Bir ZAKSA hikayesi. Swiderski'nin yolu...Plusliga'da 2005-2015 arası...
Skra Belchatow'un 8 , Asseco Resovia'nın ise 3 şampiyonluk sığdırdığı iki kutuplu dönem. Bu dönem aynı zamanda gene her iki kulübünde CL de final oynama başarısı elde ettiği dönemler. (ikiside kupayı Zenit Kazan'a kaybetti) Kısacası Plusliga bu iki kulübün tekelindeydi.
Birçokları bu hegamonyaya son verilebilecek mi, verilecekse de kim son verecek diye beklerken ZAKSA cephesinde ilginç gelişmeler oluyordu. 2012-13 sezonunda takımın başına Fenerbahçe'den ayrılan Daniel Castellani, yardımcılığına ise Lehlerin efsane isimlerinden olan ve oyunculuk kariyerine 2012 de son veren Sebastian Swiderski getiriliyordu. Swiderski, Zaksa Kozle'nin çocuğuydu. İtalya kariyerinin öncesinde Polonya'da son kulübü Zaksa Kozle'ydi. Ve Lube'den döndükten sonra da ülkesinde son adresi gene Zaksa olmuştu. Castellani'den çok şey öğreneceği açıktı. Bu ikili ilk senelerinde başarılı sayılacak işlere imzalarını attılar. Plus Liga'da final oynayıp (Resovia'ya kaybettiler) , Polonya kupasını kazandılar.
Herşey iyi giderken ve kulüp artık yeni yapılanmanın üzerine koyacak denirken beklenmedik birşey oldu ve Daniel Castellani Zaksa'dan ayrılma kararı aldı. Arjantinli antrenörün yeni adresi yine Fenerbahçe oluyordu. Swiderski için sorumluluk alma zamanı gelmiş ve takımın başına geçmişti. O artık eski voleybolcusu olduğu kulübün 2013-14 sezonunda ki başantrenörüydü. A takımın yanında genç takımlada ilgiliydi. Aynı dönemde Zaksa'nın genç takımına Kamil isminde 17 yaşında genç bir oyuncuda katılmıştı. Swiderski genç Kamil'in gelişimini yakından takip ediyordu.
İlerleyen aylarda Swiderski için A takımda işler beklendiği gibi gitmedi. 2 yıllık süreçte ligde beklenen başarı gelmedi. En sonunda kulüp başkanı görevi bıraktı. Swiderski için sorumluluk alma vakti yine gelip çatmıştı. Hedefleri büyüktü. Antrenörlükte yapamadığı çıkışı yöneticilikte gerçekleştireceğine inanıyor ve başkanlığı istiyordu. Öyle de oldu.
Bir zamanların voleybolcusu, sonrasında antrenörü Sebastian Swiderski, seneler 2015'i gösterdiğinde artık Başkandı. Zaksa organizasyonu artık herşeyiyle ona aitti. İlk amacı sağlam bir kadro çekirdeği kurmaktı.
Libero Zatorski, smaçör Deroo, orta Bieniek ve pasör Toniutti'nin en önemli isimler olduğu bir çekirdek inşa edildi. Bu çekirdek 2015-19 arası 4 sezonda 4 Plusliga finali oynayıp 3 şampiyonluk elde etti. Swiderski amacına ulaşmış, hem istikrarlı bir kadro yapısına kavuşmuş hem de Skra ve Asseco hükümdarlığına son vermişti. Takım bu 4 sezonluk süreçte 2 de antrenör (DeGiorgi-Gardini) eskitmesine rağmen başarılı performansından ödün vermemişti. Fakat eksik olan birşey vardı. Avrupada başarı. Seneler 2019'u gösterdiğinde Zaksa organizasyonunda önemli değişiklikler oluyor ve takım son 5 senede 3. antrenörle (Nikola Grbic) imzalıyordu. Genç oyuncu Kamil 2018 de Zawiercie'ye kiralık veriliyor 2019 da tekrar yuvasına yani Zaksa'ya geri dönüyordu.
Bunun yanında ısrarla korunmak istenen çekirdekten çok önemli 2 kayıp yaşanıyor orta oyuncu Bieniek İtalya'ya, takımın en büyük yıldızı Sam Deroo ise Rusya'ya transfer oluyordu. Oyuncular değişiyor, antrenörler değişiyor ama Zaksa değişmiyordu. Swiderski öyle bir yapı kurmuştu ki kim gelirse gelsin Zaksa ile yükseliyor sistemle yüceliyordu. Artık sahne sırası takıma 2018 de dahil olan Kaczmarek ve Sliwka'daydı. Bu ikili ikinci sezonlarında yani 2019 da sisteme ayak uyduracaklar mıydı? Bu soruya net bir cevap bulunamadı. Özellikle Kaczmarek ağır bir sakatlık geçirerek takıma katkı sağlayamadı. Yani bir anlamda yarıda kalan bir hikaye oldu. Tek yarıda kalan Kaczmarek'in hikayesi değildi. 2019 yılı her anlamıyla yarıda kalan bir yıldı. Zaksa CL play offlarında Rus Kuzbass'a elendi, Plusliga'da ise ligde liderken Korona sebebiyle sezon tamamlanmadı.(şampiyon ilan edilmedi)
Yani Grbic ilk yılında belirsizliklerle dolu bir sezon geçirdi. Tek olumlu kazanç Kamil'in süre bulması ve bunu iyi değerlendirmesiydi. (Çocukluğundan beri Zaksa Kozle taraftarı olan, Kozle altyapısından çıkan Kamil Semeniuk) Yatırım sürecek mi, antrenör takımla devam edecek mi, Zaksa sistemi yine Plusliga'yı domine edecek mi hepsi soru işaretiydi.
Ve bu sezon... Tüm bu soruların cevabını bulduğu o sihirli sezon. Zaksa organizasyonunun 2 en eski ve temel çekirdeği, takımın beyni pasör Toniutti ve savunma bakanı libero Zatorski'nin yanında; eksiksiz bir antrenörlük yapan Grbic, sağlıklı Kaczmarek, Bieniek'i aratmayan Kochanowski, görev adamı Sliwka ve müthiş gelişimiyle yeni yıldız Semeniuk... Kadrosunun tamamına yakını yerli oyunculardan oluşan bir yapıyla (Pasör Toniutti ve otra Smith haric) Zaksa bu sefer sadece Plusliga'yı değil Avrupa'yı da domine etti.
Yazının en başında Asseco ve Skra'nın daha önce CL de final oynadığını yazmıştım ama ikisinin de ortak kaderi Zenit Kazan'a yenilmek olmuştu. Zaksa final yolunda önce son şampiyon Lube'yi sonrada Leh kulüplerine kupayı yar etmeyen Zenit Kazan'ı devre dışı bırakarak hem intikam aldı hem de gövde gösterisi yaptı. Sıradaki rakipleri ise Trentino. En büyük tehdit ise pasör çaprazı Nimir. Diğer bir deyişle eski Zaksa pasörü Nimir (Kesişen Hayatlar)
Zaksa, 2007 yılında Friedrichschafen takımından bu yana CL'de ki en özel peri masalını gerçekleştirmek üzere. Fizik ve mental anlamda oldukça güçlü bir performans sergilediler. Geriye düştükleri anda yakalamasını bildiler veya maç sayısı atıp önde olduğu seti kaybetmesine rağmen yine moralman çökmeyip geri dönmesini bildiler. Her senaryoya karşı hayatta kalmayı başardılar. Özellikle altın setleri oynama yetileri bir hayli gelişti. Fakat şunu unutmamalılar. Finalde bu sefer Altın Set olmayacak