Aslında bir açıdan bakınca iki farklı stilde oynanan iki maçı da kazanmak daha önemli... Bu tür durumlarda hep aklıma gelir bu örnek. Steve Nash'in MVP olduğu ve Phoenix'i takım halinde Usain Bolt gibi koşturduğu sezon batı finalinde Spurs'le karşılaştılar. Orada çoğunluk gibi benim düşüncem de şuydu: "Eğer iş atma yarışına gider, hızlı oynanırsa Phoenix alır; san Antonio mutlaka oyunu yavaşlatmalı ve skoru 100'lü sayıların altında tutmalı. Rakamlar 100'ü geçerse Phoenix, 100'ün altında kalırsa Spurs alır" diyordum. Serinin ilk maçında Popovic bizi öyle bir ters köşeye yatırdı ki, "koş koş basketbolu öyle oynanmaz, böyle oynanır" dercesine Phoenix'i kendi silahıyla vurdu ve saha avantajını kapıverdi.
Diyeceğim; elbette ana karakter her zaman mühimdir. Ama farklı bir basketbol oynandığında da kazanabiliyor olmak, her şeye rağmen kazanabilmek mühim.