Murat Murathanoğlu duygularıma tek kelimeyle tercüman olmuş. MUHTEŞEM BİR YAZI:LeBron James, Kevin Durant, Russell Westbrook, Carmelo Anthony, Chris Paul, Dwight Howard, Kevin Love, Dwyane Wade, Paul George, Kawhi Leonard, Chris Bosh, LaMarcus Aldridge, Rajon Rando, Andre Igoudala, John Wall, Mike Conley, Blake Griffin ve Zach Randolph. Bunlar ABD Milli takım kadrosunda olsalar kimsenin tartışmayacağı isimler diye düşünüyorum.
Gordon Hayward, Lance Stephenson, Eric Gordon, Chandler Parsons, David Lee, David West, Tyson Chandler, Joe Johnson, DeAndre Jordon, Paul Millsap, Brook Lopez, Eric Bledsoe, Roy Hibbert, Damian Lillard, Josh Smith, Kyle Lowry, Ty Lawson, ve Monta Ellis gibi seçildikleri takdirde belki “Niye var? Onun yerine şunlar olmalı” diye tartışmalara yol açacak ancak 2014 Dünya Kupası’ndaki görüntüye benzer bir görüntüyü olumsuz etkilemeyecek (Tabii takım olgusuna inanır ve egoları bir kenara bıraktıkları takdirde.Ancak bunu DeMarcus Cousins bile yapabiliyorsa herkes yapabilir diye düşünüyorum).
Tabii bir de NBA’in toyları var. Kim mi? Greg Monroe, Bradley Beal, Jrue Holiday, Michael Carter-Williams, Andrew Wiggins, Jabari Parker,akla ilk gelen isimlerden bazıları.
2014 FIBA Dünya Kupası’nı güle oynaya kazanan ABD Milli takımının kadrosunda bulunan oyuncular dışında yaklaşık 50 oyuncu var bu listelerde. Tabii “ağabey” tarifine uyacak Kobe Bryant, Kevin Durant,
(Kevin Garnett demek istiyor -Hakan Yaman) Paul Pierce, Vince Carter, Ray Allen, Chauncey Billups, Tim Duncan gibi yaşayan ve oynayan efsanelere girmiyoruz bile. Bu isimleri niye sıraladık? 2014 Dünya Kupası’nı seyrederken, özellikle de ABD’nin maçları (Maçlar Harlem Globetrotters şovları niteliğinde olup kimin kazandığı çok erken belli olduğu için)bizi düşünmeye, geri gitmeye, hatta bazı söylenen ve yazılanları hatırladığımızda kafamızı sallamaya sevk etti. Biraz geri gidersek;
1992 Barcelona Olimpiyatları; Rüya Takım ve dünya NBA’in nasıl bir lig olduğunu ilk kez kendi kahramanlarıyla mukayese etme şansını yakalıyor. Tüm dünya basketbol tarihinin en muhteşem takımının şovunu izliyor. 1994 Toronto ve ikinci rüya da rakipler için kabus oluyor. 1996 Atlanta ve ortalama 31.8 sayı fark atarak Olimpiyat altınını kazanan üçüncü NBA Milli takımı. 1988 Atina’da ise tılsım bozuluyor ve NBA’de ki lokavt yüzünden ABD Dünya Şampiyonası’na CBA, Avrupa ve NCAA’lerde oynayan oyuncularla katılıyor ve üçüncü oluyor. 2000 Sidney Olimpiyatları’nda namağlup NBA/ABD takımı altını kazanıyor ancak ecel terleri döktüğü maçlar oluyor. 2002 Indiana Dünya Şampiyonası ve sakatlıklarından dolayı oynayamayan Ray Allen, Jason Kidd’in yanı sıra oynamayı istemeyen Kobe Bryant, Shaquille O’Neal, Kevin Garnett gibi NBA’in o zamanki en önemli yıldızlarından yoksun ABD takımı hüsrana uğruyor. 2004 Atina Olimpiyatları’nda ABD üçüncü oluyor ve daha da kötüsü artık toplama, sponsorların belirlediği, yaz tatilini yarıda kesip hiç bir hazırlık yapmadan gelerek başarılı olamayacağını anlayan bir ABD gerçekleri görüyor. Jerry Colangelo Milli takımların başına getiriliyor ve bir planla, hazırlık döneminin hakkını vererek, Milli takıma gönül verecek ve zaman ayıracak oyunculardan kurulu takımlarla yola devam edeceklerini açıklıyor. 2006’da takım Yunanistan’a yarı finalde yeniliyor, bronz madalyayla yetiniyor ve oyuncular kadar teknik heyetin de bu işe kafa yorması gerektiği ortaya çıkıyor. Takımın koçu Mike Krzyzewski Yunanistan mağlubiyeti sonrası “Şu da iyi şutörmüş” veya “Şu da iyi oyuncuymuş” gibi açıklamalarla kendisinin ve teknik ekibinin rakiplere nasıl saygısız yaklaştığını ve hazırlıksız olduğunu belgelemiş oluyor. Bu hatadan dönen coach K ve teknik ekibi ABD Milli takımıyla o günden bu yana art arda 35 maç kazanarak
(doğrusu "45 resmi maç"- Hakan Yaman) Dünya Şampiyonaları ve Olimpiyatlara altın madalya konusunda namağlup şampiyonluklarla ambargo koyuyor.
Bu kısa özeti yazmamın sebebi, tam bu sıralarda iki Türk oyuncu Mehmet Okur ve Hidayet Türkoğlu NBA’de Türk fırtınası estiriyorlar. Memo 2004 yılında Detroit Pistons ile NBA şampiyonluğu yaşıyor ve 2006-2007 sezonunda ise All-Star seçiliyor. Bunu başaran başka Türk oyuncu bugüne kadar olmuyor. Hido ise 2000-2001 sezonunda NBA’in En İyi Çaylak ikinci beşine seçildikten sonra 2007-2008 sezonunda da NBA’in En Çok Gelişme Kaydenden Oyuncusu seçiliyor. Ancak iş Milli takıma geldiğinde ikisi de “istenmeyen adamlar” ilan ediliyor.
Bu kez “meyve veren ağaç taşlanır” misali ilk olarak NBA hedef alınıyor. ABD Milli takımının “işi ciddiye almamasını” fırsat bilenler NBA için gerçek basketbol değil, NBA bir tiyatro, NBA şov ligi, Amerikalılar basketbolu bilmiyor gibi Memo ve Hido’nun başarılarını aşağıya çekecek, onların alın terleriyle elde ettiklerini küçük düşürecek açıklamalar, yazılar ve görüşlerle bu 2 dünya yıldızını en verimli çağlarında ya Milli takımdan uzak tutuyor, ya da geldiklerinde onların başarılarını veya “apoletlerini” zedeleyecek, yok sayacak ortamları ve zorlukları yaratıyorlardı. Maalesef basının, medyanın hatta TBF’de çalışan bazılarının da bu oyuna ortak olduğu acı bir gerçek.2006’dan bu yana uzun süre geçti. Mehmet Okur belindeki kronik sakatlık ve aşil tendonunun kopmasının ardından çok genç yaşta basketbolu bıraktı. Hidayet Türkoğlu da son bir kaç yıldır yaşını da hesaba katarsak eski alıştığımız görüntüsünden çok uzak.
NBA 2006’dan bu yana kendi hatalarından ve vurdum duymazlığından kaynaklanan nedenlerle kaybettiği prestiji fazlasıyla geri almış durumda. Altın madalyaları koyacak yer bulmakta zorlanıyorlar. 2014 Dünya Şampiyonasında bile yazımın başındaki listeleri anımsayarak veya tekrar göz atarak rahatlıkla söyleyebileceğimiz “en iyi takımları” değil hatta belki “en iyi ikinci takımları değil” bir takımla en yaşlı oyuncusunun 28 yaşında olduğunun da altını çizerek (8 oyuncusu 25 yaş veya altında) tüm dünyaya şov yaptı ve çok ama çok rahat bir şekilde altını bir kez daha aldı gitti. Colangelo’nun 5’er yıllık Milli takımı planlarında önümüzdeki yıllar kırmızı-beyaz-mavi formayı giyecek önemli oyuncular 2014 ekibinde de vardı.
Ancak unutulmaması gerekir ki ABD yani NBA çok daha güçlü bir takımla da gelebilirdi. Bu oyuncuların bazıları da önümüzdeki yıllar çok daha güçlü ABD/NBA takımlarında yer bulamayacaktır.ABD Dünya basketbolunda NBA yıldızlarıyla zirvede. Hatta şimdi NBA yıldızlarını yasaklama gibi konular gündeme geliyor. Ancak ABD Milli takımlar yönetiminin işin ciddiyetine varamadığı yaklaşık bir 7-8 yıllık dönem bizim bugüne kadar yetiştirdiğimiz en önemli iki yıldızımızın en verimli dönemlerine denk geliyor. Bu dönemde NBA yerden yere vuruluyor, Memo ve Hido “şımardı”, “havaya girdi”, “ukala”, “takım havasını bozuyor”, “Bu basketbol onlara sert geldi” gibi saçma sapan, yalan dolan tariflerle Milli takıma yapabilecekleri katkıların ancak cuzi bir kısmını yapabiliyor. Sonuç olarak da 2001 yılında start alan 12 Dev Adam efsanesi tam 2010 yılına kadar madalyasız uzun bir uykuya giriyor. İşte ABD Milli takımını 2014 Dünya Şampiyonasında izlerken, ve fark açıldıkça oyun Harlem Globetrotters gösteri maçına döndükçe konsantrasyonum kayboldukça ve geçmişe gittikçe aklıma bunlar geldi. O dönemde Memo ve Hido’yu taşlamak için birbiriyle yarışan herkese sadece “yazıklar olsun” derken
NBA’e dil uzatanlara haddini bilmeyen veya basketbolu bilmeyen birisi demekle son noktayı koyuyorum. Tiyatro mu? Yok artık LeBron. Veya Yok atık Kyrie. Veya Yok Artk Harden. Veya Yok Artık Faried. Veya Yok Artık Davis. Veya Yok Artık Klay. Veya Yok Artık…..
http://www.nbagunlukleri.com/yok-artik-tiyatro-murat-murathanoglu.html