Deplasman maçlarımız belli bir klasiğe oturacak sanırım.
Baskonia maçı gibi kötü başladığımız ilk çeyrek, rakibin ilk çeyrekte yüksek yüzdeyle 3'lük atması, 2, 3 ve 4. çeyreklerde savunmada gaza basışımız, rakibin pota altından oynayamayıp dış şutlara yönelmesi ve belli bir süreden sonra şutlarının girmemesi, şutlar girmeyince kaos ve çirkeflik denemeleri ama geri adım atmayarak rakibi rencide edip yenmemiz.
2.çeyrekte maçı kazanacağımız belli oldu aslında. Bir yerde koparıp alacağımız çok belli etti. Geçen hafta Huertas'ın olayı çirkefliğe dökmesi gibi bu hafta takımca çok uğraştılar Pressey önderliğinde ama o kadar sakiniz ve o kadar ne yaptığımızı biliyoruz ki skoru alıp götüreceğimiz barizdi, oyuncularımız gayet rahattı.
İsim isim baktığımızda Barcada ne kadar önemli oyuncular var ama 2 takımın basketbolu arasında siyahla beyaz kadar fark vardı. İşin komik yanı adamlar çırpınırken biz kasmadık bile, Türkiye Ligindeki antreman maçlarımız gibiydi, Barca deplasmanı resmen antreman maçı oldu bizim için.
Şimdi içerde Zalgiris ve Kızılyıldız maçları var. Bu adamlar Milano ya da Unicaja değil, sistem takımı bunlar. Gevşemeden, yavşamadan, ciddiye alarak şu 2 maçı geçtikten sonra İsrail'e gideceğiz. Onlarla siyasi gerilim yaşadığımız için pis bir seyirci bizi bekliyor olacak ve hatta İspanya deplasmanlarından daha zor geçecek ama yine de kazanırız. Son maç içerde Real Madrid. Doncic'i Nunnaly ile iyi tutacağımızı düşünüyorum, geri kalanı ezeceğimiz tipler.
Bu ligteki tek rakibimiz Olympiakos çünkü bize benzer oyun oynuyorlar. Spanoulis de geri döndü ve ellerinde Printezis gibi bir basketbol profesörü var.