Ama kulüp düşünüldüğünde futbolun umurumuzda olmama şansı yok, he şöyle de bir gerçek var ki hepimiz futbolla tanıdık Fenerbahçe'yi bazılarımız Alex ile Serhat ile Revivo ile Ortega ile bazılarımız Oğuz ile Aykut ile Rıdvan ile(bu üçünü de sevemedim gitti o da ayrı mesele).. Babalarımız amcalarımız dayılarımız bizde bak şöyle bir oyuncu var ne üçlük atıyor be demedi, son çizgiye iner bi basardı topa adrese teslim ortayı açardı vs dedi her birimizin.. Herşeyden önemlisi işin duygusal boyutu haricinde şu var; ekonomi düzelmeden hiç bişey olmaz ve ekonomik yapımız da düzelirse eğer futboldan düzelecek yapacak bişey yok
Birilerinin belki hoşuna gitmeyebilir ama gram umrumda değil. Kendime göre birçok sebebim var, en önemlisini yazayım; çocukken, ergenken, gençken ya da yetişkinken hiç fark etmez yere göğe sığdıramadığım yıldızların yıllar sonra beş para etmeyen, iş ahlakına sahip olmayan, ömründe bir kitap okumamış, menfaat için dönemin siyasi otoritesine sırtını yaslamaktan çekinmeyen, karakter yoksunu adamlar olduğunu görmek. Belki bu bütün dünya için geçerli ama bizde beşle çarp gitsin. Basketbol takımında çok şükür yerli oyuncu az ve gelen yabancı oyuncuların bir ikisi hariç iş ahlakına sahip olmaları, rakiplerine saygı duymaları, Datome ve Udoh örneğinde görüldüğü üzere hayatlarının tamamının spor ve kas yapmaktan ibaret olmayışı gibi nedenler sevdirdi bu takımı bana. Valla kucağında Spor Sergiye götürüp bana Hüsnü'yü izle sağlam şutör, Erman'ı izle birebiri iyi, Aliço'yu izle yıllarını verdi, Larry Richard diye birini almışlar iyi ribauntçu vb gibi şeyler diyenler olmuştu hayatımda. Elbette aynı insanlar sırtlarında Selçukları, Aykutları, Rıdvanları, Tony Schumacherleri de izlettiler bana ama ikinci gruba dahil olanların genelinin yediği haltları gördükçe ayağım gitmez oldu artık Papazın çayırına. İşini düzgün yapıp taraftar tarafından heykeli dikilen birisinin kulüp tarafından aynı biçimde senelerce hizmet ettiği Fenerbahçe'den uzaklaştırılan bir başkası tarafından kovulması da son damla oldu benim için...