Seçimin yapıldığı günün gecesi yazmıştım şunu. Kullandığım kelimelere, cümlelere iyi bakın.
Ben o gün Aziz Yıldırım aleyhine bağırdım, gerçekten çok üzgünüm, çok pişmanım. Ali Koç'a oy verdiğime pişman olalı zâten çok oldu, bir de Aziz Yıldırım'a demediğimi bırakmadım ki kırdık adamı. Lütfen affet bizi Aziz Yıldırım.
Özür borcumuz yok diyenler; öyle bir var ki. Fenerbahçe'yi her branşta zirveye taşıyan, futbol takımına her dâim dünya yıldızı alıp heyecanımızı arttıran, GS-BJK-TS gibi rakiplere karşı ezici üstünlük kurup bize yenilgi yaşatmayan, GS şampiyon olduğunda gündemi değiştirip şampiyonluk kutlamalarını gündemden düşüren, takımı ya şampiyon ya ikinci yapan, a spor gibi düşman kanalların bizi küçük düşürecek lâf söylemesine asla müsaade etmeyen, bize lâf söyleme cüretini gösteren basın elemanlarına haddini bildiren, Moskova'da final maçı öncesi GS'li holiganların arasına tek başına dalıp Fenerbahçe için kavga eden, nedeni her ne olursa olsun Fenerbahçe için 1 sene hapis yatan adamdan hepimiz özür dilemeliyiz. Elbette çok fazla hatâsı da vardı, bu yüzden kendisine çok kızdık ama şimdi bakınca onun döneminde ne ezildik, ne taşakoğlanı olduk ne de küçük bir kulübe dönüştük. Affetsin, hakkını helâl etsin.
Ve Ali Koç. Lütfen git artık. Ama yanında takıma doldurduğun Kasımpaşa seviyesinde ancak oynayabilecek vasat oyuncuları da alarak git. Bak sâyende Fenerbahçe küçüldü, kimsenin takmadığı ve herkesin ağzına geleni söyleyebildiği sıradan bir kulübe dönüştü. Büyük kulüp imajı bitti, yeni gelen nesilin asla tutmadığı bir takım oldu Fenerbahçe. Hepsi senin eserin, senin vizyonun.