Burada soru şu, Fenerbahçe artık kendisini Avrupa'nın zirvesinde olmayı sürekli hedeflediği bir vizyonda görüyor mu, yoksa görmüyor mu? Bana göre, görmüyor. Sadece burada değil, kadın basketbol harici hiçbir branşta Avrupa gibi bir hedef görmüyorum ben. Sadece lafta hedefler.
Şu branş, Fenerbahçe tarihinin ilk Avrupa şampiyonu olan branşı. Türk olimpik branşlarında sanırım ilk defa ŞL seviyesinde final oynayan takım. 12-13 senedir bu branşta bir olmamışlık, bir abukluk var. Saçma sapan takımlar kuruluyor, gereksiz gereksiz transferler yapılıp gerekli mevkilere oyuncular yıllardan beri alınmıyor. Kaptan bıraksa da kurtulsak, oraya iyi bir oyuncu getirmek zorunda kalsalar. Gerçekten başka çare kalmadı. Eda var diye yıllardır çapsız çapsız transferler yapılıyor. Pasör deseniz, yıllardır dikiş tutmuyor. Bel bağladığımız üç oyuncu da biraz Vargas dışında yıllardan beri yerinde sayıyor. Ne topa vurması ne manşeti ilerleyen yıldız mı olur? 34 yaşında mı yıldız olacak bunlar? Ben hiçbir şey olacağını sanmıyorum, yıllardan beri de söylüyorum. Bunları yedekleyecek komple, manşeti iyi oyuncular bulmak zorundalar. Ama bulmuyorlar. Arina yine ilk fırsatta manşette dağılacak, hepimiz biliyoruz.
Dolayısıyla bu kulübün vizyonu daralmış vaziyette. Eczacı'ya iki defa daha çakar, yerelde iki kupa alırız; dünyanın en büyük spor kulübü diye yalandan gezeriz işte.
Bu kulüp aynı sene içinde; erkek ve kadın basketbol ile kadın voleybolda Avrupa'nın zirvesine çıkabilir. O kapasitesi, maddi ve manevi gücü var. İşte o zaman dünyanın en büyük spor kulübü olursun. Hande ile de hiçbir şey olamazsın.
Erkek basketbola uzun, kadın basketbola kısa, buraya da pasör ve orta oyuncu almamak için senelerdir ne inat ettiler, anlamak mümkün değil. Rus takımları men edilmese eminim ki biz yine Kia Vaughn'larla filan UMMC ile cebelleşiyor ve finallerde yeniliyor olurduk başımızdaki çapsızlar yüzünden. Bu da ayrı bir gerçek.