Genel paylaşım yapılmış ama Fenerbahçe Ülker'le alakalı olduğu için yazıyı buraya koyayım ;
Takım AnaliziGeçtiğimiz sezon Avrupa’nın 1 numaralı koçu olarak gösterilen Zeljko Obradovic’i takımın başına getiren Fenerbahçe Ülker’de beklentiler ister istemez tavan yaptı. 2006-07 sezonunda gerçekleşen Ülker birleşmesiyle birlikte taraftarın hayalinde hep bir final four vardı. Ancak Aydın Örs’le başlayan süreçte, Bogdan Tanjevic, Neven Spahija ve Simone Pianigiani gibi kariyerleri tartışılmayacak koçlarla çalışılmasına rağmen, organizasyonun en büyük başarısı çeyrek final oldu ve final four taraftarın içinde hep bir ukde olarak kaldı.
Bu ukde, gün geçtikçe sabırsızlığa, sabırsızlık öfkeye, öfke ise yapılan doğruları bir kenara atıp sadece yanlışların öne çıkartıldığı bir süreci doğurdu.
Bu takım Türk basketbolunun yetiştirdiği en büyük koç olan Aydın Örs’le gruplardan çıkamadı. Lakin o dönemde Euroleague’den ziyade TBL’de yaşanacak şampiyonluk daha anlamlıydı. Takım 100. yılında şampiyonluk yaşayarak beklentileri karşılamıştı. Ardından anlamsız bir şekilde Örs görevinden alındı ve belki de bu uzun yıllar taraftarın takıma küstüğü Tanjevic dönemi başladı. İronik olan Ülker birleşmesinden sonra en çok tartışılan koç olan Tanjevic’le Euroleague’de en büyük başarının yakalanmasıydı. Ancak dediğim gibi, Örs’ün gidişi taraftarın büyük kısmını yaralamıştı ve Tanjevic’le taraftar arasında doku uyuşmazlığı yaşanmıştı. Sonrasında Tanjevic’in takımdaki kontrolünü de kaybetmesi onun sonunu hazırladı.
Neven Spahija rüya gibi bir sezon başlangıcı yapmış ve ilk yılında taraftarı tatmin eden bir performans ortaya koymuştu. Artık herkes bu takımın mevcut koçuyla ikinci yılında final four yolculuğuna başlayacağını konuşuyordu. Ancak yine olmadı, yine bir şeyler ters gitti ve bu sefer de kontrolünü kaybeden Spahija oldu. Özellikle takımdaki bazı oyuncularla yaşadığı sıkıntılar kapanmayacak noktaya gelince bir dönem daha yarı yoldan dönülerek sona ermiş oldu.
Simone Pianigiani göreve geldiği zaman taraftarın büyük bölümü beklenen başarının bu kez geleceği konusunda hemfikirdi. Siena’da yarattığı sisteme benzer bir sistemle Fenerbahçe’yi Euroleage’nin çeyrek final hatta bir adım ötesi olan final four’un gediklisi haline getirecek adamdı Pianigiani. Ancak yine olmadı, hatta bu kez tam sezon bile sabredilmedi. Sezonu tamamlayamadan evine gönderildi İtalyan koç. Üstelik buraya gelirken kendisine ‘büyük koç’ diyenler, giderken ‘jöle sürmekten başka bir şey yapmıyordu’ dediler ve öyle gönderdiler.
Ve gelelim Zeljko Obradovic dönemine ..
Başında söylediğim gibi kimlerine göre (ki büyük çoğunluğu oluşturuyor bu kimileri) Avrupa’nın 1 numaralı koçu takımın başına geldi. Son 2 yılda (kendi liginde) play-off’larda adeta paspas olan takımı ayaklandırdı ve şampiyonluğa taşıdı. Euroleague’de beklentiler büyüktü, üstelik takım sezona iyi başlamıştı, hafızalarda yer eden müthiş performanslar ortaya koymuştu. Top-16 gelip çattığında, yaşanan sakatlıkların ve ara döneminde yanlış transfer tercihlerinin de etkisiyle her şey terse döndü. Herkesin çantada keklik gördüğü çeyrek final gelmedi. Yine de gelen lig şampiyonluğu Euroleague’de yaşanan hayal kırıklığını unutturdu ve yeni sezon öncesine umutlu bakılmasını sağladı.
Bu sezon Fenerbahçe Ülker için oldukça kritik bir sezon. Geçen sene olduğu gibi Lig şampiyonluğu + Top 16 kimseyi tatmin etmeyecek. Özellikle futbol takımında yaşanan kaos sonrasında tek umut haline gelen erkek basketbol takımı bu yükün bilincinde olmalı ki olduklarını farz ediyorum. Obradovic gibi bir ismin bile tartışılır, bakın eleştirilir demiyorum arada fark var, tartışılır konumda olduğu bir iklimde yaşıyoruz. Bu doğrudur, yanlıştır ayrı konu. Şuan iklim bu ve bu iklime uygun hareket etmek gerekiyor.
Maurizio Gherardini’yi özellikle sona bıraktım bu bölümde. Zira böyle bir adamı sadece transfer yapsın diye getirdiğimizi sanıp, üstüne adamı yerden yere vuranlar var. Elbette transferlerde onun etkisi olacaktır ancak bunun bir mali yapılanması da olacaktır. Gherardini organizasyon için o kadar doğru bir adam ki yanlış zamanda gelmesinin bedelini ödüyor adeta. Ülker’le birleştiğimiz gün bir Gherardini’miz olsaydı, 1’e alacağımız adamlara 2 vermeyip, saçma sapan kontratlara dünyanın tazminatını ödemek zorunda kalmazdık. En başından beri bir Gherardini’miz olsaydı kazanacağımız saygınlık büyük bir lobiye dönüşürdü. Güçlü bir lobi, mali disiplin, daha planlı ve daha programlı bir organizasyon olurduk.
Gherardini bu organizasyon için kısa vadede değil uzun vadede bir şanstır. Taraftarın sabırsızlığına hak veriyorum, hiçbir taraftar üçün beşin hesabını yapmak zorunda değil. Hiçbir taraftar vadenin uzunluğunu kısasını idrak etmek zorunda değil. Ancak şunu atlamamak lazım güzel şeyler de oluyor. Yıllardır şikayet edilen savurganlıkların son bulması adına geç de olsa bir hamle yapıldı.
Artılar– Geçen sene yaşanan dış şut sıkıntısı bu yaz yapılan transferlerle birlikte son bulmuş durumda. İçeri gömülerek dış şutları riske eden rakipler karşısında, bu kez cezayı kesecek keskin şutörler var, ki bunların başında Goudelock ve Bogdanovic geliyor.
– Geçen sene kritik anlarda sorumluluk alacak oyuncu sayısı yok denecek kadar azdı. Hatta Emir’i bir kenara koyarsak böyle bir oyuncu yoktu. Emir’in de istikrar sorunu nedeniyle takım kitlendiği zaman çıkış yolu bulunamıyordu. Bu sezon özellikle Goudelock bu açığı kapatacaktır. Her ne kadar zaman zaman bencillikle suçlansa da sorumluluk almaktan hiç çekinmeyen bir yapısı var. Keza Bogdanovic de, hiç tereddüt etmeden, mesafe tanımaksızın şutuna güvenen bir oyuncu.
Bu iki oyuncunun varlığı, gerek dış şut bazında, gerek el yakan topların kullanılmasında takıma olumlu anlamda etki edecek.
– Şuana kadarki performansı nedeniyle tartışılan isimlerden biri olan Ricky Hickman konusunda ben hala umudumu koruyorum. Bana göre Hickman doğru bir rolde Fenerbahçe’nin kazanma kültürüne en büyük etkiyi yapacak oyuncudur.
– Emir Preldzic’i artı olarak mı yoksa eksi olarak mı değerlendirmek gerekiyor bilemiyorum. Artısı eksiye dönüşebilir bir rolde. Sezona yine müthiş bir başlangıç yaptı. Bunu istikrarlı bir şekilde devam ettirirse Fenerbahçe’nin EL yolculuğunda anahtar olur.
– Geçen sene yaşanan 1-2 sakatlık takımın bütün dengesini bozmuştu. Bu sezon rotasyonun geçen seneye göre daha kalabalık olduğunu söylemekte fayda var. Özellikle yerli oyuncuların fazlalığı, kimilerine göre olumsuz fazlalık olarak görülse de, bana göre uzun vadede gayet olumlu bir fazlalık. Ligdeki bazı maçlarda Emir gibi, Bogdan gibi, Goudelock gibi oyuncular daha az süreler alarak dinlendirilebilir.
Eksiler– Şuana kadar bariz bir uyum sorunu yaşadığını söylemekte fayda var. Takım bir türlü beklenen ritme giremiyor. Zaman zaman yapılan iyi savunmaları ve iyi hücumları en azından 30 dakikalık bölüme yaymak gerekiyor. TBL’de bir şekilde idare ediliyor ancak EL seviyesi için yetersizlik var.
– Takımda geçen seneden beri devam eden bariz bir savunma sorunu var. Koç dün akşam oynanan Telekom maçındaki savunmayı beğendiğini söyledi. Ancak ben buna pek katılmıyorum. Bu savunmayla EL’de başarılı olmak oldukça zor. Gereksiz yardımlar, ya üçlük olarak geri dönüyor ya da pota altındaki uzuna rahat sayı şansı veriyor. Ortalama bir pasör uzun Fenerbahçe’nin abartılı yardım savunması karşısında Marc Gasol olur çıkar.
– Artılar bölümünde Fenerbahçe’nin şutör bir takım olduğundan dem vurdum ancak bu hücumların sorunsuz olduğu anlamına geliyor. Bireysel bazda cezayı kesecek oyuncular var, lakin onların cezayı kesmesi için bu ortamı yaratacak bir düzen var mı, bu tartışılır. Baskı geldiği an bocalıyor takım. Baskının sonucunda garip top kayıpları oluyor. Hem hücumdan oluyorsun hemde savunmada hazırlıksız yakalanıyorsun. İlk maddede söylediğim üzere bunun uyumsuzluktan kaynaklandığını düşünüyorum. Zamanla aşama kaydedecektir takım. Aksi bir durumda zaten büyük sıkıntılar baş gösterir.
– Kenan Sipahi bu şekilde kullanılacaksa, daha doğrusu kullanılmayacaksa, neden bir oyun kurucu takviyesi yapılmadı diye sorgulanabilir. Ben şahsen Kenan’a güveniyorum ancak onun almadığı her süreden sonra bu konu gündeme getirilecek ve haksız da sayılmayacaklar.
– Luka Zoric bu saatten sonra ağzıyla kuş tutsa Obradovic dışında kimseye yaranamayacak. Umarım işler ters gitmez ve gün gelip salonda tepki almaz. İp üstünde bir sezon olacak onun için. Hatasız oynamak zorunda, ki böyle bir şey olmayacağını da biliyoruz. Allah herkese sabır versin demekten başka bir şey söylemek yersiz olur.
Genel YorumObradovic’in bazı konularda bazı oyunculara taviz vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu takım onun istediği oyuncularla donatıldı. Elbette en çok istediği oyuncuların başında gelen bir Calathes ya da Teodosic olsaydı bugün çok farklı şeyler konuşuyor olurduk ama olmadı. Madem kurulan kadro bu o zaman bu kadro yapısına uygun bir şekilde sistemde oynamalar yapabilir.
En başta Goudelock ve Vesely’nin olduğu bir beşte, yardım savunması diye bir kavramın olmayacağı aşikar. İyi niyetliler ama yardıma gidelim derken asıl yardım edilmesi gereken noktaları atlıyorlar. Bu ikilinin olduğu beşlere göre farklı varyasyonlar denenebilir. Ben özellikle sadece savunma anlamında değil hücum anlamında da Goudelock’a özel bir beş bulunması taraftarıyım. Bana göre çok özel bir skorer ve onun ana skorer olduğu bir beşle zaman zaman oynanabilir.
Nemanja Bjelica konusu sıkça tartışılan bir konu. Obradovic taviz vermeli derken buna Bjelica’yı da dahil ediyorum. Onunda sorumluluğu biraz daha arttırılmalı. Koç belki sistemin dışına biraz çıkıldığı ve oyuncuya uygun sistemler kurgulandığı zaman, disiplin zafiyeti olacağından çekinebilir ancak oyuncu var olan sistemde verim veremiyorsa, verim alabileceğin bir sistemi uygulamak zafiyet yaratmaz.
Son olarak tekrar Kenan Sipahi konusuna gelmek istiyorum. Mevcut kadro bu, transfer pek mümkün gözükmüyor, en azından Top-16’ya kadar transfer olmayacağı söyleniyor. O zaman Kenan’ı kenarda oturtmak yerine oynatarak kazanmak gerekiyor. Hata mı yapıyor, yapsın, Yetersiz mi kalıyor, kalsın. Ama madem bulunduğu pozisyona takviye yapılmadı o zaman Kenan’dan faydalanılsın. Bu ısrar kötü oynadığı zamanlarda belki tepki de çekecektir ama bunu göğüslemek de bir oyuncuyu kazanma yolunda yapılması gereken en önemli fedakarlıktır.
Fenerbahçe Ülker, çeyrek finalin bile kimilerini tatmin etmeyeceği zorlu bir yola çıkıyor. Bu yolda teknik ekibe, oyunculara ve tüm çalışanlara başarılar diliyorum, Allah yollarını açık etsin.
Diğer detaylar için:
http://zonebasket.com/fenerbahce-ulker-c-grubu/