Gönderen Konu: NBA Tarihi ve Efsaneler  (Okunma sayısı 52695 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ayhan

  • Üye
  • Yaş: 47
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 4531
  • Cinsiyet: Bay
    • @ab_1907
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #105 : 13 Haziran 2016, 15:23:34 »


Boş verin hocam o maymunu. :D

Dikkat çekmek için yapmayacağı soytarılık olmayan bir zibidi. Jordan bile takım arkadaşı iken verdiği bir röportajda, ki dönemin Türkiye'de yayınlanan Fast Break dergilerinde mevcut bir röportajdır, bizzat onun için şakayla karışık "orospu çocuğu" ifadesini kullanmıştır. Ki Rodman'ın buna tepki göstereceğini de hiç sanmam. Belki gündem olmak için "bu ifadeyi kullan" teklifi kendisinden dahi gitmiş olabilir. Hiç şaşırmam.  ;D

Ama gerçek bir ribaunt canavarı ve rakibin kafasına giren tam bir pislikti. Bildiğin süzme... Her takıma çok değil, bir tane lazım. :)

boyu da 2,03 falandı yanlış hatırlamıyorsam ama sanırım ribaund kralıydı oynadığı dönemlerde. Ve hep en iyi savunma 5 ine seçilirdi.
horace grant orlandoya gittikten sonra bulls ne yapacak diye konuşuluyordu ama kimse grant ı hatırlamadı bile. ama hucumda da 0 dı resmen.
Chicago-Utah finalinde malone la olan kapışmalarını hatırlıyorum. kolları benim bacağımdan kalın malone sırtını dayadımı orada kalırdıi kıpırdatamazdı rodman ı.

Bu arada, 1992 Barcelona Olimpiyatlarındaki  Dream Team; tarihin ilk ve orjinal Dream Team'i demiş iken... Şu belgeseli keşke birisi alt yazı ile yayınlasa... Daha önce TRT'de Olimpik Magazin diye bir programda Türkçe seslendirme yayınlanmıştı benzer bir belgesel ama bu kadar kapsamlı değildi. Bir de Ntv Spor ilk kurulduğu günlerde başka bir Dream team belgeseli yayınlamıştı, o da bu kadar kapsamlı değildi.


https://www.youtube.com/watch?v=3oCt7yWwHL8

jordan, bird, barkley, magic, stockton, robinson, pippen... internetten bakmak istemedim, böyle hatırlayıp konuşmak daha zevkli :)

Çevrimdışı Besim

  • Üye
  • Yaş: 40
  • Yer: Londra
  • İleti: 3628
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #106 : 13 Haziran 2016, 15:30:52 »
Son olarak sahneyi şununla kapatalım. Rodman'ın kariyeri boyunca Karl Malone, Shaq, Jordan ve Bird gibilere yaptığı pisliklerden hızlı bir kesit... İzlemeye değer.  ;D


https://www.youtube.com/watch?v=0k0TYPinW-A

Barkley ile olan pozisyonda oncesini bilmiyorum ama goruntulere gore pisligi Barkley yapmis. 

Çevrimdışı Hakan Yaman

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 48
  • Yer: Antalya
  • İleti: 8494
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #107 : 13 Haziran 2016, 15:32:52 »
Evet, öyle... Keza Patrick Ewing. Hatta boyu tıpkı Bill Russel gibi 2.10'un altında da olsa korkunç ayak çabukluğu ve atletik gücü ile Alonzo Mourning'de... Yine boyu 2.10'un altında olmasına karşın tüm zamanların belki en iyi hücum ribauntçu ve bitirici pivotu Moses Malone... Harika pivotlar...

Mesela ben 70'lerin pivotları içinde Artis Gilmore'u da izlediğim üç beş maçında çok beğendim. Kazanan bir takımda olsa çok konuşulurdu hakkında. Bill Walton kariyeri birazcık daha uzun sürebilseydi pivot pozisyonundan pas trafiğini yönetmenin kitabını yazanlardan... Sabonis NBA'de beş sene erken gelseydi hangi noktada olurdu?

Bir zamanlar böyle kusursuz pivotlarla doluyken basketbol... Şimdi elle tutulur tek pivot yok. Oyunun şuta doğru evrilmesine şaşırmamak lazım. Bu saydığımız isimler gibi pivot var da, kullanmıyorlar mı?

Çevrimdışı Hakan Yaman

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 48
  • Yer: Antalya
  • İleti: 8494
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #108 : 13 Haziran 2016, 15:36:46 »
Barkley ile olan pozisyonda oncesini bilmiyorum ama goruntulere gore pisligi Barkley yapmis. 

Barkley'in de efsane kavgaları vardır. Hatta bir defa akıl tutulması yaşayıp Shaq'ın üstüne yürümeye kalkmıştı. Neyse ki, Kocaoğlan'ın yumruğu boşa gitti. :D

Bana müsaade arkadaşlar. Çıkmam gerek. Bir kaç saat sonra görüşürüz kısmetse...

Çevrimdışı ayhan

  • Üye
  • Yaş: 47
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 4531
  • Cinsiyet: Bay
    • @ab_1907
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #109 : 13 Haziran 2016, 15:41:26 »
Son olarak sahneyi şununla kapatalım. Rodman'ın kariyeri boyunca Karl Malone, Shaq, Jordan ve Bird gibilere yaptığı pisliklerden hızlı bir kesit... İzlemeye değer.  ;D


https://www.youtube.com/watch?v=0k0TYPinW-A

özellikle 6:40 sonrasındaki hareketleri müthiş. gs serisinde, bir taraf, diğerinin sahasında kafa kafaya giden maçta bunu yapsa maç bitmez kesin :)

Çevrimdışı Bob Marley Faruk

  • Üye
  • Yaş: 31
  • Yer: Mersin
  • İleti: 8
  • Cinsiyet: Bay
    • milanrapaic
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #110 : 15 Haziran 2016, 14:13:46 »
Vallahi muazzam bi başlık, canım sıkıldıkça baştan sona okuyorum burayı. Bence Hakan Abi'nin Basketbol efsaneleriyle ilgili ayrı bir hikaye köşesi olsun. Sabahtan akşama okurum kuran çarpsın
Rapaic, Rapaic, birer birer sıyrıldı rakiplerinden, Rapaic, Rapaic, Rapaic geçecek mi, Rapaic aşırtma bir vuruş...

Çevrimdışı Hakan Yaman

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 48
  • Yer: Antalya
  • İleti: 8494
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #111 : 15 Haziran 2016, 19:19:43 »
Vallahi muazzam bi başlık, canım sıkıldıkça baştan sona okuyorum burayı. Bence Hakan Abi'nin Basketbol efsaneleriyle ilgili ayrı bir hikaye köşesi olsun. Sabahtan akşama okurum kuran çarpsın

Sabahtan akşama yorma gözlerini uşağum. Sen Antalya'ya geldiğinde sana canlı yayın yapacağım. :)

Çevrimdışı Hakan Yaman

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 48
  • Yer: Antalya
  • İleti: 8494
  • Cinsiyet: Bay
Nice Yıllara Magic Johnson!
« Yanıtla #112 : 14 Ağustos 2016, 09:26:21 »
Biz geçen sene de hatırlamış ve yazmıştık. Biraz önce TRT Spor'dan duydum. Güne özel kısa bir klip yapmışlar. Bugün Magic Johnson'ın doğum günüymüş. Evet, basketbol tarihinin gelmiş geçmiş en "benzeri olmayan" oyuncusu, büyük efsane Magic Johnson 14 Ağustos 1959 tarihinde doğmuş.



Çevrimdışı Selim ergin B

  • Üye
  • Yaş: 38
  • Yer: izmir /bayraklı
  • İleti: 27
  • Cinsiyet: Bay
    • @erginfenerbahce
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #113 : 15 Ağustos 2016, 22:08:14 »
Adam babasının/yakının doğum gününü kutlamaz. Bu basketçinin doğum günüsünü kutluyor.:)
General harrington kupası Fenerbahçe'de.

Çevrimdışı Selim ergin B

  • Üye
  • Yaş: 38
  • Yer: izmir /bayraklı
  • İleti: 27
  • Cinsiyet: Bay
    • @erginfenerbahce
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #114 : 15 Ağustos 2016, 22:09:29 »
Ben en son 2002'de kaldım nba konusunda. Lakers final oynamıştı.Seyretmem açısından öncesi sonrası yok :(
General harrington kupası Fenerbahçe'de.

Çevrimiçi kenz

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 45
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 8101
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #115 : 08 Eylül 2016, 01:15:46 »
Shaquille O’Neal: Benim yüzümden, acı çekmek istemeyen uzunlar oyunlarını değiştirdi. Uzunlar şut atmaya başladı, Dirk Nowitzki gibi.
Shaquille O’Neal: Ben veya Yao Ming gibi oyuncular asla olmayacak. Biz gerçek pivottuk.
Shaquille O’Neal: Kariyerim boyunca gerçek oyunumun sadece yüzde 30’unu oynayabildim.

Ne diyorsun Hakan hocam  :)


Çevrimdışı ayhan

  • Üye
  • Yaş: 47
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 4531
  • Cinsiyet: Bay
    • @ab_1907
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #116 : 08 Eylül 2016, 07:26:59 »
Shaquille O’Neal: Benim yüzümden, acı çekmek istemeyen uzunlar oyunlarını değiştirdi. Uzunlar şut atmaya başladı, Dirk Nowitzki gibi.
Shaquille O’Neal: Ben veya Yao Ming gibi oyuncular asla olmayacak. Biz gerçek pivottuk.
Shaquille O’Neal: Kariyerim boyunca gerçek oyunumun sadece yüzde 30’unu oynayabildim.

Ne diyorsun Hakan hocam  :)



Güzel söylemiş. Sonuncusunun sebebi kendisidir, neden %30 da kaldığını sormak lazım.

Hakan hocamın yorumunu dört gözle bekliyoruz.

Çevrimdışı Kutay

  • Üye
  • Yaş: 31
  • Yer: İstanbul
  • İleti: 1206
  • Cinsiyet: Bay
    • kutay_erkan
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #117 : 08 Eylül 2016, 23:45:59 »
Güzel söylemiş. Sonuncusunun sebebi kendisidir, neden %30 da kaldığını sormak lazım.

Hakan hocamın yorumunu dört gözle bekliyoruz.
Gerçekte öyle dedi de çeviride mi karıştı bilmiyorum ama bence Shaq daha çok kariyerinin yüzde 30'unda maksimum performans ile oynamış, gerisinde onu sürdürememiş bir oyuncu. Tabii fiziğini bunda payı yadsınamaz.

Sent from my LG-H960 using Tapatalk

Burası Fenerbahçe. Burada "2010'da şampiyon olalım, 5 yıl sonra başarılı olalım." diye hedef belirlenemez. - Willie Solomon

Çevrimdışı Hakan Yaman

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 48
  • Yer: Antalya
  • İleti: 8494
  • Cinsiyet: Bay
NBA Tarihi ve Efsaneler: Kareem Abdül-Jabbar
« Yanıtla #118 : 10 Eylül 2016, 08:55:03 »
Shaq'ın beyanlarını bilahare konuşuruz. Ama öncelikle o konuşmada da bize referans olacak bir sporcu profiline gidelim. Bu mükemmel yazıyı sadece NBA ile, hatta basketbol ile ilgilenelere değil, başarılı olmak, başarılı kalmak için ne yapmak lazım ve bunu yaparken kişiliğinden ödün vermeden nasıl ayakta kalabilirsin sorusuna cevap arayan herkese tavsiye ederim.

Evet, Kareem Abdul-Jabbar... Bence gelmiş geçmiş en büyük pivot ve yine Michael Jordan, Magic Johnson ve Larry Bird'le birlikte gelmiş geçmiş en iyi dört basketbolcudan birisi... Hatta Jordan'dan sonra ikincisi... (Bu listeye beşinci sırada Shaqullie O'Neal'ı koyarım. Ya potansiyelinin hakkını verseydi. Bu kadar tembel olmasaydı... Yeri kaçıncı sıra olurdu?)

Shaq ne kadar tembelse Kareem bir o kadar profesyonel... Uzatmaya lüzum yok. Aşağıdaki yazı şahane bir yazı... NBA'le hatta basketbolla ilgilenmeseniz bile okumanızı çok isterim. Alınacak çok ders var. Başarı, disiplin ve tevazu...

http://nbagunlukleri.com/2016/08/nbain-gelmis-gecmis-en-iyi-pivotlari-kareem-abdul-jabbar.html



Bir oyuncuyu “büyük” yapan, nedir? Kariyerinin az ve öz olması mı, yoksa uzun ve detaylı kalması mı? Hücumu mu, savunması mı, çok yönlülüğü mü? Yeteneği mi, eğitimi mi, temel oyun bilgisi mi, zekası mı, azmi mi, disiplini mi; yoksa basketbola kattıkları mı? Süreklilik mi, patlayıcılık mı? Liderlik mi, yoksa görevini eksiksiz yapan bir piyade olmak mı? Ya başarılar? Ya, oyunu değiştirmek? Dominantlık? Çapınızı, fizyolojinizi aşmak? Yapılmayanları yapmak? Hepsi mi dersiniz? İşte yazı dizimizin girizgâhında bugün konuk edeceğimiz NBA “süper yıldızı”, bu dediklerimizin, aradıklarınızın HEPSİNİ fazlasıyla barındıran bir kariyeri yaşadı ve unutulmazlar arasında başa yerleşti…

Hayatın her bir köşesinde olduğu gibi, Amerika’da da, NBA’de de, düzenin bir siyaseti var. Öyle ki, her türlü işleyişte, bu siyasetin izlerini ve neticelerini buluveriyorsunuz ister istemez. Neyin iyi neyin kötü olduğuna karar veren merciin adaleti, her birimizin merhametiyle örtüşmeyebiliyor ne yazık ki. Ve işte bu yüzden, en büyük olanların bile hakkı yenebiliyor; kirli siyasetler uğruna hem emekleri hem de hatıraları küçümsenebiliyor. Yaptıkları katkılar ise, sporseverlerin dimağlarında hoş bir seda olarak kalıyor. NBA denince bu konuda, yani “underrated” (değeri azaltılmış, yeterli kıymet verilmemiş, küçümsenmiş, önemsizleştirilmiş) olma noktasında akla gelen ilk isimlerden birisi de, hiç kuşkusuz, gülümsemeden uzak ciddiyetiyle tanınan, “rekortmen” Kareem Abdul-Jabbar’dır…

 

Öyle bir oyuncu düşünün ki, sahada en küçüğünden en büyüğüne her işi yapsın, vazifeden asla kaçmasın, en kritik anlarda sorumluluk alsın ve layıkıyla yerine getirsin. Bitmesin; bu oyuncu NCAA’lerde (Amerikan Kolej Basketbol Ligleri) neredeyse namağlup bir seri ile takımı UCLA’i 3 sezon üst üste şampiyonluğa taşısın. Üniversitede Houston Cougars’a karşı oynadığı maç (20 Ocak 1968), “Yüzyılın Kolej Maçı” olarak tescillensin. Hatta daha üniversite yıllarındayken oyununu bir marka haline getirmeyi başarsın, kendine özgü “Sky-Hook” (Gök-Çengel) atışını yaratsın, iki eliyle birden (!) bu atışı çalışsın ve mükemmelleştirsin…

 

Öyle bir isim olsun ki, daha kolejden mezun olmadan, daha öncesinde Wilt Chamberlain, Bill Russell, Nate Thurmond, George Mikan gibi devleri görmüş NBA yöneticilerini ve rekabetiyle renk katan, Mel Daniels, Artis Gilmore ve Dan Issel gibi devleriyle basketbolu zevkli hale getiren ABA yöneticilerini peşinden sürüklesin. Ama öylesine “karakterli” bir oyuncu olsun ki, seçimini yapmadan evvel, her iki ligdeki taliplerinden de (1969 NBA Draft’inde 1 numaralı seçim hakkının sahibi Milwaukee Bucks ve 1969 ABA Draft’inde 1 numaralı seçim hakkının sahibi New York Nets) tekliflerini kapalı bir zarf içerisinde vermesini istesin, ve zarflar açıldıktan sonra pazarlığı, kızıştırmayı düşünmesin, daha iyi teklifi veren Bucks’a, yani NBA’e gitsin. Hatta sonrasında teklifi yükselten Nets’e ve kendilerinde oynaması için önüne 1 milyon $ döken gösteri takımı Harlem Globetrotters’a, sözünün adamı olduğunu ispatlarcasına net bir “hayır!” cevabı versin, sözüne sadakatini ispatlasın. Ve daha o yaşta, o yıllarda sadece NCAA oyuncularının gönderildiği basketbol Olimpiyat kadrosuna çağırılmasına rağmen, ABD hükümetinin Afro-Amerikan kökenli vatandaşlarına olan tutumunu protesto edip bir boykot gerçekleştirecek ve 1968’deki kadroya katılmayacak kadar da kararlı, sağduyulu ve cesur olsun…

 

Yetmesin, üniversitedeyken California sokaklarındaki maçlarda karşılıklı oynadığı dev Wilt Chamberlain’i gözüne rakip olarak kestirsin, ona akıl hocalığı yapan Wilt’i aşmak için durmaksızın çalışsın, ve asla sahip olduklarıyla yetinmesin. Ve öyle bir isim düşünün ki, önce Yılın Çaylağı ödülünü 28.8 sayı ve 14.5 ribaunt ortalamalarıyla kazansın; sayı krallığında daha ilk yılından lig ikincisi, ribauntlarda da lig üçüncüsü olsun, ve takımına bir önceki seneye göre 29 maç daha fazla kazandırsın. Yetmesin, henüz sadece ikinci senesindeyken, yanına yıllanmış efsane “Big O” Oscar Robertson’ı katan ve daha kuruluşunun üçüncü yılını yaşayan Milwaukee Bucks’ı, NBA Şampiyonu yapsın… 25 yaşına bile gelmemişken, 2 Normal Sezon MVP’si, bir de Finaller MVP’si ödülünü arşivine katsın…

 

Yine aynı adam, ilk şampiyonluğunu kazanır kazanmaz, dinini değiştirdiğini ve İslam’ı seçtiğini açıklasın (1971). O vakitlerde böylesi konulara çok daha bağnazca yaklaşan ABD medyasını ve halkını, kazandığı şampiyonluğa bel bağlayarak karşısına alsın, ve Ferdinand Lewis Alcindor’dan Kareem Abdul-Jabbar’lığa geçsin. Halbuki bu seçimi çok daha önce (1968) yapmış olsun; fakat olası tepkiler yüzünden, en temel hakkını kullandığını açıklamak için, en büyük olduğu ânı beklemeyi seçsin. Ve o’nun bu tercihini, kırdığı rekorlar, kazandığı şampiyonluklar bile ABD halkına sempatik gösteremesin…

 

Çünkü aynı adam, saha içi isabet yüzdesi, top çalma ve pasörlük dahil basketbol adına her tür mükemmelliğe erişmişken, medyadan da  alabildiğine uzak kalmayı seçiyor olsun. İnsanlarla haşır neşir olmaktansa mümkününce kaçınsın, hatta basın tarafından “asosyal”, “küstah”, “somurtkan”, “kibirli” ve “ego manyak” ilan edilsin. Liderliğini yaptığı isimler o’nun büyüklüğünden kuşku duymazken, rakipleri o’na karşı baskın çıkamazken, medya, yaptıklarını çok basitmiş gibi göstersin, ve kimselere bir zararı olmayan karakteri ve tercihlerinin intikamını o’ndan böyle alsın. Gazeteleri okuyanlar, özetleri seyredenler, sanki her maç 20 sayı 10 ribaunt 3 blok üretmek kolay bir beceriymiş gibi düşünsün, ve başarıları hiçbir vakit hak ettiği değeri göremesin. Ve yanlı medya yüzünden, All-Star maçlarında ismi anons edilirken seyirciler o’nu yuhalayacak kadar ileri gitsin – bu yüzden de somurtkanlığı körüklensin…

 

Öyle ki, bir zamanlar Bob Pettit’in George Mikan’ı, Wilt Chamberlain’in da Bob Pettit’i geçtiği gibi, o da yıldızının hiç barışmadığı “ustası” Wilt’i aşıp, NBA tarihinde tüm zamanların en çok sayı üreten oyuncusu olmayı başarsın, ligde tam 20 sene (42 yaşına dek) oynasın, bu 20 yılın 19’unda All-Star seçilerek rekor kırsın; toplamda 6 şampiyonluk yüzüğü elde etsin, 6 kez normal sezon, 2 defa da Finaller MVP’si (En Değerli Oyuncu) ödülünü kazansın, 2 defa ligin sayı kralı, 1 kez ribaunt kralı, 4 kez de blok kralı olsun, 10 kez ligin en iyi ilk beşine, 5 kez en iyi ikinci beşine, 5 kez en iyi savunma beşine, 6 kez ikinci en iyi savunma beşine seçilsin; 42 yaşında bile gençlere taş çıkartırcasına oynasın, oyununu fizik gücüne değil, Jeet-Kune-Do ve yoga ile elde ettiği fizik mükemmelliğine ve zekaya dayandırdığı için 38 yaşındayken bile Finaller MVP’si ödülüne layık görülsün; ve basketbol tarihinin görüp görebileceği, gelmiş geçmiş en “ölümcül”, en durdurulamaz hücum silahını, “go-to-move” diye tabir edilen bitirici hareketlerin en üstünü olan “Skyhook”u (Gökçengel) NBA literatürüne katsın; fakat bu siyasetler ve medya ikonu olmaya duyduğu alerji yüzünden, NBA’in gelmiş geçmiş en büyük oyuncusu olarak nitelendirilmesin, hatta en büyük pivotu olarak bile görülmesin… Basketbolu bıraktıktan sonra bile, yardımcı antrenörlükten öte bir iş teklifi alamasın, siyasi sebepler onun hocalığını, genç pivotlarla çıktığı özel antrenmanlar ve Lakers’ın son iki şampiyonluğunda yaptığı asistan koçluk ile sınırlasın…

 

İşte bu oyuncunun adıdır Kareem Abdul-Jabbar… 38.387 normal sezon sayısı ile, NBA’in tüm zamanlarda en çok sayı kaydeden oyuncusu.. 6 kez ile NBA tarihinde en fazla normal sezon MVP’si kazanan oyuncu.. Robert Parish kendisini geçene dek, NBA tarihinin en fazla maçta oynayan ismi; Kevin Willis kendisini geçene dek de, NBA tarihinin en çok sezon oynayan (20) ve bir maçta oynayan en yaşlı (son maçını 42 yaşında oynadı) oyuncusu. 1997 senesinde açıklanan “NBA tarihinin gelmiş geçmiş en büyük 50 oyuncusu” listesine adını altın harflerle yazdırmakla kalmayıp, o listenin seçiminde bir de jüriliğe layık görülen basketbol üstadı. Lakers’ta George Mikan, Wilt Chamberlain, o ve Shaquille O’Neal’dan boşalan “dominant pivot” rolüne Andrew Bynum’un ardından layık görülen Dwight Howard’ı, bitirici bir hareketi olmadığını ve serbest atışlarını geliştirmeyi düşünemeyecek kadar düşük bir basketbol IQ’suna sahip olduğunu söyleyerek, en korkusuzca ve akıllıca eleştiren kişi…

Kareem; yani hem 6 yılını geçirdiği Bucks’ta, hem de 14 yılını geçirdiği Lakers’ta 33 numaralı forması emekli edilen, 2012’de Lakers’ın ünlü stadı Staples Center’ın önüne heykeli dikilen adam. Jeet-Kune-Do dersleri aldığı Bruce Lee’nin 1972 yapımı “Ölüm Oyunu” filmiyle başlayan bir film kariyerinin yanı sıra, bestseller olmuş kitaplarıyla bize yazarlıkta da usta olduğunu kanıtlayan birisi. Lakers’ın 80’lerde tüm basketbolseverlerin gönlünü çalan o “Showtime” basketbolunu, Magic Johnson ve James Worthy ile birlikte yaratan ve kusursuzlaştıran dev…

 


Kareem’i kariyerinin başlarında, ihtiyarlayan bir Wilt ile çarpışırken görmek, en az Bill Russell – Wilt rekabetini seyretmek kadar zevklidir. Wilt, hayatının ilk ve tek “motivasyon konuşması”nda takım arkadaşlarına özetle şöyle der; “Uzun yıllar boyunca en iyi oyuncu bendim, fakat Bill Russell hep daha iyi takıma sahipti o yüzden şampiyon o oldu. Şimdi ise Kareem bu ligin en iyi oyuncusu, ama benim takımım daha iyi. Bu yüzden, kaybetmeyeceğiz!”)

 

Kareem’i anlatmak için bunlardan başka neler gerekir, derseniz, şöyle özetleyebiliriz: O, oyunu her şekliyle, yani oyun ne gerektiriyorsa onu yapıp, tüm yönlerinde uzmanlaşarak oynamış ve kazanmış kişidir. Kendisiyle özdeşleşen skyhook’u gibi, oyunu göklerde, çok yukarılarda oynayandır. Gösterişi işin içine katmadan, sade kalandır. Disiplindir, akıldır, zekadır ve asalettir. Yetenektir. Minik bir örnekle ispatlayalım: Michael Jordan’ın ünlü fade-away şutunu Kobe, Wilt’in oyun tarzını Shaq, Bill Russell’ın savunma üstadlığını Wes Unseld ve Dikembe Mutombo, George Gervin’in “finger-roll”unu Stephon Marbury benimsemiş ve yaşatmıştır; fakat Kareem’den sonra o meşhur skyhook’u oyununun bir parçası haline getiren hiçbir oyuncu (pivot veya değil) çıkmamıştır. Hem de etkisi tüm NBA tarihine yayılmışken. Neden mi? Kimisi siyasi sebeplerdendir kuşkusuz; kimisi ise, onunki gibi bir vücuda, atletizme, sıçrayışa, dengeye, zamanlamaya, zindeliğe, çalışkanlığa ve beslenme şekline sahip olamadığı için yeltenemez. Kareem, böylesine eşsiz bir oyuncudur işte…

 

Şiirsel ifadeleri bir yana bırakırsak; NBA’in en sancılı yılları olan 70’lerde, oyunu ayakta tutan en büyük pivottu Kareem. Oyunu değiştirdi; fiziksel kuvvet yerine atletizm ve zeka avantajı üzerine geliştirdiği tarzıyla yapılmayanı yaptı, pivot pozisyonunun çehresini değiştirdi ve kendisinden önceki herkesi aştı. Kulüp tarihinin tek şampiyonluğunu yaşattığı Milwaukee’den, en büyük pazarlardan biri olan Los Angeles’a terfi etti ve Magic Johnson ile beraber bizlere 80’lerdeki Celtics – Lakers – Sixers rekabetlerini yaşattı. Wes Unseld, Bill Walton, Dave Cowens, Artis Gilmore, Moses Malone, Dan Issel, Willis Reed gibi nice akranına, ve hatta Robert Parish, Hakeem Olajuwon, Patrick Ewing, Kevin Willis, Ralph Sampson ve Joe Barry Carroll gibi alt jenerasyonlara  hemen hep üstün geldi. Hatta Bob McAdoo, o’na karşı tutunamadı ve ancak onunla aynı takıma gelince şampiyonluklar kazandı. Sanat alanında UCLA’den diploma aldı ve oyuncuların NCAA’lerde pişmelerinin ne kadar isabetli olduğunu ispatladı. 20 yıllık kariyeri boyunca 18 kez play-off’lara kaldı, 10 kez takımını NBA Finali’ne taşıdı, 6’sından galibiyetle ayrıldı. Milwaukee’deki ilk yıllarında, boyalı alandaki mücadeleden retinası zarar gördüğü için kariyerinin geri kalanında koruyucu gözlükle oynamak zorunda kaldı. Hayatı boyunca migrenle mücadele etti. 2011 senesinde ise, en büyük sınavını geçip lösemiyi atlattı. 2015’te kas hastalığından tedavi gördü ve dimdik ayakta kalmayı sürdürdü. Her şeye rağmen, asaletini ve adaletini korudu ve buna karşın fikrini söylemekten de hiç çekinmedi. Hep en âkil ve dobra açıklamalar yaptı. Niye skyhook, diye soruldu; “Suratıma blok yemediğim tek atış tarzı buydu, ben de buna adapte ettim kendimi” dedi kısaca, üzerine söz söylenemedi. Oscar Robertson’ı Michael Jordan ile aynı seviyeye getirip tarihin hakkını verdi, kimse itiraz edemedi..

 

1947 yılında doğan Kareem, tercihleriyle ayakta kalabilmenin ve en büyük olabilmeye giden yolun en başat timsali oldu. Seneye 70’ine basacak olan 2.17 boyundaki bu efsane, nihayet 2008’de ESPN tarafından da hak ettiği saygıyı gördü ve tüm zamanların en büyük kolej oyuncusu ve en büyük pivotu seçildi (tabi bakalım, bu seneki yeni listede neler olacak?). Yetmedi, 2012’de ABD hükümeti tarafından kültür elçisi ilan edildi. İlle de biraz daha istatistik verin, derseniz, buyurun: 20 sezon, 38.387 normal sezon sayısı (tüm zamanların lideri), 5.762 play-off sayısı (tüm zamanlarda 2.), 17.440 normal sezon ribaundu (tüm zamanlarda 3.), 3.189 normal sezon bloğu (ilk 3 senesinde NBA bu istatistiği tutmuyordu, fakat buna karşın tüm zamanlarda 3.), 1995 yılında seçildiği Hall of Fame (Şöhretler Müzesi), sayısız bireysel ödül, vesaire, vesaire.

 

Vefa veya saygı mı istersiniz? Yukarıdaki resimde, Kareem’i UCLA’deki koçu John Wooden’ın elinden tutup yürümesine yardım ederken ve vefatına dek yalnız bırakmazken görebilirsiniz. Tevazu mu dersiniz? İnanılması güç, ama, Kareem hiçbir zaman kendisini tarihin en iyi oyuncusu olarak görmedi. Ona göre, doğup büyüdüğü New York’un efsanevi Rucker Park’ında, karşılıklı sokak basketbolu oynadığı ve basketbol tarihinin en hazin hikayelerinden birinin kahramanı Earl “The Goat” Manigult, bu oyunu oynamış en iyi isimdi. Kareem’in tek sorunu, yanlış tanıtılmaktı. Oysa Kareem Abdul-Jabbar, büyüklüktür. NBA tarihinin gelmiş geçmiş en komple ve en büyük pivotuna, saygılarımızla selam dururuz…


“skyhook”

Minik bir “trivia”: Kareem’in Los Angeles seyircisiyle arası, Milwaukee taraftarlarına nazaran çok daha iyidir. Öyle ki, muhteşem jazz koleksiyonu 1983’te bir yangın sonucu kül olduğunda, Los Angeles taraftarları kendisine muazzam bir jest yapmış ve birbirinden farklı 3000 kadar jazz albümünü ona posta yoluyla veya elden hediye etmişlerdir…

 
EFE ÖZENÇ
« Son Düzenleme: 18 Temmuz 2018, 12:49:46 Gönderen: Hakan Yaman »

Çevrimdışı Hakan Yaman

  • Yönetici
  • Üye
  • Yaş: 48
  • Yer: Antalya
  • İleti: 8494
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: NBA Tarihi ve Efsaneler
« Yanıtla #119 : 18 Temmuz 2018, 09:46:05 »
NBA Türkiye tarihten sekiz ilginç rakam paylaşmış.





8 - 1983-84 sezonunda, Magic Johnson üst üste 46 maçta 10+ asist yaptı ve bu rekora hala ulaşılamadı. (Bu 46 maçın 21'inde de en az 15 asisti vardı) En yakına ulaşabilenler 37'şer maçla John Stockton ve Rajon Rondo idi.




**************************************************************************************






7 - Michael Jordan, bir çaylak olarak takımının dört kategoride de lideri olan NBA tarihindeki tek oyuncu. Jordan, 1984-85 sezonunda Chicago Bulls'un sayı (28.2), ribaund (6.5), asist (5.9) ve top çalma (2.4) lideriydi.


****************************************************************************






6 - Hakeem Olajuwon, 8 sene üst üste takımının 5 ana istatistik kategorisinde de lideri olan NBA tarihindeki tek oyuncu! (Minimum 50 maç) Olajuwon, 1985-86 sezonundan 1992-93 sezonuna kadar Rockets'ın sayı, ribaund, top çalma ve blok kategorilerinde lideriydi. Ve 1994-95'te de.


********************************************** *************************************





5 - 1991-92 sezonunda, Dennis Rodman toplam 1530 ribaund çekti. Bir sezonda 1500+ ribaund alan son oyuncu da kendisi. Ayrıca Pistons'ın toplam aldığı ribaundların (3631) %42.1'ini alarak NBA tarihinde bu yüzde ile tepede bulunuyor.



******************************





4 - Robert Horry, üç farklı takımla birden fazla şampiyonluk kazanan NBA tarihindeki tek isim. Houston Rockets – 2 (‘94, ‘95) Los Angeles Lakers – 3 (‘00, ‘01, ‘02) San Antonio Spurs – 2 (‘05, ‘07).



***********************************






3 - Ligdeki ilk sezonunda, Allen Iverson NBA tarihinde beş maç üst üste 40+ sayı bulan ilk çaylak oyuncu olmuştu. Önceki rekor, 1959-60 sezonunda üç maç üst üste bunu gerçekleştiren Wilt Chamberlain'a aitti.



********************************************************************************





2 - Ben Wallace kariyerinde 1,088 maça çıktı ve bu, NBA'e draftsız gelenler arasında en fazlası. Aynı zamanda kendisi NBA tarihinde 4 sezon üst üste 1,000 ribaund, 100 blok ve 100 top çalma kaydeden tek oyuncu. (2001-04)


**************************************************************







1 - Carmelo Anthony, bir maçta boyalı alandan sayı bulmadan 50+ sayı üreten tek oyuncu. Attığı her şut potaya en az 4.5 metre uzaklıktaydı. Boyalı alanda 0 sayı üretip, diğer istatistik kategorilerinden herhangi birini kaydedene kadar da 37 sayı üretmişti. Carmelo aynı zamanda bir maçta en fazla üst üste atılan sayının da sahibi (10 Aralık 2008'de 26 sayı).


**************************************************************


Kaynak: https://www.sporx.com/basketbol/nba/8-adet-ilginc-ve-henuz-kirilamayan-nba-rekoruSXGLQ29593SXQ?sira=8
« Son Düzenleme: 18 Temmuz 2018, 09:53:17 Gönderen: Hakan Yaman »