Fikstür sıkıntılı. Fikstürü görmeden önce şöyle düşünüyordum:
-"2 Yunan deplasmanından 1 galibiyet çıkarıp, iç sahada maç kaybetmemeye bakacağız. Barcelona deplasmanından ayrı 2 mağlubiyet kredimiz daha olur. 7 iç saha maçını da alırsak 3 deplasman galibiyeti bize yeter. İçeride Pana'yı kesin yenip, Barca ve Olympiakos'tan birisine olası bir mağlubiyet durumunda da grubu ilk ikide bitirebiliriz. 9 veya 10 galibiyet alırsak çeyrek finalde şanslı bir eşleşme bizi bekler.
Ama dediğim gibi iç sahayı bir kaleye çevirmek şart. Hele ve hele alt sıra takımlarından birisine karşı içeride sürpriz bir mağlubiyete asla yer vermemek şart. Efes, Milan ve Laboral'e ikide iki yapmalıyız."
Fikstürü görünce küçük bir şok yaşadım. Yeni gördüm fikstürü. Olympiakos deplasmanı, ardından içeride Barca, sonra Malaga deplasmanı... Benim kafamda mağlubiyet hanesine yazdığım üç maçtı bunlar. Yunan deplasmanlarından birisi ve ayrıca Malaga deplasmanı diyordum. Barca'ya da içeride dışarıda yenilmek sürpriz olmaz diyordum. Fakat fikstürde mağlubiyet kredisi verdiğim üç maçın da ard arda ilk 3 maçımız olması işin rengini değiştirdi. Çok değiştirdi.
İki deplasmandan ne yapıp edip bir galibiyet çıkarmak, içeride de Barca maçını kazanmak lazım. Ama hani dile kolay denir ya... Dile bile zor. Fakat olur da üçte ikiyle başlarsak, zor fikstür aleyhimize değil, lehimize çevrilir. Birden bire aydınlık ve geniş bir kapı açılır önümüzde.
Üç mağlubiyetle başlamak psikolojik bir yıkım olur. Güven ve kazanma alışkanlığı en mühim şeyler.