Umut, her zamanki gibi içimden geçenleri söylemiş, genelde o yazdığı zaman ben pek yazmıyorum, gerek kalmıyor.
Orada konuşmayı başlatan cümle geçen seneki gibi bir "kazanmaktan" bahsediyor, kaybetmekten değil. Lütfen, önce meseleyi doğru anlayalım. Kimse EL şampiyonu olup ligi teslim edelim şeklinde bir yaklaşımda değil ki zaten olamaz. Ligin play-off dönemi olası bir F4'dan sonra olacak ve henüz F4'a kalamadık bile. Takımın salacağını zannetmiyorum ama insanlarda maç kaybetmeye tahammül bile yok. Eleştirecek bir şey illa ki bulunuyor.
Maç kaybetmeyen takım olur mu? Ama olsun isteniyor. Her mağlubiyetten sonra saçma saçma ifadelerle muhatabız ki bunlar eleştiri adı altında yapılıyor. Böyle böyle eleştiri kavramının da altı boşaltıldı, sayelerinde.
Eklemek istediğim noktalar var.
Besim, geçen sağolsun Andrew Goudelock'la ilgili konu açmış. Oly maçından sonra da twitter'a bakmıştım, meğer ne çok seveni varmış dedim Goudelock'ın. Besim, Utkan, Umut, Cem abi ya da benim gibi adamlar boşuna kıçını yırtıyormuş. Aslında herkes değerini biliyormuş. 3 gün önce karaktersiz olan bu adam, özünde çok karakterliymiş, bunu herkes anlamış.
Zisis de boş transferdi mesela o güne kadar, onun da dolu transfer olduğunu anlamışlar, eksik olmasınlar.
Galatasaray maçından sonra hemen Umut'u aradım. Kanka dedim, ne güzel koydular. Ardından Utkan'ı aradım. İşi gücü bırak şöyle güzel bir zafer haberi hazırla dedim. Sonra Cem abiyi aradım. Sağolsun beni sever, kırmaz. İki eli kanda olsa koşar gelir. Atla arabaya gel abi dedim, konvoya çıkıyoruz. Besim yurtdışında olmasa onu da davet ederdim. Onur abi taze baba sayılır, rahatsız etmedik. Okan'ı da çok yoruyorum zaten maç günleri bir de bunun için yormayalım dedik.
Yani biz böyle şeyler mi yaptık sanılıyor ?
Biz üzülmüyoruz değil mi, bize hiç koymadı Galatasaray yenilgisi, güldük eğlendik, öyle mi ? Ben maç bittiğinde saatlerce PC'yi açmadım. Oturdum, 2 demlik çay, 1.5 paket sigara içtim. Sinirden kendimi sikme noktasına geldim. Ne yapalım yani üzüntümüzü belli etmek için foruma, twitter'a, facebook'a falan girip ana avrat sövelim mi ? Kimi içinde tutar, kendini paralar, içi içini yer ama susar. Bizde böyle yaşadık üzüntümüzü. Ancak ben Top-16 öncesi yaptığım analizde, bu takım 10-4 yapar, ilk 2'de olur, bu çocuklar çok karakterli dedikten sonra, 1 mağlubiyet geldi diye, bu çocukların karakterinden şüphe etmem. Eleştiririm, oynanan rezil basketbolun hesabını sorarım, yakışmadı derim. Ama karakterli olduğunu bildiğim takımın karakterine laf söylemem.
Çok şükür başımızda Zeljko Obradovic gibi bir adam var. Biri hesap soracaksa hepimizin yerine sorar zaten. Ki sordu da, basın toplantısında attığı fırçayı gördük. Zeljko'nun ilk fırçası değildi bu, Fenerbahçe'den önce de ayar verirdi, şimdi de gerekli ayarı veriyor.
Böyle bir adama sahipken, ben kafamı yastığa koyar, EL'in anasını nasıl ağlatırız onun hesabını yaparım.