Şöyle bir şey yazdım maçla ilgili...
KAZANAMAMA MANTALİTESİ
Fenerbahçe Ülker, grubun sıralamasına doğrudan etki edecek mücadelede Barcelona’ya sahasında kaybetmekten kurtulamadı. Doğrusunu söylemek gerekirse Top 16 çok uzun bir maraton, kaybedilen maçların telafisi mümküdür. Ancak gruptaki sıralama adına çekiştiğiniz rakibe evinizde kaybettiyseniz, telafisi tek bir şekilde mümkündür; deplasmanda kazanmak. Barcelona deplasmanının zorluğu düşünülünce, ne kadar ağır bir mağlubiyet olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Ancak he şeye rağmen, Fenerbahçe için artı ve eksileri tartıya koyduğum zaman, olumlu yanların çok daha fazla olduğunu düşünüyorum. Buyrun incelemeye başlayalım…
Hava atışından itibaren Fenerbahçeli oyuncuların, rakibine vermek istediği mesaj çok açıktı: “Burası benim evim, burada benim sözüm geçer”. Barcelona 5-0 başladı, o nasıl oluyor diyebilirsiniz ancak sarı-lacivertli oyuncular hava atışıyla beraber o kadar agresiftiler ki, Barcelona’nın ilk 1.5 dakikada 5-0 öne geçmesi de tamamen agresifliğin telaşa dönüşmesi sonucu yapılan basit hatalardan kaynaklanmıştı. Sonrasında coach Obradovic’in molası geldi ve Fenerbahçe takımı agresifliği kendi lehine çevirerek bir ara öne de geçti. Ancak basit hatalardan ötürü çeyrek sonunda 23-18 gerideydiler.
İlk çeyrekte altı çizilmesi ve hiç de küçümsenmemesi gereken nokta; Fenerbahçe Ülker’in, Barcelona gibi bir rakibe karşı sahaya rakibi ezmek, kendi oyununu kabul ettirip onları teslim almak prensibiyle çıkmasıdır. Biraz kendi hataları, biraz Barcelona’nın tecrübesinden ötürü istediklerini gerçekleştiremediler. Fakat daha geçtiğimiz yıla bile büyük maçları oynamadan, kafalarında 20 fark yiyen oyuncuların, bu kadar kısa sürede yaşadığı mental evrim hiç kolay değildir ve önemlidir diyerek mental evrim konusuna bir virgül koyalım ve maçın 2. çeyreğine dönelim.
2. çeyreğin başlangıcını her iki takım da rotasyon oyuncularıyla geçirdi. Fenerbahçe Ülker’de Kenan-Melih-Zoric üçlüsünün sahadaki varlığının bu tür büyük maçlarda ne kadar handikap yarattığını biliyoruz. Ancak gerek geçen haftaki Olympiacos maçında, gerekse Barcelona karşısında Fenerbahçe’nin bir şekilde ayakta kalabildiğini gördük. Melih Mahmutoğlu’nun extra işler yapması sayesinde as oyuncular dinlenip, Fenerbahçe tekrar ideal beşine döndüğünde fark yine 5 sayıydı. Sonrasında ideal beş devreye eşitlikle girmeyi başardı.
Geçtiğimiz yıllarda Fenerbahçe’nin ne kadar kırılgan bir takım olduğunu, zoru görünce ne kadar kolay pes ettiğini biliyoruz. Fakat bu yıl hiç bir zaman geri adım atmayan bir takım var ortada. Bugüne kadar sarı-lacivertlilerin F4 hedefi için yarıştığı doğrudan rakiplerine karşı oynadığı 6 maça bakarsak, bir çoğunda çok zor durumlara düşüldü, 13-15 sayı farklar görüldü. Ancak her seferinde Fenerbahçeli oyuncular karakter koyup rakiplerine karşılık verdi ve dengeyi sağlamayı başardı. Mücadelenin 2. çeyreğinde atlamamamız gereken konu da bu. Fenerbahçeli oyuncular Emir’in yokluğunda hücumda, Zoric’in varlığında savunmada büyük problem yaşadılar. Fakat yaşadıkları tüm zorluklara rağmen her zamanki gibi mental olarak ayakta kalıp direndiler.
Mücadelenin 2. yarısı “Barcelona kaçtı, Fenerbahçe kovaladı ama bir türlü yakalayamadı” şeklinde özetlenebilir. Bardağın boş tarafı da işte tam bu noktada başlıyor. Eğer büyük hedeflerim var diyorsanız, sadece kovalamakla yetinmeyeceksiniz, öne de geçmeyi başaracaksınız. Fenerbahçe adına direnme konusunda problem yok ancak Olympiacos ve Barcelona mücadelelerinde görüldüğü gibi iş rakibe öldürücü darbeyi vurmaya geldiğinde basit hatalardan ötürü başarı sağlanamakta sıkıntı yaşanıyor.
Burada karşımıza çıkan eksiklik ise çok açık şekilde TECRÜBE. Kazanma mantalitesi denen şey maalesef ki bu tür maçları defalarca oynayıp kaybederek elde ettiğiniz tecrübeler sonucu oluşuyor. Fenerbahçe takımı ise henüz öğrenme döneminde ve görüntüye göre daha kaybedilecek çok maç var. Ancak bir süre sonra hem takım, hem de kilit oyuncular gerekli mental olgunluğa ulaşacak ve kritik anlarda yaptıkları hataları minimize ederek kazanmaya başlayacaklar.
Sarı-lacivertlilerin kazanma mantalitesine sahip olmalarının ne kadar zaman alacağını tahmin etmek güç, ancak Fenerbahçe’nin büyük hedeflerin takımı olma yolunda son eşiğe geldiği de ortada. Mağlubiyete rağmen Fenerbahçeli taraftarlara önerim umutlarını kaybetmemeleri. Zira son eşik de geçilmek üzere ve sonrasında aydınlık bir gelecek görünüyor…
http://www.altinciadam.com/kazanamama-mantalitesi/