Bu sene gerçekçi hedef Top 8 olmalı mantığını bi türlü anlamıyorum.
Bu sene gerçekçi hedef Top 8 kafasındaki insanların "bakın ne kadar da sağduyuluyum" triplerine girmesini hiç anlamıyorum.
F4 dışında herhangi bir hedef koymanın doğru olduğunu da düşünmüyorum.
F4'a ulaşamamanın başarısızlık olduğunu da düşünmüyorum.
Sezon başında şöyle bir şey yazmıştım konuyla ilgili...
Geride bıraktığımız sezon Top 16′da hayal kırıklığı yaşanmış olsa da, “bu işler birden olmaz, adım adım gitmek lazım” önermesindeki ilk adımın atıldığını söylemek ve koca bir sezonun tamamen heba olmadığının altını çizmemiz gerekir.
Zira önceki yıllarda CSKA, Barcelona, Real Madrid gibi rakipler karşısında daha sahaya çıkmadan 40 sayı fark yiyen bir Fenerbahçe izlerken, geçtiğimiz sezon bu takımları da yenen; kaybettiği maçları da son topa kadar taşıyan ve 13-15 sayılık geri dönüşler yapmayı beceren bir Fenerbahçe izlemiştik. Kazanan takım olma yolunda en önemli mental eşiklerden birinin aşıldığını, şimdi ise diğer aşamaya geçilmesi gerektiğini söylemek doğru olacaktır. O da kazanmak…
Hatırlayacağınız gibi hedef karşılaşmalar olan Barcelona ve Olympiacos deplasmanlarında 10-15 sayılık geri dönüşler yapılmasına rağmen, rakiplerin son 4-5 dakika içinde yaptığı ataklara cevap veremeyerek kaybetmişti Fenerbahçe Ülker. Sezon sonu Final-Four gelir veya gelmez ayrı konu, ancak hedef için yarıştığı rakiplere karşı başa baş giden maçlarda skora tutunmaya çalışan taraf olmaktan çıkıp, skoru sürükleyen takım olabilmesi Fenerbahçe adına benim için öncelikli beklentidir. Zira Real Madrid, Olympiacos, CSKA, Barcelona gibi takımlara karşı hedef maçlarda oyunu domine eden taraf olabiliyorsanız, kazanmanız da yakın demektir…
Adım adım muhabbetine dönecek olursak;
İlk adımı atıp Top 16'ya kaldık, eyvallah.
2. hedefi belirlerken mantık ne olmalı?
İlk 4 yapalım yeter mi, yoksa CSKA ve Olympiacos'tan birini altımıza alıp ev sahibi avantajını yakalayalım mı?
F4 yapmanın yolu, grupta ilk 2 sırayı elde etmekten geçiyorsa; ilk 4'e kapak atalım yeter mantığı biraz vizyonsuzluk oluyor sanki.
İlk 2 yapılır veya yapılmaz ayrı konu, tekrar altını çizeyim bu noktanın.
Ama 3. olmak var, 3. olmak var...
CSKA ve Olympiacos'tan deplasmanda 10-15 fark yedin, kendi sahanda bunların bir tanesini zar zor yendin, bir tanesine kaybettin, 3. oldun.
Bu durumda 3.'lük başarı mıdır mesela?
Üst düzey takımları sahamızda yenecek, deplasmanda kafa kafaya oynayacak seviyeye ulaşamadıysak;
"Doğru olan adım adım gitmek önermesindeki adımların biri eksik kalmış olmaz mı?
Ya da tam tersi açıdan bakalım...
Sahamızda Olympiacos ve CSKA'yı yendik.
1-2 sayıyla ikili averajı kaybederek 3. olduk.
Hadi ikili averajı kaybederek 3. olmayı da geçtim.
Grupta 10 galibiyet aldık, CSKA 12, Olympiacos 11 galibiyet aldı (grubun bu şekilde sonuçlanmasını bekliyorum),
Haliyle CSKA ve Olympiacos'un arkasında kalarak 3. olduk, çeyrek finalde de Barcelona'ya elendik.
Başarısızlık mıdır alınan sonuç?
Hedef, başarı ve başarısızlıkta tek kriter olarak elde edilen neticeyi görmemek lazım kanımca.
Bu durumda hedefe ulaştıysan %100 başarılısın, ulaşamadıysan %100 başarısızsın gibi sapıkça bir noktaya varılıyor çünkü.
Koyulan hedefe ulaşılıp %100 başarılı olunamayan durumlarda, %60-70 başarılı olmak da mümkün.
%60-70 başarı da başarısızlık değildir...
@Umut
Konu açıldı diye yazdım. Senin özelinde değil, "bu sene gerçekçi hedef Top 8 olmalı" sözü senelerdir söylenir, senelerdir sinir olurum...