Salondaydım. Önce kendi psikolojim ile başlayayım. Maç içerisinde çok karmaşık duygular hissettim. Aman aman bir galibiyet beklentim yoktu. Sahada yer alan kadronun temsil ettiği son dört yıllık ruhun miadının dolduğunu hissettiğim anda çok canım acıdı. Öte yandan son beş yılda yaşanılanların gururu var idi. Sesim çıktığınca bağırdım, çağırdım. Maç bitince de ellerim patlayıncaya kadar alkışladım, yenilgi falan umrumda değildi zaten. Özellikle yerli oyuncular bağlamında köklü bir revizyon şart, o aşikar zaten. Kesinlikle lanet olsun, sittirsinler gitsinler mahiyetinde yazmıyorum, birilerine teşekkür edilip artık yollar ayrılmalı. Takımın fiziksel yetersizliği zaten malum, mental durum da fecaat, ama kızamıyorum. Pişmiş tavuğun başına gelmeyen başımıza geldi, ne desek boş.
Genellikle Efes portalında birleşen anti Fenerbahçe güruhu bu akşam Telekom portalında sahnedeydi. Malum gruba ek olarak Ankaragücü takviyesi de vardı. Kendilerince baya bir eğlendiler. Gerek tribünlerde ve gerekse parkede türlü türlü terbiyesizlikler yapıldı. Özellikle Gabriel bir kaç defa Fenerbahçe tribünlerine hareket çekti. İstanbul tribünlerinden ricam aynı karşılığın verilmesi olacak. Herkes haddini bilsin. Maç sonunda hoporlerden verilen Ankara'nın büklüm büklüm yolları ezgisi birilerinin bir yerlerine sokulmalı...
Revizyondan bahsetmiştim. Vesely, Datome Kalinic, Bobby ve - eğer kendisi istiyor ise- Sloukas'ın çevresine güçlü takviyeler yapılmalı. 1 numaraya ve pota altına atletik bir siyah şart, bugün de net olarak ortaya çıktı. Öte yandan yerli rotasyon bağlamında en az 3 transfer yapılmalı diye düşünüyorum. Tofaş'tan Berkan, Banvit'ten Rıdvan, Şeyhmus ve Tolga ilk aklıma gelen isimler.