Ulan "yazmayayım yazmayayım" diyorum ama olmuyor. Biri geliyor Obradovic'e "kestane" diyor, öteki geliyor, sinsilikle fırsat kollayıp yenilgi sonrası veriyor veriştiriyor. Ötekisi geliyor, "Obradovic başarısız" diyor.
Yahu adama sorarlar, "sen ne menem bir başarı timsaliydin de bu adam seni başarısız yaptı?" diye. Yazılanları okuyanlar konuyu bilmese her sene F4'e bizim adımızı "fix" yazıp yanımıza 3 takım seçiyorlar sanacak. Lan tırto, senin takımının bir başarı aboneliği ihtimali varsa o en yüksek ihtimalle bu adamla olur. Kaldı ki bu adam da tanrı değil, Top16'da elendiği zamanlar da olmuş bilmem kaç EL şampiyonluğu sonrası. Bu neyin egosu, neyin mücadelesi bir türlü anlayamıyorum.
Beğenilmeyen Pianigiani'nin bile kaç tane F4'ü var, kendisinden çok daha fazla bütçeli takımlara karşı elde edilmiş. Hatta kendisinin bir de, devresi 47-9 biten, sonucu 89-41 gibi bir skor olan, toplam "index-rating"de -2 gibi bir rakama ulaştığı Top8 maçı var Olympiacos'a karşı ki diğer 3 maçı kazanıp elemişler ve F4 yapmışlardı o sene. Sen bir düşünsene Top8'de böyle maç kaybettiğini? Neler söylerdin o zaman değil mi? Ne adamlığı kalırdı koçunun, ne haysiyeti kalırdı oyuncunun.
Demem o ki, dünkü maç gibi maçlar her zaman oluyor ve olacak. Bazen bize denk gelecek, bazen de biz başkasına denk getireceğiz. Oyuncuların mücadele zaafı beni de kızdırdı ancak takımın problemlerini tartışmak yerine sorun-çözüm ikilisini "koç başarısı-transfer doğrusu/yanlışı" seviyesine indirgeyerek yıllardır nereye vardık? Takımda köklü değişiklikler olmuş, oyuncular çok az dinlenmiş, rol dağılımları oturmamış, daha senenin başı, kıçını da yırtsan bu sene Obradovic'le tamamlanacak v.s... Biraz zaman lazım takıma ama her yenilgi sonrası aynı teraneler de sıkıyor artık. EL formasyonu gereği gerçek turnuva Top16'dan sonra başlıyor, bu bir. İkincisi bizim lig de Mayıs sonunda belli oluyor.
Ya da olmadı, Şubat gibi Bartzokas'ı, parası neyse verir getiririz.
