Savunma ayaklarla yapılır, ondan yana bir sıkıntı yok. Ayakların çabuk değilse ancak elini sokuşturursun ve onlardan da yüzde seksen aleyhine faul düdüğü çıkar. Oysa adımların baskı yaptığın rakipten hızlıysa, her defasında karşısına dikilir ve onu yön değiştirmeye mecbur bırakırsın. Ayaklarla savunma yapmak denildiğinde ilk akla gelen The Glove lakaplı efsane gard Gary Payton'dır ki, bu lakabın kendisine veriliş nedeni olarak eşsiz ayak çabukluğu ile savunduğu rakibi eldiven gibi sarıp sarmalaması olarak gösterir. "Rakip nereden vurup geçmek isterse ben oraya ondan bir adım önce gelmeye çalışırım" der. "Elinde top olan her basketbolcunun kafasında bir öncelikli yapmak istediği şey, o olmazsa ikinci seçenek vardır; ben rakibi savunurken topu kapmak için değil, sahayı olabildiğince az görmesi ve ilk tercihini, hatta mümkünse ikinci tercihini uygulamasına engel olmaya çalışırım. Rakibimi çizgi tarafına doğru sıkıştırmaya çalışırım ki, oradan diğer dört arkadaşının tamamını birden görmesi zor olur. Tercihleri sınırlanır." Eski Fast-Break dergilerinin Türkçeye çevirdiği bir röportajında böyle diyordu. Aklımda kaldığı kadarıyla ve kendi kelimelerimle özetledim.
Kısacası, ayak çabukluğu olmadan iyi savunma yapılmaz. Yani yapılmaz derken, ayaklar ellerden daha mühimdir. (Ve hatta şut dahi dizlerden atılır. Ama bu ayrı bir tartışma konusu...)