Vallahi hangi bench arkasını seyrettiniz bilemem ama bizim kesim maç başından sonuna kadar maçın içindeydi,özellikle Hüseyin ile epey uğraştık.Maalesef karşı tribünde üst ve yan tarafta konuşlanan taraftarlar voleybol maçında nasıl tezahürat yapılacağından haberleri yok.Maçın başından sonuna kadar habire bıktırırcasına şarkılar söyleyip duruyorlar.Ne oyuna,ne rakip oyunculara,ne de hakemlere baskı yapacak şekilde bağırmıyorlar.Söyledikleri şarkılar da bir işe yaramıyor.Hatta her oyuncu sayı alınca onu teşci etmek ,ya da servis atan oyuncuyu olumlu etkilemek için bizlerin yaptığı tezahüratların duyulmasını bile engelliyorlar.Vallahi bu işi en iyi Ankara seyircisi yapıyor.Bu seyirci avantajı için en iyisi ligi 2.bitirip,Halkbank'la son maçı Ankara'da oynamak.
Süleyman abi aynı fikirde olmadığımız noktalar var. Ama sizin orada arkadaş grubunuzca bu yaş ortalamasına göre sarfettiğiniz gayreti göstermeyen nice gençlerin olduğu apaçık ortada. Burada sıkıntı o şarkıların baskın olması değil, oyuna etki tepki koyacak kitlenin bütünlükten ve özveriden uzak olması.
Bilmiyorum eskiden Caferağa'da voleybol maçlarına gelir miydiniz ya da eski Burhan Felek döneminde. Böyle şarkılarla falan da gayet coşkulu ortamlar oluyordu, burada hassas nokta oyunla takımla ahenkli giden bir an yakalayıp sayıları aldıkça tezahürat coşkusunu arttırabilmekte.
Bugün takım kötüydü, destek kötü değildi. Ama salon bir önceki günün yarısının yarısı kadar dolu olmayınca aynı ortam yaratılamaz doğal olarak. Ha derseniz ki bu kadar adam gelmiş maça bari üstte şarkılar söyleyerek duracaklarına bizim gibi sataşmalı-teşvikli bir destek verselerdi diye, bundan da herkes aynı hazzı alamıyor.
Ben de bazen o şekilde davranıp etki tepki modunda geçiririm ama bazen de sürekli robot gibi her sayıdan sonra "bizim için saldır kanarya" diye bağırmaktan sıkılırım. Soluklu besteleri dillendirmeyi özlerim.
Takımı desteklemenin farklı yolları var, grupça gelenler bunu tercih ediyorlar. Sadece ıslık ,yuhlama ,alkış temposu ile de insanlar olduğu yerden birşey üretir ama iş tezahüratla teşvik etmeye gelince buna öncülük eden olmazsa tıkanıklık yaşanır. Takım geriye düşmüşken ortalıkta tezahürat olmasa homurdanmalardan başka birşey duyulmaz. Maç sonu millet ceketini giyip çekip giderken yenilen takımı tribüne çağırmakta ayrı bir görevdir.
Zaten üst tarafa gelenler artık eskisi kadar her maça gelebilen simalardan oluşmuyor. Onlarla bu salonlarda çok omuz omuza durmuşluğum vardır. Eskiden beri Fenerbahçe tribünü için tertemiz katkıları olan abileri görmek bugün beni bayağı memnun etti. O yüzden onların salonlarda takımı desteklemeyi bilmediğini söyleyemem. Bazen daha kalabalık olur, salon aşinalığı az bir kitle olup maç ortamını bozar, bazen az ama öz olur, bu zamanla değişir.
Takımın oyunu da memnun edici olsaydı zaten çokta dert edip konuşacak birşey olmazdı.
Şurası da bir gerçekki bir sonraki maçta onlar gelmezken siz yine yerinizde olursunuz , halledersiniz

Ama dediğim gibi öyle gençler varki sadece kadın voleybol maçlarına gelip, halledecek bir çabadan uzak maç izler çene yapar, işte onlardan fazla hazzetmem.
Saygılar