İlk sıradan seçilmesi beklenen Josh Jackson'ın henüz bir maçını izledim. İşe bakın ki, o maçı da Tatum'ın takımı Duke ile oynamışlardı ve ben o Kansas - Duke maçını Tatum'ı görmek için indirmiştim. Zaten Tatum'ın sakat olduğunu ve kenarda takım elbiseyle beklediğini de orada görmüştüm. Bana da dikkatlice Josh Jackson'a odaklanmak kalmıştı. Sezonun ilk maçlarından birisiydi. Minesota'daki Wiggins'den farksız göründü bana. Ama liseden gelip dünyanın en popüler liglerinden birisi olan NCAA'de hemen ilk maçlarda bütün yeteneklerini sergilemesini beklemek de haksızlık olur.
Geçen sene haftada ne eksik ne fazla, standart iki NCAA maçı izliyordum ve buraya da yazmıştım. Bu sene haftada bir ile sınırlandırdım kendimi.
NBA maçlarını ise günde bire indirdim. Geçen sene günde iki maçın altı beni kesmezdi. Sabaha karşı bir maç izler, akşam eve gelince indirdiğim maçlardan birini daha izlerdim. İş yerinde de yine çoğu zaman bir full maç izleme şansım olurdu. Yani günde üç NBA maçı izlediğim zamanlar çok oluyor, ikinin altına inmiyordum.
Euroleague ve TBL'ye gelince... Fenerbahçe dışında maç izlemiyorum artık. Haftada 20 basketbol maçının altını görmez iken hayatın başka alanlarında da daha aktif olmak için böyle bir sınırlama getirdim kendime. Günde bir NBA maçı, haftada bir NCAA ve iki Fenerbahçe maçı. Toplam 10 maç. Benim gibi bir bağımlı için kanun niteliğinde kurallar şarttı. Yoksa kendi halime bırakırsanız sabahtan akşama kadar NBA izlesem doymam. Kendi kendime koydum bu kuralları.
Dikkatimi çeken oyuncuları yazacağım. Her hafta bir maçtan bahsedeceğim.