Burada Yunan çöpü diyenlere laf atanlara girsin haber hahaaaaas.
Bir pislik başka bir pisliği temizlemez. Irkçılık dünyanın baş belasıdır, ne gibi sonuçlar doğurduğu binlerce kez kanıtlanmıştır insanlık tarihinde. Bir insanı sırf Yunan ya da Türk diye sevmemezlik etmem, ya da sevmem. İnsan mı değil mi ona bakarım. İnsan olan Yunan insan olamayan Türk'ten, ya da insan olan Türk insan olamayan Yunan'dan daha evladır benim nazarımda. PAOK'un iti köpeği bir tarafa deprem bölgesine giderek birçok vatandaşımızı kurtaran Yunan kurtarma ekibi için ne diyeceğiz. Onlara da sövelim mi kendilerinin seçmediği bir uyruğa sahip oldukları için? Doğarak, tamamen tesadüfen elde ettiği nitelikleri üstünlük ya da eksiklik olarak görmek saçmalığın daniskasıdır.
Hülasa bana giren çıkan herhangi bir şey yok "hahaaaas" diye sesler çıkaran kardeşim. Tolstoy'un "Savaş ve Barış" diye bir romanı var. Victor Hugo'nun "Sefiller" isimli bir romanı var. Nikos Kazancakis'in "Zorba" isimli romanı var. Erich Marie Remarque'ın "Garp Cephesinde Yeni Bir Şey yok" isimli bir romanı var. Bunları ve bu tip romanları okursan empati yetin gelişir, "insanın eğrisiyle doğrusuyla her yerde aynı, her yerde insan olduğunu" anlarsın.
İnsanlara gömmek için etnisite ya da dini ve mezhebi kökenlerine vurgu yapmaya gerek yok. Itoudis'i beğenmiyorsan kötü koç dersin, Calathes'i beğenmiyorsan kötü oyuncu dersin olur biter. Empati yap biraz, birisi senin için veya ailenin mensupları için "Türk çöpü" derse ne yapardın? Sadece bunu anlatmaya çalışmıştım. Hala şuna girsin, buna girsin. Dünya edebiyatından bol bol roman oku, sonrasında insanları seveceksin. İçindeki nefretin kaynağı olan mitlerin neye hizmet ettiğini keşfedecek ve kendinle yüzleşeceksin...