İçeride şut atamadığın Galatasaray maçı (kazansan psikolojik olarak dağılmalarına yol açabilecek maçtı), elinle verdiğin gene içerideki Trabzon maçı (psikolojik üstünlüğün gittiği maç), Olimpiakos ilk maçı (olası finalin ve hatta kupanın saçma bi rotasyonla verildiği maç), Ankaragücü kupa maçı (olası kupa gitti).
Gerçi "libertafb" yazacaklarım minvalinde yazmış ama eklemek istediklerim var.
Altını çizdiğiniz mevzu benim de kanıma dokunuyor ama psikolojik denge aleyhimize 180 derece değişti maalesef. Eskisi gibi ölümüz çıkar 2-3 tane sallar dönemi bitti. Şut atamadığımızı yazmışsınız ama Jesus ve Mourinho yönetimindeki GS maçları 1-9 aleyhimize maalesef. İsmail en azından kulübün dinamiklerini biliyordu, Kadıköy'de GS'ye kaybetmenin lige havlu atmak anlamına geldiğini biliyordu. O dönem çok tepki gösterildi, "Fener Kadıköy'de beraberliği korumaya çıkmaz" falan diye. Korumayı düşünmeyenleri de gördük, yazdım 9-1 içimizden geçtiler.
Arkadaş yazmış zaten Fred operasyonunu. Fred'e kırmızı kart gösteren Zorbay Küçük, Feyzullah Küçük'ün oğlu. Feyzullah Küçük 1986-1990 yılları arasında Malatyaspor'da top oynamıştı. Tanıdık gelmiştir sanırım. Hani şu teşvik primi olarak birer araba ile ödüllendirilen kadro.
Anlamakta güçlük çektiğim diğer bir husus Olympiakos'un bu kadar küçümsenmesi. Ağbi herifler yarı finalde geçen yıl İngiltere ligini dördüncü sırada bitiren Aston Villa'yı iki kez yendiler. Finalde de Fiorentina'yı. Penaltılarla elendik ve İtalya'dan getirdiğin, penaltıları düşünerek oyuna soktuğun adam penaltı kaçırdı.
Şahsınıza yazmıyorum. İsmail Kartal'a haddinden fazla yüklenildi ağbi. Yönetime olan isyan, yıllardır şampiyon olamamanın getirdiği öfke, karşımızdaki yapıya karşı bir şey yapılamamasının getirdiği kızgınlık, hepsi İsmail Kartal'a yansıtıldı. Kalorifer kazancısı diyen mi dersin, yaz yaz bitmez.
İsmail 3 kez görev aldı. Birinde otobüs kurşunlandı. Bu olaydan sonra özellikle de yabancı futbolculardan nasıl performans bekleyebilirsin? İkincisinde Jesus'un götünü toparladı. Derbi sonuçları ortada. Üçüncüsünde de dünya tarihinde bir ilk sanırım, takım otobüsün doğrudan havalimanı apronuna girerek terk edebildi Trabzon'u. Tekrar tekrar vuku bulan saçmalıklar ülkenin yeni normali oldu artık. Bu Trabzon deplasmanı hususunun da yok sayılmasını anlayamıyorum artık. Ve bu saçmalık sadece bizim zorunluluğumuz. Orada saldırıya uğramak, buna tepki verince kınanmak sadece ve sadece Fenerbahçe'nin vazifesi. Trabzon'da olan bitenler tek başına yeterliydi ligden çekilmek için. Yirmi küsür bin kişi hafta içi stada koşup yetki verdi, onu da ağzına yüzüne bulaştırdı.
İsmail Kartal hatasız, muhteşem bir teknik adamdır gibi bir iddiam yok. Öte taraftan hem yönetimden hem seyirciden gördüğü muameleyi kesinlikle hak etmedi. Olmaz ya, başına gelenlerin onda birini Okan Buruk yaşasaydı nolurdu biliyoruz. Birkaç sloganı ben yazayım:
Milli futbolcularımız kurşunlandı!
Trabzon il olmaktan çıkartılsın!
Ülke bütünlüğüne ve bekasına karşı Trabzon'da hain pusu!