Kusura bakmayın ama iyi ki siz yönetmiyorsunuz basket şubesini
Sinan ve Melihi çıkarın, yerine kimi koyunca dar olan yerli kadromuzu hangi havuzdan dolduruyorsunuz? Üstelik 5+5 den sonra büyük cesaret ister...
Bu sırpların, duygusallığa pek yer vermeyen mantık taraflarını ister istemez takdir ediyorum!
Hatırlatayım, devir değişti diyen başkanımız şöyle bir örnek vermiş, aşağı yukarı buna benzer bir şeyler söylemişti; "Başka takım taraftarı olan ama çok iyi profesyonellere de iş vermeliyiz, ama ülkemiz buna henüz hazır değil. Ne yapalım biz de Fenerbahçeli çok iyi profesyoneller bulmaya çalışacağız."
Zaman ve sabır ister ama ne diyeyim, gerçek Fenerli sporcular bulmak dileğiyle...
Aslında sizin profesyonellik üzerinden yaptığınız tespitin temelini zorunluluk oluşturuyor. Nedir bu zorunluluk? Yabancı sınırlaması. Ki siz de zaten, ''5+5'ten sonra büyük cesaret ister...'' diyerek, yabancı sınırlaması olmasa bu tip oyunculara yol verilebileceğini biliyosunuz demektir. Yabancı sınırlaması olduğu için tutmak zorunda olduklarımızı, olmadığı zaman gönderebiliyorsak eğer profesyonelliğe fazla takılmamak lazım bu noktada. Tek bir kuralla profesyonel dünyamız değişebilir.
Ayrıca Sinan ve Melih'in işini yapacak en az 10 tane yerli isim sayarım size. Ama mevzu bu değil.
Tekrar Melih konusuna dönelim. Sizin bizi eleştirdiğiniz profesyonellik konusunda Melih'e zaten eleştiri getiriyoruz. Bu nasıl profesyonellik ki, Fenerbahçeliliği üzerinden taraftara oynuyor ve bunun ekmeğini yiyor işine gelince? İşine gelmediği zamanda Fenerbahçe taraftarıyla arasındaki gerilimi duymayan kalmamış Ergin Ataman'a, ''Beni buradan al...'' diye mesaj atıyor. Babası mesaj atmış, Melih'in haberi yokmuş masalına 5 yaşındaki çocuk bile inanmaz. Menajerine, ''Beni Efes'e götür..'' mesajı atan babası ise eğer babasını alıp götürmeye çalışırlardı, Melih'i değil.
Sırp oyuncular için, ''manevi evlat'' ve Türkler için, ''üvey evlat'' goygoyu yapan kişiler profesyonel ise eğer, biz böyle amatör kalalım daha iyi.