Gönderen Konu: Fenerbahçe Ülker Beko Basketbol Ligi (2013 - 2014)  (Okunma sayısı 252894 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Okan Y.

  • Üye
  • Yaş: 41
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 1672
  • Cinsiyet: Bay
    • KendoKamae
Simone kötü koçtu. Gerçekten kötü koçtu. Göreceksiniz ki, bir daha hiç bir üst seviye Euroleague takımını çalıştıramayacak. Günün birisinde onu final-four oynayan bir takımın başında görürseniz yakama yapışın. Spahjia ise teknik taktik ve oyuna müdahale açısından Simone'den bile geri ve kötüydü. Fakat en azından A planı sağlam olurdu. A planı tutarsa şahane neticeler alırdık; kriz anlarında çözüm üretemezdi.

Bunların ikisini toplasan ve üstüne bir de Tanjevic eklesen Obradovic'in göbek hizasına ancak gelirler. Obradovic öyle bir koç ki, mağlubiyetlerin içinde bile zafer tohumlarını yeşertebilir. NBA'i takip eden arkadaşlar bilir. Phil Jackson NBA tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı koçlarının başında gelir. Özellikle Shaq-Kobe birlikteliğinin olduğu zamanlarda, bazen takımının kaybetmesine bile bile göz yumardı. "Ruhunu Arayan Takım" kitabında bunun işaretlerini görebilirsiniz.  Kayışını koparan bir oyuncunun göz göre göre takımını mağlubiyete sürüklemesine seyirci kalır ve onun bütün havasını söndürürdü.

Reyis Banvit mağlubiyetine bile bile göz yumdu demek istemiyorum ama çok da salladığını sanmıyorum. Bu mağlubiyetin içine zafer tohumları serpecektir. Bazı geçici zaferler vardır ki, devamında en büyük hezimetlerin müsebbibi olur. Öylesinden, böylesini tercih ederim.

Mayıs sonu ve Haziran başında son sözü Obradovic söyleyecektir.

eline sağlık Hakan abi

Maçı TVden izlerken, koçun sadece fırçalarını ve sinirlerini görüyorsunuz. Ama 40 dakikalık bir maçın her saniyesinde koç bir şekilde oyunculara birşey anlatıyor. Her faul atışı neredeyse, bir mini mola şeklinde geçiyor. Zira kenardan sürekli oyuna müdahele ediyor.

Bu arada dün ortalama bir lig maçına göre çok daha iyi bir taraftar grubu vardı, bilhassa hakemlere çok doğru tepkiler verildi. Bunların artması dileğiyle

Bizler bir gün daha Fenerbahçeli olarak yaşamak için hayata bağlanırız ve gerekirse o bir gün için bütün bir ömürü gözden çıkartırız.
A.Y.

Çevrimdışı bilal1907

  • Üye
  • İleti: 221
koç bize bir şeyler söylemek istiyor herhalde ben öyle anladım bazı oyuncuları oynatıyor ve onları bize gösteriyor bu adamlar bu takımın formasını giymez diyor.ben de ona hak veriyom ama malzeme bu

Çevrimdışı nemanja bjelica

  • Üye
  • Yaş: 36
  • Yer: Ankara
  • İleti: 2177
Simone kötü koçtu. Gerçekten kötü koçtu. Göreceksiniz ki, bir daha hiç bir üst seviye Euroleague takımını çalıştıramayacak. Günün birisinde onu final-four oynayan bir takımın başında görürseniz yakama yapışın. Spahjia ise teknik taktik ve oyuna müdahale açısından Simone'den bile geri ve kötüydü. Fakat en azından A planı sağlam olurdu. A planı tutarsa şahane neticeler alırdık; kriz anlarında çözüm üretemezdi.

Bunların ikisini toplasan ve üstüne bir de Tanjevic eklesen Obradovic'in göbek hizasına ancak gelirler. Obradovic öyle bir koç ki, mağlubiyetlerin içinde bile zafer tohumlarını yeşertebilir. NBA'i takip eden arkadaşlar bilir. Phil Jackson NBA tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı koçlarının başında gelir. Özellikle Shaq-Kobe birlikteliğinin olduğu zamanlarda, bazen takımının kaybetmesine bile bile göz yumardı. "Ruhunu Arayan Takım" kitabında bunun işaretlerini görebilirsiniz.  Kayışını koparan bir oyuncunun göz göre göre takımını mağlubiyete sürüklemesine seyirci kalır ve onun bütün havasını söndürürdü.

Reyis Banvit mağlubiyetine bile bile göz yumdu demek istemiyorum ama çok da salladığını sanmıyorum. Bu mağlubiyetin içine zafer tohumları serpecektir. Bazı geçici zaferler vardır ki, devamında en büyük hezimetlerin müsebbibi olur. Öylesinden, böylesini tercih ederim.

Mayıs sonu ve Haziran başında son sözü Obradovic söyleyecektir.
Hakan abi,bu forumda basketbolu en iyi bilenlerden birisi sizsiniz.Sizinle aşık atıyorum zannetmeyin,haddime değil.Ancak geçen sezon takımı tam anlamı ile Simone kurmadı.Batiste-Sato Kemal Dinçer'in transferiydi.Gerçi Sato ile daha önce çalıştığı için Pianigiani Sato'yu kendisi de transfer edebilirdi.Keza Langford'u isterken Bremer getirildi.Simone tam anlamıyla kendi takımını kursa işler daha farklı olabilirdi.Bugüne dönecek olursak ben de her maç sonrası kazanalım veya kaybedelim Obradovic'in bir bildiği vardır derim,ama sahamızda iddialı takımlar olan Banvit ve Karşıyaka'ya maç kaybetmek çok üzücü,özellikle dün maçı kaybetme şekli daha da üzücü.
« Son Düzenleme: 17 Mart 2014, 11:48:13 Gönderen: nemanja bjelica »

gurol1967

  • Ziyaretçi
Hakan'cım bence çok abartmışsın koç konusunda.
Umarım Sezon sonu için dediğin çıkar da biz de
''haklı olarak'' yazmak zorunda olacağımız
şeyleri yazmayız.
47.resmi maç hala öğretiyor (!) ha.
Umarım öyledir.

Çevrimdışı murat kaya

  • Üye
  • Yaş: 43
  • Yer: EDREMİT-BALIKESİR
  • İleti: 2995
  • Cinsiyet: Bay
  • Deniz ve Sevgi Nehirin Babası
Dünkü maçın kaybında koçun savunulacak bir tarafı yok..Birşeyler hesaplıyorsa kendi kafasında bilemem..Ama o kadar çok yanlışlık oldu ki BENCE eleştirmek tabiki hakkımızdır..
HaBaBaM GüM GüM GüM

Çevrimdışı Del Piero

  • Üye
  • Yer: Milano
  • İleti: 530
  • Cinsiyet: Bay
benim kafamda bu kendi takımı konusunda da çok fazla soru işareti var.

öncelikle yerli olarak bu takım seneye bundan farklı durumda olmayacak, zaten yerli oyuncu havuzu belli.

direk rakibimiz olan Galatasaray ve Efes haricinde bize gelip süre alacak oyuncu yok. Efes'le Galatasaray'dan kim gelebilir diye bakarsak,

Furkan ve her şeye rağmen Semih, belki Birkan & Doğuş.

Bu oyunculardan Furkan haricinde, Efes'te oynayan üçlü şu an kadromuzda olsa üçünün de oyunu çokça tartışılırdı muhtemelen.

Furkan ha keza, koparmak için büyük paralar lazım, aynı paralara muhtemelen Galatasaray da çıkacaktır, eğer küçülmeye gitmeyeceklerse, tabi Furkan transfer edilebilir konumda olursa Efes de işin içinde olacaktır.

Bu şartlar altında, yerli kadromuz şu şekilde olacak senye.

Kenan-Berk-Barış (kiralık mı gitti emin değilim)
Melih-Ömer (seneye 1 yaş daha geçmiş olacak)
Emir-Metecan
İlkan-İzzet
Oğuz

bu oyuncuları detaylı konuşmaya gerek yok, hepsinin ne verdiği üç aşağı beş yukarı belli ve seneye de bunun çok değişeceğini sanmıyorum. Belki Melih biraz daha savunma yönünü geliştirir de, takımın savunmadaki zayıf karnı olmaktan çıkarsa, güvenilir bir oyuncu olabilir.

Bu durumda rotasyonu yabancı oyuncular üzerinden şekillendirmek gerekecek.

Burada da karşımıza kontratlar çıkıyor. Sanırım takımda herkesin gönül rahatlığıyla kalsın diyebileceği yabancı oyuncular Bo ve Nemanja.

Diğer guard arkadaşımız, maharetli bir oyuncuya benzemekle beraber, yabancı sınırlamaları ve kendisinin Avrupa basketboluna uzak olduğunu düşününce seneye kadroda olmaz diye düşünüyorum.

Bojan, ne olduğu ortada işte, kendisi geldiğinden beri henüz play off'ta maç kazanmışlığımız yok sanırım. 3 numara oynuyor ve önündeki yerli alternatif de Emir. Bence burada zaten kimya uyuşmazlığı var. Yerli oyuncumuz Emir iken yabancı oyuncumuzun savunma yönü çok kuvvetli biri olması lazım ki birbirlerine alternatif olsunlar. Kendisinin karakter olarak güven veren biri olmadığı aşikar, seneye umar NBA yapar ve gider.

Bojan'dan sonra asıl soru işaretleri başlıyor.

Kleiza ve Zoriç, Kleiza şu anda aldığı kontratı başka yerde bulabilir mi soru işareti, bu yüzden bizden ayrılmak ister mi o daha büyük soru işareti. Tabi soru işareti olmayan bir şey var ki o da Kleiza bizde Litvanya milli takımındaki oyununu hiçbir zaman oynamadı. Cevher gibi vasıfsız bir adam onun savunmasında 4 üçlük arka arkaya attı ve Kleiza hiçbirinde şutunu bozamadı, koç çaresizlikten İzzet'i aldı oyuna. Savunmada bu kadar büyük bir zafiyet yaratan bir oyuncuya, bu kadar para ödenir mi, rakipler orayı nasıl işler, tahmin etmek zor değil.

Zoriç ise ayrı bir muamma, kendisi yine iyi bir kontratı olan ve bonservis ödeyerek aldığımız bir oyuncu. Banvit maçı onun adına sezonun en iyi maçıydı. Lakin rebound zaafı, savunma yapmaktan aciz oluşu, daha maça çıkarken bile iki büklüm duruşu, maalesef iyi bir profil çıkmıyor ortaya. Bu sene bonservis verdiğimiz adamı seneye gönderir miyiz, gönderirsek ne kadar para ödemek gerekir vs gibi sorularımız var.

Sekuliç yeni guard arkadaşla birlikte takımda kolaylıkla gönderilecek diğer yabancımız.

Bu şartlar altında Bo-Nemanja-Kleiza-Zoriç dörtlüsünün seneye de bizle olacağını öngörmek pek sürpriz değil. Bojan da kalırsa eğer zaten beş yabancımız oluyor.

Yerli oyuncular zaten altın değerinde kim bize yerli oyuncu kaptırır, ya da alabildiğimiz yerli oyuncu ne kadar fark yaratır bu da muamma.

Hepsini alt alta koyup toplayınca

Bo-Kenan-Berk-Barış
Ömer-Melih
Emir-Bojan
Nemanja-Kleiza-İlkan
Zoriç-Oğuz

gibi bir kadro kalıyor elimizde.

Mümkün olduğunca gerçekçi olmaya çalışıyorum, koçun kendi kadrosunu kurmak adına yapacağı birinci hamle yabancı bir uzun almak, ikinci hamle de Bojan'ın nba'e gitmesi ve oraya başka bir üç numara almak.

Bu iki oyuncu değişikliği ile kadromuza ne kadar değişir (Avrupa'da değişse bile ligde kaç tane yabancı kadroya girer), samimiyetle merak ediyorum.

Obra'yı da bu resme katarsak eğer, bu sene şampiyon olmak başarı mıdır, evet başarıdır ama gayet de muhtemel bir şeydir. Fenerbahçe takımı, taraftarsız ve çok çok kötü yönetilen Efes'ten sonra en büyük bütçeye sahip olduğuna göre, ligin de en büyük şampiyonluk adayıdır.

Bu yüzden benim nazarımda bu takımın başarı olması demek, Şampiyonluk + F8.
Önümüzdeki sene için de şampiyonluk + F4'tür.

F4'ü hedeflemiyorsak zaten Obra'ya ihtiyaç yok, Bjelica'yı Kleiza ile yedeklemeye gerek yok.

Yani başarı kıstasını koyarken bu takımın harcadığı parayı da dikkate almak lazım. Elbette hiçbir zaman para=başarı demek değildir lakin, beklentiler takımı kurarken harcanan paraya göre kurulur.

Takımın başına Obra'yı getiriyorsanız, hedefleriniz için Avrupa'nın en iyi koçuna ihtiyacınız varsa hedefleriniz de en iyiler arasında olmaktır.

Hasılı ligi cebe koyup bu sene F8 seneye de F4 benim için başarı kriteridir.

Hayırlısı diyelim.

Çevrimdışı Andrew Goudelock

  • Üye
  • Yaş: 30
  • Yer: İzmir
  • İleti: 2543
  • Cinsiyet: Bay
  • Andrew Goudelock
Beko Basketbol Liginde 23. haftada deplasmanda düşme hattındaki Torku Konya Selçuk Üniversitesine konuk olacağız.

Ligde 17 galibiyet 5 yenilgi ile 2. sırada yer alıyoruz. Torku Konya ise 6 galibiyet 16 yenilgi ile 15. sırada yer alıyor.

İlk yarıdaki maçta Torku Konya'yı evimizde 97-80 mağlup ettik.

Maç LigTv 3 ten canlı yayınlanacak.

Maç öncesi bilgileri daha sonra eklenecek.
« Son Düzenleme: 23 Mart 2014, 18:16:58 Gönderen: Carter-Williams »
Ve, Madrid’e ulaşırlarsa… Benchlerinde Avrupa’da hiçbir takımda olmayan bir avantaja sahip olacaklar.

Çevrimdışı Andrew Goudelock

  • Üye
  • Yaş: 30
  • Yer: İzmir
  • İleti: 2543
  • Cinsiyet: Bay
  • Andrew Goudelock
Elestiri her daim olmali.  Ben zaten elestirinin bittigi yerde, sikintilarin baslayacagini dusunuyorum.  Ama ote yandan da, beklentileri fazla tutmamak gerekir.  Ilk turdaki performans maalesef yaniltici oldu. 

Katılıyorum ve ekliyorum. Geçen senelerde ne durumda olduğumuzu, kadromuzun ne durumda olduğunu hatırlayarak eleştirelim.

Önemli eklemeler yapsak ta bu kadro hala geçtiğimiz yılın üzerine kurulan bir kadro.. Bazı şeylerin değişmesi o kadar mümkün değil..

Bu takımın en büyük dezavantajı ilk tur performansıydı.

Ve, Madrid’e ulaşırlarsa… Benchlerinde Avrupa’da hiçbir takımda olmayan bir avantaja sahip olacaklar.

Çevrimdışı murat kaya

  • Üye
  • Yaş: 43
  • Yer: EDREMİT-BALIKESİR
  • İleti: 2995
  • Cinsiyet: Bay
  • Deniz ve Sevgi Nehirin Babası
Mesela Cevhere o şutları nasıl attırdık dün..O kadar 3 lük nasıl yenir..Bu Euroligdede en kötü alanımız..Neden sorunu çözemiyoruz..Gs maçı korkuttu açıkçası beni.Onlarında temel oyun durumu Dış şut
HaBaBaM GüM GüM GüM

Çevrimdışı Del Piero

  • Üye
  • Yer: Milano
  • İleti: 530
  • Cinsiyet: Bay
@ beshem,

hocam alıntılar çoğalmasın diye alıntı yapmıyorum.

tabi ki bunlar olmazsa, obra'ya olan güven azalmaz. benim adıma şu olmuş olur, yönetimin planlama hataları, bütçe sıkıntısı ve yerli sınırından dolayı obra'nın başarısız olduğu ilk klup biz oluruz.

obra kaldığı yerden devam eder gittiği takımda.

bu kadar uzun yazmamanın sebebi, zaten yaparsa obra yapar diye düşünmem, obra'ya olan inancımdan dolayı yazıyorum.

öte yandan şu ana kadar geçen dönemde ben ortaya çıkan tablodan çok mutlu değilim. bir hayal kırıklığı değil tabi ki, takımın geçen seneden bu seneye kat ettiği yola bakarsak, lakin hedeflenenin de altında olduğumuzu düşünüyorum.

Cem Ağrak

  • Ziyaretçi
Geçen sene yedekleri ile bize 30 40 atan Barcelona bu sene 'bize göre ' sahaya oyun planı koydu sadece Barcelona değil bütün takımlar oyun planlarını bize göre bizim eksiklerimize göre yaptı
Bu bile gelinen noktanın görülmesi açısından çok değerli
Tabiki eksikler çok 4x4 lük değiliz mutlaka

Eleştiri yapalım tabiki ama ben 'egosu yüzünden maç kaybetti egosu yüzünden oyuncu 'almadı laflarina çok takıyorum . Nedir yani neyin egosu
Ortada bir kariyer riski varsa bizim değil hoca için var
İnsanlar fenerbahçe ye final 4 yolunda şanslı görüyor ise sebebi de belli
Ama bende ligde aldığımız 3 tane yenilgi den çok mutsuzum ( Karşıyaka/banvit/Tofaş )
Avrupa da 1nci tur top 16 fark etmeksizin her oynanan maçtan mutluyum hatalarımiz olsa da yenilgiler alsakta keyif alıyorum
İlk 5 maçta sadece 1 galibiyet almış olan bizlerin top 8 ihtimali oldukça yüksek ise bu güzel bir durum. Veya gelinen noktanın ne kadar önemli olduğunun göstergesi

Uzun vadeli düşünmeye müsait bir bünye bizlerde yok ne yazikki.

Herkesin beklentisi ve başarı kıstası çok farklı o konuda saygı duyarım

Iyi günde herkes güzel tarafrar olur
Önemli olan 'görece' sıkıntılı durumlarda destek olabilmek
Bakalım becerebilecek miyiz
Top 16 nasıl geçecek hayırlısı olsun bizler için umarım sezon sonu mutlu oluruz geleceğe umutla bakarız.


« Son Düzenleme: 17 Mart 2014, 16:26:44 Gönderen: Cem Ağrak »

Çevrimdışı murat kaya

  • Üye
  • Yaş: 43
  • Yer: EDREMİT-BALIKESİR
  • İleti: 2995
  • Cinsiyet: Bay
  • Deniz ve Sevgi Nehirin Babası
Yani uzun vadede birşeyler beklemeliyiz elbet..Lakin Moral camiaları besleyen birşeydir...Moralimiz bozulmasında en önemlisi o..

HaBaBaM GüM GüM GüM

Çevrimdışı Okan Y.

  • Üye
  • Yaş: 41
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 1672
  • Cinsiyet: Bay
    • KendoKamae
sevgili dostlar güzel insanlar,

Bir kere maç kaybetmek bir suç değil sonuç. Her kaybedilen maç sonrası birisini bulmamıza gerek yok suçlamak için. Basketbol takımla oynanır, takım kazanır, takım kaybeder. Takım olamazsan zaten kaybedersin, takım olursan da çoğu zaman kazanır bazen de kaybedersin. Şimdi hal durum böyle iken, bir maç Bojan'a, diğerinde Emir'e kimi gün Kleiza'ya kimi gün Zoric'e ve nihayetinde Obradovic'e fatura çıkartmak bize hiç bir şey kazandırmaz,aksine bize çok şey kaybettirir.

Bu düşünce içinde transfer politikamıza baktığımız zaman geriye dönük olarak herşeyi denemiş bir takımız. Dream Team'de kurduk, namsız yabancılar da topladık, tümü ELde oynamış yabancılardan da bir kadro kurduk. Ama ne oldu? Bugüne dek takım kimyasını çok az defa tutturabildiğimiz için özlenen başarı gelmedi. Bu anlamda bana göre tek başarımız, Aydın ÖRs'le katıldığımız ve İstanbul'da yapılan Final4 dür(2005 sezonu) O sezonki takımdaki oyuncuları sayarsam ağlamaya başlarsınız ama kafadan pota altını söyleyeyim: T.Harvey, Emre Ekim, Zeki Gülay, Rasim Başak, Levent Bilgin, Marc Salyers. Amma velakin bu kadro ile iyi bir ritm yakalamış ve Avrupa'da en büyük başarımıza erişmiştik. O kupayı da David Blatt'in takımı St.Petersburg kazanmıştı. Neyse bu kısa tarihi bilgiyi söyleme sebebim belli, kadro herşey demek değildir.

İşe kimya noktasından baktığımız zaman, takım-koç-ülke arasında ki uyum çok önemlidir. Bu açıdan örneğin Simone İtalya için çok iyi bir koçtur ama Türkiye ve Fenerbahçe için aynısı olmamıştır. Spahija, Tanjevic de keza kendi ülke basketbolları için birer değerdirler ama burada bir noktada kontrolü sağlayamamışlardır. Bu noktadan baktığımızda Aydın Örs ve Obradovic birer ayrı figür olarak duruyor. Aydın Örs zaten Türk babacan ekolünün en sağlam temsilcisidir, sinirlenmez, hep sakindir, sükunetle ezer sizi ve oyuncularıyla daha duygusal ilişkiler kurar. Bunun en güzel örneği Mirsad'dır. Mirsad'la Aydın Örs arasında isimlendirilmesi güç bir enerji ve ilişki vardır. Mirsad, çoğu zaman saha içinde oynarken mutlaka Aydın Örs'le bağ kurar. Bu konuda Ebru Köksaldı'nın güzel bir yazısı mevcut, isteyenler okuyabilir.

OBradovic'in Pana günleri hakkında konuşmak bana düşmez. Bilhassa bu konuda uzman olan Erdenay kardeşimin sayısız bilgisi var, gerekirse gene bir şeyler yazar. Ama Obradovic-Pana konusunda önemli olan, Yunanistan ve Türkiye'nin kültürel benzerlikleridir. Suyun iki yakasını paylaşan komşular olarak küfürlerimiz ve kızgınlıklarımız da neredeyse aynıdır. Duygular herşeyin önündedir, en mantıklı kararımızın bile birazı en dipteki duygularımıza aittir. Durum böyle iken Obradovic, sürekli dışa vuran öfkesi, içten pazarlığı olmayan yapısı, önce fırçalayıp sonra başını okşamasıyla aslında hepimizin ait olduğu kültürün içinden biriymiş gibi resim verir. Pana taraftarı Obra'yıbu yüzden çok sever ve inanır, biz de seversek bu yüzden çok sevip inanırız. Bilhassa Türk oyuncular için de aynısı geçerlidir. Zira bir insanın duygusal bağı kuramadığı bir insanın emrinde oynaması,çalışması bizim ülkemizde pek mümkün değildir. Biz patronumuzu seversek ve onun da bizi sevdiğine inanırsak, geceyarısına kadar çalışırz, sevmezsek de işimizi bile doğru düzgün yapmayız. Bunun da en güzel örneği Melih'dir. İddia ediyorum (ben dahil) bir tanemiz yöneticisinden öyle bir fırça yese anında işi bırakmayı düşünür. Melih durmadan çalışıyor ve sezon başına göre geldiği nokta ortada. Ne oldu? Fiilen sıfırdan bir oyuncu kazandık. Bu duygusal ilişki geliştikçe Berk, Metecan, Kenan, İzzet ve kadrodaki diğer oyuncuların tamamında bu gelişmeleri göreceğiz.  Fenerbahçe'ye geldiği gün de söylediği gibi, Obra'nın burada gördüğü ve burada yaratmaya çalıştığı şey başka bir şeydir.

Özetle sevgili dostlarım, Fenerbahçe tarihi boyunca ikinci defa değerlerine uygun, onunla benzer duygulara sahip ve istekli bir adamı benche oturtmuştur. Aydın Örs'ün kıymetini bilmedik. Net söylüyorum, bilmeyen yapı da kısım kısım halen daha yerinde duruyor. ama Obradovic'in kıymetini bilelim. Maç kazanılır,kaybedilir. En kötü sezonlardan bile sonra bir çıkış olmuştur. Biz bu çıkış için çok önemli bir adım attık. Bu adımın devamı beklemek ve sabretmektir. Ve ben eğer sabredip istenilenleri yaparsak Fenerbahçe'nin Panathinaikkos'dan dahi daha başarılı olacağına inanıyorum.

 Eleştiririz, bağırırız çağırırız ama umudu kaybedersek (ki pek çok kişide -nedense- derin bir karamsarlık görüyorum) değil Obradovic hiç bir hoca veya oyuncu bizi kurtaramaz.

Uzunca yazdım ama ben Obradovic'i okuduğum tanıdığım kadarıyla olduğu insan için seviyorum. Onun, hiçbir oyuncusuna maç ve para kazandıran bir robot muamelesi yaptığını düşünmüyorum. En basitinden, Efes maçında, bizim burada hakkında demediğimiz söz kalmayan Bojan'a gidip molada sahanın ortasında sarılan adam'ı başka nereden buluruz?

Sevgiler

Okan
Bizler bir gün daha Fenerbahçeli olarak yaşamak için hayata bağlanırız ve gerekirse o bir gün için bütün bir ömürü gözden çıkartırız.
A.Y.

Çevrimdışı Umut

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 43
  • Yer: Berlin
  • İleti: 4380
  • Cinsiyet: Bay
  • 1899
Bayağı bayağı sezon bitmiş gibi yazılıp çiziliyor ya hayret ediyorum. Durun hele yiğitler, bir nefeslenin. Daha şu Top8 iddiasını kaybedelim, lig play-off'unda elenelim, ondan sonra sayar dökeriz.
Kara deryalarda bir FENERsin!

Çevrimdışı Okan Y.

  • Üye
  • Yaş: 41
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 1672
  • Cinsiyet: Bay
    • KendoKamae
Keyifle okudum, hakli oldugun bir suru yer var.  Yalniz, iyiye giden oyuncular teorisini kotuye giden oyunculara da uygulamamiz gerekir.  Mesela Emir ve Bojan neden giderek kotuye gidiyorlar? 

Emir ve Bojan yazın turnuva oynadılar ve takıma girdikleri andan itibaren EL ve TBLde hemen her maç 30 dakika civarı süre alıyorlar. Bence düşüşün en büyük sebebi bu mental ve fiziksel yorgunluk. Kleiza da oynadı diyeceksiniz ama ilk 2 ay Kleiza için 2.Giricek diyenler çoğunluktaydı. Kleiza ilk 2 ay fiilen yatarak hem sakatlığını hem de yorgunluğunu giderdi.

Emir ve Bojan'ı gerçekten dinlendiremiyoruz. En büyük sorun bu. İkisinin aynı anda düşüp aynı anda çıkmalarını iyi arkadaş olmaları ile açıklayamayız. Keşke imkan olsa da Emir'le Bojan'ı iki hafta basketbolla ilişkilerini keserek dinlendirebilsek. Daha iyi olacaklarını inanıyorum. Şu an dalakları mental ve fiziksel anlamda şişmiş durumda. Bunun dışında Bojan bariz biçimde yanlış yükleme kurbanı. Kas yaptığı kadar şut çalışma imkanı olmadığı için şut mekaniğini bozdu. Durum öyle gösteriyor ki Bojan'dan bu sene sonuna kadar bir kaç maç hariç istenen katkıyı vermesi zor. Ha kolu daha da şişecek değil. Bir noktada normal şut ritmine döndüğü an Le Bron Jr. gibi bir adam olacak. Hem şut, hem post up hem de topu vurup çembere gidecek bir ufak yaratık yani. Ha bu dönüşümü iki sene önce yapmalıydı ama bizim şubenin durumu malum.

Bu arada Bojan ve Emir dışında performans anlamında düşüşde bir oyuncu da bence yok. Aynı yorgunluk illeti bir ara Zoric'i de vurdu. Zoric Sekulic ve Oğuz geldikten sonra biraz daha rahatladı. Son maçlarda hem savunmada hem hücumda daha diri

Mesela şu anda yorgunluk tehlikesi en çok Bjelica'da var en çok. Banvit maçında bile 28 dakika oynamak zorunda kalmış ki 4-5 oynuyor bu adam. Malaga maçında da 30 oynamıştı. Burada rotasyonun önemi daha fazla anlaşılıyor. 12 kişilik kadronun en az 10u sahada 10+ dakika oynayabilecek düzeye gelirse şansınız artıyor.



Bizler bir gün daha Fenerbahçeli olarak yaşamak için hayata bağlanırız ve gerekirse o bir gün için bütün bir ömürü gözden çıkartırız.
A.Y.