Aşağıdaki yazıyı tam 38 ay önce (dile kolay, 3 yıl, 2 ay olmuş) yazmıştık. Galatasaray'a kaybettiğimiz 2011 Türkiye Kupası yarı final maçından hemen sonra... Fenerbasket'te yayınlanmıştı. Sadece çürümüş bir zihniyetin ufak bir çehresini sergilemek için paylaşıyorum. Yoksa büyük resim daha facia... İşte tekzip ve yalanlama gelmeyen yazımız:
Basketbol ve 2.4 saniye... Yerine göre çok kısa bir süre, yerine göre bütün bir sezonun kaderini değiştirecek kadar uzun... Şimdi basketbol tarihinde son şutlarla kaderi değişen takımları tek tek sıralamaya kalkarsak meselenin özü mecraından sapabilir. İlk hatırladığım geleceğin hanedanı olarak gösterilen "genç ve umut vadeden" Cavaliers kadrosunun gümbür gümbür giderken sanırım 88 playofflarında Bulls'un genç yıldızı Michale Jordan'ın jeneriklik son saniye şutuyla elenmesi ve bu şokun üstüne o kadronun paramparça olması ve bir daha 20 yıla yakın süre kendisini toparlayamaması... Eğer o gün hakemler tarafından sürenin 2.4 saniyesi çalınsaydı Chicago'nun son şutu sayılmayacak ve bunun sonucu Cavaliers kadrosu dağılmayacak, birkaç yıl sonrasının Bulls hanedanlığı belki çok daha ileri bir zamana ertelenecekti. Yahut hakemler buna teşebbüs etmiştir ama Bulls'un başında Didem Akın gibi bir menejer yoktur. Muhtemeldir ki, o maçın son saniyesinde olanlar NBA'in kaderini değiştirmiştir.
Sonra 2004 Batı konferansı yarı finalleri... Hatıralarda taze olduğu için uzatmayacağım. Derek Fisher'ın 0.4 saniye kala attığı basketin nasıl kelebek etkisi yaptığı ve ligin kaderini değiştirdiği meraklıları tarafından bilinir. Maçın bitimine 4 saniye kala Spurs 1 sayı geride ve kenardan hücum ediyorlar. Tim Duncan post bölgesinden çok zor bir şutla takımını süre dolarken 1 sayı öne geçiriyor. Fakat hakemler kalan süreyi ıcığı cıcığına hesap ediyor ve sürenin bitmediğine daha 0.4 saniye kaldığına kanaat getiriyor. Eğer o dakika Lakers koçu Phil Jackson'ın yanında Didem Akın gibi bir menejer olsa ve bu büyük ustaya "farkındayım 0.4 saniye kaldığının ama boşveeer" deseydi alacağı cevabı düşünmek istemiyorum. Ama Türkçe cevap verseydi muhtemelen "s.tir git başımdan, bela mısın" diye başlar ve devamı gelirdi. Sonrasını biliyorsunuz: Tam iki molada topu oyuna sokamadılar. Phil Jackson ısrarla mola almaya devam etti. Çünkü bu süreyi ciddiye alıyordu ve takımın yerleşimini beğenmiyordu. Bizler hepimiz Shaquille O'Neal üzerinden bir hücum bekliyorduk. Çünkü 0.4 saniyenin şuta fırsat vermediğini, en fazla tip yapılacağını az-buçuk biliyorduk. Çembere doğru top atılacak ve Shaq tipleyecek. Bütün Spurs ona odaklanmıştı. Topu kenardan oyuna sokan Payton bir an Ginobili'nin gafletinden faydalandı ve boştaki Fisher'ı gördü. Fisher ise topu tutmadan adeta voleybol pası gibi çembere yöneltti. Sonrası malum... Sezonun akışı değişti.
Bu forumdaki herkes zaten yeterince basketbol maçı izliyor ve basketbolda değil 2.4 saniyenin, 0.4 saniyenin bile ne kadar kıymetli olduğunun farkında.
Peki bir basketbol takımının menejeri sözkonusuysa... Üstelik bu basketbol takımı Avrupa şampiyonluğu hedefiyle yola çıkmışsa... Dünya yıldızları bu menejere emanet edilmişse... Bu menejer 2.4 saniyeye boşver diyebiliyorsa... Basketbolu bilmediği için midir; yoksa takım ve ekmeğini yediği kulübün başarısı zerre kadar umrunda olmadığı için mi? Bence basketbolu bilmesine biliyor ama taaa Antep'lerde filan niye birgün fazladan duracaksın ki? Evinde olmak varken... Hem başarısızlığın hesabını sana soran yoksa...
Olan şudur: Galatasaray'la oynadığımız Türkiye Kupası yarı final maçının son bölümlerinde Galatasaray hücum ederken 24 saniye süresi doldu ve bizim koç mola istedi. Ancak bu esnada kalan süre 19.4 saniyeydi. Fakat saat işlemeye devam ettiği için 17 saniyeye indi. Hakemler molayı verdi ama işleyen 2.4 saniyeyi geri almadılar. Bu esnada salonda olan Ömer Koçsan abimiz altyapı antrenörlerinden birisiyle menejer Didem Akın'a sürenin 19.4 saniye olması gerektiğini iletiyor. Koç o esnada Birsel üzerinden saçma ve okul takımlarında bile görülmeyecek acemilikte bir set çizmekle meşgul... Topu Birsel alacak, süreyi sek sek yaparak eritecek ve son saniye Allah ne verdiyse çembere gönderecek... Neyse, konudan sapmayalım: Setin saçmalığını sonra tartışırız, adına set denirse... Didem Akın'ın verdiği cevap insanı hayretten lâl bırakacak kadar dehşet: "Farkındayım ama boşveeer..." Yahu daha bir hafta önce son saniyede Beşiktaş maçını çevirmişsiniz, iyi niyetli bir insan ayık kafayla bunu nasıl söyler? Koç orada saçma sapanda olsa bir set çizerken o süreyi takip etmek senin görevinken üstelik, nasıl, nasıl, nasıl bu kadar rahat olabilirsin?
Belki koç kalan süreyi böyle saçma bir sete ısmarlamayacak, hemen bir ikilik deneyip taktik faul yaptıracak, geçen hafta Esra Şencebe'nin yaptığı gibi kaçırmalarını bekleyecek, birisini dahi kaçırsalar yeni bir ikilikle uzatma şansımız doğacaktı. İkisini atsalar bile zaten üçlük denemek için bir şansımız daha olacaktı. Bütün bunlar 17 saniyede olabilirdi. Ama süre 17 yerine 19.4 saniye olsaydı çok daha yüksek bir ihtimal bu şekilde gelişirdi, gelişmeliydi. Hoş, bizim koç kalan süreyi kendi elleriyle eritti; pardon, Birsel'in ellerinde erittirdi ama olsun. Bunun hesabını yapmak Didem'in işi değil. O hakemler tarafından gaspedilen 2.4 saniyelik sürenin peşine düşecek. Mesela Birsel'in süre dolarken attığı şut girseydi... Ama şutu yarım saniye geç attığı için sayılmasaydı... Kim olacaktı mesul? Elbette "farkındayım ama boşver" diyen kişi... Bir menejer o verilmeyen 2.4 saniyeyi korumak için benchte oturur, onun için para alır. "Farkındayım ama boşver" demek için değil.
2.4 saniyenin hakem tarafından yenilmesine "boşver" diyebilen bir menejer ve bu menejeri halen kulübün içinde tutan yönetim Galatasaray'ın maçı ve devamında onların Türkiye Kupasını kazanmasında bir numaralı pay sahibidir. 2.4 saniyeye boşver haaa? Ulan 0.4 saniyede NBA şampiyonunun adı değişiyor. Değil ki 2.4 saniye...
Arkadaşlar; 2.4 saniye basketbolda boşverilecek şey midir? Bir menejer bunu söylerse iyi niyet aranabilir mi? Sadece şu tavır bile bu kadının artık bu takımda değil bir dakika, bir saniye bile durmaması gerektiğini ispatlamaya yeter ve artar. Niye boşverelim kardeşim? Sen hakem masasına gitme, tartışmaya katılma, rahatın kaçmasın, yerinden kalkma ve öylece kala kal diye mi?
Şimdi yorumlarınızı bekliyorum.
Didem hanım 2.4 saniyeye niye "farkındayım ama boşver" demiş olabilir?
a) Basketbolda 2.4 saniye gerçekten bir hiçtir.
b) 2.4 saniye basketbolda çok şeydir ama Didem hanım bunu bilmiyordur. Böyle kısa sürede sonucu değişen maçlara ömrü boyunca hiç tanık olmamıştır.
c) Bir an önce elensekte gitsek diye düşünmüştür. İstanbul'da mühim işleri vardır.
d) Rakibe eski zamanlardan bir vefa borcu vardır.
Sizce hangisi? Ben c ile d şıkkı arasında kararsız kaldım.
14.03.2011
Hakan YAMAN
fenerbasket.com