Serkan, kardesim biraz sacma sapan bir seyler yaz. Her daim senin yazdiklarini takdir edip, hemfikir olmak zorunda miyiz? Allah Allah!!!
Teşekkür ederim abi.
Bu sefer "Avrupa ve Türkiye'de 96-97 jenerasyonu" hakkında bir iki şey karalayayım.
Bu jenerasyonda da kürsü yaparak Avrupa üçüncüsü olduk. Artık yıldız ve geçlerde gelen madalyalar Türkiye için olağan bir hal aldı. Bu şüphesiz iyi bir durum. Ama bu buzdağının sadece görünen kısmı. Birde görünmeyen kısım var.
Elde edilen Avrupa ve Dünya Şampiyonluklarına rağmen , dünya çapında oyunu domine edebilecek bir oyuncu çıkaramıyoruz. 1990 yılından bu yana çıkarabildiğimiz 94 jenerasyonundan bir Kübra var. Onuda potansiyel olarak söylüyorum. Birazda Naz Aydemir var 90 jenerasyonundan.
Bundan dolayı elde edilmiş şampiyonluklardan daha çok , her jenerasyondan en az 1 tane potansiyel olarak yıldız olabilecek bir oyuncu çıkarmak çok daha önemli.
Özellikle Gözde Kırdar sonrası dönem milli takım için çok karanlık. Maalesef bu pozisyonda , bilgi sahibi olduğum 97 jenerasyonuna kadar durumumuz çok vahim.
Pasör (Naz Aydemir,Çağla Akın,Ezgi Dilik),Orta(Kübra Akman,Hande Baladın,Dicle Nur Babat),Çapraz(Polen Uslupehlivan,Pelin Aroğuz ki onun durumu muallakta, anlatacağım...) ve Libero(Melis Yılmaz,Erçe Kasapoğlu,Pelin Beydüz) mevkilerinde ise çok sıkıntı yaşamayacağız.
Ama voleybolda temel başarı etkeni manşet alan hücumcular olduğu için , hernekadar diğer mevkilerde sorun yaşamasakta dört numaradan dolayı durumumuz vahim dedim.
Evet ... Şimdi Türkiye özelinden çıkıp yazımın başında değindiğim 96-97 jenerasyonunda Avrupa genellemesine girelim.
Sırplar en sonunda Brakoceviç'ten bile potansiyelli bir çapraz çıkarmayı başardı. Tijana Boskoviç...
Gerçekten harika bir oyuncu olacak. Avrupada ki gençler arasında pasör çaprazı olarak en beğendiğim 93 lü Natalia Malykh'di. Ama bu 97 ki genç yetenek benim için Malykh'in papucunu daha şimdiden dama atmış durumda. Yıldız oyuncuların Türkiye'ye kaymasıyla , Balkan pazarına yönelen İtalyan kulüplerinin takibindeydi ama kulübü Partizan onu kolay bırakacağa benzemiyor. Yanılmıyorsam bu sezon CL de Vakıfbank'ın grubundalar. Voleybol severlere tavsiyem ; yeni bir yıldız doğuyor ve imkanınız varsa bu doğuşu gidin İstanbul'da canlı izleyin.
Diğer yıldız adayları ise Boskoviç kadar olmasa da gayet iyi iş yapabilecek iki pasör çaprazı daha.
Yunanistan'dan 96 lı Anti Vasilantonaki ve Türkiye'den 97'li Pelin Aroğuz.
Anti yaptığı çıkış ile İtalya'ya transfer oldu.Seneye Neriman'ın takımında Nikolova'nın arkasında bekleyecek. 1,96 lık boyuyla hücumun yanında, bloklarda da etkili bir oyuncu.
Gelelim muallakta olan Pelin Aroğuz konusuna. 1997 doğumlu , 1,86 boyunda ve Vakıfbank oyuncusu.
Son yılların en umut vaadeden pasör çaprazı. Öyle ki potansiyel olarak Neslihan'ın iyi dönemlerine yaklaşabilecek çapta bir oyuncu olduğu söylenmekte. Ama bir sorun var. Pelin Amerika'da eğitimini sürdürüp NCAA'de mücadele etmeyi düşünüyor.
Son yılların en iyi pasör çaprazı olacağı düşünülen bir oyuncunun bu yönde düşünmesi, şüphesiz kulübü Vakıfbank'ı fazlasıyla tedirgin ediyordur. NCAA'e gidip daha da iyi olup Amerika milli takımının radarına girme olasılığı de azda olsa varken bu tedirginliğe BELKİ TVF de ortak oluyordur.(bu son cümleyi pek inanarak yazmadım , zira bizim federasyonlar ilerisi için bu denli derin düşünmezler)
Son yıllarda NCAA 'den takım yöneticileri Türkiye'ye gelip , gelecek vaadeden oyuncular ve onların velileri ile görüşüyor. Eğitim anlamında gayet güzel şartlar sağlayacaklarını belirtiyorlar. Bu yüzden ilerki yıllarda NCAA yolcusu olacak Türk oyuncu sayısı 10 u geçerse kimse şaşırmamalı.
Ha bu arada bu durumdan Fenerbahçe'nin de başı ağrıyabilir. Takımın geçen sezon Eczacıbaşı'na kiraladığı 96 doğumlu liberosu Erçe Su Kasapoğlu'da iki yıl içerisinde NCAA de mücadele etmeyi düşünüyor. Bakalım bizim kulüp bu yönde nasıl tavır takınacak? Zira Erçe'de gelecek vaadeden bir libero. En büyük artısı ise tıpkı Dominikli libero Castillo gibi , pasörün devre dışı kaldığı ortaya düşen toplarda smaçörlere mükemmel paslar atması. Şunuda küçük bir anektod olarak belirtelim. Erçe geçen sezon takımdan ayrılmayı kendi istedi , gerekçesi ise antrenmanları yetersiz bulmasıydı. Kulüpte onu satmayı göze alamayarak , Pelin Beydüz'ü Galatasaray'a kaptıran Eczacıbaşı'na kiralık verdi. Kendisi hali hazırda Merve ve Melis'ten sonra üçüncü libero durumunda. Fenerbahçe libero konusunda kesinlikle çok iyi bir ekip. Her neyse biz ana konumuza geri dönelim,
Pasör olarak İtalya'dan Ofelia Malinov (1996) ve Slovenya'dan Eva Mori (1996- Bergamo'ya transfer oldu) , orta oyuncu olarak ise İtalyan Sara Bonifacio (1996) ve Türkiye'den Hande Baladın ilerisi için çok iyi yerlere gelecek oyuncular...
Bonifacio'yu geçen ay oynanan Türkiye-İtalya WGP maçını izleyenler iyi hatırlayacaktır. Performansını oldukça iyi bulmuştum. İlginç bir anektod daha... İtalyan baş antrenör Bonitta aynı dönemde Gençler Avrupa Şampiyonasında mücade eden genç milli takıma Malinov ve Bonifacio'yu göndermeyerek , bu oyuncuları A takımda tuttu.İtalya genç takımı ise milli takımımızın 3. olduğu turnuvayı 9. olarak tamamladı. Burada takımın en önemli oyuncularından ikisini WGP kadrosunda tutarak genç takıma göndermeyen Bonitta acaba doğru mu yaptı yanlış mı ? Ben cevap vermeyeyim zira bu konuda ki düşüncemin ne olduğu konusunda , yazımın başlarında güzel bir ipucu vermiştim
Son olarak Hande Baladın'a değineyim. Hem ortada hem de köşede oynayabiliyor. İki pozisyon arasında denenip duruyor. Buda gelişimine darbe vuruyor. Şöyle söyleyeyim , eğer ikinci bir Neriman istiyorsak bu kız tam aranılan kişi (manşeti kötü,hücumu iyi) yok eğer Kübra'dan sonra bize ikinci bir dominant orta daha lazım deniyorsa bu kız orta olarak kalmalı. Her iki mevkide de katkı verebilecek tam bir joker. Ama pozisyonuna artık kesin bir karar verilmesi lazım.